Dr. Tarık Abdulhalim*
Uluslararası Ekonomi Uzmanları dünyanın şu anda içinde bulunduğu global mali krizin son yılların en büyük ekonomik krizi olduğu konusunda hemfikir.1930?lu yıllarda yaşanan ekonomik buhran bile bu krizin yanında hafif kalır. Tüm dünyanın bu krizden etkileneceği muhakkak. Bu krizin doğusu ve batısıyla tüm dünyada siyasi ve sosyal birçok neticesi olacaktır.
Burada iki hususa değinmekte yarar var: Birincisi bu çöken mali sistemde ABD?nin rolü ne? ABD?nin sorumluluğu iki noktada özetlenebilir. Sekiz yıllık başarısız Bush Yönetimi?nin izlediği mali politika birçok dev finans kuruluşunun, bankanın ve sigorta şirketinin tüketiciye karşı sorumluluklarını yerine getirmemesine neden oldu. Bu banka ve kuruluşlar hiçbir sınıra bağlı kalmadan ve mutlak bir özgürlükle istediği faizlerle tüketiciye ödeyemeyeceği krediler verdi, tabii tüketici de belli bir noktadan sonra bu kredileri geri ödeyemez hale geldi. Zaten bu tarz bir ekonomik sistem tüketiciyi sürekli kredi bazında borçlanmaya ve hep tüketmeye sevketti. Bu da ABD yönetimini enflasyonla mücadele amacıyla gerçek bir altın rezervi olmadan dolar basmaya zorladı. İkincisi ABD?nin kimi zaman terörle mücadele kimi zaman da demokrasi getirme bahanesiyle İslam Dünyası?na yönelik başlattığı savaşlardır. Bu savaşın gerekçeleri olarak gösterilen nedenlerdeki ahlaki tutarsızlık konusuna değinmek istemiyoruz. Bizim burada ilgilendiğimiz konu ABD yönetiminin bu savaşlar için 559 milyar dolarlık bir mali külfeti Amerikan ekonomisinin sırtına yüklemesidir. Bu da finans kuruluşlarındaki likidite sorununun artmasına ve gece gündüz yapılan süslü püslü reklâmlara kanarak aldığı krediyi geri ödemek ve ABD?in islam dünyasının değişik bölgelerine yolladığı ve yalnızca batıda petrol fiyatlarının artmasına hatta batıya petrol sevkiyatını durduran merhum kral Faysal dönemindeki fiyatların da üstüne çıkmasına neden olan orduları finanse etmek için vatandaşın sırtına yüklediği vergileri ödemekten aciz hale gelmiş vatandaşa hükümetin yardım eli uzatma şansını azaltmaktadır.
Bize göre bu çöküşün nedeni yahudi güç odaklarının global mali sistem için inşa ettikleri ve batının da kayıtsız şartsız kabul ettiği faizci ekonomik modeldir. Bu faizci sistem tüketicinin ihtiyaç duyduğu tüketim mallarını veya inşa etmek istediği projeyi belirli bir faiz karşılığında tüketiciye kredi sağlamak böylece tüketici satın aldığı ürünün değerine ya da inşa etmek istediği projenin başarılı olup olmadığına bakmaksızın bankalara borçlanmasına neden olmaktadır. Faize dayalı sözleşme ortaklık prensibi yerine borçlanma prensibine dayalıdır. Peki, ABD?de mortgage kredisiyle ev alan tütekici bırakın anaparasını kredinin faizini bile ödeyemez hale geldiğinde faizci ekonominin tavrı ne oldu dersiniz? Bankalar ve finans kuruluşları tüketicilerin evlerine, projelerine ve mallarına haciz koyup en ucuz fiyattan bunları satışa çıkardı. Bu faizci sistemde iki taraf da zarara uğradı. Finans kuruluşları satışa çıkardıkları mallar eğer verdikleri kredilerin anaparasını tazmin etmezse zarar edecekse de en büyük zararı aldığı kredi için ödediği peşinat ve taksitleri boşa giden tüketicidir. Global ekonomik sistem İslami ekonominin temel aldığı ortaklık prensibine dayansaydı tüketicinin zararı daha az olurdu. Çünkü satılacak olan aktiflerdeki ortaklığı oranında hakkı olacaktı.
Bush Yönetimi her zaman olduğu gibi, bu çöken finans şirketlerinin çoğunu ellerinde bulunduran yahudilere çalışıyor. Beyaz Saray?ın takdim ettiği ?kurtarma planı? krizzede Amerikalı vatandaş için değil bu şirketleri kurtarmak içindir. O yüzden plan yahudilerle göbek bağı olmayan temsilciler meclisindeki milletvekillerinin karşı oy kullanmasıyla reddedildi. Bu milletvekilleri sıradan Amerikalı tüketicinin hiç faydasına olmayan ve yalnızca yahudi kuruluşların finansmanını sağlayacak olan bu kurtarma operasyonuna hayır demişlerdir. Bunun üzerine Bush İdaresi tüketiciye sınırlı bir yarar sağlayacak şekilde planı revize etmiş ve önerilen yaklaşık bir trilyon dolarlık paketin 3/4'ü bu büyük hissedarların cebine gitmiştir.
Faize dayalı acımasız bir ekonomi, katı ve dayatmacı bir siyonizm, korkunç ve yok edici bir silah, insafsız ve vicdansız işbirlikçi bir yönetim. Bütün bunların sonucu mali ve ahlaki bir çöküş, gıda ve yakıt fiyatlarının artması, savaş ve cinayetlerin yayılması ve sadece silah imparatorlarının cebini biraz daha şişiren doğu ve batı arasındaki soğuk savaşın geri dönmesi. Bu filmi daha ne kadar seyredeceğiz acaba?
*Mısırlı ekonomi uzmanı.
Bu makale Mehmet S. Direk tarafından TİMETURK için tercüme edilmiştir.
Son finans krizinde gerçek kaybeden kim?
Silah imparatorlarının cebini biraz daha şişiren doğu ve batı arasındaki soğuk savaşın geri döndü. Bu filmi daha ne kadar seyredeceğiz acaba?
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-10-06 08:30:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara