Fikri Türkel yazdı...
'Döner'den bir dünya markası çıkacak mı?
Türkiye'de günde kaç ton döner tüketildiğini biliyor musunuz? Duyunca çok şaşırdım. 2 bin 500 ton döner işlenip satılıyor. Bu kadar etkili bir hizmetin markasının olmaması üzerinde düşünülmelidir.
Türkiye'de döner deyince iki isim akla geliyor: Hosta Döner ve Bereket Döner. Ankara merkezli Hosta'yı son yıllarda şubeleşme atağı içinde görüyoruz. Ben sizlerle Bereket Döner'in hikâyesini ve kurucusu Hayrettin Taşkıran'ın ufkunu paylaşmak istiyorum.
1984 yılında liseyi bitirip İstanbul'a çalışmaya gelen Hayrettin Taşkıran, Beyoğlu'nda dönercide çırak olarak çalışmaya başlıyor. Oluşturduğu güven ve çalışkanlığı ile birkaç yıl içinde dönerci dükkânının başına geçiyor.
Bereket Döner'in ilk kuruluşu 1989 yılı kabul edilebilir. İşin daha sistemli hale getirilmesi de Taşkıran'ın yönetimiyle başlıyor. Müşterinin memnuniyeti, yeni dönerci noktalarının açılması yönünde adım atılmasını sağlıyor. Laleli'deki Bereket'in açılması da böyle oluyor. O yıllardaki talep 4 dönerci noktasını da beraberinde getiriyor. On yıllık klasik hizmet anlayışından sonra 1999'da İkitelli'de günlük 3 ton kapasiteli döner işleme merkezi açılıyor.
Bu dönüşümdeki temel şüphe şuydu: Endüstriyel dönere geçince acaba kalitede sorun yaşanacak mı? Yaşanmadığı görüldüğü gibi farklı kesimlerden talepler gelmeye de başladı. 2002'ye kadar çok ortaklı şekilde gelen yapı zamanla bundan sonra Taşkıran'ın yönetimiyle devam etmeye başlıyor. O tarihten sonra da, onun vizyonuyla yeniden şekillenmeye başlıyor.
Geçen yıl Hadımköy'de yeni bir işleme merkezi kuran Taşkıran, artık dönerciliği dünyaya taşıma noktasına gelmiştir. Günde 30 ton gibi mütevazı bir üretim gerçekleştirmesine karşı, pazarda rakipsiz büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir. Geçen yıl yüzde 100'den fazla büyüyen Bereket Döner, bu yıl da yüzde 45 büyüme hedefi koymuştur.
Sağlıklı tedarik açısından memleketi Tokat-Niksar'da mezbaha kuran Taşkıran, işleme tesisinde de 150 kişi istihdam ediyor. Halen ayda 1.000 dana ihtiyacı içinde olduklarını söyleyen Taşkıran'ın hedefinde birkaç çiftlik oluşturma düşüncesi de yer alıyor. Bunun için belirlediği bir iki yerle görüşmeleri sürerken ona yakın bir yerde yeni bir işleme merkezi de planlanmakta.
Dönerciliğin markalaşmamasının en önemli sebebi; işin kayıt dışına açık ve standart zorunluluğu olmamasındandır. Yaprak dönerin standardı olmadığı gibi soğuk zincir dağıtımı olmadığı için sağlık açısından doğru da değildir.
Bu şartlara rağmen halen 35 Bereket Döner satış noktası bulunuyor. Fakat şimdilik Bereket Döner, ağırlıklı olarak hotel, restoran ve cateringlere servis sunuyor. Kısmen Tansaş'larda bulunmasına rağmen dağıtımın zorluğu açısından nihai tüketiciye yönelik olarak orta vadeli bir strateji izlemektedir.
Son bir yılda yurtdışından gelen yoğun taleplerle Bereket Döner, yeni bir strateji izlemeye başladı: Mevcut know how'unu paylaşmak ve geleneksel döner kültürümüzü dünyaya yaymak. Hayrettin Bey, halen Cezayir, Romanya ve Japonya'da bu alanda somut projelerin oluştuğunu belirtiyor.
Beyhatun ailesi Cezayir'de 8 döner restoranı açmış durumda. Şimdi Taşkıran'la beraber ve Bereket Döner sistemiyle ileri işleme tesisi kurup işi daha profesyonel bir yapıya oturtmaya başladı.
Yine Romanya'da bir Türk grubu ile birlikte 8 milyon Euro'luk bir yatırım projesi de yine Bereket Döner'in tecrübeleriyle kurulma noktasına geldi.
Asıl ses getirecek olan ise Tekofax'ın kurucusu Ayhan Bermek'in Japonya'da döner zinciri oluşturma konusunda somut adımlar atmasıdır. Japonya'da gıda dağıtımı da yapan Bermek'in döner projesine Japonların da büyük ilgi gösterdiği biliniyor. Bermek, halen orada gıda dağıtımı da yapıyor.
Bereket Döner'in sistemini kurmak için Malezya'dan da talep geldiğini söyleyen Taşkıran, Avrupa'daki dönercilerin de sistem konusunda bilgi için geldiklerini belirtiyor.
Dönerde kırılma noktası oluştuğu anlaşılıyor. Bakalım bundan sonra işi global marka haline kim getirecek?
ZAMAN