Ali Bülent Erdem*
İnsanlığın gıdaya ulaşabilmesi zorlaştığı gibi yaşamak için gerekli olan gıdanın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri de artmış durumda. Bir gıda maddesine insan elinin değdiği oranda olumlu niteliklerinin ortadan kalktığı, artık bilinen bir gerçek.
Daha kültür bitkileri, yani tarım ortaya çıkmadan önce insanoğlu hayvancılık ve toplayıcılıkla (bitki, meyve, tohum) besleniyordu. O dönemlerde kan şekerimiz 60 dolayındaymış. İnsanların beslenme alışkanlıkları değiştikçe ortalama kan şekeri de değişiyor. Şimdilerde ortalama kan şekerimiz 100 dolayında. 120 olduğunda bilindiği gibi şeker hastası oluyoruz.
Söz konusu şeker olunca durum daha da vahim hale geliyor. Avrupa?da 1800?li yıllarda pancardan şeker elde edilmeye başlanınca beslenme alışkanlıkları da değişmeye başlıyor. İnsanların şeker tüketme eğrilerinin artmasıyla, hastalıkların artma eğrisi doğru orantılı gelişiyor Şekerin zararı sadece kalorisiyle, şişmanlatıcı etkisiyle sınırlı değil aynı zamanda kimyasal yapısıyla da çok tehlikeli.
İki türlü şeker hastalığı biliniyor. Birincisi, doğumsal genetik özelliklerden kaynaklanan tip 1 diabet. İkincisi, pankreas?ın artık yeterince insülin üretememesiyle ortaya çıkan edimsel tip 2 diabet. Yaşlanma süreci olarak kabul edilen bu tip şeker hastalığının, 60?lı yaşlarda görülmesi bekleniyor. Ne yazık ki, çağımızda 12 yaşındaki çocuklarda tip 2 diabet hastalığı giderek yaygınlaşıyor.
Şeker pancarından veya şeker kamışından elde ettiğimiz şeker ?sakaroz?, iki ayrı molekülden oluşan bir birleşik moleküldür. Sakaroz vücudumuzda parçalanarak glikoz ve fruktoza ayrışır. Glikoz hemen kana karışarak kan şekerini yükseltir. Glikoz kan şekerimizin de adıdır. Vücudumuz şekerin zararlı olduğunu bildiği için biz daha dilimizde tatlı tadı hissettiğimiz an korkudan hemen insülin salgılar. İnsülin o şekeri alır vücudun bir enerji açığı varsa kısmen enerjiye dönüştürür. İnsan vücudu çok tasarruflu bir biyolojik bünye olduğundan çok az enerjiyle çok iş yapabilmektedir. Onun içinde yediğimiz şekerde mutlaka bir fazlalık bulunmaktadır ve bu fazlalık, insülin aracılığı ile kas ve karaciğerdeki şeker depolarına götürülür ama orası da sürekli doludur. Vücudumuzun şeker deposu ancak 120 gram kadardır. O zaman insülin bu şekeri alır ve yağa dönüştürür. Yani yediğimiz şeker vücudumuzun değişik bölgelerinde yağlanmalara sebep olur. İnsülin salgılandığında bir de tokluk hormonu salgılanır ve hiç olmazsa şekerin glikoz bölümü bir derecede tokluk yaratarak daha fazla şeker yemenizin de önüne geçer.
Şekerin ikinci bölümü olan fruktoz ise çok az oranda insülin salgılattığı için tokluk hissi yaratmayarak sınırsızca yiyebilmemize yol açar. Günde 15 gram kadar fruktozu vücudumuz ancak metabolize edebilir, değişik kimyasal süreçlerin içine katabilir. Bunun da karşılığı 30 gram şekerdir. Daha fazla tüketildiğinde karaciğerde trigliserite dönüşür. Trigliserit kan yağıdır. Bu hem karaciğer yağlanmasına, hem damar sertliğine, hem de vücudumuzun yağlanmasına yol açar. 15 gramdan fazla fruktoz yağa dönüşerek, bizi hasta eder. Tıpkı demirin oksitlenerek paslanması ve sonuç olarak eskimesi gibi vücudumuzdaki hücreler de oksitlenir ve yaşlanır (1)
Mısır Şekeri
Mısırdan elde edilen tatlandırıcılar yüksek früktozludur. Sıvı olduğu için paketlenip satılamaz ama her türlü tatlıda, meşrubatta kullanılabilir.
Yukarıdaki Prof. Dr. Kenan Demirkol?un anlattıklarından özetlediğimiz bölümün sonucu olarak diyebiliriz ki; mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerin içerisinde oransal olarak früktozun fazla olması pankreasın çok az insülin salgılamasına neden olmaktadır. Bunun anlamı da, karaciğer yağlanmasından, damar sertliğine kadar bir çok hastalıktır. Demek ki, pancar şekeri üretiminden Türkiye?nin uzaklaşması sektör çalışanları ve üreticiler kadar tüketicileri de ilgilendirmektedir. ABD, Irakta savaşan askerleri için Türkiye?de ürettirdiği Coca Colalarda özel olarak pancar şekeri kullanılmasını istemiştir ve daha geçen günlerde gazeteler bu konuda haberler yapmıştır. Ya bizim tükettiğimiz tatlılar, meşrubatlar, bisküviler, çikolatalar, dondurmalar?.
Dünyada şeker üretiminin %73?ü şeker kamışından %27?si pancardan sağlanmaktadır. Mısırdan nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretmek ise çok yenidir ve Japonlar tarafından bulunmuştur. Bu büyük buluşa (!) ABD hemen sarılmıştır, çünkü dünya mısır tarımının %40?nı gerçekleştirmektedir. Göz alabildiğine mısır tarlalarıyla dolu olan ABD?nin mısırını tüketebilmesi için artık yeni bir yol açılmıştır. Nişasta bazlı şekerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi bilindiğinden ABD kendi ülkesinde %2 kota koymuş ama bu tarz şekerin dünyada yaygınlaşması için çaba içine girmiştir. (2)
2001 yılında çıkan Şeker Yasası ile ülkemizde pancardan üretilecek şekerin %10? u kadar Nişasta Bazlı Şeker(NBŞ) üretilmesine olanak sağlanmıştır. Yasadan sonra önemli tartışma konusu pancardan mı yoksa mısırdan mı şeker üretilmesi gerektiği olmuş ve NBŞ üretiminin kotasının yükseltilmesine çalışılmıştır. Türkiye?deki NBŞ sektörünün en büyüğünün ABD kaynaklı Cargill olduğu düşünüldüğünde yapılmak istenen açıktır.
Yağ ve hayvan yemi üretiminin de önemli bir hammaddesi olan mısır, ülkemizde yeterince üretilememekte ve her yıl 1-2 milyon ton mısır açığı verilmektedir.
Türkiye?nin pancar üretiminde kendine yeterli olduğu ortadayken, çiftçiler açısından da pancar üretiminin mısıra göre iki kat gelir sağladığı biliniyorken, mısırdan şeker üretilmesi, çokuluslu şirketlere kaynak aktarmak, pancar üreticilerimizden sakınılan desteklerin başka ülkelerin mısır üreticilerine verilmesi demektir. Üstelik, ithal edilen mısırların GDO?lu olma riski oldukça büyükken?.
Pancar Üretiminin Önemi
Dünyanın Şeker ihtiyacını karşılayan iki temel bitki pancar ve şeker kamışı birbiriyle karşılaştırıldığında; pancarda şeker kamışına göre daha yüksek oranda şeker bulunmasına rağmen birim alandan elde edilen ürün miktarı şeker kamışında daha fazla olduğu için şeker kamışından şeker elde etmek pancara göre daha ucuzdur.
Ancak başta AB ve ABD olmak üzere gelişmiş sanayi ülkeleri pancar üretimlerini ve pancardan şeker üretimlerini ısrarla sürdürmektedir. Nedeni de; bu sektörün yarattığı katma değer, iş ve işçi istihdamı, ulaştırma, yan sanayi ilişkileri, ticaret kesimine sağladığı olanaklar, besi ve süt hayvancılığına yaptığı katkıların büyüklüğüdür. Ton başına hesaplandığında pancar için yapılan harcama buğdaydan 3.7, ayçiçeğinden 7 kat düşüktür. Buna rağmen, pancar tarımı birim alanda buğdaydan 3.3 , ayçiçeğinden 2 kat daha fazla katma değer yaratır; buğdaya göre 18 ayçiçeğine göre 4.4 kat daha fazla istihdam sağlar. (3)
Pancar üretiminin istihdam düzeyinin yüksekliği köyden kente olan göçün azaltılmasında büyük bir rol oynamıştır.
Yıllık 15 milyon tonluk üretim kapasitemiz olan pancar bir münavebe bitkisidir. Kendisinden sonra ekilecek bitkiye verimli bir tarla bırakır. Baş ve yapraklarının toprakta bırakılması halinde dekara 4 kg saf fosfat, 15 kg saf potasyuma eşdeğer besin maddesi sağlar. Örneğin kendisinden sonra tarlaya hububat ekilmişse, sağladığı verim artışı %20 ?dir.
Pancar çevreci bir bitkidir. Ekili olduğu alanla, aynı büyüklükte bir çam ormanına göre 3 kat daha fazla oksijen sağlar. Başka bir ifadeyle bir dekar pancar tarlası altı kişinin yıllık oksijen ihtiyacını karşılayabilir.
Pancar her bir zerresine kadar değerlendirilen özel bir bitkidir. Yaş pancar posası(küspe) ve melas ile pancarın baş ve yaprakları hayvan yemi olarak kullanılır. Üreticinin teslim ettiği pancarın %20-25?i kadar kendisine bedelsiz olarak yaş pancar posası olarak verilmektedir. 50 kg et veya 500 lt. süt üretimini sağlayacak hayvan yemi bir dekarda üretilmiş pancardan sağlanabilmektedir.
Yine şeker pancarından elde edilen melas, alkol ve maya üretimi ve bazı kimya kollarında kullanılmaktadır. (4)
Görüldüğü gibi şeker pancarı sahip olduğu özellikleriyle tarımından vazgeçilmemesi aksine tarımının daha da yaygınlaştırılması gereken bir bitkidir.
Şekerde Özelleştirme Süreci
Sektörde 7 şirkete ait 33 şeker fabrikası bulunmaktadır. Bu fabrikaların 25 tanesi Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ?ye (TŞFAŞ) aittir.
Sekerin özelleştirilmesi süreci bilinen hikayenin aynıdır: IMF ve Dünya Bankası programlarını uygulamak.
10 Mart 2000 tarihli Dünya Bankasına verilen kalkınma politikası mektubunda, 17. stand-by düzenlenmesi çerçevesinde 18 Aralık 2000 tarihli IMF?ye verilen üçüncü ek niyet mektubunda TŞFAŞ?a bağlı fabrikaların özelleştirileceği ve Şeker Yasası?nın çıkarılacağı sözü verilir.
TŞFAŞ Özelleştirme Yüksek Kurulunun 20 Aralık 200o tarihli 2000/92 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınır.
Şeker Yasası 4 Nisan 2001 tarihinde çıkarılır ve yürürlüğe girer. TSFAŞ?a bağlı fabrikaların özelleştirilmesi için artık zemin hazırdır. Bu yasayla kamu tüzel kişiliğine sahip Şeker Kurumu ve kurulu oluşturulması ve TŞFAŞ?ın şeker kurulu tarafından yönetilmesi sağlanır. Şeker Kurulu; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Dış Ticaret Müşteşarlığı, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ ile Pankobirlik?ten birer ve mısırdan şeker üreten fabrikalardan bir temsilci olmak üzere 7 kişiden oluşturulur. Böylece Cargill?de kurulda yer almış olur. Yine bu yasa ile ülkemizde pancardan üretilecek şekerin %10? u kadar Nişasta Bazlı Şeker(NBŞ) üretilmesine olanak sağlanır.
Daha sonra ÖYK?nın 27 Haziran 2003 tarih ve 2003/40 ve 31 Ocak 2005/17 tarihli kararları ile özelleştirilmelerin yol haritası çıkartılır.
Özeleştirme kapsamında Amasya Şeker Fabrikası AŞ?deki Türkşeker?e ait %15 oranındaki kamu hissesi 2004 yılında Pankobirlik?e, Kütahya Şeker Fabrikası AŞ?deki Türkşeker?e ait %56 oranındaki kamu hissesi 2004?te Torunlar Gıda San. ve Tic. AŞ?ye, Adapazarı Şeker Fabrikası AŞ?deki %95,37 oranındaki kamu hissesi 2005?te Pankobirlik?e satılır. Kayseri Şeker Fabrikası AŞ?deki %9,9 oranındaki kamu hissesinin satışı için 2004 ve 2006 yıllarında ilana çıkartılır, ancak her iki ilan da iptal edilir. Bor, Ereğli, Ilgın Şeker Fabrikaları için de 2006 yılında ihale ilanına çıkılır, ancak ihale iptal edilir. Ardından Şeker İş ?in açtığı dava sonucu yürütmenin durdurulmasına yönelik yargı kararı çıkar ve üç fabrika özelleştirilmekten kurtulur. (5)
8 Ekim 2007 tarih ve 2007/57 sayılı ÖYK Kararı ile bu kez TŞFAŞ?nin elindeki bütün kamu hisseleri özelleştirme programına alınır. Yargıtay bu kararın da yürütmesi durdurur. Özelleştirmeciler kararlıdır, ÖYK yeni bir özelleştirme programı hazırlar. 12 Ağustos 2008 tarih ve 2008/50 sayılı kararla TŞFAŞ?ye ait şeker fabrikaları coğrafi bazlı 6 portföy grubuna ayrılarak özelleştirilmesi ve sürecin iki yıl içinde tamamlanması hedeflenir.
Şeker İş yürütmenin durdurulması talebiyle yine dava açmasına rağmen Özelleştirme İdaresi devam eden bu yargı sürecini beklemeye gerek duymaz. 24 Eylül 2008 tarihinde Kars, Erciş, Ağrı, Muş ve Erzurum Şeker Fabrikalarından oluşan ve Portföy A olarak adlandırılan grubu bir bütün halinde satış yöntemi ?varlık satışı? şeklinde özelleştirilmek üzere ihale ilanı yayınlar. İhaleye son katılım tarihi 27 Kasım 2008 olarak belirlenir. (6)
Pancar Üretimi, Küçük Üreticilerin İşidir.
