Ocak ayında çıkacak külliyatta bu kez 1952-1985 yılları arasında doğan yazarların öyküleri yer alacak.
1970'li yılların dört başı mamur neşeli radyo tiyatrolarını, arkası yarınlarını hatırlatan 'Sesli Edebiyat-Öyküler Sesleniyor' adlı projenin ikinci ayağı için çalışmalar başladı. Türk edebiyatının 100 usta yazarının 100 öyküsünün özgün müzikler eşliğinde seslendirildiği 20 CD'lik külliyata bu kez 1952-1985 yılları arasında doğmuş yazarların öyküleri dahil edilecek. Böylece 'sesli öyküler antolojisi' tamamlanmış olacak. Projenin ilk bölümü, 2007'de tamamlanmıştı. İkinci etap için kolları sıvayan proje ekibi, ocak ayına doğru çalışmalarını tamamlamayı arzuluyor. İlk set için güzel tepkiler aldıklarını söyleyen projenin genel koordinatörü Göksenin Göksel, 'Çalışmada emeği geçenlerin ve dinleyicilerin geri dönüşleri çok mutlu ediciydi. Bu çalışma Türkiye'de ilk kez yapılıyordu. Yazarlar, yayınevleri ve seslendirme sanatçıları ortaya çıkacak ürünle ilgili bir fikir sahibi değildi. Ürünü gördükten sonra böyle bir projenin içinde yer almaktan onur duyduklarını söylediler.' diyor. Modern zamanların insanının 'kitap okuyamama' bahanesinin önünü tıkayan sesli öyküler, sayfalar arasında çıkılan uçsuz bucaksız yolculuğun hazzını vermese de meraklılarını sevindirmiş anlaşılan.
Denizbank Kültür Yayınları işbirliğiyle gerçekleştirilen projenin ilk ayağında 1840-1951 arasında doğmuş Ömer Seyfettin'den Sait Faik'e, Reşat Nuri'den Oğuz Atay'a, Nezihe Meriç'ten Adalet Ağaoğlu'na, Ülkü Tamer'den Mustafa Kutlu'ya, Halikarnas Balıkçısı'ndan Selim İleri'ye 100 öykü ustasının birer öyküsü yer alıyordu. Öyküleri Cüneyt Türel, Levent Üzümcü, Müşfik Kenter, Oya Küçümen, Rüştü Asyalı, Yekta Kopan, Yetkin Dikinciler gibi usta tiyatro sanatçıları seslendirmişti. İkinci çalışmada ise Ayfer Tunç'tan Ayşe Sarısayın'a, Behçet Çelik'ten Cemal Şakar'a, Necip Tosun'dan Murat Gülsoy'a, Müge İplikçi'den Sadık Yalsızuçanlar'a, Ramazan Dikmen'den Uğur Özakıncı'ya, Yekta Kopan'dan Yıldız Ramazanoğlu'na 100 yazarın 100 öyküsü seslendirilecek. Usta tiyatrocuların sese sarılmış kelimeleri, karanlığın içinden seslenen renkli bir o kadar da samimi kahramanlar, yine dört bir yanda dolanacak.
'Kendi öykümü yeniden yaşadım'
'Öyküler Sesleniyor'u körler için sinema olarak tanımlayan Göksenin Göksel ve çalışmalarının bir antoloji olmadığını söylüyor: 'Öyküler Sesleniyor form olarak bir antoloji fakat bir öykü antolojisi değil. Biz başına bir kelime daha koyuyoruz, bu bir sesli öykü antolojisi diyoruz.' Proje ekibi, ikinci sette daha az zorlanmış. Çünkü öyküsü seslendirilen yazarların pek çoğu hayatta. Birinci sette karşılaştıkları varisler, telifler vs. gibi küçük sıkıntılar bu kez yaşanmamış. Peki, bu öyküler nasıl seçiliyor? Göksenin Göksel, bu zorlu seçimi şöyle anlatıyor: 'İlk kıstasımız öykünün süresi. İkinci kıstasımız ise öykülerin seslendirmeye uygun ve dinleyicinin kolaylıkla algılayabileceği bir kurguda olması.' Proje ekibi, özellikle öykücülerden çok farklı dönüşler almış. Kimisi 'Kendi öykümü yeniden yaşadım.' derken, kimisi de, 'Öykümü sanki yeniden yazdım.' gibi sözlerle dile getirmiş duygularını.
Projenin sonunda rakamlarla pek çok sayısal bilgiyi açıklayacaklarını söyleyen Öyküler Sesleniyor'un yapımcısı Füsun Aymergen, ikinci set için 750-800 arası kitap taradıklarını ve yaklaşık 7.000 öyküden bir seçki oluşturduklarını söylüyor. Tadımlık birkaç sonuç açıklarsak; ekibin özellikle dikkatini çeken, 80 darbesinden dolayı çok fazla eser verilmemiş ve öykülerin temaları değişmiş.
Kitabın sayfalarını okşamak, kokusunu duymak ve kelimelerin boşlukları arasında dolaşmak şüphesiz daha keyifli. Lakin kulağınıza fısıldanacak tatlı tatlı hikayeleri dinlemek hiç de yabana atılacak bir tecrübe olmasa gerek.
Musa İğrek - Zaman