Dolar

34,8736

Euro

36,7156

Altın

3.035,88

Bist

10.124,00

İşgalin çökerttiği Filistin ekonomisi feryatta

Sürekli kan, gözyaşı işgal ve insani yardımlarla gündeme gelen gerçeğe artık farklı bakma zamanı geldi. Filistin ekonomisi bitme noktasında...

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-11-07 16:42:00

İşgalin çökerttiği Filistin ekonomisi feryatta
  1994 yılında resmi olarak kuruluşundan itibaren Filistin Otoritesi, aradan geçen 14 yıl boyunca sayısız ekonomik ve kalkınma projesine ev sahipliği yapmışsa da, içinde bulunduğu olumsuz siyasi durum, statü sorunu, abluka, işgal ve devasa ihmal gibi unsurlar; ekonomik ilerlemenin çok sınırlı olmasına neden olmuştur. Buna ilave olarak İsrail tarafından girişilen askeri operasyonlar Filistin?de sosyal yıkımın yanı sıra, geride büyük bir ekonomik enkaz bırakmıştır. Sadece 2000 yılındaki İntifada?dan bu yana geçen sürede İsrail tarafından yürütülen askeri operasyonların Filistin?de yol açtığı ekonomik yıkımın maliyeti 10 milyar doları bulmuştur.Bir diğer önemli sorun da Filistin topraklarını oluşturan bölgelerin birbirinden oldukça kopuk, ekonomik ve sosyal iletişim yönünden engellerle dolu bir yapı arz etmesi. Mısır yönündeki Gazze ile Ürdün yönündeki Batı Şeria arasında İsrail toprakları bulunduğundan iki Filistin bölgesi arasındaki ekonomik bütünlük yok denecek kadar azdır. Buna ilave olarak Gazze?nin İsrail askerlerinden bağımsız olmakla birlikte Batı Şeria?nın 250?ye yakın Yahudi yerleşim biriminden dolayı binlerce İsrail askerinin kısmi işgali altında bulunması statü farklılığını beraberinde getirmektedir. Batı Şeria?daki bir çok bölge (A bölgesi, B bölgesi ve C bölgesi gibi) değişik statülere ayrıldığından her alanda Filistin otoritesinin tasarrufundan bahsetmek mümkün değildir. İnşa edilen ?utanç duvarı? da 4 binden fazla ailenin mağduriyetine neden olduğu gibi, binlerce dönüm arazinin İsrail tarafından duvar inşası gerekçe gösterilerek müsadere edilmiştir. Bu müsadere sebebiyle yüzlerce dönüm tarımsal arazi ile, küçük ve orta ölçekli yüzlerce yatırım yok edilmiştir. Gazze?ye bakıldığında, doğrudan İsrail işgalinde olmasa bile tüm çıkışlarının İsrail?e bağlı olması ekonomik ve beşeri akışkanlığı işgal altındaki Batı Şeria?dan daha hassas bir hale getirmektedir. 2005 yılında İsrail Gazze?yi resmi olarak terk etmekle birlikte, 2006 yılında Hamas?ın hakimiyetini bahane ederek, bölgeyi ablukaya almış, tüm ekonomik aktiviteleri sınırlandırmış ve içerideki üretim imkanlarını baltalamıştır. Tüm bunlara bir de Kudüs?ün ayrı bir yapı olarak tamamen İsrail işgalinde bulunması eklendiğinde parçalanmış bir toprak yapısına sahip olan Filistin?de; fiziki ve siyasi tüm koşullar ekonomik kalkınmanın aleyhine kuruludur.Yıllar itibariyle bakıldığında 1995 yılından itibaren ekonomik istatistikleri düzenli olarak tutulmaya başlanan Filistin?de ilk hesaplandığında GSMH seviyesi 4 milyar 511 milyon $ olarak kaydedilmiş. Aradan geçen yıllar içinde ambargo ve İsrail?le yaşanan gerilime göre inişli çıkışlı bir seyir izleyen Filistin ekonomisi, 2002 yılında 3 milyar 556 milyon $?a kadar gerilerken, bir sonraki yıl başlayan yavaş yükselme geçtiğimiz yıl yeniden 4 milyar $ düzeyine yaklaşmıştır. Filistin?de kişi başına düşen gelirdeki kötüleşme özellikle 3 yıldır yoğunlaşan ambargo sürecinde hızlanmıştır. Ambargonun ilk yılına bakıldığında 2006 yılında kişi başına gelir, 2005 yılına göre %15?lik bir gerilime gösterirken (1.130$), 2007 ve 2008 yıllarında kişi başı gelir 1.000 $?ın da altına inmiştir. GSMH ise ilk yıl kaydettiği %6?lık kötüleşme (4 milyar 150 milyon $) ardından, yeniden 4 milyar $?ın altına inmiştir. Bugün Filistin ekonomisinin en önemli sorunları; keyfi abluka, uluslar arası hukuka aykırı olarak kitlesel cezalandırma amacıyla halka mal giriş ve çıkışlarının engellenmesi, ekonomik hedeflerin bombalanması, yakıt girişinin kesilmesi gibi uygulamalardır. Her ne kadar sadece Gazze özelinde geçerli oluyor görünen bu ekonomik yaptırım, Batı Şeria ekonomisini de olumsuz etkilemekte, bölge abluka altındaki Gazze?nin de yükünü paylaşmak zorunda kalmaktadır. Örneğin, Gazze?ye yönelik ambargo sebebiyle bölgede görevli memurlar hiçbir iş yapamadığı halde, merkezi yönetimin onlara maaşını düzenli olarak göndermek durumundadır.Hamas?