BBC Türkçe Bölümü'nden Sevi Sarıışık'ın izlenimleri...
Avrupa'nın güney doğusunda, Balkanların kapısında; buralıların deyişiyle 'yürek şeklinde' bir ülke Bosna Hersek...
Bayrağının deseni; üç ayrı din ve etnik kökeni temsil eden halklarını, bu yüreğin üç köşesini simgeliyor...
Bosna Hersek 1992-1995 arasında Avrupa'da yakın geçmişin en kanlı savaşına sahne oldu.
Dolayısıyla savaş sonrasında Dayton Anlaşması'yla oluşturulan Bosna Hersek'te herşey uzlaşma ve dengeler sistemine dayanıyor. Kilit kararların alınması için üç halkın da onayı gerekiyor.
Ancak halihazırdaki karmaşık sistemler, karar süreçlerini yavaşlatmak gibi bir yan etki yaratıyor.
Bosna Hersek'in adı son yıllarda fazla gündemde olmasa da, ülke aslında bazı temel meseleleri hala çözümlemiş değil.
Yugoslavya'yı çökerten fitilin ateşlendiği Kosova, bundan 10 ay önce; bağımsızlığını ilan ettiğinde; 'Bosna Hersek'te de bölünme gündeme gelir mi' sorusu tartışılıyordu.
BBC Türkçe Bölümü adına, ülkedeki durumu gözlemlemek üzere, Kasım ayının sonlarında ülkeyi ziyaret ettim.
'Etnik kimlik mi, Bosna-Hersekli olmak mı?' sorusu sıkça tartışılıyor
Ülkenin en büyük Boşnak, Sırp ve Hırvat partilerinin yöneticileri Süleyman Tihiç, Milorad Dodik ve Mişo Relota, uluslararası toplumun Yüksek Temsilcisi Miroslav Lajcak başta olmak üzere çok sayıda yetkili, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve ülkenin farklı etnik yapıdaki kentlerinin halklarıyla görüştüm.
Eski Yüksek Temsilci Lord Paddy Ashdown'un, çeşitli ülkelerden diplomatların görüşlerini aldım.
Ayrıca köpüren nehirleri, yalçın dağları, zengin müzik geleneği, sanatı, leziz mutfağıyla günlük yaşamın renklerini de radyolarınıza taşımaya çalıştım.
Dolayısıyla 'Geleceğini Arayan Ülke' dizimizde; Bosna Hersek'te asayişten kültüre, yaşamın çeşitli boyutlarını gözlemliyor; ülkenin yaralarını ne ölçüde sardığını, nasıl bir geleceğe yöneldiğini ele alıyoruz....
BAŞLARKEN
BİRİNCİ BÖLÜM: SARAYBOSNA İLE TANIŞIYORUZ
300 bin nüfuslu başkent Saraybosna savaştan sonra büyük ölçüde imar edilmiş.
Ama ana caddelerden geçerken yüksek katlı apartmanlara şöyle bir bakmak, üç yılı aşkın süre devam eden kuşatma sırasında, açılan ateşin istisna gözetmeyen izlerini görmeye yetiyor.
Yaşam ilk bakışta herhangi bir bölge kentindekinden farksız akıyor.
Lajcak süreçte yönün negatife döndüğünden şikayetçi
Sonuçta Avrupa Birliği adaylığına giden ilk adım olan İstikrar ve Ortaklık Anlaşması'nı imzalamış, NATO'nun Barış için Ortaklık girişiminin parçası olan bir ülkeden söz ediyoruz.
Ama burada aynı zamanda hala, iki bini aşkın barış gücü askeri ve polisi görev yapıyor.
En üst düzeydeki yöneticiler bile, dışarıdan atanmış yabancı bir özel temcilsi tarafından görevden alınabiliyor. Bu düzenin muhalifleri uygulamayı bir tür 'genel valilik' diye adlandırıyor.
Uluslararası toplumun buradaki çabalarına rağmen Yüksek Temsilci Miroslav Lajcak, ülkedeki gidişatın son iki yılda pozitiften negatife döndüğünden şikayetçi.
Ülkedeki siyasetçilerin hala 'ait oldukları etnik kesimin çıkarlarını' gözettiğinden yakınıyor.
Kimilerine göre, bugün Bosna Hersek'teki sıkıntıların başlıca nedeni savaşın zihinlerde hala bitmemiş olması...
Saraybosna'da medya etiği eğitimi veren Mediacentar adlı kuruluşun başkanı Boro Kontiç, 'Arşivimizde 1958'den, yani savaştan 13 yıl sonrasına ait Yugoslav gazeteleri var. O gazetelerde II. Dünya Savaşı'na ilişkin bir şey bulamazsınız. Bugün Bosna'da bir gazetede ise hal böyle değil. Konu kapanmış değil. Sanki savaş 13 yıl önce değil dün bitti.' diyor.
Etnik kimlikler üstü siyaset hedefiyle, sanatçı ve aydınlarca kurulan Nasa Stranka'dan (Bizim Partimiz) Dennis Gratz da 'Savaş hala devam ediyor diyebiliriz' diye ekliyor:
'Bu kurşun atılan bir savaş değil. Çok daha yıkıcı bir savaş; çünkü burada zafere ulaşmak diye bir şey yok. Herkes kaybediyor.'
Başta Saraybosna olmak üzere etnik ve dini çizgilerin daha sert çekildiği, etnik grupların artık 'bir arada değil yanyana' yaşadığı sıkça dile getirilen bir kaygı.
Buna karşılık 'Bosna Hersek vatandaşlığı' kimliğinin geliştirilmesi çağrıları daha çok Boşnakların çoğunlukta olduğu Saraybosna'da destek buluyor.
Ülkenin başka kesimlerinde ise, insanlar kendilerini her şeyden önce etnik kimlikleri ile tanımlamaya devam ediyor. ....
KARMAŞIK SİYASİ YAPILAR
İKİNCİ BÖLÜM: ENTİTELER, KANTONLAR VE BÜROKRASİ
Saraybosna'daki merkezi hükümetin yetkileri daha çok dış politika ve dış ticaret ağırlıklı.
İki entitenin ikişer parlamentosu dışında, kantonların da parlamentoları var
Temel hizmet ve siyasetlerse ülke topraklarını aşağı yukarı yarı yarıya bölümüş olan iki temel entite ya da birimin denetiminde:
Boşnak ve Hırvat nüfus ağırlıklı Bosna Hersek Federasyonu ile Sırp Cumhuriyeti
Bu iki entite ve Bosna Hersek Federasyonu'nu oluşturan 10 kantonda 16 ayrı parlamento, 13 hükümet var.
Yani ülkede 160 kadar bakan bulunuyor ve her biri, ticaret ve sağlıktan eğitim ve polis teşkilatlarına kendi görev alanlarında siyaseti yönlendiriyor.
Ayrıca ülkenin kuzeyinde, 208 kilometrekarelik Brcko bölgesi de her iki entiteye de ait değil; ABD nezaretinde, özel statüde yönetiliyor.
Bu karmaşık yapılanmanın işlerlik sağlamak önünde engel oluşturduğuna pek çokları katılıyor. Bunu aşmanın yolu ise anayasal reform kapsamında aksayan unsurları gözden geçirmek.
Anayasal reform süreci sürekli gündemde olsa da, anlaşılan o ki şimdilik olsa olsa 'bir arpa boyu yol' alınabiliyor.
SIRP CUMHURİYETİ'NDE GELECEK VİZYONLARI
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: BANJA LUKA'DAN BAKINCA
Sırp Cumhuriyeti'nin idari merkezi olan Banja Luka, ülkenin en büyük ikinci kenti.
Termal banyoları, geniş bulvarları, güzel parkları, bayındır görünümü ve kebaplarıyla ünlü.
Ancak yoğun kar yağışı ve elverişsiz yol koşulları nedeniyle Saraybosna'dan kente uzanan 230 kilometre yolu 7 saati aşkın zamanda aldığımızdan kentin keyfini çıkarmaya pek enerjimiz kalmıyor.
Kentte, savaşta kaçmak zorunda kalan bir Boşnak aile ile kentin yerlisi bir Sırp aileye konuk oluyor; onların ülkenin şu anki durumuna ilişkin görüşlerini dinliyoruz.
Kentteki asıl randevumuz Sırp Cumhuriyeti Başbakanı Sosyal Demokrat İttifak Partisi SNSD lideri Milorad Dodik ile. Dodik, bizi yeni tamamlanan 15 katlı gösterişli yönetim binasında ağırlıyor.
İddiaların aksine, kendisinin Bosna Hersek'i bölmek gibi bir niyeti olmadığını söyleyip, özellikle ülkedeki yabancıların söylemlerini çarpıttığını öne sürüyor.
'Biz Bosna'yı yadsımıyoruz. Ama entitemiz; Sırp Cumhuriyeti olarak yadsınmak da istemiyoruz.' sözleriyle özetliyor yaklaşımını.
ASAYİŞ VE EKONOMİ
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: 'SINIRLI' POLİSLER VE BEL BÜKEN EKONOMİ
Bosna Hersek'te parçalı yapılanma yaşamın pek çok yönünde etkisini gösteriyor.
Ancak bunlardan polis teşkilatı ve ekonomi yönetimi, ülke halkının yaşamını birebir olarak etkiliyor.
Diyelim ki Saraybosna'da arabanız çalındı, peşlerine düşen polis devriyesi bir kaç kilometre sonra durup, 'kusura bakmayın' diyebilir, 'benim yetkim buraya kadar...'
Polisin ortak bir sabıka kaydı veya telsiz frekansı yok
Bosna Hersek'te 19 emniyet teşkilatı var. Her birimin tabi olduğu yasalar, prosedürler ve bakanlıklar farklı. Çünkü ordudan farklı olarak, polis devlet değil, entite ve kanton düzeyinde örgütleniyor.
Ülkede sabıka kayıtları bir yerde toplanmıyor. Ortak bir telsiz frekansları yok.
Özellikle Saraybosna kantonu polisi, bu durumdan hayli şikayetçi. Başkentin dış mahalleleri Sırp Cumhuriyeti'ne bağlı ayrı bir teşkilata ait olduğundan, etkin işbirliğinin çok gerekli olduğunu örneklerle anlatıyorlar.
Aynı soruları Banja Luka Emniyet müdürlüğünde sorduğumuzda ise işbirliği yapıldığı ve yapılanmanın yeterli ve elverişli olduğu yanıtını alıyoruz.
Avrupa Birliği'nin polis teşkilatını birleştirme girişimleri de Sırp Cumhuriyeti'nin ısrarlı muhalefeti sonucu hedefine ulaşmadan noktalandı.
AB'nin bu konudaki tavrını şiddetle eleştiren eski Yüksek Temsilci Lord Paddy Ashdown, 'Hangi polis reformu? Reform falan olmadı' diyor.
Ekonomi de ülkenin bir an evvel çözüm bekleyen sorunlarından. Ülkede işsizlik oranı yüzde 41.
Her beş aileden biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Ülkede merkezi bir tarım veya enerji bakanlığı olmadığı gibi, dışarıdan bakan bir işadamı için tek bir ekonomik pazar da yok.
Özellikle gençler, gelecek konusunda karamsar.
Devletçe düzenlenen bir ankete göre, gençlerin yüzde 95'i rüşvet vermeden iş bulabileceğine inanmıyor...
Ekonominin sorunlarını Dünya Bankası Bosna Hersek birimi uzmanlarından Orhan Niksiç ve Uluslararası Şeffaflık Örgütü Bosna Hersek Temsilcisi Srdjan Blagovcanin ile değerlendiriyoruz.