Irak hükümeti mandacılık anlaşmasını niçin geçirdi?
Yasir ez-Zeatire*
Bazı görüşmelerden, bir kısmı önemli ve bir kısmı ayrıntılı bazı değişikliklerden sonra Nuri El Maliki başkanlığındaki Irak hükümeti, güvenlik anlaşmasını parlamentodan geçirilmek üzere kabul etti.
Şii yüksek mercii Sistani'nin kutlaması, çoğunluğa sahip Şii koalisyonu ve beraberinde anlaşmayı en fazla isteyen Kürt koalisyonunun onayının yanı sıra anlaşmaya onay versin veya vermesin kendisini kaybeden konumunda gören ancak Amerikalıları öfkelendirmemek için bu tutumu tercih eden Sünni Uzlaşma Cephesi'nin utanç verici onayı gölgesinde anlaşmanın parlamentodan geçmesi kesin görülüyor. Şii koalisyonunun Amerikalılarla koalisyonlarını kaybetme endişesi, başta ordu ve güvenlik organları üzerindeki kontrolleri olmak üzere işgalin gelişinden bu yana elde ettikleri kazanımları tehdit eden dramatik adımlar atması korkusu da bu etkenlerden.
Doğal olarak ortada anlaşmanın geçmesine yönelik İran muhalefetinin dozunda bir gerileme söz konusu. Görünen o ki Tahran, Sadrcıların muhalefetinde ve silahlı direnişle anlaşmayı tahrip etme işaretlerinde temsil edilen arka planda kalmakla birlikte bu anlaşmanın geçmesini tercih etti. Bu gelişme yaşanırken İran kendisiyle askerî değil diyalog tercihini yapılandıran Obama'nın gelişine ortamı hazırlamaya çalışıyor. Tabii Tahran, Şii güçleri anlaşmanın karşı kışkırtması durumunda yaralı kurt Bush tarafından kendisine karşı hesap edilmemiş bir maceraya girişilmesinden endişeleniyor. Bu durum ABD'nin fiili başkanı Bush olduğu ve iktidarı halefine teslim etmediği müddetçe uzak ihtimal olarak görülemez. Doğal olarak Şii güçlerin, kendi kazanımlarını maceraya atmak suretiyle anlaşmaya karşı gerginliği artırmaması yönünde Tahran'a dayatmada bulunmaları uzak ihtimal değil. Bu durum İran'ı anlaşmaya karşı çıkışını ilan etmekten geri durmaksızın bu tercihe yönlendirdi.
Kürtlerin ayrıntıları bilinemeyen pazarlıklarla Şii güçlere yönelik baskılarının, anlaşmanın geçmesine destek olduğu kesin ve iki grup arasında askıda duran birçok dosya, açık ve gizli pazarlıklar olduğu biliniyor. Özellikle de Şii koalisyonu tek bir adama bağlı değil ve Talabani ağırlığındaki siyasetçilerin birçok çelişkileriyle oynama genişliği var. Adı geçen çelişkiler son haftalarda ortaya çıkan bariz gelişmelerden biridir ve olaylar zincirine göre ilerleyen günlerde bu çelişkiler birikebilir. Zira Nuri El Maliki belediye seçimlerine girmek için kendi partisi ve birçok Şii partisini kapsayan bir koalisyon kurdu. Bu koalisyon içinde babası Abdülaziz El Hekim'in hastalığı gölgesinde Ammar El Hekim'in liderliğini yaptığı Şii İslam Devrimi Yüksek Konseyi bulunmuyor. Federasyon konusundaki son sert anlaşmazlık ve İslam Devrimi Yüksek Konseyi'nin merkezî hükümetin yetkilerinin genişletilmesi önerisini reddetmesi gölgesinde bunlar yaşanıyor. Bu ise bizlerin artmaya aday anlaşmazlıklar karşısında olduğu anlamına geliyor. Anlaşmaya karşı çıkan direniş güçlerinin ise önünde işgal güçlerine karşı direnişi tırmandırmaktan başka bir seçenek yoktur. Sadr'ın tehditlerinde samimi olması ve direniş gruplarıyla işbirliği yapması durumunda bu tutum daha iyi bir tercih haline gelecektir.
*Filistin asıllı gazeteci-yazar. Ürdün gazetesi El Düstur, 18 Kasım 2008
Kaynak: Zaman