Dolar

34,8884

Euro

36,6232

Altın

3.009,94

Bist

10.058,63

İstanbul'da gölgeler, harfler ve Toptaş vardı

Dün İstanbul bulutlu ve yağmurlu bir gün yaşadı. Aynı zamanda 'gölgeli' ve 'harf'li... Bu gölgeler ve harflerle dolu atmosferin nedeni, Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen 'Gölgelerden Harflere Hasan Ali Toptaş' sempozyumuydu.

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-21 13:39:00

İstanbul'da gölgeler, harfler ve Toptaş vardı


Üniversitenin Karşılaştırmalı Edebiyat bölümü, Türk edebiyatının yenilikçi yazarlarından Hasan Ali Toptaş'ın doğumunun 50., edebiyat yaşamının 25. yılı dolayısıyla santralistanbul'da bir sempozyum düzenledi. Gölgesizler, Bin Hüzünlü Haz, Kayıp Hayaller Kitabı ve Uykuların Doğusu gibi romanlarıyla Türk okurunun vazgeçilmezleri arasında yer alan yazarı daha iyi anlamak için akademisyenler ve edebiyatseverler sempozyumda bir araya geldi. Süha Oğuzertem'in açış konuşması ve Sibel Ercan'ın yazar hakkında yaptığı sunuşla başlayan etkinlikte; iki oturumda Jale Parla, Pelin Aslan, Cüneyt Tabanoğlu, Elif Türker, Necmiye Alpay, Faruk Duman, Çimen Günay-Erkol ve Mahmut Temizyürek birer bildiri sundu. Süha Oğuzertem, günümüzde her alanda olduğu gibi edebiyatta da bir değer erozyonu yaşandığını belirterek çok roman basılmasına rağmen, nitelik olarak aynı çoklukta eserlerin olmadığından yakındı. Hasan Ali Toptaş'ın ürettiği nitelikli edebiyatla yazısına özenilen ama özenti duymayan bir yazar olarak dikkat çektiğinin altını çizdi. Jale Parla, 'Toptaş'ta Hüzün ve Haz' başlıklı konuşmasında yazarın Bin Hüzünlü Haz romanını esas alarak Toptaş'ın üslubuna vurgu yaptı. 'Hasan Ali Toptaş'ın Romanlarında Suskunluğun Kırılışı' başlıklı bir sunum yapan Pelin Aslan, Toptaş'ın romanlarındaki karakterlerin tahlilini yaptı. Bu karakterlerde sessiz bir var olma mücadelesinin gizli olduğunu anlatan Aslan, karakterlerin ortak noktasının 'öteki' olmak olduğunu ve bunun da taşra kavramına karşılık geldiğini savundu. Cüneyt Tabanoğlu ise Gölgesizler'i esas alarak Toptaş'taki taşra kavramını irdeledi. Elif Türker 'Yokluğun Yazılmış Şekli' başlıklı ilgi çeken sunuşunda; yazarın romanlarında 'yokluğu yazdığı ve bunu sıfıra benzeterek kurduğu' tezini ortaya attı. Sempozyumun ikinci oturumunda Necmiye Alpay, Faruk Duman, Çimen Günay-Erkol ve Mahmut Temizyürek de birer bildiri sundu. Sempozyumun başından itibaren kendisine ayrılan yere oturmayıp her zamanki mahcubiyetiyle okurların arasında konuşmaları takip eden Toptaş, Okuyana Mektup başlıklı son oturumda okurlarının sorularını cevaplayarak onlarla söyleşti.

'Yazmak beste yapmakla eşdeğer'
Sempozyum başlamadan önce Hasan Ali Toptaş ile görüştük. Sempozyum düzenleneceğini duyduğunda, ilk tepkisi 'Erken değil mi?' olmuş. Çünkü Toptaş kendini hâlâ kasaba bakkalından defter almış, dolmakalemine mürekkebini çekmiş, yere yüzükoyun uzanmış roman yazmaya çalışan biri olarak görüyor. 'Ben hâlâ ruhen oradayım ve orada kalmak istiyorum. Sempozyuma 50. yaş ve yazarlığın 25. yılı şeklinde bir başlık belirlendi. Bu 'elli' rakamı hiç sevimli gelmiyor aslında. İnsan biraz da yaşlandığını hissediyor. Ama Bilgi Üniversitesi'nin böyle bir etkinlik yapması beni çok memnun etti. Burada sunulacak olan bildirileri çok önemsiyor ve merak ediyorum.' diyen yazar, insanın yazdığı metnin nasıl göründüğünü merak ettiğini ve bu bildirilerden öğrenecek çok şeyi olduğunu ifade ediyor.

Hasan Ali Toptaş'ı okurları daha çok bir romancı olarak tanıdı. Fakat yazar, geçtiğimiz yıl bir deneme kitabı da yayımladı ve kitap hayli ilgi devşirdi. Denemeciliğin aklında olmayan bir şey olduğunu ifade ediyor yazar. Bir derginin yazı talep etmesiyle denemeye başladığını ve aksi halde romandan fırsat bulup deneme yazamayacağını söylüyor. Devamının gelip gelmeyeceğini ise o da bilmiyor: 'Belki romandan vakit buldukça elbette deneme formu içinde yazmak istediğim şeyler var aslında.'

Toptaş daha çok dil ve anlatımının gücü, dilinin musikisi ile öne çıkan bir yazar. Her defasında dilin kendisi için bir araç değil amaç olduğunu üzerine basa basa söylüyor. Dili aynı zamanda bir enstrüman olarak kullanışı kimilerince eleştirilmişti. İnsanlara daha okul çağlarında dilin bir 'araç' olduğunun öğretildiğini belirten Toptaş, bu tutumu eleştiriyor: 'Dil bir araç değil düşüncenin ta kendisi, hayatın ta kendisi. Dili sevmeden nasıl yazılabilir, anlamıyorum. Benim gözümde yazmak beste yapmakla eşdeğer ve hep böyle kalacak sanıyorum.'

Hasan Ali Toptaş'ın çok sevilen eseri 'Gölgesizler' şubat ayında beyazperdede olacak. Senaryosunu ve yönetmenliğini Ümit Ünal'ın üstlendiği filmde Selçuk Yöntem, Altan Erkekli, Arsen Gürzap gibi usta oyuncular rol alıyor. Filmi izlediğini, senaryolaşma sürecinde birkaç kez gördüğünü ve bazı önerilerde bulunduğunu ifade ediyor Toptaş.

Toptaş günümüzde artık bir dünya yazarı. Eserleri birçok dile çevriliyor. Yazar, eserlerinin diğer dillere çevrilmesinin kendisini mutlu ettiğini belirterek, 'Yazdıklarınız başka bir kültüre giriyor. O kültürde yetişmiş farklı insanlar okuyor. Bunlar güzel şeyler ama benim amaçladığım şeyler değil. Ben sadece yazmaya devam ediyorum.' diyor. Peki Toptaş okurları ne zaman yeni bir roman okuyabilecek? 'Yeni roman yazılıyor; ama adı henüz belli değil. Ne zaman geleceğini de bilemiyorum. Ben öyle planlı programlı, şu kitabı şu zaman bitireyim diyen biri değilim. Ama pek de uzun sürmeyeceğini düşünüyorum.'

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara