Greg Bruno*
Giriş
Afgan yetkililer ile Taliban arasında 2008?in sonlarında Suudi aracılığıyla yapılan görüşmelerin raporları Riyad?ın Afganistan?ın geleceğinde oynayabileceği rolü ile ilgili olarak yeni bir spekülasyon raunduna sevk etti. ABD?nin Afgan krizine bölgesel bir yaklaşım çağrılarının ortasında gözlemciler ve Başkan seçilen Barak Obama da dâhil politikacılar Suudi müdahalesinin militanlarla görüşmeyi büyütmekten, Pakistan?ı Afganistan?ın istikrarlaşmasına yardım etmeye teşvik etmeye kadar, batılı yönetilen misyonun başarısını şekillendirebileceğini söylediler. Ama bazı analistler Suudi aracılığının Afganistan?a barış getirme isteğinden daha fazla bir şeyle teşvik olduğunu söylemekteler. Bildirilen Eylül 2008 görüşmelerinden sonra sadece İran görüşmeleri uygun bulmadı; bazıları Afgan savaş bölgesinin Riyad ile Tahran arasında 1980?ler ve 1990?lar esnasında olduğu gibi etkilenecek bir savaş meydanı olduğuna inanıyor.
Suudi Arabistan?ın Afganistan ile Bağları
Suudi Arabistan?ın Afganistan ile olan bağları 11 Eylül 2001?de koptu. Suudi uyruklu, 9 Eylül?ün mimarı ve el Kaide komutanı Usame bin Ladin?e Afganistan?da Taliban tarafından sığınak verildi. Ancak krallığın Afganistan ile bağlantıları ABD terör saldırılarının tarihini önceden haber veriyor. 1980?lerin sonlarından itibaren Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri, Pakistan ve diğerleri ile birlikte Sovyet işgaline karşı Afgan direniş hareketini desteklemeye başladı. Pakistan?ın gizli istihbarat örgütü ISI kadar Suudi Arabistan da doğrudan Afganlara para ve yakıt kanalize etti. Pakistanlı gazeteci Ahmed Raşid 2000 yılında yazdığı kitabında Taliban?a Suudilerin yaklaşık olarak ?1980 ile 1990 arasında 4 milyar dolar resmi yardım verdiklerini, bunun içine İslami yardım kuruluşlarının, vakıfların, özel Prens fonlarının ve cami bağışlarından oluşan gayri resmi yardımın dâhil olmadığını? yazıyor.
Ancak Afganistan?daki Suudi politikası 1192?de Muhammed Necibullah hükümetinin düşüşünden sonra gerileme yaşadı. Öncelikli olarak Şii grupları destekleyen İran?ın aksine (gerçi Tahran sonradan eski Afgan Başkanı Burhaneddin Rabbani gibi Taciklere ve diktatör General Abdürraşid Dostum gibi Özbeklere de fon sağladı), Pakistan ve Suudi Arabistan mali desteklerini Suudi eğitimli Vahhabi liderlere yöneltti. (Vahhabilik Sünni İslam?ın muhafazakâr tarzı ve Suudi Arabistan?da İslam?ın baskın olan şeklidir). Bu Vahhabi yanlısı Peştunlar sonunda Taliban?ın liderliğinin çekirdeğini oluşturacaktı. Necibullah?ın zorla çıkarılmasına müteakip mücahitler hizipleri içinde iç savaş çıktı ve iki önemli Suudi destekli Vahhabi yanlısı ayrıldı. Kumandanlar Gulbuddin Hikmetyar ile Abdürresul Sayyaf?ın ayrı yollara gitmesiyle Afganistan?daki Suudi etki dramatik bir şekilde zayıfladı.
Taliban?ın Doğuşuna Yardım Etme
Bazı analistler Suudi Arabistan?ın Taliban ile önceki bağlarını şekillendiren ideoloji olduğu kadar stratejiydi de diyorlar. Riyad Afganistan?ın Sovyet sonrası liderliğe karşı vekil güç olarak hizmet etmesi için 1990ların ortalarında Taliban?ın yükselişini büyütmeye yardım etti. Ancak Suudi Arabistan aynı zamanda İran?a karşı gelen radikal İslami militanları da destekledi. Amerikalı gazeteci Steve Coll Hayalet Savaşlar: Sovyet İşgalinden 10 Eylül 2001?e kadar CIA, Afganistan ve Bin Ladin?in Gizli Tarihi kitabında 'Suudi Arabistan hala Afganistan ve Orta Asya?daki İran etkisinden korkuyordu,' diye yazıyor.
Gene de dini ideolojinin, özellikle de Vahhabiliği ihraç etmedeki menfaatin Suudi desteğinde kilit bir rol oynamasında küçük bir anlaşmazlık var. Raşid 1990ların ortalarında Cuma namazları sırasında Taliban?a taban desteğini sağlayarak Suudi-Taliban bağlantısına iten gücün Riyad?ın Müslüman hukuk âlimleri ya da uleması olduğunu yazıyor. Raşid 'Karşılığında Taliban Kraliyet Ailesine ve ulemaya hürmetlerini gösterdiler ve din polisi (mutavva) gibi Vahhabi uygulamaları örnek aldılar,' diye yazıyor. Ancak Coll başlangıçtaki Suudi desteğinin modern Suudi Arabistan?ı kurmaya yardımcı olan İslami militanlar gibi Taliban?ın da sorumlu bir devlete dönüşeceği inancıyla uzadığını ileri sürüyor. 1998?de Usame bin Ladin?i Suudi yetkililere vermeyi reddedip Taliban?ın el Kaide?ye barınak olması bu umutların basiretsiz olduğunu ispatladı.
Uluslararası baskıyla zorlanan ve hala bin Ladin?i vermeyi geri çevirmelerinden canı yanan Suudi Arabistan 9 Eylül?ü müteakip Taliban ile bağlarını kopardı. Terör saldırılarından iki hafta sonra Suudi hükümeti bir beyanında 'Taliban hükümeti Suudi Arabistan?ın suçluları besleme, eğitme ve teşvik etmeyi bırakması çağrılarına hiç önem vermedi,' dedi. Gene de Taliban ile diplomatik bağların sonu Afganistan?da Suudi menfaatinin duraksaması anlamına gelmiyor. Şubat 2002?de Riyad Kabil?de elçiliğini yeniden açtı ve yeni Afgan hükümetiyle resmi kanallar kurup Suudi yetkilileri yatırım olanaklarına olan ilgilerini ifade ettiler. Yardım dolarları gene akmaya devam etti. Taliban hükümeti ile bağları kopardıktan bir yıl sonra Suudi Arabistan insani yardım çabalarının 230 milyon dolara ulaştığını açıkladı ki bu ?bütün büyük yardımlardan? kişi başına daha fazla düşüyor. (Karşılaştıracak olursak, USAID?e göre ABD?nin 2002 mali yılı için yeniden geliştirme fonu kabaca 26,9 milyon dolardır). Gıda ve ilaç yardımlarının tedariki 2008 sonuna kadar devam etti.
Barış Aracıları mı, Stratejik Lobiciler mi?
Gıda yardımı ve geçici iş girişimine rağmen Afganistan ile Suudi bağları son on yılda kamuoyunun gözünden kaçtı. Taliban ile 2008 sonlarındaki görüşmelere Suudileri teşvik eden şeyin ne olduğu açık değil. Ekim ayında Suudi menşeli günlük gazete eş-Şark?ul Evsat Ramazan?da bir Taliban delegesinin Mekke?de Afgan yetkililerle buluştuğunu haber yaptı. Katılanlar arasında Taliban lideri Molla Ömer?in sözcüsü Molla Muhammed Tayyib Ağa, bir grup eski Taliban hükümeti yetkilileri, milletvekili Arif Nurzai?nin de bulunduğu bir grup Afgan yetkili vardı. Ek görüşmelere Afgan Devlet Başkanı Hamid Karzai?nin kardeşi Kayum Karzai?nin de katıldığı bildirildi. Müzakereler Suudi Arabistan?ın Mekke şehrinde Kral Abdullah?ın ev sahipliğinde geçti. Suudi Dış İşleri Bakanı Saud el-Faysal görüşmelerin ?Afgan Devlet Başkanı Hamid Karzai?nin isteği üzerine? yapıldığını teyit etse de Suudi yetkililer de toplantılarda bazı detaylar önerdiler. Saud ayrıca Suudi katılımının Afgan tarafların silahlarını bırakıp siyasi bir akıma girmesi şartıyla gerçekleştiğini de ekledi. Suudi Arabistan Vermont Üniversitesinde önemli bir uzman olan F. Gregory Gause III, Riyad?ın Taliban ile tarihi bağlarına bakıldığında krallığın stratejik menfaatleri olmadan hareket ettiğini söylemek mümkün değil diyor. 'Benim tahminim bunu Afgan hükümetinin ısrarıyla yapıyorlar,' diyor Gause. 'Suudiler Taliban ile bağlantılarından dolayı yandılar. 9 Eylül?den sonra bu onları açıkça büyük bir sorunun içine çekti ve 9 Eylül öncesinde de problem yaşamalarına neden olmuştu. Bana öyle geliyor ki bunu yapmalarının tek nedeni Karzai?nin onlardan bunu istemesidir.'
Bazılarıysa Suudi Arabistan?ın daha stratejik bir amaçla teşvik olduğuna inanıyorlar. Dış İşleri Konseyi üst düzey üyesi Daniel Markey Suudilerin Afganistan?da ?Sünni toplumunun birleştiricileri? olmayı amaçladıklarını söylüyor. Afganistan?a yaptığı son ziyaretlerin birinde Markey üst düzey Batılı bir yetkilinin Suudi Arabistan?ın kısmen Sünni toplumun içerisinde devam eden bir savaşı engellemek istediğini çünkü böyle bir savaştan İran?ın faydalandığından bahsettiğini söylüyor. Suudi Arabistan?da bir uzman olan ve Carnegie Uluslararası Barış Vakfında misafir okutman olan Mai Yamani açıklamanın mantıklı olduğunu söylüyor. Yamani 'Yeni Suudi dış politikası bağlamında buna bakmanız lazım,' diyor. 'Bölgedeki tüm değişikliklerle ve özellikle İran?ın meydan okuması ve tehdidiyle Suudiler dış politikalarında daha aktif hale geldiler.' Yamani şöyle devam ediyor: 'Şu anda Suudi Arabistan?ın yaptığı her şeyde İran?ı kontrol altında tutma çabası var.' Son aylarda Suudi Arabistan İsrail ile Arap eyaletleri arasındaki barış görüşmelerine katıldı ya da yardımcı oldu. Bunun yanında gene Irak ve Somali?de de uzlaştırma çabaları gösterdi.
Suudi Desteğini Dengeleme
Suudi Arabistan?ın Taliban ile bölgesel bağlarını dengeleyip dengeleyemeyeceği belirsiz görünüyor. Afgan krizine bölgesel bir çözüm çağrısında ABD yetkilileri ve uzmanları el kaide ve Taliban militanlarının sorunlu aşiret bölgelerinde sığınacak yer buldukları Afganistan?ın doğu komşusu Pakistan?a odaklanmış durumda. Ancak Afganistan?a istikrar getirmede olası bir Suudi rolü yeni dikkat çekmekte. Economist dergisine göre Suudi Arabistan Kabil ile Batılı hükümetler arasında muhatap olarak görev alacak ender bulunan bir konumda. Ülkenin muhafazakâr Sünni Müslümanlarının Taliban ile bağları var ve Taliban?ın 1996?2001 İslam emirliğini tanıyan sadece üç hükümetten biri. Kasım/Aralık 2008 Dış İlişkilerde yazı yazan Gazeteci Raşid ve New York Üniversitesinde bir Afgan uzmanı olan Barnett R. Rubin de Suudi aracıların önemli bir rolü olduğunu söylüyorlar. Pakistan?ın bölgesel meseleleri çözmek ve makul Taliban üyelerini silahlarını bırakmaları için ayartmaya ikna etmek için Suudi Arabistan?ın rolünü ?ciddi bir yatırımcı ve Pakistan?ın müttefiki, eski Taliban destekleyicisi ve iki kutsal İslam mabedinin velisi? olarak dengeleyebileceğini söylüyorlar.
Washington da bölgede geniş bir Suudi rolü kavramını benimsedi. Devlet Bakanlığı yetkilileri Suudi çabalarını terörle mücadele olarak övdüler. Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino 2008 Kasım ayı ortalarındaki bir konuşmasında Bush yönetiminin Suudi aracılı görüşmeler için Karzai?nin girişimlerini desteklediğini söyledi. Başkan Bush ?Taliban?ın nihai niyetlerinden şüphe etse de?, Perino muhabirlere yönetimin ?bir yere kadar bazı Taliban üyelerinin uzlaşma yapmak isteyebileceğini ve şiddeti sona erdirip Afgan toplumunun üretici üyelerinden olmak isteyebileceklerini? kabul ettiğini söyledi. ABD Merkezi Komutanlığının yeni komutanı General David Petraeus da Suudi Arabistan?ın Talibanla ilgili yardıma dahil olmasıyla ilgilendiğini ifade etti (NYT).
Geçmiş Suudi aracılık çabalarına rağmen bazı analistler Afganistan?daki çabalardan dolayı şüphe içindeler. Suudi diplomasisi 2007?de Gazze?deki Hamas ile Fetih arasında uzlaşmayı amaçladığında başarısız olduğunu ispatladı, tıpkı Lübnan?daki kalıcı barış oluşturma teşebbüsleri gibi. Suudi Arabistan 2008 ortalarında Hizbullah ile ek müzakerelerden çıkarıldı, onun yerine Katar geçti (NYT). '[Afganistan?daki] soru Suudi Arabistan için başarı olasılıkları nelerdir?' diye soruyor Yamani. Gause da şunları sözlerine ekliyor: 'Afganistan?a istikrar getirmede Suudilerin başrol oynama şansı çok düşük.' Gause Taliban?ın komuta yapısında birlik eksikliğinin muğlâk bir faktör olduğuna işaret ediyor. 'Nispeten güçlü oyuncular getirip anlaşmanın temel ilkelerinde uzlaşmaya varmalarına yardım etmek önemli bir şeydir, çünkü güçlü oyuncular kendileri o anlaşmaları yürütebilir. Ancak Afganistan?da güçlü oyuncular var mı? Karzai hükümeti oldukça zayıf görünüyor.'
* ABD siyasetine yön veren önemli kurumlardan biri olan CFR (Counsil on Foreign Relations-Dış ilişkiler Konseyi)'nde araştırmacı-yazar.
Bu makale Hale Akman tarafından TİMETURK.com için tercüme edilmiştir.
Arabistan ve Afganistan'ın Geleceği
Suudi Arabistan ile Afganistan arasında ne gibi bir bağ var? Taliban ve batı görüşmelerinde Suudi Arabistan neden aracılık yapıyor?
17 Yıl Önce Güncellendi
2008-12-18 11:54:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara