Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, borcun vade ve döviz yapısında sağlanan gelişmeler sayesinde, Türkiye'nin döviz kurları ve faiz oranları kanalından gelebilecek dışsal şoklara karşı çok daha güçlü bir konumda bulunduğunu söyledi.
Erdoğan, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlediği basın toplantısında dünyada yaşanan ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
Kayıtdışı ekonomiyle mücadelede önemli idari ve hukuki düzenlemeleri yapmaya devam ettiklerini belirten Erdoğan, bu alanda mali alandaki ve çalışma hayatındaki denetimlerin sıklaştırılacağını, kurumlar arası eşgüdümün güçlü hale getirileceğini bildirdi ve hükümetin kayıtdışı ekonomiyle mücadeleye yönelik kapsamlı stratejisini ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi. Erdoğan, 'Kayıtdışı ekonomiyle mücadeledeki başarımız haksız rekabetin önlenmesine, vergi yükünün azaltılmasına ve yükün tüm vatandaşlarımız arasında daha adil bir şekilde paylaşılmasına imkan verecektir' dedi.
Kamu borcunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının AB üyesi ülkelerde ortalama yüzde 60 seviyelerindeyken, bu oranın Türkiye'de 2007 sonu itibariyle yüzde 39 düzeyine kadar çekildiğini belirten Erdoğan, bütçe açığında 2005 yılından itibaren, borç stokunda ise 2004 yılından itibaren Maastricht Ekonomik Kriterlerinin karşılandığına dikkati çekti. Başbakan Erdoğan, 'Hedefimiz kamu borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranını 2012 yılı sonu itibariyle yüzde 30'a indirmektir' dedi.
'Dikkat edilirse ne 90'lı yılların ne 2000'li yılların krizleri noktasında, böyle bir şeyi ülkemiz hamdolsun yaşamamıştır ve yaşamayacaktır da...' diyen Erdoğan bu süreçte Merkez Bankası'nın son derece kararlı bir duruş ortaya koyduğunu ve koymaya devam ettiğini vurguladı. Erdoğan 'Arz yönlü fiyat baskılarının ortadan kalkmasıyla birlikte enflasyonda tekrar güçlü bir düşme eğilimi yakalanacaktır. Para politikası alanında sergilenen bu kararlılık ve fiyat istikrarı noktasında elde edilecek başarı beklentilerin iyileşmesi kanalıyla ülkemizin risk priminin azaltılmasına da katkı sağlayacaktır' diye konuştu.
Erdoğan 2007 yılı itibariyle cari açığın yarısından fazlası borç oluşturmayan sermaye akımları ile finanse edildiğini vurguladı ve döviz geliri olmayan firmaların döviz riski konusunda daha dikkatli olmasını istedi.
Başbakan Erdoğan, son 6 yıllık dönemde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen özelleştirme ve varlık satışı tutarının 50 milyar doların üzerinde olduğunu bildirdi.
Dünyadaki yaşanan krizde önemli bir unsur olan bankaların ve piyasanın likidite durumu ilgili kurumlarca çok kısa aralıklarla ve yakından izlendiğiğini de kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
'Küresel ekonomide yaşanan kriz, sağlam zemine oturan ve etkin çalışan bir mali sektörün önemini bir kez daha çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Buradaki kritik nokta krizlere karşı dayanıklı bir mali sektör altyapısının krizler oluşmadan önce tesis edilmiş olmasıdır. Bugün birçok gelişmiş ülkenin gündemine, yeni aldığı mali sektör reformlarını ülkemizin son dönemde gerçekleştirmiş olması Türkiye'ye önemli bir dayanıklılık kazandırmıştır'
'Ekonomide morallerin yüksek olması önemli'
Bakanların, ilgili tüm kurumların, ekonominin tüm aktörlerinin bugün küresel dalgalanmayı çok yakından takip ettiğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
'Yapılması gereken bir şey olduğunda, bir önlem alınması gerektiğinde bunlar hiç tereddüt etmeden uygulanmaya konuluyor.
Bu noktada, ekonomide morallerin yüksek olması, beklentilerin iyimser yönde olması son derece önemlidir. Son 6 yılda ekonomide elde ettiğimiz başarı hükümetimizin tesis ettiği güven ve istikrar sayesinde oluşan moral ve iyimserlik zemininde ilerlemiştir.'
Beklentilerin kötü seyrettiği, morallerin bozuk olduğu bir ortamda yatırımın, üretimin, ihracatın, istihdamın olamayacağını belirten Erdoğan, bu sürecin en önemli anahtarının 'sihirli' diye nitelendirdiği 'güven ve istikrar' olduğunu söyledi. Erdoğan, 'Güveni ve istikrarı asla gölgelememek, sarsmamak gerekir. Tabii ki, üzülerek gördük ki, geride bıraktığımız 6 yıl içinde milletçe elde edilen tarihi başarılara rağmen kimi çevreler ısrarla ve inatla olumsuz, karamsar senaryolar çizdiler, çizmeye de devam ediyorlar' dedi.
Altı yıl boyunca 'kriz' kelimesini ağzından düşürmeyenlerin, kriz için tarih bile verdiğini söyleyen Erdoğan, bu beklentileri boşa çıkardıklarını ifade etti.
'Bebek ölümleri araştırılıyor'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'deki bir hastanede yaşanan bebek ölümleriyle ilgili olarak, 'İhmal olabilir, hijenik koşullar olabilir. Maalesef bunlar üzücü konular. Bakanım nihai neticeyi bildirecek, konu araştırılıyor' dedi.
Erdoğan, İzmir'deki bebek ölümleriyle ilgili bir soru üzerine, 'Sağlık Bakanından konuyla ilgili bilgi aldığını, bakanlığın olayda ihmal olup olmadığını araştırdığını' söyledi.
Başbakan Erdoğan, 'prematüre doğumların her zaman risk taşıdığını' belirterek, 'İhmal olabilir, hijyenik koşullar olabilir. Maalesef bunlar üzücü konular. Bakanım nihai neticeyi bildirecek. Konu araştırılıyor' dedi.
Erdoğan, 'Ben sadece bir şey söyledim. O da şudur: Yalan yanlış ile bize yaklaşanlara doğrusunu söylemek benim ve arkadaşlarımın görevidir. Ve bu yalan yanlışı bize yakıştıranlar hangi tonda bize yaklaşıyorlarsa, aynı tonda cevaplarını alırlar. Olay budur...
Gümrük olayına gelince, Rusya ile yaptığımız görüşmeler bana göre büyük ölçüde neticeyi aldık. Burada ufak tefek bazı şeyler olabilir ama bunları da arkadaşlarımız ilgili kurum ve kuruluşlarda görüşmek müzakere etmek suretiyle aldılar. Ve zaman içinde, inanıyorum ki karşılıklı mutabakat ile birçok sorunlar çözülebilir. Çünkü Rusya ile sürdürülen sürecin durdurulması veya engellenmesi ihracatçı kesimimin büyük kısmını ciddi anlamda olumsuz etkileyecektir. Bizim şu anda dış ticaret ortağımız durumuna geldi. Burada bir aksamanın, olumsuzluğunun bizi etkilemesinin boyutu da çok çok büyük olacaktır. Buna fırsat vermek istemiyoruz. Alınan neticenin isabetli olduğunu ama ileride bunun çok daha olumlu bir şekilde gelişeceğine inanıyorum.'
'Zam enflasyon oranı altında değil'
Başbakan Erdoğan, kendi iktidarları ile önceki dönemlerdeki asgari ücrete ilişkin örnekler de vererek, 'Bütün bunlarla bir şeyi ifade etmek istiyorum. Hiçbir zaman ne memurumuzu ne işçimizi enflasyona ezdirdik. Enflasyon oranını altında ne işçi ne memur ücret almıştır. Zamlar devamlı onun üzerinde olmuştur' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyüme hedefi açısından, şu anda yüzde 7'nin altındaki gelişmeleri, kendileri açısından bir kayıp olarak gördüklerini söyledi.
Bir gazetecinin, 'Enerji KİT'lerinin gelirlerinden alınacak borçları var. Geçen hafta haciz söylentileri de çıktı. Siz bu konuyu kesin olarak çözüme nasıl kavuşturmayı düşünüyorsunuz? Daha önce Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin özelleştirme yaparak parayı ödemesi gündeme gelmişti o da gerçekleşmedi, kesin çözüm nasıl olacağını düşünüyorsunuz?' sorusuna, Erdoğan, şu karşılığı verdi:
'Bunları son Bakanlar Kurulu'nda görevlendirmeleri yaptık ve arkadaşlarımız bayramdan sonra tekrar bir araya gelecekler. Ankara Büyükşehir Belediyemiz, biliyorsunuz bir satış yaptı ve bu satışın para tahsilini yapmadığı için henüz ödemesini yapmış değil ama para tahsilini yaptığı anda da ödemesini yapacak. Kendisine, bakanım da ben de, direkt olarak bu uyarıları yaptık. Para tahsilinden sonra Ankara Büyükşehir Belediyesi bu ödemesi olacak.
Başbakan Erdoğan, 'Ekonomik krizin nasıl fırsat olacağı'nın sorulması üzerine de şunları söyledi:
'Büyük ekonomilerin derdi büyük olur. Onun için, şu anda başta ABD olmak üzere... Dikkat ediniz, onların sorunu da o denli büyük. Olaya buradan bakarak bunu bir fırsata dönüştürebiliriz. Bizim, bu noktada, ABD'nin hesabını yaptığı gibi büyük bir sıkıntımız, sorunumuz yok. Lehmann Brother'in çöküşü, tabii ki akıl alır bir şey değil. Onun bedeli de tabii o denli nedir? Çok çok büyük. Bunun sadece ABD'de değil, dünyada meydana getirdiği hasar çok çok büyük. Ama bütün bunlara rağmen tabii bu hasar ile birlikte onun sorumluluğunu da ABD hazinesi ne yapmak durumunda, taşımak durumunda. ABD için riski var. Dünyada dağıldığı diğer ülkelerde böyle bir riski yok. Onlar bu riski karşılayacaklar. Bu işin onlar özellikle garantisi durumunda.'
'Kimse 'ihtiyaç sahibi değil' diyemeyiz'
Bir süre önce Gaziantep'te bir ihtiyaç sahibi vatandaşlara yönelik olarak yardım dağıtımı sırasında ortaya çıkan 'olumsuz manzara'nın sorulması üzerine, Erdoğan, 'Türkiye'yi devraldıklarında yoksulluğun ne noktada olduğunun belli olduğunu' söyledi.
'Hiç kimsenin kalkıp da 'Türkiye'de biz böyle güllük gülistanlık ortam devrettik' diyemeyeceğini' ifade eden Erdoğan, 'Türkiye'de asgari ücret şuradaydı, bizim dönemimizde şuraya geldi diyemez' şeklinde konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'10 kilo bulgur, pirinç için kuyruğa girmek ve saire' dediğiniz zaman bunlar vatandaşımızın oradaki haletiruhiyesinin atmosferinin bir gereğidir. Ama eğer bunu şu andaki hükümet olarak, belediyeler olarak bunu yapanlar oluyorsa bunlar takdir edilmesi lazım. Ülkemizin belli bölgelerinde neyin ne durumda olduğu ortadadır ve kömür dağıtımı yapıldığı zaman 'efendim kömür dağıtımı için saldırdılar.'. olabilir, beklese evine gidecek. Yani bunlar da olmuştur. Bu tür şeylerde muhtarlarımıza, kaymakamlarımıza, belediye başkanlarımıza bu telkini yapıyoruz. Yani bunları yapan, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getiren bir anlayıştır. Türkiye'de, şu an da 'A'dan Z'ye bu işler çözülmüş, kimse ihtiyaç sahibi değil bu konuda' diyemeyiz. Bunlar ülkemizin bir gerçeği ama geldiğimizde bu oran itibarıyla neredeydi, şimdi nereye geldi? Buna baktığımızda bunu görmek mümkün. Göreve geldiğimizde 15 milyon yeşil kartlı vardı. Şimdi bu sayı düşüyor...'
Erdoğan, gerek kaymakamların, gerek belediyelerin, gerekse sivil toplum örgütlerinin bu tür dayanışma anlayışını taktirle karşıladıklarını ve bu yardımların yapılmasında fayda gördüklerini söyledi.