Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Aydın Doğan piliç sektörüne girince...

Can Dündar sevgili patronu Aydın Doğan hakkında 1994 yılında kaleme aldığı 'piliç haberi' yazısı bugün yaşanan kavgayı aydınlatıyor. Bülent Korucu'nun ilginç analizi...

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-16 17:39:00

Aydın Doğan piliç sektörüne girince...

Bülent Korucu?nun yazısı:

Medya patronu piliç sektörüne girince...

?Gazeteciliğe bakış açımı bir 'Piliç Haberi' değiştirdi. Yıllar önceydi. Çalıştığım ilk gazeteydi. İstihbarat şefimiz 'etlerin yenecek halde olmadığına' ilişkin bir haber yapmamızı istedi. Anlamsız bir işti. Ama ara sıra bu türden ısmarlama haber gelmesine alışkındık. Birkaç arkadaş gidip, ilk buldukları kasaba daldılar ve üzerinde sineklerin uçuştuğu etlerin fotoğraflarıyla döndüler. Haberin altını yazmak kolaydı. 'Pislik kol geziyor, halkın sağlığıyla oynuyorlar' türünden beylik laflar...

Şehir sayfasına bile girmeyecek haber, ertesi gün sürmanşet oldu. Bir gün sonra, kırmızı et fiyatlarının hızla fırladığı haberi de 'Et jet gibi' başlığıyla yerleşti manşete... Sonra ilavenin 'Sağlıklı beslenme' köşesinde 'Beyaz etin faydaları'nı anlatan uzman görüşleri belirdi. Nice sonra anladık ki, sevgili gazetemiz 'piliç sektörü'ne yatırım yapmıştır. Acımasızca kullanıldığımızı hissettik.' Yukarıdaki satırlar Can Dündar'a ait. Ne zaman medya, patronaj ve çatışma haberleri görsem bu yazı gelir aklıma. Aslında bu alıntıdan sonra lafı çok uzatmanın anlamı da yok. Bazıları gönüllü lejyoner, bazıları kerhen cephede; ne yazık ki, basın emekçileri hâlâ kendilerinin olmayan savaşlarda kullanılıyor.

Türkiye, Başbakan Tayyip Erdoğan'la en büyük medya patronu Aydın Doğan'ın savaşını izliyor. Normal şartlarda soluksuz takip edilmesi gereken atışmaya halkın bu defaki tavrı ilgi çekici. Bu tür kavgaları kanıksadığı için mi bilinmez, artık eskisi kadar heyecan duymuyor. Başbakan'ın üslubu, 'sen şöyle yaparsan ben de böyle yaparım' türünden vadeli konuşmaları eleştiriden nasibini alıyor. Fakat meslektaşları dâhil kimse Doğan medyasına sahip çıkmıyor. Grup çalışanlarının patronla birlikte seslendirdikleri 'basın özgürlüğü tehdit altında' tezi yeterince inandırıcı bulunmuyor. AK Parti'yi kapatma davası sürecinde itiraz eden Avrupa Birliği bürokratlarına ağzının payını veren Doğan yazarları, şimdi aynı kapıda destek arayan arkadaşlarına ses çıkarmıyor. Ergenekon İddianamesini haber yapmamakta direnip bunu 'etik duruş' olarak savunanlar, Almanya savcısının iddianamesinden haber yapmakta beis görmüyor. Bu çelişkiler Doğan Grubu'nun tek başınalığını açıklıyor.

Olayın özü Hürriyet'in önceki patronu Sedat Simavi'nin Turgut Özal'la kavgasında yazdığı açık mektupta gizli: 'Basın birinci kuvvettir.' Dördüncü kuvvet olmayı sindiremeyen medya birinci kuvvet olma sevdasına kapılıyor. Yasama ve yargıya baskı yapmayı, yürütmeden rol çalmayı hakkı biliyor. Engel gördüğünde maraza çıkarıyor. 'Aydın Doğan, AK Parti döneminde katlanarak büyüdü, o hâlde niye sorun çıkarıyor?' sorusunun cevabı bence şu: Güce dönüşmeyen, iktidar oyununda işe yaramayan paranın ne önemi var!

Bülent Korucu / Aksiyon Dergisi

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara