Mehmet Özay / Endonezya / Timeturk
Açe halkı, Açe Özgürlük Hareketi lideri Hasan di Tiro?nun yaklaşık 30 yıl aradan sonra anavatanı Açe?ye dönüşünü büyük bir heyecanla bekliyor. Sürgün hayatını İsveç?in başkenti Stockholm?de sürdüren di Tiro?nun ne zaman Açe?ye döneceği uzun süredir merak konusuydu. 15 Ağustos 2005 tarihinde imzalanan Helsinki Barış Anlaşması ile yeni bir döneme giren Açe-Cakarta Yönetimi ilişkileri üçüncü yılını barış içerisinde geride bıraktı. Bu süreçte, 11 Aralık 2006 tarihinde yapılan Açe Valiliği seçimlerini GAM?ın eski sözcülerinden Irwandi Yusuf kazandı, 11 Temmuz 2006 tarihinde ?Açe Yerel Yasası? (LoGA), Cakarta ulusal parlamentosundan geçti. 9 Nisan 2009 tarihinde yapılacak ulusal ve yerel seçimlerde, Endonezya?da sadece Açe?ye verilen birhak olarak yerel partiler kuruldu ve seçimlere katılacak. Bu partilerden biri de GAM?ı temsil eden Açe Partisi (PA). Ancak tüm bu demokratik gelişmelere rağmen, Açelilerin aklı ve gönlü Stokcholm?deydi. Onyıllarca süren mücadeleyi sürgünden yöneten Hasan di Tiro?ya özlem ne zaman bitecekti? Ve bu hasret 11 Ekim günü sona erecek. Bu vesile ile Hasan di Tiro ve Açe Özgürlük Hareketi?ni (GAM) konu alan bir yazı kaleme almak suretiyle Türk okurların hafızasını tazelemekte fayda olduğunu düşünüyoruz.
HASAN Dİ TİRO VE GAM
Açe ile Türkler arasındaki ilişkiler yüzyıllar öncesine dayanır. Ancak modern dönemin getirdiği olağanüstü koşulların bir sonucu olarak son birkaç yıl öncesine kadar varlığını yitirerek sahneden çekilmişti.
Açe adı 1980?li yılların ikinci yarısından itibaren yayınlanmaya başlayan İslam dergisinde, dönemin dış haberler bölümünü hazırlayan Fehmi Koru tarafından gündeme getirildi. Koru, Londra?da öğrenim gördüğü sırada, 1984 yılında Londra?da The Muslim Institute tarafından gerçekleştirilen ?İslam Dünyasına Bakış? konulu etkinliklere katılan Açe-Sumatra liderleri ile görüştü ve hareketin bir numaralı ismi Hasan di Tiro ile röportajını söz konusu dergide iki bölüm halinde yayınladı.[1]
Hasan di Tiro?nun, 1984-85 yıllarında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Turgut Özal?a mektup gönderdiğini gene Fehmi Koru tsunamiden hemen sonra Yenişafak?taki köşesinde kaleme aldığı 1 Ocak 2005 tarihli yazısında dile getirdi. 2007 yılında, sürgün hükümetinin başbakanı Malik Mahmud?la yaptığımız görüşmede, Londra?da bir Türk gazeteci ile görüştüklerini ancak ismini hatırlamadığını söyledi. Mahmud, söz konusu mektupla ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını söyledi.*
Di Tiro?nun Türkiye?den yardım talebinde bulunduğu bu mektubu aslında iki millet arasında kurulan ilişkilerin tarihi devamlılığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Bilinen tarihi verilere göre Türklerle Açeliler arasında üç önemli dönemde resmi yazışma yapıldığı biliniyor. Birincisi, Açe Darusselam Sultanlığı, Osmanlı Devleti ile doğrudan siyasi ilişkiyi 16. yüzyıl ikinci yarısında dönemin Açe hükümdarı Sultan Ali Mughayat Şah el-Kahhar?ın Osmanlı Sultanı?na elçileri vasıtasıyla gönderdiği mektup ile kurulduğu bilinir. İkincisi, 19. yüzyıl ikinci yarısında, Hollandalıların Açe?ye saldırmasından önce
Açe Darusselam Sultanlığı?ndan Abdurrahman Ez-Zahir başkanlığındaki elçi heyeti İstanbul?u ziyaret ederek, olası Hollanda saldırısının önlenmesi ve askeri yardımda bulunulması için İstanbul?da temaslarda bulundu. Son temas ise, yukarıda zikrettiğimiz üzere di Tiro?nun göndermiş olduğu mektuptur.
Di Tiro, Açe tarihine vakıf bir lider olması hasebiyle Türkiye Cumhuriyeti?nden yardım talebinde bulunması bir tesadüf değildir. Kaldı ki, tsunamiden sonra Açe?de yardım faaliyetinde bulunan Türklere gösterilen yakın ilginin, Helsinki Barış Anlaşması?nın ardından hareketin önde gelen isimleri tarafından, barışın sürekliliğin devamı konusunda Türk hükümetinden yardım taleplerinin olması hâlâ bu sosyal hafızanın devam ettiğini ortaya koymaktadır.
Açelilerin yukarıda zikrettiğimiz yardım taleplerine Osmanlı ve Tükiye?den olumlu cevap verilmemesine rağmen, Türk imgesinin Açe?de hâlâ canlı oluşu araştırılmaya değer bir konudur.
HASAN Dİ TİRO?NUN KISA YAŞAM HİKÂYESI
4 Eylül 1930 tarihinde Tiro köyünde dünyaya gelen Hasan di Tiro, ilköğrenimini dönemin Açe lideri Daud Beureueh?in 1931 yılında Sigli?de açtığı ilk modern okul olan Saadat?ul Abadiyah?de aldı.
Di Tiro, Daru?l İslam Hareketi?nin lideri Davud Beuereuh?un gözde öğrencilerindendi. Sigli?de Beureueh?in açtığı ilkokulda öğrenim gördü ve onun tavsiyeleri doğrultusunda[2], 1940?lı yılların sonunda bir üniversite kenti olan Cava Adası?ndaki Yogyakarta?da öğrenimini tamamladı ve ardından kazandığı bursla öğrenimine ABD?de devam etti. Yüksek öğrenimini Colombia Üniversitesi?nde Kamu Yönetimi ve Hukuku Bölümü ile, Fordham Üniversitesi?nde Siyaset Felsefesi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamladı.
New York?a yerleşen Di Tiro, 1953 yılına kadar BM Endonezya elçiliğinde çalıştı. Endonezya Merkezi Hükümeti tarafından Di Tiro?nun, 1953 yılında Darul İslam Hareketi ve Açe bağımsızlığı mücadelesi veren Davud Beureueh?in faaliyetleriyle ilişkisi olduğu anlaşılınca kendisine bundan vazgeçmesi söylendi. Ancak Di Tiro, hükümetin baskılarını ve insan hakları ihlâllerini eleştirerek, BM?de Endonezya İslam Cumhuriyeti?nin bir temsilciliğini açacağını bildirdi. Bunun üzerine, Endonezya hükümeti, Di Tiro?nun pasaportunu ve tüm yetkilerini elinden aldı.
Endonezya Cumhuriyeti?nin Birleşmiş Milletler?deki elçisi olarak görev yaptı. Bu görevi sırasında, Endonezya Cumhuriyeti?nin Açe-Sumatra üzerindeki baskı ve siyasal kararları üzerine ?isyan bayrağını? çeken di Tiro?nun diplomatik pasaportuna el konuldu. Uzun yıllar, bankacılık, petrol, doğal gaz, tarım-havancılık, gemicilik ve armatörcülük gibi alanlarda faaliyet gösteren Doral International Ltd. Adlı şirketin başkanı olarak çeşitli uluslararası şirketlerle ortaklık ve danışmanlık üzerine kurulu ilişkiler kurdu ve büyük bir başarı elde etti.
Evliliğinden olan oğlu, bir Amerikan üniversitesi?nde akademisyen olarak görev yapmaktadır.
BİR AYDIN OLARAK HASAN Dİ TİRO
Siyaset, tarih ve hukuk alanlarında otuza yakın eser kaleme alan di Tiro, yazmaya Cava?da lise öğrencisiyken başladı. Di Tiro, 1946 yılında 16 yaşındayken Fransız Devrimi?nin yanı sıra, İrlanda, Venezüella, Kolombiya ve Türkiye bağımsızlık hareketlerini konu alan analitik bir eser kaleme aldı. Di Tiro?un yıllar sonra Açe Bağımsızlık Hareketi?ni başlatmasında yukarıda bahsedilen ülkelerdeki özgürlük hareketlerinden büyük ilham aldığı anlaşılıyor. Di Tiro, yazmaya devam etti. Sırasıyla ?İslam Ulusunun Temelleri? (The Principles of an Islamic Nation/1947), ?Hollanda-Açe Savaşı? (The Dutch-Aceh War/1948), ?Demokrasi? (Democracy/1958). Demokrasi adlı eseri Malayca ve İngilizce olarak yayımlandı ve Endonezya devletinin üniter yapısına bir reddiye niteliği taşır ve bunun yerine Federal bir devlet yapısı öngörür. Di Tiro, bu eserinde, feredal bir yönetim biçimine geçilmediği taktirde, Cavalıların hakimiyetindeki Endonezya Devleti?nin zamanla parçalanacağı uyarısında bulunur. Bu uyarının ne denli haklı olduğunu ortaya koyması bakımından 1950?li yıllarda ortaya çıkan ve altmışların ilk yarısına kadar devam eden Darul İslam hareketi, 30 yıl devam eden Açe Özgürlük Hareketi, Papua New Gine?deki özgürlük yanlısı çabalar ve nihayetinde 1999 yılında Doğu Timor?un bağımsızlığını kazanması dikkat çekicidir. Kaldı ki, son günlerde yapılan kamuoyu yoklamalarında ülke halkının yarıdan fazlasının ülke birliği konusunda karamsar olması di Tiro?nun yıllar önce ortaya koyduğu tezin halen geçerli olduğunu gösteriyor.
?Dünyanın Gözleri Önünde? (In The Eyes of the World/1968) adlı eseri, yüzyıllar boyu bağımsız ve özgür yaşamış olan Açe halkının varlığını konu alıyor. Di Tiro, 1975 yılında Plano Üniversitesi tarafından hukuk alanında fahri doktora unvanına layık görüldü.
Açe-Sumatra yürütülen bağımsızlık mücadelesinin ilk yıllarında di Tiro, yazmaya da vakit buldu. Bu dönemde ?Açelilerin Dramı 1873-1978? (The Drama of Acehnese History, 1873-1978) başlıklı eserinde, di Tiro, 4 Aralık 1976 tarihinde ilân edilen Açe Bağımsızlık bilgirgesinin tarihi haklılığını ortaya koyuyor. Bu eserin yayınlanmasının ardında Suharto yönetimi Hasan di Tiro?nun ölü ya da canlı yakalanması emrini verdi. Bu süreçte Bağımsızlık İlanı?nda yer alan 24 kişiden 10?u 1981 yılında güvenlik güçlerinde öldürülmesi üzerine Açe-Sumatra Ulusal Özgürlük Hareketi (ASNLF) kuruldu. Bunu takip eden yıllarda Suharto yönetimi di Tiro?nun öldüğü konusunda ilânlar verdi. Ancak merkezi yönetimini, bağımsızlık hareketini bölme girişimleri olarak değerlendirildi. Endonezya?da bu ilânlar yayınlanırken, Hasan di Tiro Amerika ve Avrupa?da serbestçe dolaşıyordu. 1982 yılında benzeri bir açıklama yapıldığında Hasan di Tiro, bir davet üzerine Portekiz Parlamentosu?nda bir konuşma yapıyordu. Di Tiro, konuşmasının sonunda hakkında çıkan ölüm haberinin yayınlandığı gazeteyi gösterdiğinde salonda bulunan herkesin kahkahayı bastığı söylenir.
BİR LİDERİN GÜNLÜKLERİNDE ÜLKESİNE BAKIŞI
Hasan di Tiro?nun kaleme aldığı Özgürlüğün Bedeli: Bitmemiş Günlükler adlı eseri Türkçeye çevrildi. Hasan di Tiro bu eserinde 4 Eylül 1976 ile 29 Mart 1979 tarihleri arasında yaşadıklarını konu edinir. Aslında bu eser, Açe Özgürlük Hareketi?ni anlamak için yeterli olmasa da, hareketin liderinin hayatından bir kesit olması bakımından önem taşır. Di Tiro bu eserinde, sırasıyla Özgür Açe (Aceh Merdaka/AM), Açe Sumatra Ulusal Özgürlük Hareketi (National Movement Front of Acheh sumatra (NLFAS) ve Açe Özgürlük Hareketi (Aceh Gerakan Merdaka/GAM).
ÖZGÜRLÜK KADERIMDIR BENİM!
Di Tiro bu eserin giriş bölümünde: ?Bu kitabı, atalarımın kanıyla kutsal kılınmış bir davaya tanıklık edecek şehadetime hazırlık sırasında yazdım... Atalarımın uğruna canını verdiği özgürlüğümüzü korumak için bu hareketi başlatıyoruz. Şimdi sıra bize... Hayatım boyu kaderim olduğuna inandığım şeyi yapmaya nihayet karar verdim: halkıma ve ülkemi özgür kılmak için bu hareketi başlattım. Bu davaya öncülük etmek hayatımın misyonudur. Bu öncülüğü gerçekleştirmesem o zaman büyük bir hata yapmış olurum. Hayatım boyu zenginlik ve güç peşinde olmadım, çünkü bunlar zaten ülkemde sahip olduğum şeylerdi.?
Di Tiro?nun Açe?de bağımsızlık hareketini başlatmasının arka planında önemli bir tarih yatar. Uluslararası iş dünyasında önemli bir konuma gelen Hasan di Tiro hayatında büyük bir dönüm yaparak, 4 Aralık 1976 tarihinde Kuzey Açe?de Tjokkan Tepesi?nde (Alimon Dağı) 24 arkadaşıyla birlikte Açe-Sumatra Bağımsızlık Bildirisi?ni okuması ancak bu çerçevede anlaşılabilir. Hasan di Tiro?nun, soyisim olarak kullandığı Tiro, Kuzey Açe?de Sigli kasabasına bağlı bir köydür. Bu köyün önde gelen isimlerinden Teungku Chik di Tiro Muhammed Saman, Hollanda Savaşı?nın (26 Mart 1873 - 3 Aralık 1911) en kritik döneminde liderlik yaptı.
Açe İslam Sultanlığı?nın son hükümdarı ve 1903 yılında Hollandalılar tarafından Ambon?a sürgüne gönderilen ve orada hayatını kaybeden Muhammed Davud, sultanlığın bakiyesini Muhammed Saman?a devretti.[3] 4 Aralık 1976?da 25 yıl ayrı kaldığı Açe?ye geri dönen Hasan Di Tiro, bir anlamda Hollandalılara karşı bağımsızlık mücadelesinin kilit isimlerinden olan dedesinden kendisine miras kalan sorumluluğu tamamlamayı istiyordu.
Di Tiro, hareketin bayrağı olarak, alt ve üst sınırlarına iki siyah şerit çizilmiş Türk bayrağı seçmesinin de tarihi bir nedeni vardır. 16. yüzyıl sonlarından itibaren Açe Darusselam Sultanlığı, dönemin Osmanlı sultanınca gönderilen sancağı son döneme kadar bağlılığının bir göstergesi olarak kullandı. Modern dönemde, Osmanlı?nın yerini alan modern Türkiye Cumhuriyeti Açeliler için model teşkil etmeye devam etti. Bu bayrağın üzerinde yer alan siyah şeritler, vatan ve din yolunda verilen mücadelede şehit düşenlerin anısına çizildiği söylenir.
Di Tiro?nun, Bağımsızlık Bildirisi?ni okumak için 4 Aralık gününü seçmesinin de tarihi bir değeri vardır. Di Tiro, bu gerçeği şöyle dile getirir: ?3 Aralık 1911 tarihinde Kuzey Açe?de Tangse?de Teungku Chik Maat di Tiro Hollandalılarca şehit edildi. Hollandalılar 4 Aralık 1911 gününü Hollanda?nın uzun süren sömürge savaşında Açe Darusselam Devleti?nin bağımsızlığını yitirdiği gün olarak kabul ettiler. Bu yüzden bağımsızlık gününü 4 Aralık olarak belirledik.?
Hasan di Tiro, kurduğu şirketle, ABD, Avrupa, Ortadoğu?da uluslararası ticaret yapan şirketlerle petrokimya, gemicilik, inşaat, havacılık ve gıda alanlarına ortaklık, danışmanlık gibi ilişkiler kurdu. Ancak di Tiro, iş hayatıyla siyasal fikirlerini birbirine karıştırmadığını, bunun kendisiyle Açe halkı arasında özel bir konu olduğunu söyler.
Yukarıda zikredildiği üzere, Açe Bağımsızlık hareketi tarihi bir sürecin son halkasıdır. Hollanda Savaşı?nın ardından, Endonezya Cumhuriyeti kurulmasına Açe?nin ve Açelilerin büyük moral ve maddi destek sağladığı Endonezya?nın kurucu babaları ve ileri gelenlerince de kabul edilen bir gerçektir. Ancak Endonezya Cumhuriyeti?nin kuruluşunun ardından iç siyaset, Açe?nin, tıpkı Cava dışındaki diğer çevre adalar gibi verilen sözlerin yerine getirilmemesine ve merkezin hegomonyasına maruz kalmasına tanık oldu. 1953-1962 yılları arasında Açe, Teungku Daud Beureueh liderliğinde Kalimantan ve Batı Cava?da başlatılan ve Endonezya İslam Cumhuriyeti kurmayı amaçlayan Darul İslam hareketine katıldı. 1959 yılında Açe?ye ?özel statü? verilmesiyle Açe?deki ayrılıkçı hareket sona erdi. Ancak merkezi hükümet, tıpkı bağımsızlık yıllarının hemen akabinde olduğu gibi, bu sözünü yerine getirmedi. Bugüne kadar önemli araştırmalara konu olan bu hareket, Açe?nin bu harekete katılışı ve süreç başlıbaşına bir konudur. Darul Islam hareketini sonunda bastırmayı başaran merkezi hükümet, ekonomik ve sosyal özgürlüklerin kısılması ile Açe Bölgesi?in kalkınma yarışında geri kalmasına neden oldu. Hasan di Tiro?nun bağımsızlık hareketine girişmesinin iç siyasal gerekçesini burada görmek mümkün. Özellikle 1970?li yıllaran itibaren Kuzey Açe?de Lhokseumawe?de bulunan ve işletmeye açılan petrol ve doğal gaz yatakları yabancı şirketler (özellikle Exxon-Mobil) ve merkezi hükümet tarafından paylaşılmaya başlandı. Bölge halkı, ne bu yeni işletmelerde iş bulabildi, ne de merkezi hükümet Açelilere elde edilen büyük kazanaçlardan hak ettikleri payı verdi. Yukarıda bahsedildiği üzere, Hasan di Tiro, önemli bir işadamı olarak yaklaşık 25 yılını Amerika?da geçirmiş bir kişidir. Kuzey Açe?de petrol ve doğal gaz kaynakları bulununca, boru hattı gibi altyapı hizmetlerinin gerçekleştirmek üzere dönemin hükümetine başvurmuştur. Ancak di Tiro?ya bu süreçte rol verilmemesi, ekonomik olarak merkezi hükümetin Açelilere yönelik baskınının bir ifadesi olarak okunabilir.
Merkezi hükümetin Açe üzerindeki hegemonik yaklaşımı Açeliler nezdinde Hollanda sömürgesi ile özdeşleştirilir. Bu konuda di Tiro eserinde şöyle bahseder: ?Son otuz yıldır, Açeh-Sumatra halkı topraklarının Cavalı yeni kolonyalistlerce nasıl sömürüldüğüne şahit oldu. Malımızı mülkümüzü çaldılar, ürünlerimizi sömürdüler, çocuklarımızı eğitimden mahrum ettiler. Halkımızı fakirlik sarmalına gark ettiler...?
Hasan di Tiro, günlüklerinin 11 Şubat 1977 tarihli günlüğünde dönemin önde gelen Açeli liderlerinin desteği ve savaşa kalkışma arzusu karşısında Alimon Dağı?nda yaptığı konuşmada işin sadece silahla halledilemeyeceği ve hareketin tarihsel ve ideolojik altyapısına ne denli önem verdiğini ortaya koyacak şekilde söz konusu bağımsızlık hareketinin tarihi geçerliliğini ortaya koymak üzere Açeli kimliği, Açe tarihi, sömürgecilik sonrasında ortaya çıkan uluslararası yasalar bağlamında Açe?nin konumu, kendi geleceğini belirleme hakkı gibi bir dizi önemli konular hakkında bir konuşma yapar: ?... Açeli kimliği, Açe tarihi, sömürgecilik sonrasında Açe?nin konumu askeri değil, siyasal, kültürel ve eğitim konusuyla bağlantılıdır. Silahlı mücadeleye başlamadan önce bu konularda kendimizi bilinçlendirerek hazırlıklı olmalıyız. Silah ne ilk ne de son koşuldur! Biz, bağımsızlık elde etme şansımızı 1945 yılında yitirdik. O zaman elimizde pek çok silah vardı, ancak milliyetçilik bilincinden yoksunduk.?
Hollanda sömürgeciliğinin getirdiği siyasal baskıya, modern Endonezya yönetiminin getirdiği kültürel ve ekonomik dejenerasyon süreci de eklenince Açe-Sumatra Bağımsızlık Hareketi ortaya çıkmış oldu.
ULUSLARARASI DESTEK
Açe?den ayrıldıktan sonra Hasan di Tiro ve sürgün hükümetini oluşturan bakan kurulu, Avrupa ve ABD nezdinde haklarını aramaktan vazgeçmedi. Bu amaçla sürekli görüşmeler yapan sürgü hükümeti, bağımsızlığın sadece ülke topraklarında verilen mücadele ile gelmeyeceğinin bilinciydeydi. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere dünyanın önde gelen ülkelerinde hareketin meşruiyeti konusunda çalışmalar yapıldı. Bu bağlamda, hareket, Açe-Sumatra halkı adına 1991 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu?nda oturum hakkı elde etti. Burada Hasan di Tiro bir konuşma yaptı. Bunun akabinde, 17 Ağustos 1993 tarihinde, 25 üyeli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu?nda Açe-Sumatra konusunda yapılan E/CN.4/Sub 2/1993/L. 21 No?lu oylamaya katılan 13 oydan yedisi lehte oy kullandı. Açe-Sumatra bağımsızlığına destek veren ülkeler şunlardı: ABD, Fransa, İngiltere, Avusturya, Yunanistan, Cezayir ve Ukrayna. 1994 yılında yapılan özel oturumda Kamerun da destek veren ülkeler arasına katıldı.
SİLAHLI MÜCADELENİN BAŞLAMASI
Hareketin silahlı bir mücadeleye dönüşmesi 1989 yılına rastlar. Endonezya Ordusu?nun Açe?de sivil halka yönelik baskısının artması üzerine, Libya?da askeri eğitim alan 700 civarında GAM mensubu Açe?ye geri döndü.[4] 1990?lı yıllar giderek mücadelenin bir savaşa dönüşmesine tanık oldu. 1997 yılında yaşayan Güneydoğu Asya krizi ve ülkenin kötü yönetilmesi giderek dozu artan öğrenci gösterilerine yol açtı. Bu gelişmeler üzerine, 1998 yılı Mayıs ayında devlet başkanı Suharto istifa etti. Suharto ardından reform dönemi başladı. Ağırlıklı olarak Hıristiyan nüfusun yaşadığı Doğu Timor?da yapılan referandumda halk bağımsızlık yönünde oy kullandı. Böylece, Endonezya doğusundaki eyaletini kaybetti. Açeliler Doğu Timor?da yapılan referandumun benzerini talep ederek 8 Kasım 1999 tarihinde, yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı dev bir miting düzenlediler. Ancak Açelilerin bu talebi, merkezi hükümetten karşılık bulmadı, aksine, 1999 yılı sonbaharı ile birlikte ordu birliklerinin yeniden yoğun bir şekilde Açe topraklarında GAM avına çıkmalarına yol açtı.[5] 2001 yılında başlatılan barış görüşmeleri kısa bir süre sonra başarısızlıkla sonuçlandı. Megawati?nin devlet başkanlığına gelmesiyle Açe?de 2003 yılında Özel Hal İlân (DOM) edildi. Kısa bir özetini verdiğimiz bu çatışma döneminde, Endonezya uzmanı Cornell Üniversitesi?nden Benedict Anderson?un araştırmalarına göre, yaklaşık 20.000 (yirmibin) kişi hayatını kaybetti. Halkın büyük bölümü baskı ve şiddetle yüzyüze kaldı, pek çok çocuk yetim konumuna düştü. Özellikle başta Kuzey Açe olmak üzere genelde Açe?nin her bölgesinde yaklaşık 140.000 evlerini terk etmek zorunda kaldı ve mülteci konumuna düştü. Binlerce kişi siyasal mülteci sıfatıyla Malezya, Avustralya, Amerika, Danimarka gibi çeşitli ülkelere göç etti. Bu dönemde yaşanan insan hakları ihlalleri ile ilgli Endonezya Ulusal İnsan Hakları Komisyonu (Komnas HAM)?nda 1600 dosya açıldı.[6]
AÇE?NİN BARIŞLA BULUŞMASI
15 Ağustos 2005 tarihine kadar ilki 2002, diğeri 2003 yılında olmak üzere iki kez barış girişim yaşandı. Ancak arzu edilen sürekli barış sağlanamadı. Tsunaminin yaşandığı 26 Aralık 2004 yılı Aralık ayına kadar etkisini gösteren askeri operasyonlar sırasında faili meçhul cinayetler, adam kaçırmalar, işkenceler, ırza tecavüzler, sürgünler gündeme geldi. Açe halkının referandum talepleri merkezi hükümet tarafından kabul görmedi. Tsunami felâketinin ardından, aslında daha önce başlayan barış görüşmeleri hız kazandı. Finlandiya eski devlet başkanı Martti Ahtisaari?nin başında bulunduğu Crisis Management Initiative adlı sivil toplum örgütünün aracılığı ile GAM ve merkezi hükümet arasında 15 Ağustos 2005 tarihinde barış anlaşması imzalandı.[7] Devlet başkanı Susilo Bambang Yudhoyono Açe bölgesine daha fazla özerklik tanımanın yanı sıra, GAM?ın yasadışı yöneticilerine de özgürlük tanımayı vaat etti.
GAM ve Endonezya merkezi hükümeti arasında kalıcı barışın olumlu sonuç vermesinde GAM?ın bağımsızlık arzusundan vazgeçmesi bunun yerine özel otonom hakkını kabul etmesinin büyük rolü oldu. Bununla birlikte, GAM yöneticileri arasında ?otonom? kavramının içeriği konusunda belirsizlikler olmakla birlikte, bunun ?öz yönetim hakkı? (self-government)?nın kazanılması şeklinde yorumlandığını söylemeliyiz.[8] Merkezi hükümet tarafında ise Açe?de yerel partilerin kurulabilmesinin katkısı göz ardı edilemez. Ayrıca, daha önceki anlaşma girişimlerinden farklı olarak üçüncü taraf olarak AB ve ASEAN?ın barış izleme komitesinde aktif rol almaları önem taşıyordu.[9]
Bugün üçüncü yılını geride bırakmış olan barış anlaşması, kaderin bir cilvesi olarak, 26 Aralık 2004 tarihinde deprem ve tsunami ile birlikte gerçekleşti. Bu anlamda, söz konusu doğal felâket, Açe halkı tarafından bir kurtuluş olarak yorumlanmaktadır.
[1]Fehmi Koru, ?Açe-Sumatra Devlet Başkanı Tunku Hasan di Tiro İle?, İslam Dergisi, Yıl 2, Sayı 13, Eylül, 1984, s. 17-19.
*Söz konusu mektupla ilgili olarak Sayın Korkut Özal ve ANAP?a yaptığımız müracaatlardan olumlu bir yanıt alamadık.
[2]12 Temmuz 2008 tarihinde, Davud Beureueh?ın oğlu Ma?mun Davud ile Sigli?de yaptığımız mülâkattan.
[3]John Martinkus, Indonesia?s Secret War in Aceh, Random House, Avustralya, 2004, s. 55.
[4]Samantha F. Ravich, ?Eyeing Indonesia Through The Lens of Aceh?, Islam, Politics and Law in South East Asia, Compilation, 2004, s. 13. (Not: GAM?ın Bireun bölge komutanı (Panglima) Derviş Jeunib, kendisiyle yaptığımız görüşmede, bu sayıyı teyid etti.)
[5]Bu süreçte yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak Türkiye?de Yeni Şafak gazetesinde yazan ünlü dış politika yazarı İbrahim Karagül köşesinde yer verdi.
[6]Karim D. Crow, Aceh-The ?Special Territory? in North Sumatra: A Self-Fulfilling Promise? (Islamic Peace Forum, (ABD), Journal of Muslim Minority Affairs, Vol., 20, No. 1, 2000, s. 3-4.
[7]Edward Aspinall, ?The Helsinki Agreement: A More Promising Basis for Peace in Aceh?, East-West Center, Washington, 2005, s. viii.
[8]2007 yılı yaz aylarında kendisiyle yaptığımız görüşmede, Muhammed Nur Djuli bu konudaki sıkıntıları dile getirdi.
[9]Edward Aspinall, s. 6.