ın iktidara geldiği 2006 yılı başından beri kademeli olarak dozu artırılan ekonomik ambargo 2007 yılı Haziran ayından itibaren intikam siyasetine dönüştürülmüştür. Özellikle Gazze merkezli olarak yürütülen ekonomik cezalandırma uygulaması, bölgede temel geçim kaynağı tarım, küçük imalat ve balıkçılığa dayalı olan binlerce insanı işsiz hale getirmiştir. Sistemli bir fakirleştirme siyaseti ile bugün 10 yıl önceki üretimin yarısı dahi yapılamamaktadır. Her yıl 1,5 milyar dolar zarar eden Filistin ekonomisinin halka maliyeti yılda kişi başına milli gelirin Gazze?de 385$?a düşmesi şeklinde sonuçlanmıştır. Bu ise açlık sorununun yaşandığı Somali?deki kişi başı gelirin yarısına denk gelmektedir. Batı Şeria?daki ortalama biraz yüksek olduğundan tüm Filistin ölçeğinde kişi başı gelirin yüksek görünmesine neden olmaktadır. Filistin genelinde işsizlik oranı yüzde 65?i bulurken, Gazze?de bu rakam daha yükselmekte ve yüzde 80?e ulaşmaktadır. Buna bağlı olarak, halkın alım gücü düşmüş, fiyatlar artarken, bölgeye mal girişi azaltılmıştır. Yine İsrail içine çalışmaya giden 21 bin işçinin işine, 2005 yılında son verilmiştir. Bundan kaynaklanan ekonomik kayıp 1 milyar$?ı aşmıştır. Görünmeyen kayıplarda ise; ilaç ve gübre girişinde yaşanan keyfilik ve kısıtlamalar sebebiyle Batı Şeria?da tarımsal verimlilik yüzde 20?lere yakın düşerken, bu rakam Gazze?deki tarlalarda yüzde 40?a kadar kötüleşmiştir. Yetiştirilen ürünlerin bölge dışına çıkışı kısıtlandığından ihracat geliri yüzde 80 azalmıştır. Gelirin azalmasına paralel olarak pahalılaşan gıda maddeleri, bölgede ciddi bir beslenme sorunu ve hastalık riski ortaya koyarken, olması gereken kilonun altındaki çocuk sayısı Gazze?de yüzde 60 oranında artmıştır. Temel ekonomik göstergelerin kötüleşmesi, Filistinlileri dış yardımlara bağımlı hale getirirken, gıda güvenliğini siyasal algılar ve dış baskılar karşısında daha kırılgan yapmıştır. 2007 sonu itibariyle tarım ve balıkçılık gibi Filistin ekonomisinin temel sektörlerinde iş gücü oranı %15 oranında gerilerken, tarımsal üretim %20 azalmış, Filistin ekonomisinin %16?sını oluşturan endüstri sektörü  %12?ye düşmüştür. Endüstriyel yatırımların %91?i özel sektör tarafından yürütülen Filistin?de, kamunun payı sadece %4 gibi düşük bir orandadır.Filistin ekonomisini kırılgan hale getiren en önemli unsurlardan biri de dış ticaretinin yüzde 92 gibi büyük bir oranda İsrail?e bağımlı olmasıdır. Bu ise, iki taraf arasındaki ilişkilerin gerildiği her dönemde İsrail?in keyfi ekonomik kısıtlamalarına zemin hazırlamakta ve Filistin ekonomisi milyonlarca dolarlık zarara uğratılmaktadır. Gelirlerdeki azalma ve İsrail?in Filistin ihraç ürünlerinden kestiği vergi iadelerini geciktirmesi sebebiyle Filistin?deki bütçe açığı yaklaşık 1 milyar 200 milyon $?ı bulmaktadır ki bu neredeyse bütçenin yüzde 25?ine denk gelmektedir. Kendi kendine ayakta durması mümkün olmayan Filistin ekonomisine dışarıdan gerek resmi gerekse sivil toplum kuruluşları aracılığı ile milyonlarca dolarlık yardım ulaşmaktadır. Örneğin 2006 yılında dış yardım tutarı 1 milyar 403 milyon $?ı bulan Filistin?de, bu yardımın 252 milyon $?lık bölümünü kalkınma yardımları, 412 milyon $?lık bölümünü insani yardımlar, 738 milyon $?lık kısmını ise bütçe yardımları oluşturmaktadır. Bütçe yardımlarının açılımına bakıldığında aslan payının (450 milyon$) Arap ülkelerinden gelen yardım olduğu anlaşılmaktadır. İslam ülkelerinin de içinde bulunduğu yabancı donor ülkelerin yaptığı bütçe yardımı ise 25 milyon $ gibi küçük bir oranda kalmaktadır.2000 yılında başlayan Aksa İntifadası sürecinde İsrail?in tek yanlı ekonomik cezalandırma yöntemleri sebebiyle Filistin ekonomisinde sektörel bazda yaşanan kayıplar şöyle