Şeker pancarı ekimiyle uğraşan 400 bini aşkın çiftçinin büyük çoğunluğu küçük üreticidir. Ortalama işletme büyüklüğü 7 dekardır. 2003 verilerine göre pancar ekimi yapılan toprakların %80?i 10 dekarın altındadır. 5 dekarın altında üretim yapanların oranı %51.2, 50 dekarın üstünde üretim yapanların oranı ise sadece %2?dir. Küçük üreticilerin işi, aşı ve hayvanlarının yemidir şeker pancarı. (7)
Şeker pancarı üretimi devlet denetiminde yapılan nadir üretimlerden biridir ve sözleşmeli üreticilikle yapılır. Onun için hükümetlerin şeker politikalarına göre şekillenir ve denetlenir. Sözleşmeli üretim uygulamasının başladığı 1965 yılından itibaren TŞFAŞ tarafından hazırlanan mavi kağıdı imzaladığında çiftçiler üretim yapabilmişlerdir. ?Bu sözleşmeyle üreticinin nereye, ne kadar pancar ekeceği, ne zaman söküp nereye teslim edileceği, ne kadar fire kesileceği ve ürün bedelini ne zaman alacağı şirketin takdirine bırakılmaktadır. Şirket istediği yıl, giderlerini üreticilerden keserek, ekim ve kesim işlemlerini kendi ekiplerine yaptırabilmektedir. Böylelikle üreticinin tarlası ve ürünü tasarruf haklarını ortadan kaldıracak boyutta bir denetimin sürmesi sağlanmaktadır.? (Necdet Oral)
Şeker Yasası ile şeker pancarı fiyatının şeker fabrikası işleten gerçek ve tüzel kişiler ile üreticiler ve/ veya temsilcileri arasında varılan mutabakatla belirlenmesi gerektiği düzenlemesi yapılmıştır. Üreticilerin temsilcisi olan PANKOBİRLİK, şirket gibi yönetildiğinden ve kendiside şeker fabrikaları sahibi olduğundan fiyatın düşük tutulmasını talep edebilmektedir. Ortaya, çiftçiler adına alıcıların fiyat belirlediği tuhaf bir tablo çıkmaktadır.
Özelleştirme, Şirketlerin Üretimden Pazarlamaya Zincirini Kurması İçindir.
Kolay olmayan koşullar altında üretim yapan pancar üreticileri özelleştirmelerle beraber mesleklerini ve topraklarını kaybetmek durumuyla karşı karşıyadır. Bilindiği gibi IMF ve Dünya Bankası?nın talepleriyle devlet tarımdan elini çekmekte ve bu boşluğu şirketler doldurmaktadır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle de hedeflenen şeker sektörünün üretimden pazarlamaya kadar olan zincirininÇokuluslu ve yerli şirketlerin eline geçmesidir.
Çözüm açıktır: şirketlerin değil üreticilerin üretimden pazarlamaya kadar zincirinin kurulması, fabrikaların mülkiyeti devlette kalmak üzere yönetimlerinin çiftçilere devredilmesidir.
Ama ortada bir sorun vardır. Üreticilerin temsilcisi durumunda olan PANKOBİRLİK üreticileri ne kadar temsil edebilmektedir. Başlangıçtan itibaren devlet denetiminde gelişen şeker sektöründe PANKOBİRLİK?in kuruluşu da devlet denetiminde olmuştur. İlk pancar ekicileri kooperatifi TŞFAŞ?ın denetiminde Adapazarı?nda kurulmuş ve giderek artan kooperatifler 1972 yılında PANKOBİRLİK adıyla üst birlik oluşturmuştur. (8)
Tarımın şirketleştirilmesi için devlet tarımdan elini çekerken, uygulanan bu politikalar gereği olarak 2000 yılında çıkarılan 4572 sayılı kanunla Tarım Satış Kooperatifleri?nden de (TSKB) devlet desteğini çekmiştir. TSKB?ler üzerinden devlet vesayeti kaldırılıyor, demokratikleşme süreci yaşanıyor, kooperatifler gerçek sahipleri çiftçilere devrediliyor aldatmacasıyla çıkan bu yasa sonrası TSKB?ler şirketleştirilmiş ve bir şirket gibi yönetilmeye başlanmıştır. Oysa kooperatifler şirketler karşısında kurulmuş çiftçilerin ekonomik örgütleridir. Çiftçilerin parasıyla kurulmuş, 64 İlde örgütlenmiş, 31 üye pancar kooperatifine ve 1.7 milyon üyeye sahip PANKOBİRLİK, bugün 5 özel kooperatif fabrikası, 50?nin üzerinde tarımsal iştiraki ve birlik şeker fabrikalarıyla dev bir örgütlenmedir. (9)
Ne yazık ki, geçmişte hükümetlerin şeker politikalarının uygulanmasında bir araç olarak kullanılan PANKOBİRLİK, bugün tarımımda yaşanan değişime uygun olarak bir holding gibi davranmakta ve yönetilmektedir.
