Yılmaz Yıldız / Yenişafak
Tüketici Hakları Uzmanı Kemal Özer, oda ve birliklerin yapacağı işi yapmak adına devletin altyapısının da personelinin de müsait olduğunu ancak bu konuda duyarsız kalındığını belirterek, 'Soyulacaksak bari devlet soysun ki para millete geri dönsün' dedi
Geçtiğimiz yıllarda odalardaki yolsuzluklar ve kaynaklarla ilgili araştırmalarıyla tanınan Sağlık ve Gıda Güvenliği Derneği Başkanı ve Tüketici Hakları Uzmanı Kemal Özer, oda ve birliklerin nasıl zenginleşerek birer holding görünümüne kavuştuklarını anlattı.
3 kuruşluk işlem için 10 kuruş alınarak gayriresmi soygun olduğunu belirten Özer, şunları söyledi: 'Bu meslek kuruluşları olmadan olur mu? Olur. Bunların yerini ikame edecek kuruluşlar var zaten. Ben ticaret yapacaksam benim ticaret sicil kaydımın yapılması lazım. Bunu Sanayi ve Ticaret İl Müdürlükleri bütün il ve ilçelerde kurulu. Neden devletin bana verebileceği bu hizmet için bambaşka kuruluşlara ben para veriyorum?
Benim ihaleye girmem için mükellef olmam yetmiyor mu, niçin oda kaydı isteniyor? İhaleye girebilir belgesi istiyorlar. Oda kim ki benim ihaleye girip girmeyeceğime karar veriyor? Oda sadece bir kağıda mühür basıp veriyor. Hiçbir kriteri olmaksızın. Soygun yaptırmış oluyorsunuz. Soyulacaksak bari devlet soysun da bu para millete geri dönsün. Oda belgesi bir yerde 3 YTL, bir yerde 50 YTL olmasın.'
PARALAR SEÇİM ÇALIŞMASINA
Sayın Özer, odalar içerisinde en büyük kaynak kimde?
Bu iş içerisinde en büyük pay, TOBB'a ait. Kendine bağlı oda sayısı az olmasına rağmen, mükellefin hacminin büyük olması nedeniyle. Koç Holding, Sabancı Holding orada. Bunların ticari volümleri çok yüksek. Ciroya endeksli aidat alındığı için herkesin aidatı farklı oluyor. Normal sabit bir aidat var, bir de sizin ortağınızmış gibi yüzde 1 pay alıyorlar.
Peki ticaret sicilini nasıl takip edeceğiz?
Ticaret sicilini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesine bağlarsınız. Her ilde Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü var, eskiden de orada takip edilirdi zaten. Odaların elindeki paraların faizleri örtülü ödenek olarak kullanılıyor. İnanılmaz derecede. 2009 yılı ocak, şubat ve martta Türkiye'deki odaların seçimleri yapılacak. Bu seçimler için kıran kırana rekabet edilecek. Kim bilir ne paralar harcanacak. Niye bu kadar rekabet var? Siyasi ve ekonomik rant var.
KONUT PROJESİNDEN ODAYA PAY
Odaların vatandaşlardan aldığı ücretlerde gereksiz sayılabilecek kalemler var mı?
Var. Mesela bir ev yaptırmak istiyorsunuz. Proje çizdireceksiniz. Proje bedelinin yüzde 5'ini, 10'unu mimar alıp odaya yatırıyor. Belediyeler de bu işe çanak tutuyor. Belediyeler, yasalara aykırı bir şekilde odanın projeyi onaylamasını istiyor. Rekabet Kurulu bunu iptal etti, ceza kesti ama Danıştay'dan durdurdular 2003'te. Gariban ev yaptırmak için hiçbir hukuki veya illiyet bağı bulunmayan bir odaya giderek dolaylı olarak haraç ödüyor.
TOBB PARAYI EKONOMİYE AKTARIYOR
Halkbank ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) arasında 19 Kasım 2008'de imzalanan protokol kapsamında, toplam 1,5 milyar YTL'lik kredinin KOBİ'lere kullandırımına 15 Aralık 2008'de başlanıyor. Öte yandan Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası, bankalara nakit kaynak desteği sağlamak amacıyla Vakıfbank ve Halk Bankası'nda Hazine bonosunda bulunan 150 milyon dolarlık fonunu mevduata çevirdiğini açıkladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan sendika başkanı Halit Narin, sendikanın elinde bulunan fonu, Sendikalar Kanunu gereğince üyelerine kullandıramadığını hatırlattı.
Başkanlıklar resmen ballı kaymak oldu
Tüm kuruluşlar denetlenmiyor mu?
Konya'da Bakkallar Odası, bir sigara dağıtım şirketi kurdu. Birkaç yüz bin YTL batırdı... Bunlar ticaret yapmayı da beceremiyorlar. Para kendilerinin olmayınca... Bir de bunların harcırahları, altlarındaki siyah plakalı otomobiller... Kral bile halkına hesap verir, bunlar kimseye hesap vermiyor. O yüzden aynı isimler 20-30 yıldır aynı koltukta duruyor. Yurtdışına gidiyorlar, görevlendirme yapıyorlar, ekiplerini, yönetimlerini, meclis üyelerini götürüyorlar, hem para alıyorlar hem tatil yapıyorlar, hem dünyayı geziyorlar, hem iş bağlantıları yapıyorlar. Eğer yurt dışıyla bağlantılı bir iş yapıyorsanız oda başkanlığı ballı kaymak...
Peki odalar kendileri bu işi yapamazlar mı? Yani paralarını üyelere kullandıramazlar mı?
Olabilir tabii ama sanmıyorum. Bir oda düşünün ki bir sürü üyesi var ve bu üyeler içerisinde otel sahibi olanlar da var. Bu oda ne yapıyor, misafirhane kuruyor. Ticaret odası, kendi üyesi otele rakip. Kendi üyesi fuar şirketine rakip.
VAKIFLARI DA SOYGUN ARACI
Odaların vakıfları var. Onların faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Odalar bünyesinde kurulan vakıflara trilyonlarca lira para aktarılıyor. Vakıfların mütevellisi kimse, bunlar vakıflara tüzel kişilik yerine gerçek kişiliklerini yazıyorlar, oda başkanlıklarından ayrıldıklarında vakıf, mülküyle birlikte kendilerine geçiyor. Bu en iyi para kaçırma yöntemlerinden birisidir. İstanbul Üniversitesi Rektörü Cemi Demiroğlu, İstanbul Üniversitesi Vakfı'nı kendi üzerine geçiriyor, Florance Naightingale hastanesi özel mülkü haline geçiyor. Davalar, davalar, davalar... Sonunda üniversite davayı kaybediyor. Hazine davayı kaybediyor. 5072 Sayılı, devletle vakıfların ilişkilerini düzenleyen kanuna rağmen, baskıyla kanuna aykırı vakıflar kurduruyorlar. Paralar bu yolla maalesef transfer ediliyor hazineden ceplerine.
Kemal Özer, neredeyse tüm ticaret odalarının birer holding gibi çalıştıklarını belirterek, oda başkanlarının ise krallar gibi yaşadığını söyledi
Tüketici Hakları Uzmanı Kemal Özer, işleyişi de şu sözlerle anlattı: 'Oda birlikleri kendi şirketini kuruyor ve bunların olduğu illerde diğer firmaların fuarlarına izin vermiyor. Mesela Konya Ticaret Odası TÜYAP'la ortak olmuş. Benzer şekilde üniversite kuruyorlar, şirket kuruyorlar. Odalar Holdingi çıkmış ortaya. Girmedikleri sektör yok. Bir oda başkan adayının toplantısında dağıttığı broşürde 40 tane projesi var hepsi de ticaret.'
Birden fazla odaya kayıt yapılıyor
Bir işletmenin ya da meslek mensubunun gerekmediği halde birden fazla odaya kayıt olduğu durumlar var mı?
Diyelim ki 5 tane doktor hastane açtı. 5 doktor gidiyor, Tabipler Odası'na üye oluyor. Geliyorsunuz bir de şirketinizden dolayı ticaret odasına üye oluyorsunuz. Ayrı tüzel kişilik gibi. Birine üye olmak yetmez mi? Özellikle mimar-mühendisler ile mali müşavirlerde bu durum çok fazla. Hem mali müşavirler odasına üye oluyorsunuz, hem ticaret odasına. Sanayiciyseniz hem ticaret odasına üye oluyorsunuz hem sanayi odasına. Tarım işi yapıyorsanız hem ticaret odasına, hem ticaret borsasına üye oluyorsunuz ama dikim de yapıyorsanız bir de ziraat odasına üye oluyorsunuz.
Sendikalarda durum nasıl?
Sendikalarda bir ağalık sistemi var ama asıl ağalık sistemi burada. Milyar dolarlar var burada. Bunlar amme alacağı, kamu buna dokunamıyor. Devlet bu paraları havuz sistemine çekse, Hazine faizle kağıt satıp borç alacağına bu paraları kullansa ve bu paralarla bu odaların gerçekten ihtiyaçları var olduğu zaman projelerini sunsalar, Hazine de bu projeye onay veriyorsa, ödeneği transfer etse. Bunun önünde yasal bir engel de yok. Yasaya da gerek yok. Bakanlar Kurulu'nun bir karar çıkarması yeterli. Odaların bu paraları kullanamama gibi bir durumu da yok. İhtiyacı olduğunda alır parasını.
İhracatçı birliklerinin geliri 70-80 milyon $
Dalgakıran Kompresör'ün sahibi Adnan Dalgakıran, üyelik ücretinin yanı sıra yapılan faaliyetlerden de pay alan mesleki kuruluşların toplumdaki imajının iyi olmadığını söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanlığı'na aday olan Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı ve Dalgakıran Kompresör'ün sahibi Adnan Dalgakıran, üyelik ücretinin yanı sıra yapılan ihracattan pay alan birliklerin yıllık gelirinin 70-80 milyon dolar olduğunu söyledi.
Mesleki kuruluşlar konusunda eleştirel demeçleriyle dikkat çeken Dalgakıran, bu örgütlerin yaptığı çalışmaların yeterliliğinin tartışılması gerektiğini söyledi. Mesleki kuruluşların, bürokratik engellerden sıyrılıp daha fazla üyeye faydalı kuruluşlar haline gelmesi gerektiğini kaydeden Dalgakıran, 'Bu kurumların sadece problem anlatan değil, probleme çözüm üreten bir konumda olmaları lazım. Bu kurumlar farklı fikirler üreten kurumlar olmalı' dedi.
30 YILLIK BAŞKAN OLUR MU!
Odalardaki başkanlık sevdasına dikkat çeken Dalgakıran, mesleki kuruluşların toplumdaki imajının iyi olmadığını ifade etti. Aynı isimlerin 20-30 yıl aynı koltukta kaldığını hatırlatan Dalgakıran, şunları söyledi: 'Kâr zarar analizleri yapılmalı. Ölçemediğiniz kurumları yönetemezsiniz. Üyelerine hangi katkıyı sağladığı ölçen bir mekanizmayı dahi kurmuyorlar. Bunların kurulması lazım. Başkanların bir yerde 20 yıl kalmasına şiddetle karşıyım. Bir başkan en fazla iki dönem kalmalı. Çok başarılı bir başkansa iki dönem kalmalı ama bunun üzerine kesinlikle çıkmamalı. Çünkü bu diğer insanlara da hakaret olur. Bu işi ondan başka yapacak insan yokmuş gibi.'
ŞEFFAFLIK ÖNEMLİ BİR PROBLEM
Şeffaflık ve siyasetin odalar açısından iki önemli problem olduğunun altını çizen Dalgakıran, şunları söyledi: 'Oda üyelerinin çok daha fazla bilgi sahibi olması lazım. Siyaset de bu kurumlara çok fazla bulaştığı zaman, bu durum o odanın kendini özgür bir şekilde ifade etmesini engelliyor. Bir başka husus daha var; buralara para veren, bu odaların hayatta kalmasını sağlayan firmaların bu odalara ilgisi çok düşük. O zaman bu kurumlardaki mücadeleler ahbap-çavuş ilişkisine dönüşüyor. Oda üyeleri verdiği paraların hesabını sorabilir, demokrasi de budur. Fikri mücadele verenler bu yüzden yalnız kalıyor.'
Hem aidat hem de komisyon var
Bir firmanın yurtdışına ihracat yapabilmek için Türkiye İhracatçılar Meclisi'ne (TİM) üye olmak zorunda olduğunu vurgulayan Adnan Dalgakıran, 50-100 YTL üyelik ücretinin yanı sıra yapılan ihracatın binde yarımı gibi komisyon kesintisi yapıldığını bildirdi. Meslek kuruluşlarının kenarda duran malvarlıklarının, paralarının değerinin 100 milyar doları bulduğu yönündeki iddialara da değinen Dalgakıran, şöyle konuştu: 'Bunlar ciddi rakamlar. Mesela İhracatçı Birliklerinin yılda 70-80 milyon dolar kesintisi var. Bunlar bir şekilde kullanılıyor. Kaynak israfı var mı, yok mu bunun analizlerinin yapılması lazım. Adamın parası birikmişse, gidiyor 2 bin kişilik yemek veriyor, yine harcıyor parayı.'