Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Çiçek'ten UNESCO'ya terör göndermesi

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından 'BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ilan edilişinin 60. yılı dolayısıyla bir konferans düzenlendi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-03 17:07:00

Çiçek'ten UNESCO'ya terör göndermesi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 'Terör örgütlerine her türlü desteği vereceksiniz, doğru, dürüst samimi, içten, kararlı bir işbirliğine yanaşmayacaksınız. Sonrada falanca ülkelerde insan hakları ihlali var, filanca ülkede insan hakları ihlali var diye raporlar yayınlayacaksınız' diyerek Birleşmiş Milletler (BM) UNESCO Temsilcisi Reza Hassaini'ye terör konusunda göndermede bulundu.

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından 'BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ilan edilişinin 60. yılı dolayısıyla bir konferans düzenlendi. Hakimevi'nde gerçekleşen konferansa Bakan Çiçek'in yanı sıra BM UNESCO Temsilcisi Reza Hassaini ve Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Prof. Dr Hasan Tahsin Fendioğlu katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Fendioğlu, insan hakları beyannamesinin 10 Aralık'ta kabul edildiğini ancak bu tarihin Kurban Bayramı'na denk gelmesi nedeniyle konferansı bugün düzenlediklerini söyledi. İki dünya savaşında resmi rakamlara göre 35 milyon, gayri resmi rakamlara göre yaklaşık 60 milyon kişinin yaşamını yitirdiğini belirten Fendioğlu, insan hakları bildirisinin bunu önlemek için kabul edildiğini anlattı. Fendioğlu, 3. dünya savaşının olması durumunda insanlığın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını ifade etti.

İnsan hakları bildirisi konusunda yapılan araştırmaya değinen Fendioğlu, halkın yüzde 81'inin bu bildiriyi okumadığını, yüzde 60'nın bu bildiriden haberdar olmadığını, yüzde 45'inin ise işkence ve kötü muamelenin insan hakkı ihlali olduğunu bilmediğini söyledi. Fendioğlu, insan hakları ihlalleri konusunda sadece kanun yapmanın yeterli olmadığını, zihniyet değişimine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

BM UNESCO Temsilcisi Reza Hassaini ise, insan hakları bildirisinin 2. Dünya Savaşı'nın küllerinden doğduğunu ve 360 dile çevrilen tek belge olduğunu söyledi. İnsan hakları ihlalleri başında çocukların köle gibi kullanılması geldiğini belirten Hassaini, yılda 1.2 milyon çocuğun köle ticareti kapsamında çeşitli yerlere satıldığını kaydetti.

Bakan Çiçek de, insan haklarının bütün dünya ve Türkiye için önemli bir konu olduğunu belirterek, 'O nedenle mümkünse her gün konuşmak gerekir. Sadece bir gün konuşmak yerine senede bir defa konuşup sonra herkes bildiğini okuyacaksa zaten bugünlerin de çok fazla bir anlamı olmaz. Anadolu tabiri ile 'dostlar alışverişte görsün demiş oluruz' diye konuştu.

Türkiye olarak insan hakları konusunu önemsediklerinin altını çizen Çiçek, 'Bütün dünyada yaşanan üzücü olaylara bakıldığında bunun önemli bir konu olması gerekir' dedi.

İnsan hakları konusunda yapılacak daha çok şeyin olduğunu belirten Çiçek, insan hakları konusu ihlallerinin kamu adına yetki kullanan polis ve güvenlik birimlerinin uygulamaları olarak algılandığını ancak bunun yanlış bir düşünce olduğunu söyledi. Çiçek, 'Kim yetki kullanıyorsa bunu hukuk çerçevesinde kullanmak mecburiyetindedir. Kamu adına yetkiyi kim kullanıyorsa insan hak ve özgürlükler çerçevesinde hukukun içinde kalarak bu yetkinin kullanılması gerekir. Aksi halde yasa çıkarmanın bir anlamı olmaz' şeklinde konuştu.

İnsan hakları konusunda dünyada yasa konusunda bir sıkıntı olmadığını ifade eden Çiçek, bu beyannameyi kabul eden ülkelerin yasalarında keyfi uygulamaları önleyecek yeteri kadar düzenleme olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde bu konuda çok önemli düzenlemeler yaptığına işaret eden Çiçek, ancak Türkiye'nin hala insan hakları ihlalleri ile gündeme geldiğini kaydetti. Bu ihlallerden rahatsız olduklarını ifade eden Çiçek, 'Bu ihlallerin asgariye indirilmesi konusunda bir gayretin, bir çabanın içerisinde olmamız gerekiyor. İnsan hakları konusu sadece yasal bir düzenleme konusu değil bir zihniyet değişimi konusudur' dedi.

İnsan hakları ihlalleri konusunda medyayı da eleştiren Çiçek, medyanın insan hakları konusunun toplum tarafından benimsenmesinde önemli olduğu ancak en fazla insan hakları ihlalini yine medyanın yaptığını söyledi. Çiçek, 'Başta özel hayatın gizliliği olmak üzere birçok alanda ihlalin en önemli unsurlarından birisi bütün dünyada medya olabilmektedir. Dolayısıyla insan hakları ihlalini sadece polis ve güvenlik birimleri yapmıyor, kamu adına yetki kullanan ya da kamu adına yetki kullanmasa bile elinde önemli güçleri bulunduran kesimler de bu işi ihlal eden en önemli unsurlarını oluşturuyor' diye konuştu.

Çiçek'ten BM UNESCO Temsilcisine gönderme

Çiçek, konuşmasında BM UNESCO Temsilcisi Reza Hassaini'ye de göndermede bulundu. Türkiye'yi insan hakları ihlalleri konusunda uyaran ülkelerin terör konusunda en önemli ihlalleri kendilerinin yaptığını belirten Çiçek, şunları söyledi:

'Bir taraftan bize gelip şunlar neden olmadı, niye olmadı önemli vurgular yapılıyor, özel gündemler oluşturuyor. En önemli insan hakkı ihlali terör meselesidir. İnsan hakları yaşayan insanlar içindir. Terör örgütlerine her türlü desteği vereceksiniz, her türlü parasal imkanı sağlayacaksınız, eğitim desteği vereceksiniz, lojistik desteği vereceksiniz, doğru, dürüst, samimi, içten, kararlı bir işbirliğine yanaşmayacaksınız. Sonrada falanca ülkelerde insan hakları ihlali var, filanca ülkede insan hakları ihlali var diye raporlar yayınlayacaksınız. Bunu gündem konusu yapacaksınız.'

İnsan hakları konusunun 'ikiyüzlü' ve bir ülkede baskı kurmak için en çok istismar edilen konu olduğunu belirten Çiçek, insan haklarının terörden ayrı olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi. Çiçek konuşmasını söyle sürdürdü:

'Türkiye'de iyi niyetli çabaları sürdürenlere bakıyorum; en çok insan hakkı diyenler terör örgütleri ile ilgili fikir beyan etmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Önceki gün İstanbul'da işlenen terör eylemi. Diyarbakır'da, Güngören'de birçok insan hayatını kaybetti. Şimdi hayatını kaybeden bu insana hangi insan hakkı lazım? Bunların hepsinin arkasında uluslararası politikaların ve güçlerin olduğunu bilmeyen kimse kalmadı. Daha birkaç gün evvel Hindistan'da meydana gelen, 200'ün üzerinde insanın hayatını kaybettiği şu ülkede, bu ülkede bütün bunlar ortadayken sadece soyut bir insan hakları kavramına vurgu yapmak, hamasi bir nutuk çekmek, ondan sonra da bunu gereğine tevessül etmemek ikiyüzlülüğün daniskasıdır. Eğer bir kısım ülkeler hala kan revan içerisindeyse, oturup insan haklarından ne anlamamız gerektiğine bakmamız gerekecektir. Ben Türkiye'de bakıyorum; hala en kanlı terör örgütüne terör örgütü dememek için elinden geleni yapanlar var. Ama aynı insanlar özgürlük diyor, hak diyor. Peki alışveriş merkezinde, bir iş merkezinde, bir sokak ortasında konulan bombalardan dolayı hayatını kaybeden 2 yaşındaki çocuğun insan hakkı nerede kalıyor? Balkonda etrafı seyretmek için oturan bir vatandaşın patlayan bir bomba sonucu hayatını kaybetmesi, bu insanların insan hakları nerede kalıyor? Peki bu işlerin sorumluluğu sadece kandırılmış, yoldan çıkarılmış, ikna edilmiş, her ne sebeple o bombayı koyan 3 kişinin, 5 kişinin sorumluluğundan ibaret midir? Arkasında uluslararası güçler yok mu? Bunun arkasında uluslararası politikalar yok mu? Eğer insan hakları konusunu düzgün konuşacaksak herkesin yüzündeki maskesini indirmesi gerekecektir. Bu maskeler inmediği sürece bir oyunu oynamaya devam ederiz.'

Çiçek,Türkiye'nin bütün eksikliklerine rağmen insan hakları konusunda samimi olduğunu, bu konuda ciddi bir gayret ve çaba sarf ettiğini söyledi. Çiçek, Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin kültürel eksiklikten kaynaklandığını ifade etti. İnsan hakları ihlallerinin giderilmesi için toplumsal eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Çiçek, 70 milyonun bunu benimsemesi için toplumsal eğitim araçlarının buna önem vermesini gerektiğini söyledi.


iha

Haber Ara