Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mısır'da siyasi partilerin durumu

Mısır'da Partiler Kurulu?nun kurulmasına onay vermediği partilerin sayısı 2006 yılına kadar 75 parti oldu.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-19 07:04:00

Mısır'da siyasi partilerin durumu


Muhammed Cemal Arefe*

Mısır?da İslami yönelimli bir parti olan Eylem Partisi?nin lideri Mühendis İbrahim Şükrü?nün vefat etmesiyle siyaset sahnesinden çekilmesi nedeniyle, Mısır?daki siyasi partiler dosyasını bir kez daha açmak istedik.

Şükrü?den önce, Krallık döneminde İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Liberal Vefd Partisi?nin Başkanı Fuad Siraceddin de siyaset sahnesinden silinmiş ve parti, siyasi mirasçılar arasında kanlı çatışmaların yaşandığı bir arenaya dönüşmüştü. Mısır mahkemeleri bu isimlerden hiç birini partinin lideri olarak tanımadı. Bunun dışında Solcu Birlik Partisi lideri Halit Muhyiddin (Özgür subaylar üyesiydi) de emekliye ayrılıp partinin başkanlığını halefi olan Rıfat es-Said?e devredince, parti yönetimi içerisinde anlaşmazlık baş gösterdi, ?Saidçiler?le karşıtları arasında karşılıklı ithamlar yaşandı. Saidçiler diğerlerini, partiyi sol ve muhalif bir çizgiden iktidar partisinin payandası haline getiren bir dönüşümü gerçekleştirmek ve iktidar partisinin siyasetlerini savunmakla suçladı.

Aynı şekilde Nasırcıların kendi aralarındaki çekişme ve anlaşmazlıklar, Nasırcı partinin faaliyetlerini neredeyse bütünüyle sekteye uğratan ve onu düşünsel ve maddi anlaşmazlıklar içerisinde boğan benzer krizlere yol açtı. Mısır?da dördü aktif, toplam 24 siyasi parti olmasına rağmen siyaset sahnesine göz atan bir kişi, birçok parti liderinin siyaset dışında olması ya da bir çok partinin faaliyetini durdurmuş olması nedeniyle muhalefetin olmadığı zehabına kapılabilir.

Siyasi partilerin faaliyetlerinin sekteye uğramasına neden olan en temel faktör, 1976 yılında çıkartılan bir dizi yeni kanuni düzenlemenin yanında iktidardaki Ulusal Demokrat Parti?nin siyasi otorite üzerindeki egemenliğini pekiştiren anayasaya değişiklikleri oldu.

Bunun yanı sıra güçlü muhalefetiyle bilinen eş-Şa?b (Halk) gibi gazetelerin yayınlarının durdurulması, ortaya çıkan yeni ve daha büyük imkanlara sahip bağımsız gazeteciliğin bu muhalefeti üslenmesi, yolsuzluğun yaygınlaşması, iktidar partisinin çeşitli baskıcı yöntemleri, bu partilerin dayanmakta olduğu kartların ellerinden alınmasına neden oldu. Bu partilerden ziyade söz konusu partilerin kurmuş oldukları gazeteler daha fazla ses getirmekteydi bu nedenle kendilerine ?el-varakiyye? denirdi.

Partiler Kurulu?nun kurulmasına onay vermediği partilerin sayısı 2006 yılına kadar 75 parti oldu. Bu sayı 2008?e kadar 90?a yükselmiş durumda. Bu kurul, yeni siyasi partilerle ilgili yapılan bütün başvuruları ısrarla ve sürekli reddediyor.

Aksesuar ve Makyaj Partileri

Bir taraftan hükümetin sınırlamaları neticesinde gerçek anlamda pasif kalması, diğer taraftan da iç zaaf yaşamaları nedeniyle rejimi cici göstermeye yarayan aksesuar partileri haline geldiler. Bu partilerden çok azı hükümet tarafından ayrıcalık tanınarak ya da evcilleştirilerek isimleriyle birlikte siyasi hayatta kalmayı becerebilirken Mübarek rejimini rahatsız eden Eylem Partisi (Hizbu?l Amel) gibi partiler kapatıldılar.

Bu sınırlamalar, genellikle yeni partilerin oluşumuna ve kendilerine izin verilen partilerin daha aktif olmalarına yol açtı. Yine hükümetin aktif olan partiler içerisinde ?iki ucundan da çekme? (havuç ve sopa politikaları) şeklinde tezahür eden müdahalelerinin Mısır?daki hemen hemen bütün partiler içerisinde peşpeşe parçalanmaların ve birbiriyle çekişen akımların ortaya çıkmasına yol açtı.

Eylem Partisi?nin -faaliyetlerinin dondurulmuş olmasına rağmen- liderinin vefatı, parti başkanlığı hususunda yeni anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına neden oldu. Bundan önce de hükümet, parti içerisindeki İslami çizgiye karşı çıkan isimleri parti liderliğine aday göstermeleri için teşvik ederken yargı erkine de partiyi kimin liderlik edeceğine dair çelişkili yargı kararları vermesi için baskıda bulundu. Özellikle de parti içerisinde partinin daha önce genel sekreterliğini yapmış Adil Hüseyin ve İbrahim Şükri gibi isimlerin devamcısı olan Mecdi Hüseyin, Mahfuz Azzam?ı olağan genel kongre yapılana kadar geçici olarak partiye başkan seçtirmeyi başardı. Bu gelişmenin karşısında, rejimle işbirliği içerisinde olan Ahmet Şükri (eski başkan İbrahim Şükri?nin oğlu) yer alıyordu. Karşı cephe oluşturmaya çalışan Ahmet Şükri, rejimin onayını alarak partinin faaliyetlerinin askıya alınması işlemini durdurmayı ve partiyi yeniden aktif hale getirerek parti içerisindeki İslami çizgiyi zayıf düşürmeyi hedefliyordu.

Bazı muhalefet partileri içerisindeki isimlerin iktidardaki partiyle ittifaka girerek parlamentoda birkaç sandalye karşılığında muhalefetten vazgeçmesi, aksesuar olmaktan çıkıp güçlü muhalefet yapmaya çalışan bu partiler içerisinde reformist denen bazı kanatların ortaya çıkmasına neden oldu.

Rejimin Parçası Haline Gelen Partiler

En tehlikelisi ise hükümetin sürekli kanuni hileleri kullanarak, yeni hukuki sınırlamalar getirerek, içlerinden başkaldıranların faaliyetlerine son vererek partileri zayıflatma operasyonları, fanatizme ve Müslüman Kardeşlerin nüfuzuna karşı çıkma gerekçesiyle partilerin kutuplaşmasına, içsel çekişmelerin yaşanmasına, bu partilerin tanınmış liderlerinin siyaset sahnesinden çekilmesine yol açtı. Tüm bunlar, muhalefet partilerinin rejimin bir parçası olmasına, etkisini yitirmesine ve var olan tabanını kaybetmesine neden oldu.
Rejim, siyasi arenada görünmeyen partilerin yeniden faaliyete geçmesi ve bu partilerin, tek rakibin iktidarın tek rakibinin Müslüman Kardeşler olduğu siyasi düzenin parçasına dönüşmesinin sözde önüne geçilmesi için yeni bir kanuni düzenleme yaptı. Ancak bu düzenlemede esas amaç, muhalif liderlerin kazanamayacaklarını bildikleri başkanlık seçimlerine katılarak, Mısır?da sanki çoğulcu siyaset varmış gibi bir izlenim vermeye çalışmaktı.

Hükümetin evcilleştirme siyaseti ve müdahaleci politikalarının doğal bir sonucu olan bu partisel zaaf, yerel ve parlamento seçimlerinde daha bariz bir şekilde ortaya çıktı.
2005 yılı seçimleri, partilerin yıldızının bütünüyle sönmesiyle sonuçlandı. Çünkü Vefd Partisi, Nasırcı Parti, Birlik Partisi, Eylem Partisi?nin yanı sıra sol ve liberal 7 partinin de içinde olduğu Ulusal Değişim Cephesinin aday gösterdiği 89 adaydan sadece biri parlamentoya girmeyi başardı ve operasyon büyük bir fiyaskoyla sonuçlanmış oldu.

Seçimlerde toplam 12 partinin gösterdiği 114 aday arasında kimse kazanmadı ve sadece 7 aday ikinci tura kaldı. Sonuçta bazıları hükümet yanlısı toplam 9 aday, 5 muhalefet partisini temsil etmek durumunda kaldı. Bu ise 2005 yılında yapılan başkanlık seçimlerindeki fiyaskoyu daha da derinleştiren bir olaydı. O dönemdeki seçimlerde 8 muhalefet partisi toplam oyların sadece %1?ini alabilmişti.

2007 yılında düzenlenen parlamento ve daha sonra düzenlenen belediye seçimlerinde ise söz konusu partilerin içerisinde bulunduğu zaafı göstermesi açısından tablo daha açıktı.
Yaklaşık 8 partinin seçimlere katılmasına rağmen, iktidardaki partiyle seçimleri boykot etmemesi karşılığında ödüllendirilerek parlamentoya giren bir solcu aday dışında hiçbir muhalefet partisi kazanamadı.

Belediye seçimleri de daha iyi durumda değildi. Muhalefet partileri bu seçimlerde sadece 8 belediyeyi alırken bunları alan partilerin çoğunluğu iktidara tehdit teşkil etmeyecek zayıf partilerdi.

Partisel faaliyet önündeki engeller:

Mısır İnsan Hakları Derneğinin, İdare Mahkemesinin Partiler Kurulunun 12 yeni partinin kurulmasına verdiği onayı iptal eden bir karar almasının ardından partisel faaliyetin önündeki yasal olan ve olmayan engeller konusunda 2007 yılında hazırlamış olduğu ve Sınırlandırmayla El Koyma arasında Mısır?daki Siyasi Partiler adlı raporda şu ifadeler kullanılıyor: ?Şayet devlet, siyasi düzende basit bir makyaj yerine gerçek bir reform istiyorsa 1977 yılında 40 no?lu yasayla çıkarılan ve 177 no?lu yasayla tadil edilen partiler kanunuyla ilgili olarak hukuki devrim yapmalıdır.?

Raporda, Mısır?daki partisel tecrübenin henüz meyvelerini vermediği, özellikle de 2005 yılının Kasım ayında gerçekleştirilen parlamento seçimlerine giren dört muhalefet partisi %2.31 oy oranıyla 10 sandalye alırken iktidardaki parti %32.6, Müslüman Kardeşler Cemaatinin %20.4 ve çoğunluğu seçimlerden sonra iktidar partisine katılan bağımsız adayların %45 oy aldığı tespiti yer alıyor.

Mısırlı insan hakları örgütünün bu raporu, Mısır?daki siyasi partiler ve bireylerin yeni bir parti kurma istemesi durumunda karşılaştığı engeller hususunda yeni bir dosyanın açılması gibi önemli bir işlev gördü. Raporda en önemlileri aşağıda sıralanan sorunlar birkaç eksende ele alınmaktaydı:

1. Oniki Partinin Durumu ve Kurulma Mücadeleleri

Bu eksen, kurulma aşamasında olan ve partiler mahkemesinin yasal olduklarını onaylamaya yanaşmadığı 12 partinin durumunu belgeliyor. Bu partiler şunlardı: Yeni Vasat Partisi, Arap Onuru Partisi, Demokratik Umut Partisi, Mısır Milliyetçi Partisi, Özgür Milliyetçi Parti, Milliyetçi Ulusal Cephe, Mısır Uyanış Partisi, Uluslararası Barış Partisi, Mısır Uyanışı-Kenane, Demokratik Özgürlük Partisi.