Öyleyse;
? Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi derhal durdurulmalı,
? Birlikleri çiftçilerin örgütü haline getirecek, demokratikleştirecek ve şirketleştirmekten ve şirket gibi davranmaktan kurtaracak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
?Son Pişmanlık Fayda Vermez?
Şeker sanayini çökertecek, üretimden pazarlamaya kadar şirketlerin zincirinin kurulmasını sağlayacak özelleştirmelerle;
? TEKEL?i satın alan BAT?ın kaliteli ege tütününü tercih edip sigara fabrikalarının çoğunu kapatacağını açıklaması gibi, Şeker Fabrikalarını satın alan şirketler de pancar kalitesi ve verimi yüksek Orta Anadolu bölgesini tercih edip fabrikaların çoğunu kapatacaklardır.
? Büyük göç dalgasıyla sosyal denge bozulacaktır.
? Pancar üretimi tarımda en yoğun sömürü biçimi olan sözleşmeli üreticilikle yapılmaktadır. Özelleştirme sonrası tütün üretiminde olduğu gibi üreticileri bu kez şirketlerin sözleşmeli kölesi haline getirecektir.
? 6 portföyde satılması öngörülen fabrikaların dışında TŞFAŞ?e bağlı 4 alkol fabrikası, 1 tohum işleme fabrikası, 2 tarımsal işletme, 1 araştırma enstitüsü yok edilecektir.
? TŞFAŞ?ın özelleştirilmesiyle işçi, çalışanlar ve pancar üreticileriyle birlikte mevsimlik işçiler, hayvan yetiştiricileri, nakliyecilik sektöründe çalışanlar, şekerle ilgili yan kuruluşlarda çalışanlar, yaklaşık 8 milyon insan olumsuz etkilenecektir.
? Mısırdan elde edilen Nişasta Bazlı Şeker daha da yaygınlaşacaktır.
Son söz olarak; Dünya bugün hem bir ekolojik yıkımla, hem de çok ciddi bir iktisadi krizle karşı karşıya. Bunların hem etkilediği hem etkilendiği başka bir kriz olan gıda krizinin yaşandığı bir dönemde, birçok gıda ürününde olduğu gibi şeker üretiminde de düşüş bekleniyor. Uluslararası Şeker Örgütü (ISO-International Sugar Organization) tahminlerinde 2008/09 üretim yılı için dünyada şeker üretiminin bir önceki yıla göre 7,4 milyon ton daha düşük olacağını söylüyor.(10) Oysa dünyanın şeker tüketimi her yıl %3 artıyor. Her şeyi bir kenara koyduğumuzda bile, bu durumda asla ve asla yapılmaması gereken, kabul edilemez olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesidir. Fabrikaların özelleştirilmesi bir daha gündeme gelmemek üzere kaldırılmalı. Pancar tarımı üreticilerin söz ve karar sahibi olacağı bir yapılanmayla sürdürülmelidir.
Kaynak:
1-2. Prof.Dr. Kenan Demirkol Akıllı Beslenmenin Matematiğini anlattı. Karasaban.net
3 - Türkiye Tarımında Kapitalizm Ve Sınıflar, Necdet Oral
4- Şeker Pancarının ve Sanayini Yarattığı Katma Değer , Ahmet Atalık, Karasaban.net
5 -Türkiye?nin Şeker Üretimi ve Sorunları, Ahmet Atalık
6 -Türkiye Şeker Sanayi İşçileri Sendikası, sekeris.org.tr
7 -Türkiye Tarımında Kapitalizm Ve Sınıflar, Necdet Oral
8 -Türkiye Tarımında Kapitalizm Ve Sınıflar, Necdet Oral
9 - S.S. Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği, pankobirlik.com.tr
10- Dünya şeker Tüketimini karşılayamıyor, Ahmet Atalık, karasaban.net.
*Tütün Sen Genel Başkanı/ Çiftçi Sen Genel Sekreteri- Toprak, Onur Yaşam