2008 radikal gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Emlak kredi sektöründe başlayan sorunlar daha sonra tüm ekonomiyi içine alarak son 80 yılın en büyük ekonomik krizine dönüştü.
Amerika öncülüğündeki ülkelerin Afganistan'da çözümsüzlüğe saplandıkları iyice açığa çıktı. Irak'ın geleceğine ilişkin belirsizlikler de giderilemedi.
Biz de geçen yılın olaylarını, bu radikal gelişmeleri değerlendirmek için radikal bir isim seçtik.
Mısır doğumlu olan ve Paris'te eğitim gören Samir Amin, kalkınma teorileri, kapitalizm, küreselleşme ve sistem karşıtı hareketler üzerine görüşleriyle tanınıyor.
Amin'i, pek çokları, Marksist sosyal bilimi geçen yüzyıldan 21. yüzyıla taşıyan seçkin bir düşünür olarak görüyor.
Ekonomiyi krize götürdüğü söylenen denetimsizliğin, finans sermayesinin kâr elde etmesi için gerekli olduğunu söyleyen Amin, Amerikan askeri müdahaleciliğinin de Bush ve çevresindekilere özgü bir fikir olmadığını, sistemin devamı için Obama tarafından da sürdürüleceğini söylüyor.
Siyasal İslam'ın, alternatifi gibi görünen pek çok laik yapı gibi 'emperyalizmin' hizmetinde olduğunu da belirten Amin'e göre, Afganistan ve Irak'taki çatışmalarda İslamcılarla anlaşma da mümkün.
Samir Amin'e ilk olarak, liberal iktisatçılar tarafından piyasalardaki denetim eksikliğiyle ve tüketici güvenindeki azalmayla açıklanan krizi nasıl yorumladığını sorduk.
Ekonomik krizin temel nedeni
Samir Amin: Öncelikle bahsettiğiniz bu açıklamalarının oldukça yüzeysel olduğunu söylemeliyim. Evet, bu kriz, finans ve para piyasalarındaki deregülasyonun doğrudan bir sonucudur.
Ancak açıklanması gereken, piyasaların geçmişte neden deregüle edildiği ve bunun kimlerin çıkarına olduğudur. Bu soruya cevap vermenin yolu da, sistemi 'neo-liberalizm' ve 'küreselleşme' olarak tanımlayan bu ortalama dilin ötesine geçmekle mümkün olabilir.
Amin, finans sektöründe kârın reel sektörün çok üstünde olduğuna da dikkati çekiyor
Finansal yatırımlarda sermayenin getirisi krizden önce yüzde 10 ila yüzde 15 arasındayken, reel ekonomiye, üretime yapılan yatırımların kar oranı çok çok daha düşük düzeylerde yüzde 4 ila 5'ten fazla değildi. Bu da, oligopollerin finans piyasaları üzerinden, reel ekonominin imkân verdiğinden daha fazla kazanmalarını sağlıyordu.
'Piyasalar, hiyerarşik örgütlenmiştir'
BBC: Peki finans sermayesinin lehine olan bu sisteme, yatırımları asıl başka sektörlerde olan sermaye grupları neden karşı çıkmıyor?
Samir Amin: Bu yine, konvansiyonel ekonomiden, piyasa ekonomisinden bahseden iktisat anlayışının dışına çıktığım bir nokta. Piyasalar hiyerarşik bir şekilde örgütlenmiştir. Bu piramidin en üstünde ise para ve finans piyasaları bulunmaktadır.
Bunun hakim piyasa olması da, oligopollerin karlarını maksimize etmek için belirledikleri ve kendi aralarında rant elde etmek için yarıştıkları piyasa olması nedeniyledir. Dolayısıyla, sistemin oligopolistik örgütlenişi ile para ve finans piyasalarının diğer piyasaların üzerinde yer alıyor olması arasında doğrudan bir ilişki var.
'Sistemi değiştirmek değil, eski haline çevirmek istiyorlar'
BBC: Bazı iktisatçılar bu krizden bir çıkış yolu, bir çözüm olarak Keynes?çiliğe geri dönüşten bahsediyorlar. Sizce Keynes?çilik, sistemin krizine çözüm getirecek bir alternatif olabilir mi?
Samir Amin: Hayır, gördüğünüz gibi, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Japonya'daki hükümetlerin uyguladığı ekonomi siyasetinin Keynes?çilikle de bir ilgisi yok. Uygulanan politikalar sistemi finansal krizden önceki haline geri çevirmek için uygulanıyor. Daha fazlası için değil. Oligopollerin süper kâr elde etmelerini mümkün kılmak için çabalıyorlar, bunun da Keynes?çilikle bir ilgisi yok.
'Obama'ya isyanı engelleme görevi'
BBC: Peki sizce bu, sorunu çözecek mi? Yani sistemi eski haline geri çevirmeyi başarabilecekler mi?
Samir Amin: Hayır, bu gerçekleşmeyecek. Ancak, sistemi Ağustos'tan önceki haline çevirmek iki koşulun yerine getirilmesi durumunda tümüyle imkânsız değil. Birinci koşul, sisteme gereken ölçüde likidite sağlanması ki bu astronomik düzeylerde, 2 trilyon dolar civarında.
İkincisi ise, bu para aktarmanın mağduru olan kesimlerin, yani daha fazla işsizlik ve resesyonla, maaşların düşmesi, emeklilik maaşlarının azalmasıyla karşı karşıya olan kesimlerin, şimdi olduğu gibi, mücadele düzeylerinin zayıf ve bölünmüş halde kalmasının sağlanmasını gerekli kılıyor.
Sistemin krizden kurtulmak için muhalefeti bastırması gerekli.
Bu kesimlerin siyasi olarak yönetilebilir düzeyde tutulmaları gerekli. Bush'tan farklı olmayarak, Obama'nın da görevi şimdi koşulları sağlamak olacak. Ancak bu gerçekleşse bile, bir kaç yıl ya da birkaç ay içinde tekrar bir finansal çöküşün yaşanması kaçınılmaz olacak.
'Emperyalizmin askeri kontrol dışında şansı yok'
BBC: Küresel kapitalizme hakim olanların yaşadıkları tek kriz, ekonomi de değil, askeri alanda da örneğin Afganistan ve Irak'ta mutlak bir zafer ya da mutlak bir mağlubiyetin yaşanmadığı bir kriz durumu sürüyor. Sizce önümüzde nasıl olasılıklar var?
Samir Amin: İçinde yaşadığımız sistem, emperyalist tipte, finansal düzeyde yaşanan ve oligopoller tarafından işletilen bir küreselleşme. Kapitalizmin bu aşamasında, özellikle enerji alanındakiler olmak üzere doğal kaynakların görece azaldığı bir evredeyiz.