İnsan Hakları Örgütü, bu maddede, söz konusu partilerin 2004 yılından beri kuruluşlarına onay almak için nasıl mücadele ettiklerini anlatıyor. Partiler Kurulunun yasallığını reddetmelerinden hemen önce birçok aşama geçirmiş, itirazlar ve temyizlerle göçen dönemin sonunda 6 Ocak 2007 tarihinde, yani üç yıl süren dönemin ardından 12 partinin kuruluş başvurusu ret kararıyla sonuçlanmıştı.

2. Siyasi Partiler Kanunun ve Partisel Faaliyetin Sınırlanması

Bu eksen, anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin söz konusu hakkı tanımasına rağmen 1977 yılında çıkarılan 40 no?lu siyasi partiler kanunu ve partilerin kurulması hakkını gasp eden kanuni sınırlamaların kökenine iniyor. Kaldı ki Mısır anayasasının 151. maddesine göre uluslararası sözleşmeler otomatik olarak iç hukukun bir parçası haline geliyor.

Rapor ayrıca, kanuna göre kurulan Partiler Kurulunun Mısır?daki siyasi hayatın önündeki en büyük engellerden biri olduğu, partilerin kurulup kurulmayacağına ya da kurulmuş olan partilerin faaliyetlerinin durdurulup durdurulmayacağına bu kurulun karar verdiği, bu kurulun önemli bir bölümünün zaten iktidardaki Ulusal Parti?nin üyesi oldukları, bu durumun iktidar partisini hem yargıç hem de tanık haline getirdiğini belirtiyor.

Bu nedenle Mısır İnsan Hakları Örgütü, pratikte siyasi katılımı imkansız hale getiren 40 no?lu kanunun son değişiklikleriyle birlikte kaldırılmasını, yeni parti kurulmasının sadece önceden bildirimle mümkün hale gelmesini, Partiler Kurulunun ilga edilmesini, başkanlığını parlamento başkanının yapacağı, üyeleri parlamentoda temsil edilen partilerden oluşan yeni bir komisyon kurulmasını, partilerin önceden izin almadan gazete ve dergi çıkarabilme, istedikleri gibi siyasi faaliyetler düzenleyebilme hakkının verilmesini teklif etti.

Yeni Partiler Kanunun Projesi

Hükümet, 2007 yılında partiler kanununun değiştirilmesi önerisini getirdiğinde, bunun aslında partilerin daha da aktif hale getirilmesi amacını taşıdığı düşünülmekleydi. Ancak muhalefet yanlıları bunun aksi bir amaç taşıdığını, şeklî değişiklikler içeren bu tadilatın esas gayesinin partileri daha da pasif bir konuma getirmek olduğunu kaydetti.

Merkezi ABD?de bulunan Human Right Watch adlı insan hakları örgütü, bu değişiklik hakkında yayınladığı raporda şunları söyledi: ?İktidardaki Ulusal Demokratik Parti, siyasi partiler kanununu üzerinde yaptığı istismarla muhaliflerini siyasi parti kurmaktan men ederek Mısır?da iktidar üzerinde tuttuğu tekeli sürdürmek istemektedir.?

Yönetimdeki Tekel başlığını taşıyan rapor, partiler kanununun düşünce ve ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü konularında son derece ciddi sınırlamalar getirdiğini belirterek, yeni partilerin kurulmasına partilerin programlarının ulusal birliğe ve toplumsal barışa aykırı olmamak kaydıyla izin verilmesi gerektiğini kaydetti. Örgüt, Partiler Kurulunun veya İdare Mahkemesi?yle ilgili kanunun, partilerin faaliyetlerinin durdurulması ya da kapatılmasına acil durumlarda ya da ulusal çıkarların böyle gerektirmesi nedeniyle izin verdiğini ancak bu gerekçelerin tümünün demagojiden ibaret olduğunu, gerçek amacın ise partilerin siyasi hayattan uzak tutulması olduğunu bildirdi.

Örgüt, bu uygulamaların Mısır?ın da imzaladığı barışçı gösterilerin yapılması ve düşüncelerin özgürce ifade edilmesi haklarını garanti altına alan Uluslararası Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi?ne aykırı olduğunu; bunun Mısırlıların bu hakları hayata geçirmesinin kasıtlı olarak engellenmesi anlamına geldiğini, ayrıca bu uygulamaların kamusal işlerin yönetimine katılım hakkının ihlali demek olduğunu kaydetti.

Böylece parlamento, muhalefet partilerini razı edebilmek için Partiler Kurulu?nun yetki alanına giren konularda ve partilerin en küçük işlerine bile müdahale ederek partinin mallarını sıkı kontrol altında tutma konusunda yapılan kanuni düzenlemelerde düzeltmeye gitti. Meclis ayrıca Kurulun, partilere bağlı gazetelerin yayınını durdurma yetkisini kaldırdı, Kurulun kararlarına aykırı bir durum gerekçe gösterilerek herhangi bir partinin kapatılması, faaliyetlerinin askıya alınması gibi hususların, ancak Yüksek Savcılık tarafından tahkik edilip resmi gazetede yayınlandıktan sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. Kararın ise ancak resmi gazetede ve ülke çapında çok satan gazetelerden birinde yayımlandıktan sonra geçerlilik kazanması karara bağlandı.

Hükümetin gündeme getirdiği Siyasi Partiler Kanununun 17. maddesi kamuoyunda büyük tartışma yarattı, çünkü Siyasi Partiler Kuruluna herhangi bir siyasi partiyi rahatça kapatma ve faaliyetlerini durdurma yetkisi veriyordu. Yapılan yoğun itirazların ve kamuoyunun tepkisinin ardından asıl kanundaki metne dönüldü ve Partiler Kurulunun Yüksek İdare Mahkemesinden partinin kapatılması ve mallarının tasfiye edilmesini isteme yetkisi baki kaldı.

Bu madde, partinin kapatılmadan hayatiyetini sürdürebilmesi için anayasaya aykırı işler yapmamak, ulusal birliğin gereklerine sahip çıkmak, dini, sınıfsal, mezhebi veya etnik, coğrafi temellere dayanmamak, dini duyguların istismar edilmemesi, cinsiyet ve milliyet konusunda ayrımcılık yapmama, partilerin askeri ya da yarı askeri gruplar kuramaması, yabancı bir partinin Mısır?daki şubesi olmamak gibi şartlar kondu. Buna ek olarak partinin finansmanı, çalışma yöntemi, yapısı, ilkeleri ve hedeflerinin açık ve şeffaf olması gibi bir takım kurallar getirildi, partilerin toplumsal barışa ve demokratik sisteme sahip çıkma şartları konuldu.

Yeni partiler kanunun onayladığı en önemli uygulama ise parti kurabilmenin şartı olarak Partiler Kurulunun onayını beklemek yerine kurulur kurulmaz Komisyon?a bilgi vermek oldu. Ancak muhalifler, bu bildirimin partinin kuruluşu için gerekli olan resmi iznin verildiği anlamına gelmediğini kaydediyor. Çünkü kurul, genellikle kararlaştırılan 90 günlük sürenin bitiminden evvel partinin kurulmasını reddettiğini belirten bir yazı gönderiyor. Bunun ardından parti, kurulun kendisine verdiği cezaya itiraz etmediği takdirde resmi olarak cezalandırılmış sayılıyor.

Kurulun tek bir defada 12 parti ile ilgili yapılmış başvurulara red cevabı vermesi ise bu değişikliğin kâğıt üzerinde kaldığını gösteriyor.

Burada başından beri bütün Mısır partilerinin ivme yakalamasını engelleyen, yaşadıkları tecrübelere ilişkin yapısal sorunları olduğunu eklemek lazım. Ayrıca partilerin iç zaafları, parti içi hiyerarşi ve partilere mal olmuş isimlerin siyaset sahnesinden silinişi gibi unsurlar bu partilerin içerisinde geriye kalan gücün de bütünüyle zaafa uğramasına yol açıyor.

 

*Mısırlı gazeteci-yazar.

Bu Makale İslam Özkan tarafından TİMETURK için tercüme edilmiştir.

 



 

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara