Dolar

34,8785

Euro

36,7961

Altın

3.045,64

Bist

10.123,08

Moro savaş mı demek?

Morolular, Güneydoğu Asya?nın cana en yakın insanları olarak anılır. Yıllardır işgallerle boğuşuyorlar. Binlerce şehid ve yetim verdiler. İHH bu ramazan da onları yalnız bırakmadı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-25 00:58:00

Moro savaş mı demek?

 

Murat Yılmaz / Moro / TİMETURK 

İHH İnsani Yardım Vakfı olarak Ramazan ayı öncesinde yeniden kanlı çatışmaların yaşandığı Filipinler sınırları içerisinde bulunan Moro?daydık. Muhacirleri, yetimhaneleri ve yarım asra yakın bir süredir devam eden mücadeleleriyle havadan ve karadan yüzlerce kilometre yol katettiğimiz Moro?da olmak farklı bir deneyimdi.  ,

Moro Müslüman demek 

Güneydoğu Asya?da Çin denizi ile Büyük okyanus arasında yer alan Mindanao, Sulu, Palavan, Basilan ve Tavi Tavi adaları İslam?ın bölgede uzun yıllardır yaşandığı coğrafyalardır. Bölgenin Müslüman halkı için kullanılan Moro ismi, Katolik İspanyolların başlangıçta Faslı ve Endülüslü Müslümanlara verdikleri, Müslüman anlamındaki ?moor?dan gelmektedir. Bangsamoro ise ?Müslümanların diyarı? anlamına geliyor. Dolayısıyla Müslümanların yaşadıkları adalar ve Bongsamoro sürekli birlikte anılıyor. Bugün bu adalarda 10 milyonun üzerinde Müslüman yaşarken tüm Filipinler?de ise bu sayı 12 milyonu bulmaktadır.  

İslamla bin sene önce tanıştılar 

9. yüzyılda Çin ve Burunei?den bölgeye ulaşan Müslüman tüccarların etkisiyle ilk defa İslamla tanışan bölgenin putperest halkı, İslam dininin emir ve yasaklarına uymaya başladılar. Güçlü bir motivasyonla ve hızlı bir biçimde coğrafyanın tamamında yayılmaya başlayan İslam, zamanla bugünkü Filipinler devletinin tamamına ulaştı. 1450 ve 1515 tarihlerinde Sulu ve Mindanao adasında iki İslam Sultanlığı?nın kurulmasıyla bir devlet düzenine de kavuşan Moro?da Müslüman halkının yaşamları Macellan?ın İspanya adına bölgeye ulaşmasıyla tamamen değişti.  

İspanyolların İslam?ın tüm adalarda kök salmaya başladığı bir dönemdeki işgali yoğun bir karşı koyuşla geri çevrilmeye çalışılsa da, bölgenin son yöneticilerinden Raja Süleyman?ın 1571 yılındaki direnişinin kırılmasıyla bölgedeki İslami ilerleyiş de durdu. İspanyollar kuzey adalarını ele geçirdikten sonra tüm güçleriyle Mindanao ve çevresindeki Müslüman adalara saldırdılar; fakat başarılı olamadılar. Gerilla taktiği ile düşmanına karşı koyan Morolular, İspanya ordularına geçit vermediler.  

ABD bildiğiniz gibi? 

Sonrasında üç buçuk asır boyunca bölgedeki egemenliği devam eden İspanya, misyonerlerin yoğun çalışmalarıyla Müslümanların yaşadıkları güney adaları hariç bugünkü Filipinler?in neredeyse tamamını Katolikleştirdi. İspanyolların bölgeden çekilişi ABD?nin 1898 yılında coğrafyaya hâkim olmasına kadar devam etti. Tıpkı İspanyolların yaptığı gibi ABD de başta Moro olmak üzere bölgede büyük katliamlar yaptıktan sonra coğrafyaya hâkim oldu. 124 bin ABD askeriyle başlayan ve üç sene süren kuşatmada 700 binin üzerinde insan hayatını kaybetti. 

ABD hâkimiyetindeki Filipinler II. Dünya Savaşı sırasında Japonların eline geçti. Savaş sonrasında ise 1946 yılında bugünkü Filipinler devleti oluşturuldu. Bölge Müslümanları ise kendilerine sorulmaksızın dâhil edildikleri bu yeni devleti kabul etmediler. Müslümanların ABD?ye yaptıkları özgür ve bağımsız bir devlet olma amaçlı ziyaretleri bir netice vermeyince bölgede bu kez Filipinler yönetimine karşı 19. yüzyılın ikinci yarısındaki ilk mücadele de bu şekilde başlamış oldu.  

Katliamlar direniş örgütlerini çıkardı 

800?ünde insan yaşamının bulunduğu 7100 adadan müteşekkil Filipinler Devleti, başta Mindanao olmak üzere Müslümanların yaşadığı adaların tamamını bilinçli bir yoksullaştırma ve istikrarsızlaştırma sürecine maruz bırakıldılar. Müslümanların yaşadıkları alanlara hiçbir yatırım yapılmazken, özellikle 60?lı yılların sonundan itibaren yoğun bir saldırı süreci başladı. Camilerde, sokaklarda katliama uğrayan Morolular, aynı akıbeti yaşamak istemeyenlerin evlerini terk etmeleriyle mülteci akınlarıyla tanıştılar. Bu bitmeyen istikrarsız ortam bölge Müslümanlarını örgütlü bir yapı içerisinde hareket etmeye itti. Böyle bir ortamda içinde Selamet Haşimi ve Nur Misuari gibi uzun yıllar bölgedeki direnişi örgütleyecek olan isimlerin de bulunduğu Mora Ulusal Kurtuluş Örgütü (MNLF) 1972 yılında kuruldu. Tam bağımsızlık hedefiyle yola çıkan MNLF içerisinde 1976 yılında Filipinler hükümetiyle Trablus?ta yapılan ve aynı ismi taşıyan anlaşma sonrasında ciddi ayrılıklar çıktı. Anlaşma şartlarını beğenmeyen ve Misuari?yi işbirlikçilikle suçlayan Haşimi, 1977 yılında Moro?nun ikinci direniş örgütü olan Moro İslami Kurtuluş Örgütü?nü (MILF) kurdu. 2003 yılındaki vefatına kadar yapının başında bulunan Haşimi?nin yerine bugün de aynı görevde bulunan Murat Süleyman geçti.  

Bir yerleşimci meselesi daha? 

1977 Trablus Anlaşması?nın bozulması fazla zaman almadı ve 1980 yılında çatışmalar yeniden başladı. Filipinler?in bozduğu anlaşma sonrasında tekrar tekrar görüşmelerde bulunulduysa da bunlardan çok azı netice verdi. Başarılı olanlardan bir diğeri 1993 yılında Endonezya?da imzalanan İlkeler Anlaşması oldu. Üç yıl devam eden görüşmeler akabinde Moro?ya özerklik veren anlaşma MNLF ile 1996 yılında Cakarta?da imza edilerek uygulamaya geçildi. Bir sene sonra bu kez MILF ile Filipinler arasında ateşkes anlaşması imza edildi. Fakat Moro Özerk Devleti?ni oluşturacak şehirlerin demografik durumlarıyla ilgili olarak çıkan anlaşmazlıklarla bu anlaşma da başarılı olmadı. Bu uzun tarihi süreç boyunca mücadele ise tüm şiddetiyle devam etti. Morolular kıt imkânlarıyla savaşı sürdürürken her saldırı sayıları yüz binleri aşan yeni mülteci dalgalarını oluşturdu. Maalesef bu insanların çok azı hariç evlerinden uzaklaşanlar bir daha geri dönemediler. Bataklık kenarlarında, sefalet içerisinde başlayan mülteci hayatlar zamanla bu yerleşkelerden de göç edilerek devam etti. Müslümanlara ait bulunan balta girmemiş ormanların bulunduğu verimli ve bereketli arazilere ise Katolik yerleşimciler iskan ettirildi. Ayrıca yerleşimcilere iş imkânları sağlanarak, zengin olmaları sağlandı. Bu yerleşimci politikası süreç içerisinde o kadar ileri boyutlara getirildi ki zamanla Müslümanlar adada azınlık durumuna düşürüldüler. Bugün 30 milyonluk Mindanao adasının yalnızca 10 milyonu Müslüman?dır.  

Moro?da bu şekilde 40 yıla yakın bir süre devam eden baskı ve saldırı döneminde 125 binin üzerinde insan hayatını kaybederken, yüz binlercesi de evlerinden yurtlarından göç etmek zorunda kaldılar.  

MILF mücadeleye devam ediyor 

Başlangıçta bağımsızlık hedefiyle yola çıkan Moro?daki her iki hareket de süreç içerisinde özerkliğe rıza gösterirken, liderliğini Nur Misuari?nin yaptığı MNLF hareketi Filipinler devletiyle direkt işbirliğini devam ettirmektedir. MILF ise Filipinler yönetimine karşı silahlı mücadeleyi sürdüren yapıdır.  

Barışa dinamit Anayasa Mahkemesi?nden 

Moro?yu uzun aradan sonra dünya gündemine taşıyan olay ise 4 Ağustos 2008 tarihinde yapılması öngörülen anlaşmanın Filipinler Anayasa Mahkemesi tarafından son anda bozulmasıyla yaşandı. 11 yıl aradan sonra 3 sene 8 ay süren görüşmeler sonrasında hazırlanan anlaşmanın savaştan beslenen bir takım Filipinli yöneticilerin başvurularıyla bozulması Ramazan ayı öncesinde bölgeyi yeniden kan gölüme çevirdi. Anlaşma Müslümanlara güneyde, kendi temel kanunları, polisi ve iç güvenlik kuvvetleriyle yurtlarını kurma hakkı veriyordu. Bölge kendi banka ve finans sistemini, sivil servislerini, eğitimini, yasama ve seçim kurumlarını kurabilecekti. Bölgenin içindeki mineraller ve diğer doğal kaynakların çıkarılması ve kullanılmasında tam kontrol bulunmaktaydı. Kendi yöneticileri tarafından idare edilecek olan Moro, diğer ülkelerle ticari anlaşmalar yapıp ticari heyetler gönderebilecekti. Ayrıca bölge, Birleşmiş Milletler ve Güneydoğu Ülkeleri Birliği'ne de temsilci atayabilecekti. 

Anlaşmanın son anda bozulması bölgedeki istikrar ve barış hedeflerini yeniden boşa çıkarttı. Savaşın hemen akabinde İHH ekibi olarak bulunduğumuz Kotabato bölgesinin kuzeyi ise savaşın merkez coğrafyalarından oldu. Yarısından fazlası Müslüman olmak üzere her iki taraftan da toplam 500 binin üzerinde mültecinin bulunduğu Moro?da hayatını kaybedenlerin sayısı ise 400?ü aştı.

İsmi ?Hatice? olsun 

Yoğun bir biçimde muson yağmurlarının da devam ettiği coğrafyada gerçekleşen sel afetleriyle zor durumda kalan insanlar, savaş ve bu yeni mülteci dalgasıyla da daha da zor bir durumla karşı karşıya. Bir kısmını ziyaret ettiğimiz ve insani yardımlarda bulunduğumuz mülteci aileleri bataklık kenarlarında, çadır bezlerinin altında gıdasız, ilaçsız bekleyişlerini sürdürüyorlar. Bu mekânlarda doğum yapan kadınlar var. Hatta beş günlük bir kız çocuğuna ailesinin isteği üzere ?Hatice? ismini verdik. Mülteci kamplarında görüşme yaptığımız mülteciler evlerinin yakılıp yıkıldığından ve tüm eşyalarının yağmalandığından bahsettiler. Hâlihazırda dünyanın hiçbir yerinden yardım alamayan bu insanlar bir an evvel bölgede istikrarın sağlanmasını ve evlerine geri dönecekleri günü beklemeye devam ediyorlar.   

Görüşme fırsatı bulduğumuz MILF?in Siyasi İşler Sorumlusu Gazali Cafer?in sözleriyle bitirelim: ?İslam ülkelerine, Türk hükümetine ve Türk liderlere bir mesaj göndermek isteriz. Lütfen Mindanao?da olanları dikkatle incelesinler. Bu problemin çözümünde bize büyük yardımları dokunabilir. Şu zamanda Bangsamoro halkının desteğe çok ihtiyacı var. Biz maddi hiçbir şey istemiyoruz. Bize sadece Mindanao?da barışçı, akılcı, kalıcı ve kabul edilebilir bir çözüm elde etmememiz yönünde destek olmanızı istiyoruz. Sizden ve uluslararası kamuoyundan tek istediğimiz bu.?    

 

 

Haber Ara