Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkiye Arapları solladı mı?

'ABD?nin Ortadoğu projesinin çöküşüyle, İsrail, İran ve Türkiye?nin bölgesel rolü göze çarpıyor. Araplar kendi bölgelerinde söz sahibi değil.' BAE'den Hüseyin El Avdat yazdı...

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-23 01:54:00

Türkiye Arapları solladı mı?

Hüseyin El Avdat*

Ortadoğu?da Amerikan rolünün donuklaşması ve ABD?nin çağrısını yaptığı yeni Ortadoğu sisteminin düşüşünün ardından, bölgesel roller gelişmeye başladı. ABD, Avrupa veya diğerleri bu rolleri görmezden gelemez. Bölge şu an bu güçler arasında bir rekabet alanına dönüştü. Dikkat çeken ironiyse, Arap rolünün listenin sonunda yer alması. Bütün çekişmenin başka bölgesel güçlerin Arap bölgesinde hâkimiyet kurma girişimi etrafında dönmesiyle birlikte Arapların rolü daha da zayıfladı.

Şu an Ortadoğu?da üç bölgesel güç yarışıyor. İlki yarım asırdan uzun süredir varolan, ABD ve Avrupa?nın desteklediği İsrail.

Batı Siyonist devlete kurulduğu günden beri mali, askeri ve siyasi destek veriyor. Bu bölgesel güç hâlâ Arap bölgesini pusuda bekliyor. Dilediğini tehdit ediyor, dilediğine saldırıyor ve 1948?de Filistin?in dörtte üçünü işgal etmesi sonrası Filistin, Suriye ve Lübnan?da 1967?de işgal ettiği Arap topraklarından çekilmeyi reddediyor. İsrail birçok sebepten ötürü, son yıllarda zayıflamasına rağmen hâlâ büyük emelleri olan etkili bir bölgesel güç.

İkinci bölgesel güçse, Irak işgali sonrası yine kuvvetlenen İran. Tahran, ordusunu ve Devrim Muhafızları?nı iç güvenliğinin gerektirdiğinden daha fazla silahlandırdı. Nükleer enerji için çabalamaya başladı, kendisini Müslümanların önemli bir kesimine ideolojik bir merci olarak sundu. Farklı Arap ülkelerindeki örgüt ve gruplara destek sunmaya başladı. Nihayetinde, bölgenin şu anı ve geleceğindeki gücünün inkâr edilemeyeceği bir noktaya vardı. Oyuna tam bir ortak olarak girdi ve Arapların hoşuna giden söylemler yapılandırdı. Filistin davasını, Siyonist düşmana ve Amerikan hâkimiyetine direnme hedeflerini yapılandırdı.

Üçüncü güçse Türkiye. AKP iktidara gelmesinin ardından, ülkenin geniş ve etkili bölgesel rolünü kullandığı takdirde sadece Orta Asya ve Kafkaslarda değil, Arap dünyasında da güçleneceğine dikkat çekti. Kendisini ait olmak istediği Avrupa?yla Arap ülkeleri arasında bağlantı olarak gördü. Suriye?yle anlaştı, dikkatli biçimde İsrail?le ilişkilerini zayıflattı, dolaylı Suriye-İsrail görüşmelerine arabuluculuk yaptı, Arap bölgesine yaklaşmaya başladı. Türkiye Körfez İşbirliği Konseyi?yle anlaşma yaptı. Belki de İran?a ciddi bir rakip olabileceğini;

NATO üyeliğinin, kendisini bölgede önemli roller oynamaya ehil kılan uluslararası ilişkilerinin, stratejik konumunun ve ekonomik imkânlarının yanı sıra kapsamlı mezhepçi iklimden de yararlanabileceğini düşünüyor. Bu yeni güç epey önemli bir bölgesel rol oynamaya başlayacak.
Söz konusu güçler bölgede daha etkili olmak için yarışıyor. Gerek kendi güçlerini geliştirerek, gerekse çok yönlü avantajlar toplayarak hedeflerine uluşmaya çalışıyorlar. Arap sisteminin zayıflaması ve Arap çıkarlarını koruyabilecek bölgesel rolün parçalanması sonrası bu yarışın Arap mirası etrafında dönmesi ne kötü şans! Temel hedefler geriledi ve Filistin sorunu artık öncelikli sorunumuz değil.

Her Arap ülkesi kendi kurtuluşunu arıyor; çoğumuz ve liderlerimiz ülkelerinin bölgesel talepleri görmezden geliyor. Osmanlı?nın son dönemlerindeki haline benziyoruz. Çevremizdeki herkes kendi gücünü oluşturuyor, kendi çıkarına uygun biçimde şu anımızı ve geleceğimizi çizmeye çalışıyor. (*Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, 17 Aralık 2008)

RADİKAL

 

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara