Can Dündar'ın canını sıkacak işte o makale...
'Can Dündar'a ve yaptığı 'Mustafa' filmine doğru tanı konulmuştur: 'Pek üstünde durulmadan (çaktırmadan) Atamızın gece hayatını, içkiyi seven, din karşıtı, demokrasi demesine rağmen en yakın dostlarını bile ipe gönderebilecek bir diktatör olduğu ima ediliyor.'
Can Dündar, 'Sarı Zeybek' filmine de, daha ilk tümcesinde 'Koca bir imparatorluğu yıkan adam...' diyerek, yani gerçekte 'övgü altında yergi' yaparak başlamıştı. Sanki Osmanlı Devleti?ni Atatürk yıkmış gibi gerçeklere taban tabana zıt olan, ama Atatürk'ün gerçekleştirdiği Türk demokrasi devrimine düşman iç ve dış sömürgenlerden aferin almasını sağlayacak bir imada bulunmuştu.
Yeni filmi için kendisinin 'Belgeselde, toprağını kaybetmiş ve bunun derin acısını yaşayan, kendisine yeni bir yurt kurmaya çalışan, nitekim bu konuda başarılı olan bir çocuğun öyküsü' diyen sözlerini, Misak-ı Milli'yi, sosyolojik, tarihsel, kültürel temelleri olan bir 'Türk yurdu' değil de, 'Selanik'in yitirilmesine karşı yapay olarak oluşturulan bir yurt' gibi sunmaya yönelik, gerçekleri tepe-takla eden, ama bunu da yine ürkekçe yapan bir çaba sayabiliriz.
Bu yaklaşımla Atatürk filmleri hazırlayıp yayınlamak, gerçekten büyük sorumsuzluk sayılmalıdır: Tarihe karşı, Türk ulusuna karşı ve yalnız Türk ulusunun değil, tüm insanlığın övünç kaynağı bir büyük düşünür-öndere karşı sorumsuzluk.
'Suret-i haktan görünüp', gerçek dışı, yanıltıcı, demokrasi düşmanlarından 'aferin' almaya yönelik yayın yapılması, düşünce ve yayın özgürlüğünün kötüye-kullanılması olarak görülmelidir.
Atatürk üzerine ve genel olarak Türkiye Cumhuriyeti?nin Türk Devrimiyle oluşan temel ilke ve kurumları üzerine yapılan yayınlar, Atatürk'ün 'Basın ve yayın özgürlüğü' konusundaki uyarıları eşliğinde değerlendirilmelidir.
Bu uyarıları benim burada belirtmeme olanak yok.
Atatürk'ün günümüz Türkçesine aktardığım 'YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER' kitabının (Cem Yayınları) 'ÖZGÜRLÜKLER' bölümüne bakılırsa, genellikle basın ve yayın araçlarının bugün içine düşmüş olduğu düzeyin etkenlerini ve bunlara karşı nasıl önlemler alınmak gerektiği bu uyarılardan çıkarılabilir.
Bir yanda, dünyanın dört kıtasından birçok tanınmış bilim, sanat, siyaset ve askerlik şahsiyetinin, 21. yüzyıla girerken, oy birliği ile Atatürk'ün tüm insanlık için kalıcı katkılarını dile getirmekten onur duyması (Bkz: Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti; T.İş Bankası Yayını)...
Bir yanda Can Dündar ve O'nun gibi yayınlar yapanların tutumu...,
Ne diyelim, 'YERE düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten'...'