Türkiye?nin gündemini belirleyen Doğu ve Güneydoğuanadolu Yoksulluk Raporuyla ilgili İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ile görüştük.
Bu araştırmayı niçin yaptırdınız?
Bildiğiniz gibi İHH dünyanın yüzün üzerinde ülkesinde çalışma yapan bir kuruluş. Ama öte yandan da kendi ülkemizin genelinde ve özellikle yoksulluğun daha yoğun yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Bölgemizde de yardım çalışmalarını kesintisiz sürdürmüştür. Bu araştırmanın temel amacı, Doğu ve Güneydoğu meselesi çözümüne o bölgede bizzat yaşayan ve o bölgeden göçmüş kişilerin tespit ve önerilerinden yola çıkarak katkı sağlamak ve bu verilerden hareketle bölgeye dair yoksulluğu giderici projeler üretmektir. İHH olarak bundan sonra bölgeye özel projelerimizi bu verilere dayanarak üreteceğimiz gibi, bu rapor sonuçlarını, hükümet, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları vb tüm ilgili resmi-sivil mercilerle, sorunların çözümünde yol gösterici olması amacıyla paylaşacağız.
Bu sonuçlara nasıl ulaştınız?
Bu araştırmada Genar tarafından birkaç yöntem/teknik kullanıldı. Bugüne kadar hazırlanmış Doğu ve Güneydoğu raporları derlenerek ciddi bir kaynak taraması yapıldı. Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşayan toplam 17 il ve 51 ilçeden 2512 denek ile, batı İllerine göçmüş Doğu ve Güneydoğulular toplam 7 il ve 45 ilçeden 1270 denek ile yüz yüze anket tekniği ile 2 ayrı alan araştırması yapıldı. Ayrıca aydın, sanatçı, siyasetçi, sivil toplum kuruluş temsilcisi vb. çeşitli temsilcilerle odak grup toplantısı tekniği ile Diyarbakır, Erzurum ve İstanbul?da 3 toplantı, 11 farklı grupla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği ile 341 görüşme gerçekleştirildi.
En çarpıcı ve düşündürücü sayısal veri nedir?
Sosyal güvence ile ilgili sorulan soruya Doğu ve Güneydoğu?da yaşayanların %64 yeşilkart cevabını vermiştir. Bu çok çarpıcı, düşündürücü bir veridir. Öte yanda yine Doğu ve Güneydoğuda yaşayanların %75,8 geçimini de sağlayabileceği meslekler için meslek edindirme kursu istiyor. Bu da üretme talebinin göstergesidir ki bu ihtiyacın ve talebin karşılanması için biz de üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz.
Bölge ile ilgili çok farklı değerlendirmeler var. Sorunun tanımlanması bile ayrı bir sorun gibi gözüküyor. Raporun sonuçlarını bu yönüyle değerlendirir misiniz?
Araştırmanın nicel kısmında alınan sonuçlarına göre bölge halkı sorunu %55 oranında ekonomik, %15 oranında kürt sorunu, %8 oranında terör ve şiddet sorunu olarak görmektedir. Diğer illerde yaşayanlar ise %27 ekonomik, %23 kürt sorunu %11 terör ve şiddet sorunu olarak görmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaşanan sorunlarla ilgili tespit ve çözümler düşünülür ve ifade edilirken meselenin ne olarak tanımlandığı, hangi kavramların kullanıldığı çok önemlidir. Bölgenin sorunları iç içe geçmiş durumdadır. Bu bakımdan mesele çok özneli, çok katmanlı ve çok sebepli olarak algılanmak ve anlaşılmak zorundadır. Dolayısıyla, konuyu tekil ve indirgemeci bakış açılarıyla sadece ekonomik ya da sadece etnik veya demokratik vb. yönüyle ele almanın kimseye bir faydası olmaz. Kürt kimliği ile ilgili sorun ekonomik sorunu beslerken mesela terör ve şiddet sorunu da hem Kürt kimliği ile ilgili sorunla hem de ekonomik sorunla doğru orantılı bir ilişki içerisindedir.
Çözüme yönelik en önemli tespit ve öneri nedir?
Bölge halkı sorunların kaynağını birinci derecede ekonomik faktörlerle tanımlamaktadır. Bunlar içinde de işsizlik başı çekmektedir. Bölge için ve bölgeye özgü mikro ölçekli kalkınma modelleri, sosyal politikalar ve istihdam politikası geliştirilmelidir. Bu politikaların içten bir bakışla hazırlanması zorunludur. Üst ve uzak bakışlı projeler tutmamaktadır. Bölgenin dokusu, bu paralelde yapılan işleri dışlamaktadır. Yoksulluk sorunu geçici bireysel yardımlarla değil, istihdamla giderilmelidir. Okullaşma oranı yükseltilmeli ve okullara ulaşım imkânları geliştirilmelidir. Eğitim kurumları Türkiye?nin her yanındaki kardeş okullar eliyle yenilenebilir. Bu çerçevede pek çok STK el ele vererek işbirliğine gitmelidir. Halka mesleki teknik eğitimler verilmelidir. Mesleki eğitimin önemli bir yanını, tarım ve hayvancılık eğitimleri teşkil etmelidir. Öte yandan sağlık hizmetleri ile ilgili veriler de çarpıcıdır. Sağlık yaşam hakkı ile direkt ilgilidir. Bu nedenle sağlık alanında yapılması gerekenlerin ivedilikli her noktaya ulaştırılması için çözümler üretilmelidir.
Kürt Sorunu tanımlamasını araştırma sonuçları ışığında değerlendirir misiniz?
Bölge halkı soruna, ikinci sırada, ?Kürt sorunu? tanımlaması yapmaktadır. Ancak, Kürt sorununun tanımlanması, resmi politika olarak ?Kürt kimliğinin tanınması? ve ?Kürtçe dilinin serbestleştirilmesi? olarak yapılmaktadır. Bu yapılırken, ülke bütünlüğünün korunmasına da özellikle vurgu yapılmaktadır. Bölge halkının bir kısmı tarafından da sorun ?ekonomik sorun? veya ?Kürt sorunu? değil, ?terör sorunudur? şeklinde ifade edilmektedir. Şiddetin sona erdirilmesi çabaları bir yana, sorunun kaynaklarına inip sahici ve kalıcı çözümler bulunup hayata geçirilmesi ve sorunun sosyolojik temellerine inilmesi zorunludur. İnsan haklarına tam riayet edilmelidir. Her türlü etnik ve bölgesel ayırımlara son verilmelidir. Devlet ile halk arasında karşılıklı güven ortamının tesis edilmesi gerekmektedir. Devlet hep ilk adımı halktan beklememelidir. Bölge devletten çok şey beklemektedir. Bu durum aslında çözüm umuduna işarettir. Devletin çok eleştirilmesi çözüm odağının orası olmasındandır. Soruna bütüncül yaklaşan bir zihniyet problemin üstesinden gelebilir.
Bölge halkının kendisi etnik kökene veya ayrımcılığa dayalı bir sorun tanımlaması yapmıyorsa yaşanan siyasi gerginliği nasıl açıklamak gerekir?
Türkiye?deki toplum kesimleri arasında, etnik kimlik kaynaklı bir sorun yoktur. Yüzyıllardır barış içerisinde bir arada yaşanmaktadır. Sorun şiddete sürüklenmeye çalışılan bir ortamda böyle bir olgunun varmış gibi gösterilmesidir. İnsanların sosyal barışa inanmaları gerekmektedir. Hepsinden önemlisi yaşanan şiddet ortamının sorumlusu olarak bütün halkı gören genellemeci yaklaşım sona erdirilmeli. Özellikle, bu hususta yayın yapan medya yönlendirmelerine kapılmamalıdır. Türk ve Kürt halkı arasında derin ve kalıcı husumetlere yol açabilecek davranışlardan kaçınılmalı, kışkırtıcı yayın yapan medya üzerinde sivil baskılar arttırılmalıdır.
Raporun tamamından bir ana fikir çıkarmak gerekirse?
Raporun sosyal, ekonomik, hukuki verilerinden hangisine bakarsanız bakın bölge halkının ?ADALET? dediğini görüyorsunuz. İstihdam, eğitim, hukuki düzenlemeler, güvenliğin tesisi, ayrımcı muamelelerin ortadan kaldırılması adil ortamı getirecektir. Bölge halkı dindardır. İslam dininin adalet, kardeşlik, bütünleştiricilik özelliği Türkiye?deki dine yönelik olumsuz politikalara rağmen halen çözüm adresi görünmektedir. Bölgede ve Türkiye?de dini eğitimin ve hayatın serbestiyetinin gerekliliği kendini birkez daha göstermektedir.