Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Cesur Yeni Bir Dünya Bekleniyor

Küresel Eğilimler son yıllarda NIC tarafından hazırlanan uzun dönemli geleceğe bakışı içeren sınıflandırılmamış raporların dördüncüsüdür.

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-01 03:02:00

Cesur Yeni Bir Dünya Bekleniyor


David Isenberg*

Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC)?nin son raporu Kishore Mahbubani?yi doğruluyor. Kitabı ?Yeni Asya Yarıküresi: Gücün Doğu?ya Karşı Konulmaz Kayışı? bu yılın başında yayınlandı ve geçen hafta açıklanan NIC raporunun ana sonuçlarını önceden haber veriyordu. (Bakınız, Asya İtiyor, Batı Direniyor, Asia Times Online, 19 Nisan 2008.)

?Küresel Eğilimler: 2025? Dönüşen Bir dünya raporunun değerlendirmeleri arasında ?Zenginliğin Batı?dan Doğu?ya eşi görülmemiş şekilde dönüşümü yakın gelecekte de devam edecek görünmekte? ifadesi yer alıyor.

Bu öngörü ABD başkanı seçilen Barack Obama?nın geçen on yıldaki uluslararası ekonomik krizi yönetiminde derin tecrübeli ekonomik takımını duyurmasıyla rastlaşıyor. Hazine bakanı olarak Timothy Geithner de dâhil olmak üzere tayin ettiği kişiler Obama?nın nasıl yönetmeye meyli olduğunu gösterdiği kadar değişen dünyanın farkında olduğunun güçlü göstergesi de sayılabilir.

Küresel Eğilimler raporlarının açıklanmasından sadece birkaç gün sonra atanan Geithner önceden Uluslararası Para Fonunda çalışmıştı ve Bill Clinton yönetimi sırasında uluslararası ilişkiler için Hazine bakanlığı altında 1997?1998 Asya mali krizi ile ilgili olarak anahtar bir noktada rolü vardı.

Küresel Eğilimler son yıllarda NIC tarafından hazırlanan uzun dönemli geleceğe bakışı içeren sınıflandırılmamış raporların dördüncüsüdür. Önceki raporlarda olduğu gibi, bu rapor da anahtar eğilimleri, bunlara sevk eden faktörleri, başı nerenin çektiğini ve nasıl birbirlerini etkilediklerini tanımlayarak gelecek hakkında stratejik düşünmeyi teşvik etmek için hazırlandı.

Eski Çin laneti gibi, çok uzak olmayan gelecek hem fırsatlarıyla hem de tehlikeleriyle çok ilginç bir zaman olacağa benziyor. Ve Asya bölgesi bunun büyük bölümünü oluşturacak.

Raporun ?nispi kesinlikleri? arasında ?Çin, Hindistan ve diğerlerinin yükselişiyle küresel birçok kutuplu sistemin ortaya çıkmasından? da bahsediliyor. Benzer şekilde, ana ?belirsizlikler? arasında şunlar bulunuyor:

?Çin ve Rusya?da demokrasi yönünde gelişmeler olup olmayacağı.
?Nükleer silahlı İran hakkında bölgesel korkuların bir ordu yarışı ve büyük çapta askerileşmeyi tetikleyip tetiklemeyeceği.
?Daha Büyük Ortadoğu?nun daha istikrarlı olup olamayacağı, özellikle Irak?ın istikrarlaşması ve Arap-İsrail sorununun barış yoluyla çözülmesinin gerçekleşip gerçekleşmemesi.
?Avrupa ve Japonya?nın nüfus istatistiğinin neden olduğu ekonomik ve sosyal meydan okumaları aşıp aşamayacağı.

Rapor doğruysa, dünya kendini siyasi ve ekonomik yapının tamamen farklı olacağı bir yere doğru dönüşümün tam ortasında bulacak. İkinci Dünya Savaşını müteakip kurulan ?uluslararası sistem? 2025 yılı itibariyle ortaya çıkan güçlerin yükselişi, küreselleşen bir ekonomi, nispi zenginliğin ve ekonomik gücün Batı?dan Doğu?ya tarihi geçişi ve devlet dışı aktörlerin artan etkisi nedeniyle neredeyse tanınmaz hale gelecek. 2025 itibariyle uluslararası sistem gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin arasını daraltmaya devam eden ulusal güçte boşluklarla küresel çok kutuplu bir sistem olacak.

Ve işte tam burada bir tehlike yatıyor. Rapor tarihi olarak çıkan çok kutuplu sistemlerin çift kutuplu ya da tek kutuplu sistemlerden dana istikrarsız olduğuna dikkat çekiyor. Birinci Dünya Savaşına götüren tarzda bir uluslararası düzenin yıkımını öngörmese de 19. yüzyıl benzeri ordu yarışları, bölgesel genişleme ve askeri rekabetler gibi senaryoların olmayacağını da söylemiyor.

Ekonomik olarak gelecekte Asya konuştuğunda dünya dikkatle dinleyecektir. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin (BRIC ülkeleri) için büyüme izdüşümü 2040?2050 itibariyle ana Yedili Grubun gayri safi yurtiçi hâsılası (GDP) küresel hissesine toplu olarak uyacağını gösteriyor.

Ayrıca Asya geleceğin orta sınıfının büyük hissesini üreten bölge olacaktır. Dünya Bankasına göre gelecek on yıllar sonrasında ?küresel orta sınıfta? düşünülecek insanların sayısının 440 milyondan 1,2 milyara artması ya da dünya nüfusunun %7,6?sından %16,1?ine artması öngörülüyor. Yeni girenlerin çoğu Çin?den ve Hindistan?dan gelecek.

Bir anlamda Çin ve Hindistan iki yüz yıl önce Çin dünya zenginliğinin yaklaşık %30?unu, Hindistan ise %15?ini ürettiği durumlarına geri dönüyorlar.

Çin gelecek 20 yıl içinde başka herhangi bir ülkeden daha fazla dünya üzerinde etkili olacak gibi duruyor. Mevcut eğilimler devam ederse 2025 yılı itibariyle Çin dünyanın ikinci en geniş ekonomisine sahip olacaktır. Hem Çin hem de Hindistan?ın gayri safi milli hâsılasının (GNP) ABD?nin 2035?deki durumunu geçmesi beklenmekte ancak kişi başına düşen milli gelir on yıllarca geri kalacak görünmektedir.

Ancak Adam Smith tarzı bir ekonomi olmayacaktır. Genel olarak, Çin, Hindistan ve Rusya kendini geliştirmek için Batı?nın liberal modelini takip etmiyor, onun yerine farklı bir model kullanıyor. Devlete önemli bir rol veren ekonomik yönetim sistemi olan ?devlet kapitalizmi?.

Ve nüfus istatistiği kader ise, geleceğin olacağı yerde Asya yer alacaktır. Dünya nüfusunun 2009 ila 2025 arasında 6,8 milyardan 8 milyar insana yaklaşık 1,2 milyar artması öngörülüyor. Nüfus bilimciler büyümenin %3?den az kısmı ?Batıda? gerçekleşecekken, 2025 yılına kadar nüfus artışının çoğunun Asya ve Afrika?da olacağını öngörüyorlar.

En geniş artış tüm büyümenin beşte birini temsil edecek Hindistan?da gerçekleşecek. Hindistan?ın nüfusu 2025 yılı itibariyle 240 milyon civarında artarak 1.45 milyar insana ulaşacak. 2009?dan 2025?e kadar Çin 1,3 milyarın üzerindeki mevcut nüfusuna 100 milyon daha ekleyecektir.

Bu durum sorunların olmayacağı anlamına gelmez. 2015 yılı civarında Çin?in çalışan yaş nüfusu düşmeye başlayacak. Büyük parçalar halinde emeklilerin olması ve nispeten daha az çalışan olması, doğum kontrolü ve erken emeklilik geleneği gibi politikalarla on yıllardır hız kazandı. Çin artan enerji, su ve gıda talebini kırmak için çarpıcı bir şekilde nüfus artışını yavaşlatmayı seçerek nüfusunun yaşlanmasına hız veriyor.

2025 yılı itibariyle Çin?in nüfusunun büyük bölümü emekli olacak ya da emekliliğe hazırlanıyor olacak. Aynı zamanda Hindistan?ın yoğun nüfuslu kuzey eyaletlerindeki büyüme nedeniyle nüfusunun Çin?i aşacağı öngörülüyor.

Asya aynı zamanda pek çok sorunun patlayabileceği bir bölge olarak görülüyor. Rapor, önümüzdeki 15?20 yıl sonrasında İran?ın nükleer programıyla ilgili verdiği kararlara tepkilerin bir dizi bölgesel devletin bu çabaları yoğunlaştırmasına ve nükleer silahları aktif olarak sürdürmeyi düşünmesine neden olabileceğini belirtiyor.

Olumlu açıdan ise rapor ?2025 yılı itibariyle muhtemelen birleşmiş bir Kore görüyoruz ? tek bir devlet olmasa bile Kuzey-Güney konfederasyonu tarzında bir birleşme.? diyor.

Bu gelecekteki dünyada Amerika Birleşik Devletleri her ne kadar en güçlü askeri ulus olsa da kendini dünya sahnesindeki önemli aktörlerden sadece biri olarak bulacaktır. Ancak diğer devletlerin bilim ve teknolojide ilerlemesi, hem devlet hem devlet dışı aktörler tarafından verilen düzensiz savaş taktiklerinin uygulanmasının artması, uzun menzile duyarlı silahların çoğalması ve giderek daha fazla siber savaş saldırılarının kullanılması ABD?nin hareket özgürlüğünü sınırlandıracaktır.

Bu sınırlanmış ABD rolü yeni gündem meselelerinin nasıl bir etkiyle hitap edileceği konusunda sorular uyandırıyor. Amerikan karşıtlığındaki son artışa rağmen ? rapor artık bir nevi azalmaya başladığını düşünüyor ? ABD muhtemelen Orta Doğu ve Asya?da en çok ihtiyaç duyulan bölgesel dengeleyici olarak görülmeye devam edecektir.

Diğer ülkeler hala Amerika Birleşik Devletlerinin küresel terörizme karşı koymak ya da iklim değişikliğinde liderlik sağlamada önemli bir rolü olacağını umuyorlar. Gene de gelecekte etkili aktörlerin artması ve geniş gücün güvensizliği güçlü ortakların desteği olmadan ABD?nin artık borusunu fazla öttüremeyeceği anlamına geliyor.

Bu nedenle Barack Obama?nın ve sonraki ABD başkanlarının gelecekte diğer ulusların liderleriyle daha fazla görüşme yapmaları gerekecek.

------------------------

*Ulusal ve uluslararası güvenlik ilişkilerinde analisttir. Ayrıca Gerçekçi Dış Politika Koalisyonunun bir üyesi, Cato Enstitüsünde yardımcı okutman, Straus askeri Reform Projesinin katkı sağlayıcısı, Independent Enstitüsünde araştırma görevlisi ve ABD Deniz Kuvvetleri eski muharibidir. Burada ifade edilen görüşler kendisine aittir.


Bu makale Hale Akman tarafından TİMETURK.com için tercüme edilmiştir.

 

 

Haber Ara