sıralanabilir: Sektör                        kayıp           Endüstri                       %60               Turizm                          %11               Ticaret                         %13               Sosyal hizmetler          %30               İnşaat                          %10               Kamu yatırımları              10               Tarım                            %20               İşgücü                          %22               Ulaşım                          %70               Finans/bankacılık          %3     Tüm bu veriler ışığında Filistin ekonomisinin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için kısa, orta ve uzun vadede yapılması gereken çok sayıda çalışma olduğu ortadadır. Bu çerçevede, her şeyden önce bölgedeki insanların ekonomik güvenliği garanti altına alınmalı ve Filistin?e dışarıdan yardımlar sistemli biçimde arttırılmalı. Bu yardımların ulaşımı için siyasi ve askeri engeller bulunduğundan, İslam Konferansı Örgütü, özellikle ekonomik güvenlik konusunda İsrail?e baskılarını yoğunlaştırmalı. Başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarına, giriş çıkışlara uygulanan keyfi engeller kaldırılmalı. Bunun gerçekleşebilmesi ve İsrail saldırılarının durması için, İslam Konferansı Örgütü, Arap Birliği ve Birleşmiş Milletler?de İslam ülkeleri blok halinde hareket etme konusunda prensip kararı almalı. Bu çabaların kısa vadede gerçekleştirilmesi ardından, Filistin?de insanların iş imkanına kavuşmaları sağlanmalı. Bunun için, Filisten?deki iş gücünün eski iş olanaklarına kavuşmaları için İsrail engelleri sona erdirilmeli.Filistin ürünlerinin bölge dışına çıkışı uluslar arası güvence altına alınmalı, dış ülkeler Filistin ürünleri ithal etme konusunda belirli teşvik kotaları oluşturmalı. Bu çerçevede Türkiye?nin öncülüğünde İKÖ sekreteryası tarafından bir çalışma grubu oluşturulabilir. Erez bölgesinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği öncülüğünde yapılan sanayi bölgesinin güvenli biçimde işlemesi yeniden gündeme getirilmeli ve tüm İslam ülkelerinin benzer adımlar atarak, Filistin içinde küçük ve orta büyüklükte sanayi bölgeleri ve serbest bölgeler oluşturmaları teşvik edilmeli. Bunun için yine orta vadede, Filistin?in enerji ihtiyacı konusunda İsrail?e bağımlılığını sona erdirecek yatırımlar teşvik edilmeli, bunların korunması için uluslar arası bir mekanizma kurulmalı. Filistinli öğrencilerin okullarına devam edebilmeleri ve ekonomik işgücünün yetişmesi için okul harçlığı kampanyaları çerçevesinde her öğrencinin eğitim giderleri dışarıdan karşılanabilir. Bu amaçla bölgedeki yardım kuruluşları aracılığı ile işadamlarının öğrenci okutması teşvik edilebilir. Ancak, içeride ciddi bir gerilim hali yaşayan Filistin?in tek sorunu İsrail işgali değil. Bu yüzden ekonomik kalkınma için temel koşul iç barışın bir önce temin edilmesidir. Filistin?de Milli Mutabakat Hükümeti?nin kurulması amacıyla arabuluculuk yapılması ardından, Bağımsız Filistin Devletinin, İsrail ile eşit şartlarda yaşaması için, kuruluşu hızlandırılmalı. Yüzyıllarca bölgede barış içinde yaşama kültürünün temsilciliğini yapmış olan Türkiye, tarihi ve kültürel birikimlerinin kendisine vermiş olduğu liderlik rolünü oynamak üzere çabalarını yoğunlaştırmalıdır. Bunun için Türkiye?nin Filistin iç barışında alabileceği roller olduğu gibi, devlet olarak İsrail ile arasındaki ikili işbirliği anlaşmalarından doğan ortak yükümlülüklere dayanarak Tel Aviv Yönetimi?ni diğer uluslar arası anlaşmalara uyması konusunda adımlar atmaya ikna edebilir. Geçen yıl Kudüs?teki Mağripliler Kapısı?nda yürütülen kazıların oluşturduğu tehlikeyi yerinde tespit etmek üzere bölgeye giden uzmanlar heyetine benzer şekilde, Türkiye, Filistin?deki ekonomik, siyasi ve askeri konuların yerinde tespiti, çözüm önerileri ve kendi yapabileceği katkıları belirlemek üzere uzmanlar göndermeyi teklif edebilir.   Kaynak: Ahmed Emin Dağ/ MÜSİAD Çerçeve Dergisi
Filistin ekonomisi fotoğraf galerisi için tıklayın


 

Haber Ara