Haber Merkezi / TİMETURK
Yunanistan?da 15 yaşındaki bir gencin polis kurşunuyla öldürülmesinin üzerinden 6 gün geçmesine rağmen, başkent Atina ve diğer kentlerde düzenlenen polisi protesto gösterileri, aynı şiddette sürüyor. Öğrenciler, işçiler, devlet memurları, orta dereceli ve yüksekokul öğretim üyeleri, veliler, hemen her gün kent merkezlerinde toplanıyor ve polisi hedef alan sloganlara paralel olarak polis kuvvetlerine çeşitli cisimler fırlatıyorlar.
Bu gösteriler sırasında ve sonrasında ise kendilerini 'iktidar karşıtları' olarak tanımlayan yüzü maskeli kalabalık bir genç grubu ellerindeki demir çubuklarla, zincir ve sopalarla alış veriş merkezlerini ateşe veriyor, kaldırımları söküyor, mağaza ve bankaları yakıp yıkarak yağmalıyorlar. Aynı anda kendi okullarını işgal altında bulunduran ve yaşları 14 ila 17 olan öğrenciler, semt karakollarını önünde protesto gösterileri düzenliyor ve gördükleri polis kuvvetlerine taş ve sopalarla saldırıyorlar.
Yunanlılar Alexis Grigoropoulos'u unutmuyor
Atina?da Exarhia meydanına yakın bir caddede gençler ellerindeki mum ve çiçekleri, temenni ve düşüncelerini iletmek için duvar kenarına konulan resmin yanına bırakıyorlar. Burası polis tarafından geçtiğimiz Cumartesi öldürülen Alexandros (Alexis) Grigoropoulos adlı gencin öldürüldüğü yer. Atina?nın tam ortasındaki meydanda kafeler, ticari mekânlar ve yayınevleri mevcut. Meydana farklı uzaklıklarda ise mühendislik, hukuk ve iktisat fakülteleri bulunuyor.
Meydan, molotof ve taş saldırılarına maruz kalmaktan korkan polislerin ancak çok kalabalık bir şekilde girebildiği polisler için neredeyse yasak bir alan haline gelmiş. Örneğin polisin Afgan muhacirlere kötü davranması nedeniyle yakınlarda bulunan karakol, anarşist gençler tarafından defalarca baskına uğramış.
Anarşist hareketin tarihi
Yunanistan?daki solun tarihiyle ilgilenen isimlerden biri olan Yannis Filikis, olayların söz konusu meydanda yoğunlaşmasının nedenini ekonomi, mühendislik ve hukuk fakültelerine yakın olmasına bağlıyor.
Tarihi olarak 1967-1973 diktatörlüğe karşı mücadele veren gençler, bazen okulda bazen meydandaki kafelerde bir araya gelerek darbecilere karşı mücadele yöntemleri üzerinde tartışmalar yapıyorlarmış. Birçok öğrencinin can verdiği 1973 yılındaki mühendislik fakültesi olaylarının ardından meydan, devrimin ve muhalif hareketlerin sembolü haline gelmiş.
Filikis, bölgenin tarihi lokantalar, yayınevleri ve kitapevleri ile dergi bürolarının karargâhı olduğunu, ayrıca şairler, yazarlar ve edebiyatçıların bu bölgede ikamet ettiğini bu nedenle bölge sakinlerinin yüksek bilinç ve kültür sahibi kimseler olduğunu ifade ediyor.
Bağlılık vesikası
Filikis bölge sakinlerinin özellikle sağcıların galip çıktıkları iç savaşın ardından sağ iktidarların yaptıklarından çok çektiklerini, bu iktidarların kurdukları polis devletinde rejim karşıtlarını kontrol altına alabilmek için kalabalık muhbir grupları kullandıklarını anlatıyor. O dönemde devlet memuru olabilmek ya da ticari bir mekân açabilmek için devlete bağlılığını gösteren bağlılık belgesini ibraz etmek gerekiyormuş.
Filikis?in anlattığına göre polis, 1980-1985 yılları arasında meydanı, göz yaşartıcı bombalar, alanda sürekli olarak bulunan muhbirler ve şiddet yoluyla yeniden kontrol altına almaya çalışmış hatta gençlerin siyasete olan ilgisini başka yönlere kanalize edebilmek ve aynı zamanda sürekli olarak bölgeye baskınlar yapabilmek için kendilerine bahane olsun diye uyuşturucu satıcılarına bile göz yummuş.
Bu dönemde ?diyor Yunanlı tarihçi- her ne kadar bölge sakinlerinin uyuşturucu satıcılarını meydandan atmak için harekete geçseler de bölgenin halen onların karargâhı olduğunu ifade ediyor. Ayrıca bölge, 90?lı yıllardan beri ticari mahaller haricinde hiçbir değişiklik ve restorasyon geçirmemiş.
Benzeri olaylar
Aslında bu olaylar Yunanistan?da yeni değil. Filikis, 1985 yılında da benzeri olaylar yaşandığını, polisin meydana girerek birkaç genci tutukladığını, ardından patlak veren gösteriler sırasında bir polisin göstericilerin üzerine ateş açması sonucu Michalis Kaltezas adlı bir gencin can verdiğini belirtiyor.
Filikis artık meydanda eskisi gibi büyük miktarlarda muhalif gencin bulunmadığını ancak medyanın her olayda yaptığı gibi bu olayı da abartılı bir şekilde vermekten hoşlandığını, her gösteri ve protesto girişimini isyan ve ayaklanma şeklinde vermeye çok eğilimli olduğunu kaydetti.