Haber Merkezi / TIMETURK
Hükümet ve ABD, Afganların canına tak etti
Kathy Gannon*
Doğudaki Nangarhar kırsalında sakallı ve türbanlı adamlar, büyük yapraklı bir ağacın altındalar. Malik Muhammed onların yerine konuşuyor, sesi yumuşak ancak kelimeleri sert. Muhammed, aşiret liderlerinin hükümetlerine ve ülkedeki yabancı askerlere inançlarını yitirdiklerini açıkça belirtiyor.
Afganistan?da yaygın böylesi bir hayalden uyanış direnişi besliyor. Bu direniş şu ana kadar bu yıl 195 yabancı askerin hayatına mal oldu. Bunların 105?i de Amerikalı.
Diğerleri tarafından temsilci seçilen Muhammed ?Burası bizim toprağımız. Amerikalılar alacaklar diye oğullarımızın kapının önüne çıkarmaya bile korkar olduk? diyor ve ekliyor: ?Birlikler her gün ayrı bir baş ağrısı. Canımıza yetti. Hükümetimiz zayıf ve yozlaşmış. Amerikalı askerler de hiçbir şey öğrenmemiş?.
Güçlü bir hayal kırıklığı, Afgan köylüleri, polisleri, hükümet yetkilileri, aşiret liderleri ve Taliban?ı terk etmiş ancak sonradan yeniden katılmış kişiler arasında yankılanıyor.
Karşı konulmaz sonuç: Sıradan Afganlar, yanlış bombalar, can sıkıcı aramalar, gözaltılar ve yabancıların onların kültürlerini anlamamasından dolayı Amerika ve NATO kuvvetleri hakkında zehir zemberekler. Eşit şekilde, kalkınmayı sağlayamayan ABD destekli hükümette gördükleri 7 senelik yozlaşma ve beceriksizlikten de bıkmışlar.
Daha fazla yabancı askerle bile Afganistan artık daha az güvenli. Washington?un Afganistan?daki uyuşturucuyla-mücadele politikasını 2004?2007 arasında koordine eden ve güvenlik danışmanı olarak geri dönen 62 yaşındaki iriyarı Amerikalı Doug Wankel, ?Tam anlamıyla bir karmaşa. Güvenlik yılların en kötü seviyesinde. Yozlaşma-rüşvet alıp başını gitmiş. Her Afganlıya etki ediyor. Sıradan Afganların ne düşündüğünün gerçekten fark ettiğini insanların anlaması gerekiyor?.
Kahverengi bir kanalın eşlik ettiği toprak yoldan ulaşılan Aktar Muhammed?in Nangarhar eyaletinin derinliklerindeki duvarla çevrili evinin etrafındaki komşularında korku ve öfke açıkça görülüyor. Bir düzine adam sazdan tavanın altındaki geleneksel urgan yataklarda oturuyor. Bazılarında üst dudakları tıraşlı dini bütünlüğün sakalı var. Diğerleri aksakallarını Mekke?ye gidip hacı olduklarını göstermek için kınayla yanan turuncuya boyamışlar.
Geçen ay yanlış bombanın atıldığı ve içinde 50 kişinin öldüğü evden yaklaşık 1 saat araba sürüşü uzaklığındalar. Kel Şah evinin iki ay önce basıldığını, lise öğrencisi yeğeninin öldürüldüğünü anlatıyor. Bir yaşlı adam inleyerek, ?Hayır, hayır Taliban değildirler. Hamama gidiyorlardı. Silahları bile yoktu? diyor.
Köylüler neden yanlış bilgi verenlerin tutuklanmadığını bilmek istiyorlar ve Amerikan askerlerin hala iyi istihbaratı kötüsünden ayıramadığını söylüyorlar. Aktar Muhammed, ?Artık 7 yıl oldu. Umudum kalmadı. Şimdiye kadar öğrenemedilerse?? diyor.
NATO?nun en üst komutanı General David D. McKiernan sivil ölümlerden dolayı nüfus arasına saklanan direnişçileri suçluyor. Önceki ABD elçisi ve Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi Robert Oakley sorunun bir strateji olabileceğini belirterek şunları söylüyor: ?Afgan sivil kayıpları ve ABD askeri kayıplarının asgarileştirilmesinde bir ikilem var. İlki için karada olmamız gerek. İkincisi için havada?.
İki hafta önce Herat eyaletindeki bir hava saldırısı düzinelerce insan öldürdü. ABD araştırması ekserinin Taliban olduğu sonucuna vardı. Ancak Afgan hükümeti ve Birleşmiş Milletler, çocuklar dâhil 90?a yakın sivil kayıp olduğunu söyledi.
Köylüler ABD?nin karmaşık ittifakların, şiddetin ve hatta uyuşturucunun kültürlerindeki yerini anlamadığını söylüyor. Evinde uyuşturucu labaratuvarı olan kardeşinin ABD askerleri tarafından tutuklandığını anımsadığında piri fani Malik Bahtiyar?ın gözleri doluyor. Afganistan?ın bazı bölgelerinde insanlar yaşamak için afyon üretiyorlar. Bahtiyar, ?Bizi anlamıyorlar? diyor ve ekliyor: ?Her evde silah vardır. Her evde afyon?.
Kabil?deki Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu?nun duvarla çevrili yerleşkesinde insanlar Afganların hoşnutsuzluğunu ölçen istatistiklere gömülmüş durumdalar. Bir çalışanlar ordusu ülkenin 34 eyaletinin 33?üne giderek, 15 bin 200 kişinin görüşlerini sordular. Araştırma henüz yayınlanmadı ancak yetkili Ahmet Nadir Nadiri, göz atmamıza izin verdi.
Nadir, son 3 yıldır her sene tekrarlanan araştırmanın Afganların ekonomik ve sosyal istikrarında sabit bir kötüleşme gösterdiğini söylüyor. Ortalama borç geçen yıl 1.000 dolarken bu sene yüzde 20 daha fazla. Dahası Afganların yüzde 73?ü parası ya da gücü yoksa hükümete yardım istemek için gitmeyeceğini ifade ediyor.
İşini kaybetmekten korktuğu için ilk adını veren polis memuru Necip, yaygın öfkeyi yansıtıyor. 2001?de Afganistan polis gücüne katıldıktan sonra ABD?nin uçaklarının yanlış bombalamasıyla meslektaşlarını yitirmiş. Hükümet yetkililerine rüşvet verdiğini ve hesabını denkleştirmek için rüşvet aldığını itiraf ediyor. Bir arkadaşının 2 bin dolara polislik aldığını ve daha iyi işler için çıtanın 10 bin dolara kadar çıktığını anlatıyor.
Necip?e göre yozlaşma ve rüşvet Taliban?ın polis güçleri arasına sızmasını ve ölümcül saldırılar yapmasını kolaylaştırıyor. ABD bombalamasından hala aksayan Necip, ?Başkan ağlıyor ama değişen bir şey yok? diyor ve açıklıyor: ?İnsanlar mutsuz ve bu daha arttıkça Amerikalılar için zorlaşacak ve Taliban için kolaylaşacak. Bu insanlar (ABD birlikleri) tek bir hata yapmıyorlar, binlercesini yapıyorlar ve bir sürü insan öldürüyorlar?.
Özel bir röportajında Başkan Hamit Karzai, birliklerin hatalarının ciddi şekilde hükümetin altını oyduğunu söyledi. Ancak kendi başarısızlığı olarak nitelediği hakkında riyasız konuştu ve önümüzdeki sene seçimlere yeniden girmeye hazırlanırken sicili hakkında da açık sözlü bir değerlendirme yaptı. Bazı amaçları ulaştığını ancak Afganistan için tüm istediklerini elde edemediğini söyledi. Karzai şunları belirtti: ?Afganistan?ın henüz düzgün işleyen bir hükümeti yok. Yozlaşmayla ilgili olarak, rüşvet derin bir sorundur, bir Afgan sorunu. Etkisiz hükümet mekanizmasının problemidir? Afganistan?a giren bu kadar büyük paranın sorunudur, uluslararası varlığın bir problemi.?
Başkentin dışı o kadar tehlikeli ki Afganlar yeni-döşenmiş yollarda yüzlerce kilometreyi gitmekten korkuyorlar ve birçok uluslararası yardım grupları çalışanlarının da bunu yapmasını yasakladı. Başka seçimleri olmayan tır şoförleri hırsızların ve hırsızlık yapan polislerin Taliban?dan daha büyük dert olduğunu belirtiyor.
ABD think-tank?i RAND?dan analist ve Afganistan direnişin yükselişi üzerine bir raporun da yazarı Seth Jones durumu şöyle anlatıyor: ?Bir Afgan tır şoförü özetlediği gibi: ?Bırakın Taliban?ı, en büyük sorunlarımız polisle?.
Afgan İçişleri Bakanı sözcüsü Zemeri Başeri, kuvvetlerdeki yozlaşma seviyesinin güç bela yüzde 20?lerde olduğunu ve bunu aşmak için çabaların gösterildiğini söylüyor. Ancak birçok Afganlı aksi fikirde.
Baroya göre, bu sene Kabil?de kaçırılmalar iki basamaklı sayılarda ve Afganlar polisin işin içinde olmasından şüpheleniyor. Birçokları politik nedenden değil fidye için kaçırılıyor.
Bu arada Taliban da ilerliyor.
Sorunlu bölge Gazne?den siyah sakallı Taliban Moiabullah, Taliban?ın 2001?de çökmesinden sonra İran?a kaçmış ancak birkaç ay önce geri dönmüş. Taliban milisi şöyle konuşuyor: ?Bu hükümet insanların canına yetmiş. Kimse dürüstçe çalışmıyor. Eğer iyi bir hayat, fabrika ya da iş sağlarsanız tabi ki kimse Molla Ömer?in (Taliban lideri) peşinden gitmez?.
Yüksek derecede korunan sere serpe ABD?nin Kabil?in kuzeyindeki Bagram?daki üssünden Yarbay Mark Milley, Taliban ve el-Kaide?nin bir, yozlaşmanın da iki numaralı düşmanları olduğunu söylüyor. Ancak birliklerin ülkeye güvenlik getirmede santim santim ilerlediklerini kaydediyor. Milley, ?Batılı güçler, uluslararası kuvvetler ve Amerikalılar özellikler ölümcül kuvvet kullanmamızda en disiplinliler. Başardığımızı düşünüyoruz? diyor.
Nangarhar?daki aşiret konseyine ya da şuraya dönersek, yaşlıların en yaşlısı aynı fikirde değil. Uzun boylu ve sıska yüzü gümüş sakalla örtülü Abdülsamed, ?Utanmalılar. Taliban?ın arkasından iyi bir fırsattı. Ancak artık yok? diyor.
*AP, Çeviri: Oğuz ESER