Osman Seden, Orhan Aksoy gibi birçok usta yönetmenle elliye yakın filmde asistan olarak çalışan 33 yaşındaki bu genç, yapımcısı Ali Osman Emirosmanoğlu'nun da teşvikiyle kendi filmini çekmeye koyulur. Dönemin gözde oyuncuları İzzet Günay ve Türkan Şoray'ı ikna ederek henüz tamamlanmamış bir romanı ilk filminin senaryosu yaparak 'Birleşen Yollar'ı çeker. Yeşilçam'ın yeni bir yönetmeni vardır artık: Yücel Çakmaklı. Önceki akşam Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde dostları ve sevenleri, 'Türk Sineması'nda Elli Yıl' başlığıyla Yücel Çakmaklı'nın 50. sanat yılını kutladı. Yönetmenin film afişlerinin yer aldığı sergiyle başlayan gece, açık oturumla sona erdi.
38 yıl önceki sansür belgesi
Rahim Er'in başkanlığındaki açık oturumda konuşmacıların ortak fikri, yönetmenin ilk filmi Birleşen Yollar ile TRT'deki yapımlarının sinema ve televizyon dünyasında önemli bir yere sahip olduğuydu. Emirosmanoğlu, Birleşen Yollar'ın sansür kararını bildiren bir belge okudu. 29 Aralık 1970 tarihli belgede, Genelkurmay Başkanlığı ve Emniyet Müdürlüğünün aksi görüşüne rağmen filmin onaylandığı yazmaktaydı. Çakmaklı'nın 'Hacı Arif Bey' ve 'Aliş ile Zeynep' adlı TRT dizilerinde rol alan Ahmet Özhan, günümüzün imkânları göz önüne alınarak Yücel hocanın anlayışıyla yeni yapımlar yapılabileceğini söyledi. Abdurrahman Şen, yeni bir yol açan Çakmaklı'nın pek çok insana yardımcı olduğunu anlattı. Mesut Uçakan ise eleştiriye açık oluşuna vurgu yaptı.
Oturumun sonunda konuşan Yücel Çakmaklı ise 'Geriye dönüp bakınca gönlüm huzurlu oluyor. Kendi anlayışımla bir şeyler yapmaya çalıştım. Gençlerin önünü açmak lazım, bana da bir görev düşerse yaparım.' dedi. Kültür A.Ş.'nin düzenlediği etkinlik, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde 2 Ocak'a kadar söyleşi ve film gösterimleriyle devam edecek. Bugün saat 14'te Birleşen Yollar'la başlayacak gösterimlerde yönetmenin 10 filmi izlenebilecek. Programda İhsan Kabil, Sadık Battal, Hilal Tursun, Ali Murat Güven ve Bünyamin Yılmaz'la gerçekleştirilecek söyleşiler de var.
13 Ocak'ta sinemacılarla Köşk'teyim
Sergi açılışı öncesi görüştüğümüz Yücel Çakmaklı'yı, heyecan ve enerjiyle dolu bulduk. Sanat dünyamızda, özellikle de sinemada vefasızlıktan bahsedilir hep. Çakmaklı ise yeni aldığı bir haberi gözleri parlayarak veriyor: 'Bugün Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri aradı. 13 Ocak'ta sinema dünyasından isimlerle Çankaya Köşkü'nde yemekli bir toplantı planlamışlar. Benim de olmamı istediler.' Fahri köy imamı olan dedesinin, sinema anlayışındaki rolünü her fırsatta belirten Çakmaklı, milli sinema anlayışıyla yola çıktığı ve 1970'lere denk düşen dönemi şöyle değerlendiriyor: 'O yıllarda kozmopolit sinema dediğimiz, Batı'nın ticari-kapitalist yapımlarını esas alan filmler ve toplumsal gerçekçi Marksist esasa dayalı sosyalist-realizm anlayışıyla yapılan filmler olarak iki ana tür vardı. Ben, bu ikisinden farklı, yeni bir yol açtım. Benim milli sinema örnekleri vermemle beraber 1970'li yıllarda teorik bir tartışma başladı. Bunun neticesinde Halit Refiğ, Metin Erksan, Lütfi Akad gibi toplumsal gerçekçi yönetmenler bir otokritik yaptılar ve oradan 'ulusal sinema' anlayışı çıktı.'
Yücel Çakmaklı, o yıllardan günümüze Türk sinemasını değerlendirmeyi de ihmal etmiyor: 'Toplumcu gerçekçi sinema, 1980'li yıllara kadar Yılmaz Güney ve onu takip edenlerle devrimci sinema anlayışına yöneldi. O dönemden sonra da buhran sineması diyebileceğimiz kişisel anlatılara dayalı bir akım başladı. 1990'lardan sonra tekrar Türk toplumunun gerçekleriyle bağ kuran yeniden doğuş sineması başladı. Diyebiliriz ki, Türk sineması her 10 yılda bir iyiye doğru bir değişim geçiriyor, evriliyor.' Yavuz Turgul, Derviş Zaim ve Semih Kaplanoğlu gibi yönetmenleri ilgiyle izlediğini söyleyen Çakmaklı, Türk sinemasının son yıllardaki canlanışından oldukça memnun: 'Körü körüne bir Batı taklidi yok artık; özüyle, biçimiyle kendine özgü bir Türk sineması var.'
TRT'deyken çektiği edebiyat kaynaklı dizilerin hâlâ yayınlandığını hatırlatan usta yönetmen, bir çok yapıma imza atmasına rağmen Küçük Ağa ve Kuruluş'un ayrı yeri olduğunu söylüyor: 'Küçük Ağa romanını ilk çıktığından beri film yapmak istiyordum, bana kısmet oldu. Tarık Buğra daha sonra bizim isteğimiz üzerine Osmancık'ı yazdı. Onu da o yıllar için çok büyük bir bütçeyle televizyona aktardık.' Yönetmenlerin kafasında her daim bir proje olurmuş. Yücel Çakmaklı da, Necip Fazıl, Yahya Kemal, Tarık Buğra gibi fikir adamları ile Bediüzzaman, Süleyman Hilmi Tunahan gibi kanaat önderlerinin hayatlarının ve mücadelelerinin anlatılmasından yana: 'İlla ben çekeyim de değil, ama çekilmeli. Danışmanlık ya da yönetmenlik, bana da hangi görev düşerse yaparım.'
Geriye bakınca gönlüm huzurlu
1970'te Türk sinemasına yeni bir yönetmen dâhil olur. Türkan Şoray'ın 'Sultan' olmasına üç yıl vardır, üstelik 'Sevmek ve Ölmek Zamanı da çekilmemiştir.
17 Yıl Önce Güncellendi
2008-12-29 02:25:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara