Haber Merkezi / TİMETURK
Ne Hıristiyanlığı ne de Fransız oluşu, Frederic Calmes?e Fas?taki Hamduşiyye tekkesine bağlı sufi topluluğunun daimi üyesi olmaktan alıkoymamış. Calmes, bu aidiyeti nedeniyle ne bir çelişki hissediyor ne de bunda bir sakınca görüyor. Grup üyeleri, aralarında o denli uyum sağlamışlar ki Calmes?in ne etnik kökeni ve ne de dini akıllarına geliyor.
Arap Müziği Sevgisi
Frederic Calmes, Hıristiyanlığını korumasının ve aynı zamanda da Hamduşilerle birlikte olmasının bu zamanda benzeri çok nadir görülen bir hoşgörü örneği olduğunu, üç büyük dinin de Allah?ı birlemede ittifak ettiklerini dile getirdi.
Calmes, müzik eğitimine 12 yaşında Fransa?da başlamış. Bir müddet süren eğitimin ardından şifahi olarak nesilden nesile aktarılan ve tamamen halkla iç içe olduğunu ve Batı müziğine nispeten daha kolay olduğunu düşündüğü Arap müziğini icra etmeyi tercih etmiş. Nancy şehrinde klasik müzik dersleri alırken bir yandan da Arap müziğiyle haşır neşir olmuş.
24 yaşına geldiğinde, Arapçayı iyi bir şekilde konuşmak ve Fas kültürü üzerinde yoğunlaşmak için Fransa?yı terk etmeye ve Fas?ta ikamete karar vermiş.
Fas?ı niçin seçtiği sorusuna Frederic, burayı ?Endülüs, Afrika, Berberi ve Arap kültürlerinin buluştuğu yer olması hasebiyle seçtiğini? söylüyor. Sonra da başkent Fas?ı seçtiğini çünkü kültürel zenginliğin özellikle de burada temerküz ettiğini ifade ediyor.
Calmes, Fas?a gider gitmez Hamduşi tarikatının önde gelenlerinden Abdurrahim Umrani el-Marakeşi ile karşılaşmış. Yaptığı müziği dinleyince müziğe aşık olmuş. Kendisiyle gidip konuşunca o da ona bu müziği öğretmeyi kabul etmiş. O dönemden beri Calmes, sanat grubunun üyelerinden biri.
Frederic, ney, kemberi ?sopaya benzeyen uzun bir müzik aleti-, keman ve gitar çalıyor, grupla birlikte ilahi söylüyor, onların bütün ayinlerine bazen rakkas bazen çalgıcı bazen de musiki icracısı olarak katılıyor.
Batılılaşma ve Tarihi Kültürel Birikim
Bunun yanında Calmes, sufi tarikatlarla ilgili toplumsal bir araştırma da yapmış. Ona göre Hamduşiyye müziği, eşsiz sesi ve güzel duygularıyla son derece müthiş.
Bölgedeki Hamduşi varlığı üzerine araştırmalarını sürdüreceğini de belirtiyor. Çünkü ona göre ?Fas, modern gelişme yöntemini izlemesi nedeniyle söz konusu adet ve gelenekler giderek kayboluyor ve ülkede açık bir Batılı yaşam ortaya çıkmaya başlıyor.? Bundan on sene önce Hamduşi tarikatının 1000 kadar üyesi varken, bugün 30 kişiyi geçmiyor.
Bu nedenle Calmes, Hamduşi tarikatını anlatan toplantılara ve festivallere katılmaya özen gösteriyor.
Tasavvuf yolu
Kentin gürültüsünden nefret eden Calmes, Maria adlı karısıyla başkent Fas?tan 35 km. uzakta Fas tarzında geleneksel olarak yaptırdığı bir evde oturuyor. Evinde güneş enerjisi kullanan Fransız, katıksız ve tertemiz sudan içmenin hazzını yaşıyor. Evini sadece, Hamduşi tarikatından arkadaşları görmek, musiki dersleri vermek ve liselerde ve ortaokullarda Hamduşi tarikatının kıssalarını anlatmak için terk ediyor.
Tasavvuf üzerinden İslam?a girme ihtimaliyle ilgili soruya Fransız müzisyen, bunun şahsi bir mesele ve kendini iknayla ilgili olduğunu belirterek sükût etmeyi ve beklemeyi tercih ediyor. Kaderin uzak ya da yakın vadede kendisi için ne sakladığını bilmediğini söylüyor.
Öte yandan, Fas?ın güneyindeki Agadir Üniversitesi?nde tasavvuf Profesörü olan Dr. Rahhal Buberik, Calmis?in öyküsünün Şam?da bir ilahi korosuna girmiş olan ?Condi?nin durumuna çok benzediğini, tasavvufun evrensel bir yol olması hasebiyle Batılıların bazı ruhi ihtiyaçlarına cevap verebildiğini ve bazılarının sonunda İslam?ı kabul ettiğini bazılarının ise işi sadece kültürel ve sanat boyutunda bırakmayı yeğlediğini bildirdi.
Profesör, tarikatların aynı zamanda insanların seçkin bir topluluğun üyesi olma ihtiyacını ve Batılı bireyciliğin insanların ruhlarında bıraktığı uzlet/izolasyon hissine karşılık bir boşluğu doldurduğunu ifade etti.