Ümmühan Atak / Gerçek Hayat
Kenan Çayır. Sosyolog. İslami hareketler üzerine yaptığı çalışmaların son ürünü olarak ?Türkiye?de İslamcılık ve İslami Edebiyat-Toplu Hidayet Söyleminden Yeni Bireysel Müslümanlıklara? isimli bir kitap hazırladı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından meraklısına sunulan kitapta, 80?lerin kapış kapış satılan ?hidayet romanları? ile, 90?lı yılların ?öz eleştirel? romanları üzerinden okumalar yapıyor Kenan Çayır.
İslami romanların ortaya çıkışından bugüne, ?müslümanlar? ve ?ötekiler?in mücadelelerini inceleyen Kenan Çayır?la, Ahmet Günbay Yıldız?dan Şule Yüksel Şenler?e, Minyeli Abdullah?tan Halkaların Ezgisi?ne? İslami edebiyatın yansımalarını Gerçek Hayat dergisinden Ümmühan Atak'a anlattı...
'Cemil Meriç, Osmanlı?da romanın olmayışını ?ifşa, itiraf kültürü?nün olmayışı ile açıklıyordu. Hakikaten bireyin iç dünyasını anlattığı bir türdür, roman. Dolayısıyla İslami muhayyile ile çok kolay da çelişebilir. Ama 70?lerde ve ağırlıklı olarak 80?lerde, İslami kaygıları olan insanlar, romanın bir araç olabileceğini, romanla insanlara, gençlere İslam?ın anlatılabileceğini söylemeye başladılar.'
'Hidayet romanlarının ütopyasına baktığınız zaman hep bir mutlu son görürüz. İslam?ı tanıyan kızların örtünmesi, materyalist bir hayat yaşayan erkeklerin hidayete ermesi ve mutlu bir şekilde hayata atılmaları... Fakat 90?lı yıllarda gerçekten İslami kesimler hayata atıldı ve gerçekten kapitalist bir ortamda iş yapmaya başladılar. O ütopyalara karşın, ?kapitalist ortamda nasıl iş yapılır? sorusunun ince ve detaylı tartışması yok. Kadınların kamusal alanda çalışmalarına yönelik çok ciddi tartışma yok hidayet romanlarında.'
'1980?lerden 2000?li yıllara İslami kesimler ciddi bir orta sınıflaşma ve zenginleşme yaşadı. Hidayet romanlarında anlatılan ezik tipler yok falan diyoruz. Bu hareketin aktörleri dikey hareketlilik elde etti diyoruz. Ama bunu aslında şöyle demek lazım; erkekler bu dikey hareketliliği elde ettiler, kadınlar örtüleri yüzünden, birçok alanda, ne siyasi ne kamusal alanda, gözle görülür bir başarı elde edemediler. Ve 90?larda kadınlar da bunu eleştirmeye başlıyor.'
'Halime Toros?un romanında kadın aktör başörtüsünü çıkarıyor. Şakirt romanındaki aktör, ?Ben kimsenin imanını kurtarmak istemiyorum artık. Sıradanlaşmak istiyorum? diyor. Buna dikkat çekmeye çalıştım. Hidayet romanlarında nasıl ortak kalıp varsa, bunlarda da var. Yeni Müslüman aktörler, 80?lerin büyük ideallerinden, toplumu dönüştürme ideallerinden artık sıyrılmak, bireysel alanlarına çekilmek istediklerini söylüyorlar'
'Örtü yasağı başlı başına kadınları belli bir alana hapseden bir olguya dönüştü. Bu bence önemli bir faktör. İkincisi, hala aslında kadın sorununu konuştuğumuz zaman sadece yasakları konuşuyoruz. Yasakların kalktığını hayal edelim. Mesele aslında sadece yasakla sınırlı değil.'
'Bugün İslami kesimi hala bir arada tutan ?ortak acı?, başörtüsü yasağı ve bu yasak çevresinde yaşananlardır. Yarın bu yasak kalktığı anda İslami kesimdeki ayrışmayı, farklı dilleri daha çok görmemiz mümkün olacak.'
BU ÇOK TARTIŞILACAK SÖYLEŞİYİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN