Sait Aymaz
1 Ocak 2009?da TRT 6 adında Kürtçe yayın yapan yeni bir devlet kanalı açıldı. Böylelikle TRT kanal sayısı isminden de anlaşılacağı gibi altıya çıkmış oldu. Devlet açısından olumlu bir gelişme. Zaten güçlü bir kurum olan TRT, 2009'un ilk gününde karşımıza daha güçlü (!) olarak çıkacaktır.
Bu yeni kanal beraberinde birçok tartışmayı da getiriyor. Hem Kürtler, hem de Türkler arasında şimdiden yoğun bir tartışma başlamış durumda. Türk milliyetçileri bu girişimin devlet tarafından yapılmış olmasını ?sakıncalı ve tehlikeli? olarak görüyor.
?Devleti bölecek parçalayacak bir olgu? olarak niteliyorlar. Bu onların her zamanki yersiz ve anlamsız korkuları. Kürtlerin bu gibi laflara, vesveselere karınları tok. Onlar ?Ördek Hasan? oynunu oynamaya devam etsinler. Biz Kürtler arasındaki tartışmaya yoğunlaşalım.
TRT?nin Kürtçe yayın yapması Kürtleri yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle tartışmanın Kürtler arasında çok daha yoğun yaşanması doğaldır:
Kimileri T.C Devleti?nin bir kurumu olan TRT?nin bu girişiminin, merkezi devlet sistemi değişmedikçe Kürt kültürüne, diline, özgür yaşamına herhangi bir katkısı olmayacağı inancındadır.
Bazıları bunun devlet tarafından atılmış olumlu bir adım olduğunu, bu adımın ileriye götürülmesinin Kürtlerin çalışmasına bağlı olduğunu, bu nedenle ilgi duyulması gerektiği görüşündeler.
Kimileri de peşin bir karalama kampanyasına başlamıştır. Sözkonusu kanalda çalışacak olanları, yardım edenleri, hatta olumlu karşılayanları hain ve ajan olarak ilan etmişlerdir. Zira bu hakkın kendilerine verilmesi gerektiğini ileri sürmektedirler.
Simdi biz sonuncu yani üçüncü gruptan başlayarak durumu irdeliyelim: Esasen bu işin nasıl ve kimler tarafından yapılması gerektiği, Kürtlerin içinde yaşadıkları ve bağlı bulundukları devletin sistemine, Kürtlerin izledikleri politikalara yakından bağımlı ve ilgilidir. Bu partiler ve guruplar DEMOKRATİK CumHURİYET tezi ile Kürt sorununu kültürel haklar çerçevesine indirgemekte, kimliklerinin tanınması durumunda ÜNİTER DEVLET modeline karşı bir sorunlarının olmadığını deklere
etmişlerdir. Üniter devletler ne kadar Cumhuriyetçi ve demokratik olurlarsa olsunlar politik uygulamalarını, kendi yasama organlarından çıkardıkları yasalar çerçevesinde ?tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak? anlayışına zarar vermeyecek, halel getirmeyecek şekilde düzenlerler.
TRT?nin Kürtçe yayın uygulaması ?demokratik Cumhuriyet? politikasına ve anlayışına ters düşmediği gibi paralellik arzetmektedir. Bu nedenle sözkonusu parti ve gurupların devletin bu kararını olumlu karşılamaları, destek vermeleri gerekir. Nitekim DTP milletvekileri politikaları gereği Kürtçe yayını alkışlamaktadırlar.
Üniter devlet yapısında eğitim, kültür, yayın politikaları ve demokratik açılımlar devlet eliyle yapılır. Devlet görev ve yetkilerini kendisi kulanır, kimseye devretmez ve bölüşmez. Devletin bu yapısını (üniter yapı) benimsemiş olanlara düşecek görev bu düzenlemeye destek vermek olmalıdır. Hatta kadro vermeli, varsa tecrübelerini aktarmalıdır. ?Devlete biz bunu dayattık? diye propaganda da geliştirebilirler. Eğer bütün kızgınlıkları ve hiddetleri, karşı çıkmaları kendilerinin dışlandıkları duygusundan kaynaklanıyorsa belirtiğim biçimde destek sunarak uygulamaya ortak olabilirler.
Üniter devlet yapısından başka birşey beklemek gaflettir. Malesef bazı Kürtler bu gafleti yaşamaktadır. Üniter devlet, yetkilerini organları ve kurumları eliyle kullanır.Bu görev ve yetkileri kimseyle bölüşmez, paylaşmaz. Bu umut içinde olanlar hayal görüyorlar. Hem üniter devlet yapısını savunacaksın, ÖZERK ve FEDERE DEVLET sistemini ?milliyetçilik ve çağdışılık? olarak niteleyeceksin, hem de devletin yetkilerini seninle paylaşmasını bekleyeceksin. Bu bilgisizlik ve cehalet değilse gafletin daniskasıdır.
Ancak bazı devlet sistemlerinde yasalar çerçevesinde görev ve yetkiler bölüşülür. Bu bölüşüm ÖZERK ve FEDERE DEVLET sisteminde vardır. Devlet, taraflarca varılan anlaşma kapsamında görev ve yetkilerinin bir kısmını üye devletlerle (eyaletlerle) bölüşür. Bu bölüşümün sınırları yasalarla saptanır. Kürtlerin özgürlüğünü ÖZERK ve FEDERE DEVLET projesinde gören, bu doğrultuda politika geliştiren, politik hedef olarak bu projeye ulaşmaya calışan parti ve gruplar Kürtçe yayın projesine kısmen veya tamamen karşı çıkma haklılığına sahiptirler.
Özerk ve federe devlet sisteminde eyalet parlementosu ve hükumeti; yayın, eğitim ve kültür politikalarını belirler ve uygular. Elbetteki bu uygulamalar federe devletin ve özerk bölge halkının çıkarlarına göre düzenlenir. Özgür bir iradenin karar ve uygulamaları halkın demokratik gelişimini sağlar, halkı mutlu ve özgür insanlık ailesinin bir üyesi haline getirir.
TRT de Kürtçe yayını, devlet tarafından atılmış olumlu bir adım olarak gören Kürtler durumdan umutlu ve mutlu olarak girişimi desteklemekte ve kurumda görev almaktadırlar. Umarım bunlar teslimiyet bayrağının altına sığınmazlar. Hayal kırıklığına uğramazlar.
Herşeye rağmen Kürtlerin önünde aşılması gerekli daha çok uzun ve engebeli bir yol vardır. Bu gibi gelişmeler göz ardı edilmemelidir. Ancak büyük umutlar da bağlanmamalıdır. Bir taraftan devletin resmi kanalında Kürtçe yayın yapan, diğer taraftan Kürtçe dilekçe yazdığı için cezaevinde yatan, TBMM?de söylenen bir iki Kürtçe sözcüğü tutanaklara ?bilinmiyen dil? olarak geçiren, dildeki (Q-W-X ) harflerini yasaklayan bir devletin hakim olduğu ülkede ne derece güven ve umut olur?
KÜRTLERIN ORTAK EDİLMEDİĞİ HİÇ BİR KARAR VE UYGULAMA GÜVEN VEREMEZ, BEKLENEN SONUCA ULAŞAMAZ!
Kaynak: Rizgari.com
TRT 6 (Şeş) ve Kürtler
Tanınmış Kürt aydınlar ve siyasetçiler TRT Şeş'i tartışıyor. Kürt siyasetçilerden Sait Aymaz, TRT 6 ile ilgili görüşlerini Rizgari sitesinde ele aldı.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-01-09 00:35:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara