Lozan'da Çanakkale şehitlerini İngiliz'e teslim etmiştik - Mustafa Armağan
İsviçre, Lozan masasını verecek kimse bulamayınca bize hediye etti. Eh artık anlı şanlı bir müzede sergileriz nasıl olsa. Üzerindeki mürekkep lekelerini -tabii hâlâ duruyorsa- çocuklarımıza mikroskopla gösterip bu masada nasıl bir zafer destanı yazıldığını filan anlatırız gururla. (Kimse sormaz ama bana kalırsa masanın konulacağı en uygun yer, İsmet İnönü'nün mezarı veya Pembe Köşk'ün bir salonudur.)
Şimdi lütfen yandaki fotoğrafa dikkatle ve ibretle bakın. Ne görüyorsunuz? Birkaç genç kız, askerlerimizin önüne atılıyor ve çiçek veriyor, değil mi? Güzel.
Peki nerede çekilmiş bu fotoğraf? Bir şehrin kurtuluşu olduğu belli de nerenin kurtuluşu olabilir sizce? Ne İstanbul'un kurtuluşudur, ne de hatta Hatay'ın kurtuluşu. Fotoğraf, Çanakkale'ye Türk askerinin giriş anını gösteriyor.
Çanakkale'yi, 1915'te geçirmediğimiz İtilaf kuvvetlerine Mondros'la açmıştık. Ancak 1918'de başlayan 'hukukî işgal'in Lozan'la bittiğini sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Çünkü Lozan'ın 129. maddesinde Boğazlar'ın British Empire'a, yani İngiliz İmparatorluğu'na terk edileceği belirtiliyordu. Bununla da yetinilmiyor, aynı maddenin 2. fıkrasında bir lütuf olarak bizim bölgeye müfettiş göndertebileceğimiz belirtiliyordu. Bir de eğer Çanakkale Boğazı'nı ziyaret edecekler 150 kişiyi aşarsa Türk hükümetine önceden haber verilecekti.
Sizin anlayacağınız, Çanakkale Boğazı'ndaki 8 kilometre eninde bir şerit 1936 Temmuz'una kadar Lozan gereği İngiliz işgali altındaydı. Fakat bunu ders kitaplarımız nedense es geçer ve Montrö birden bir Anka kuşu gibi gelip kuruluverir inkılap tarihi kitaplarımıza.
Bu ilginç yazının devamı için tıklayın!