Önce kaymakamdı, sonra emniyet müdürü ve vali oldu. Siyasete atıldı ve orada kaldı. Meclis'in koltuğuna adeta 'mıhlanan' Abdülkadir Aksu'yu kimse yıkamadı. İktidarlar devrildi,
o devrilmedi. Partilerin Kürt doktrinlerinde 'asıl adam' oldu. 'Başbakan ipini çekti' dendiği sırada, o ip onu aynı yere taşıdı. Karşınızda tüm zamanların 'tepedeki adamı' Abdülkadir Aksu
Türk siyasetinin son 21 yılma damgasını vurdu. Bürokratlıktan siyasete atıldı. 1987'den bugüne ANAP, Refah, Fazilet ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nde (AKP) genel başkan yardımcılığı gibi üst düzey yönetimlerde yer aldı. Kıdemli içişleri Bakanlarımızdan. 'Kara dönem' diye tanımlayanlar da var. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri, Cumhuriyet gazetesine bomba ve Danıştay baskını onun döneminde gerçekleşti. Bu olayları önleyememekle suçlandı. 1989'da Cizre'de Yeşilyurt köylülerine askerler tarafından dışkı yedirildi. Türkiye'nin bu nedenle AİHM'de mahkûm olması karşısında, 'Olacak o kadar' dedi.
Abdülkadir Aksu'dan söz ediyoruz. Onun için dört eğilimi tek bünyede taşıyan adam deniyor. İslami yönünün yanı sıra Kürt, liberal ve devletçi. Onu siyasete kazandıran Turgut Özal ile bu nedenle çok iyi anlaştıkları ileri sürülüyor.
Diyarbakırlı olan AKP İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu, bir buçuk yıldır sessizdi. Çünkü 22 Temmuz 2007 erken genel seçimleri ardından oluşturulan hükümette görev verilmedi. Oysa bir önceki dönemin İçişleri Bakanıydı. Kimilerine göre dışlandı. Ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan onu bir şekilde partide tutmayı başardı. İddialara göre, 'Haydi' dediğinde onunla birlikte hareket etmeye hazır, parti içinde 30 ile 50 arasında Doğu ve Güneydoğulu milletvekili var. Türk Silahlı Kuvvetleri ile de arası iyi. Cüneyt Ülsever, Hürriyet gazetesindeki kö-şeşinde, 'Kürt asıllı Abdülkadir Aksu'nun seveni de sevmeyeni de var, ama onu hem TSK'nın hem de statükonun kendisine yakın bulduğunu hepimiz biliriz' diyor. Aksu'nun Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ile dost oldukları da ileri sürülüyor.
STATÜKO İLE BARIŞ MI?
Başbakan Erdoğan, Fırat'ın yerine Abdülkadir Aksu'yu 'statüko' ile barış yapmak için mi ikinci adam koltuğuna oturttu? Kürt sorunu politikasındaki değişiklik nedeniyle de böyle bir karar alındığı ileri sürülüyor.
Kıdemli bakan
Bir dönem yılın valisi seçilen Abdülkadir Aksu, Türkiye'nin en kıdemli içişleri Bakanlarından biri olarak gösteriliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, 2005'te Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, 'Kürt sorunu, bu ülkenin başbakanı olarak herkesten önce benim sorunumdur' demişti. Üç yıl sonra, Kasım 2008'de Hakkâri'de, 'ya sev ya terk et' yaklaşımını çağrıştıran 'Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. Buna karşı olan var mı? (...) Beğenmiyorsa, o zaman buyursun beğendiği yere gitsin' diyen de başbakan oldu. Kimi çevrelere göre, Fırat'ın yerine Aksu'nun getirilmesi, bu politika değişikliğinden kaynaklanıyor.
Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu, 'Fırat'ın yerine neden Aksu tercih edildi?' sorusunu şöyle yanıtlıyor: 'AKP ilk önce Kürt meselesini, siyasi sorun olarak görüyordu. Özellikle Dağlıca, Aktütün olaylarından sonra meselenin asayiş yönü de ön plana çıkmaya başladı. Abdülkadir Aksu'nun İçişleri Bakanlığındaki deneyimi ve bölgede özellikle muhafazakâr Kürtlerle olan yakın ilişkisi bu seçimi tetikledi. Önümüzdeki dönemde, bölgedeki askeri operasyonlann çok artacağını düşünüyorum. Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) bugüne kadar göz yumulan birtakım açıklamalarına, faaliyetlerine, gösterilerine, daha az tolerans gösterileceğini sanıyorum.' Berberoğlu, ilginç bir bilgiyi de aktarıyor: 'Başbakanın, 'Yerel seçimleri orada kazanamayız. Bari asayişi sağlayalım' dediği söyleniyor.'
Muharrem Sarıkaya ise Sabah gazetesindeki köşesinde, 'Fırat döneminde sıklıkla görülen muhalefet ve basınla polemik, Aksu ile bahar havasına dönüşür.
Görev değişikliğinin bir başka nedeni ise hiç kuşkusuz, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun salvoları. Yerel seçimlere gidilirken, yolsuzluklarıyla gündemden düşmeyen Kürk kökenli bir kişinin, AKP'ye Batı illerinde oy kaybettireceği kaygısının öne çıktığı üzerinde duruluyor.
AKSU'NUN GÜCÜ
Abdülkadir Aksu'nun siyasi gücü nereden geliyor? Aksu, 1968 Mülkiye mezunu. Sınıf arkadaşlan, Türkiye siyasetine yön veren isimler. Hasan Celal Güzel, Veysel Atasoy, Mehmet Keçeciler, Murat Karayalçm, Melih Gökçek, Atilla Koç, Mahir Cayan... Bu arkadaşlarıyla Sosyalist Fikir Kulübü'ne karşı Hür Düşünce Kulübü'nü kurdu. Diyarbakır Derneği'nin kuruluşunda yer aldı. Said-i Nursi'ye yakınlığı ile bilinen bir babanın oğlu. Alkollü içki kullanmıyor, ama mezesinden yemeyi haram saymıyor.
Abdülkadir Aksu'nun üniversite yıllarındaki kılık kıyafeti dikkat çekici. Uzun saçları ve pala bıyıklan tezat oluşturuyor. Ama bu görünüm onun siyasi kimliğinin işareti. Uzun saçlarıyla modern, pala bryıklanyla gelenekçi. Felsefesi 'her kesimle dost ol, her kesime yakın ol, uzlaşmacı ol'. Eşi Emine Hanım, türbana girmese de başı bağlı. Hacca gittikten sonra kapanmış.
Aksu'yu yakından tanıyanlar, en büyük özelliği olarak ekipçiliğini gösteriyor. Nereye gitse, hangi görevi üstlense yakın çalışma arkadaşlarından ayrılmıyor. Cep telefonu numarasını her isteyene veriyor. Teşkilatçı kişiliğiyle de öne çıkıyor. Bugün Türkiye'de görev yapan kaymakam ve valilerin neredeyse tamamı Aksu tarafından atandı. Bu konuda şöyle deniliyor: 'Kaymakamların neredeyse tamamı üzerinde söz sahibi. Bu sayede Türkiye'nin her köşesine, her an ulaşabiliyor.'
NE DEĞİŞİR?
AKP'ye yakın çevreler, Erdoğan'ın, DTP'nin federatif yapı isteğine çok sert baktığını söylüyor. Fırat ise neredeyse DTP ile paralel bir çizgide siyasi düşüncelere sahip. Oysa Aksu, Kürt sorununda devletçi. Peki, bundan sonra ne olacak? Değişimden AKP'nin Kürt kökenli milletvekilleri hoşnut görünmüyor. Hem İslami hem Kürt yanı olan Aksu'nun uzlaşmacı tavrı, Erdoğan için çok önemli bir koz. Üstelik Erdoğan'ın Milliyetçi Hareket Partisi'nin oylarına oynadığı iddia edilirken, hem milliyetçi hem Kürt olan Aksu'dan daha iyi bir seçim düşünülemezdi. Üstelik yerel seçimler öncesinde, bölgede çok güçlü bir isim olan Fırat'ın yerine, yine en az onun kadar güçlü bir ismi koymak gerekiyordu. Yerel seçimler öncesinde Aksu'nun, Ankara'dan daha çok Diyarbakır'da bulunacağı söyleniyor.
Son görev değişikliğinden sonra AKP içerisinde yeni bir gruplaşma ya da ayrışma beklenmiyor. Fırat'ın yerel seçimler sonrasında partide yine önemli bir göreve getirileceği ileri sürülüyor. Başbakan Erdoğan'ın yerel seçimler sonrası yapması beklenen kabine revizyonunda hem Fırat'ın hem Aksu'nun yer almasına kesin gözüyle bakılıyor.
DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş'ın yorumu:
Dengir Mir Mehmet Fırat'ın yerine Abdülkadir Aksu'nun getirilmesi, AKP'nin son dönemde değişen ve netleşen Kürt politikasıyla ilgili. Bu değişiklikle AKP'nin yerel seçimlere dönük bir taktik hamle yaptığı açıkça ortada. Tamam, Dengir Mir Mehmet Fırat, diyaloga açık bir isimdi. Ama bizim düşüncelerimize yakın biri değildi. Kaldı ki AKP'nin kendisi diyaloga kapalı. Abdülkadir Aksu'nun, devlete yakın Kürtleri toparlama konusunda daha etkili bir isim olduğunu düşünmüş, bu nedenle tercih etmiş olabilirler. Biz, güçlü olduğumuz il ve ilçelerde hâlâ çok iddialıyız. Tayyip Bey, Sayın Aksu'ya bu kadar güveniyorsa, Genel Başkan Yardımcısı değil, Diyarbakır'dan belediye başkan adayı yapsın.
Hüseyin Keten/Tempo