Aklıselim galip geldi! Köln Belediye Meclisi?nin, uzun süren tartışmaların ardından cami projesine nihayet onay vermesiyle, aslında kentte hayatın artık normale dönmemesi için bir neden yok. Onca gerginlikten sonra şimdi şöyle bir dönüp bakıldığında, cami inşaatına izin verilmesinin, hiç de iddia edildiği gibi ?Hristiyanlık değerlerinin sonu? anlamına gelmediği açıkça görülecektir.
Koparılan fırtınanın ardından böyle bir sükûnetin tesis edilmesi ne de güzel olurdu. Fakat gelin görün ki Hollanda, Belçika, Fransa ve Avusturya?daki fikirdaşlarından destek alan aşırı sağcı gruplar, önümüzdeki haftalarda Köln?de cami inşaatına karşı büyük bir gösteri düzenlemeyi planlıyor. Böylece Avrupa?da 'gizli bir İslamlaşma' olduğu yönündeki iddialarını daha somut bir şekilde ifade etmeyi amaçlıyorlar. Bu demagoglar, konuyla ilgili tartışmaların uzun süre daha gündemde kalması için ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır.
Vatandaş yanlış bilgilendiriliyor
Konunun ayrıntılarına vâkıf olmayan bazı Kölnlü vatandaşların da onların bu argümanlarını tasvip etmesi kuvvetle muhtemeldir. Ancak aşırı sağcıların, örneğin Köln Katedrali?ni DİTİB Camii?nin yanında, ama çok daha küçük olarak gösteren çizimlerle yaptıkları propagandalar, sadece vatandaşların kafasını karıştırmakla kalmıyor, bazı Alman televizyon kanallarındaki haber bültenleri de Köln Camii konusunda aynı ya da benzer görüntüleri kullanıyor ve cami ile Köln Katedrali?nin birbirine olan yakınlığından bahsediyor.
Her ikisi de doğru değil. Ne cami kiliseden daha büyük ve yüksek olacak, ne de her iki ibadethane birbirinin yanında ya da yakınında yer alacak. Katedral, şehir merkezinde yer alırken, Dom?un ancak üçte biri kadar bir yüksekliğe sahip olacak DİTİB Camii, Ehrenfeld semtimde inşaa edilecek ve çevresindeki yüksek binaların arasına sıkışıp kalacak.
Peki demagogların ve vatandaşların cami korkusunun ardında ne yatıyor? Birinci grup, yani aşırı sağcı demagoglar için cami, anlaşılan, içlerindeki yabancı düşmanlığını açığa vurmak için bulunmaz bir nimet. Yalnız bunu açıkça ifade etmiyorlar: 'Biz yabancı kökenlilere ya da farklı dinî inanışlara değil, ibadetlerin göz önünde yapılmasına karşıyız' diyerek Müslümanların şimdiye kadar olduğu gibi gelecekte de bodrum katlarında, kenar mahallelerde ya da eski fabrika binalarında ibadet etmelerini istiyorlar.
Bu kez de Müslümanların 'paralel toplumlar' oluşturduklarını ve Alman toplumuna uyum sağlamak istemediklerini öne sürmek için bir gerekçeleri olacak! Üstelik kapalı kapılar ardından birtakım gizli planlar yaptıklarını iddia etmek daha da kolaylaşacak!
Müslümanlarla birlikte buluşma alanı
Camiye karşı çıkan 'sade vatandaşların' durumu ise bambaşka. On yıllardan beri yabancılarla her türlü iletişimden kaçınmayı tercih eden bu kişiler, yabancı kökenli hemşerilerini hep 'misafir işçi' olarak gördüler ve öyle tanımladılar. Şimdi ise bu 'misafirlerin' aslında kalıcı olduklarını ve gerek toplumsal yaşam gerekse kent siluetinin şekillenmesinde etkin olmaya başladıklarını bir türlü kabullenemiyorlar.
Neyse ki Almanya?da büyük bir çoğunluk böylesine aptalca düşüncelere sahip değil. Ve medyanın büyük bir bölümü de artık farklı dinden olanların ibadet özgürlüğünün doğal bir hak olduğunu benimsiyor ve bunu destekliyor.
Medyanın kamuoyunu aydınlatması, yanlış anlaşılmaların ve önyargıların giderilmesi ya da önlenmesi açısından gerekli. Kaldı ki Köln Camii sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda dükkanlar, kahvehaneler ve diğer sosyal tesisleriyle bir külliye şeklinde olacak. Bu da Müslüman ve gayrimüslimlerin ortak bir buluşma alanı olabilir pekâlâ. Zira bu tür buluşmalar ne yazık ki bugüne kadar pek yaşanmadı. Zaten arka avlu ya da bodrum katlarında saklanan camilerde nasıl yaşanabilirdi ki?
Peter Philipp / DW
Aşırı sağcıların cami korkuları
Köln?de inşa edilecek cami, yalnızca Müslümanlar değil, tüm Almanlar için önemli bir eksikliği giderecek. Külliye şeklinde tasarlanan cami, kültürlerarası diyalogda önemli rol oynayabilir.
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-09-08 15:59:00
Haber Ara