Mahir Kaynak/Star
Bir değil iki
Bu yazıyı yazarken henüz Erivan'daki iki maçın da sonucu belli değildi. Herkes burada bir futbol maçı yapılırken ben iki maçtan söz ediyorum.
İkinci maç siyasi bir satranç. Ortadoğu'dan sonra siyasi mücadelenin ağırlık merkezi Kafkaslara doğru kayıyor. Rusya bu bölgedeki, bazılarına göre ABD, bana göre küresel sermayenin etkinliğini kırmaya çalışıyor.
Türkiye'nin bölgedeki satranca şah hamlesiyle başlaması ilginç. Birkaç küçük hamlenin yol açtığı alana cumhurbaşkanı ile dalıyor. Oysa satrançta en az hamle yapan taş şahtır ve çok gerekli olmadıkça bu hamle yapılmaz.
Bu ziyarette herkes Ermenistan'ın ve bu ülkedeki çeşitli siyasi kanatların nasıl davranacağını değerlendiriyor. Oysa sonucu en az belirleyen bunlar olacak ve üçüncü tarafların hesapları ve davranışları önem kazanacak. Bu eylemlerde Ermenilerin ön planda gözükmesi onların karar verici oldukları anlamına gelmeyecek. Taraflardan biri ve en önemlisi Rusya. Renkli devrimler, Ermenilerin Batıdaki güçlü varlıklarına rağmen, Ermenistan'da başarılı olamadı ama Gürcistan ve Ukrayna bu devrimlerle Rusya'dan uzaklaştı. Bölgedeki Ermeniler Batılı ülkelerle işbirliği yapıp Rusya aleyhine bir tavır sergilemediler. Ermenistan'ın Rusya karşıtı bir politika izlemesi beklenmemelidir. Bu nedenle ziyaretin sonuçlarının nasıl olacağında Rusya temel belirleyici olacaktır.
Rusya Türkiye'nin Kafkaslardaki varlığından şikayetçi olmayacaktır. Ancak bunun başka bir gücün taşeronluğu olmasına da göz yummaz.
Dünyadaki dengelerde önemli değişiklikler olduğu, AB'nin giderek dağınık bir tablo sergilediği ve bu birliğin içindeki ülkelerin kendi başlarına hareket etmeye başladığı gözleniyor. Geçmişte dünyanın geleceğini belirleyeceği düşünülen Uzakdoğu ülkelerinin derin bir sessizliğe büründüğü, çatışmaların odak noktasında olan İran'dan daha az söz edildiği, ekonomik krizin büyük zarar vereceği düşünülen ABD'nin yeniden başrole soyunduğu ve tek rakibinin Rusya olduğu bir döneme geçiyoruz. ABD ile Rusya arasında gözlenen çatışma, her ikisini de zayıflatmak bir yana, diğerlerini anlamsızlaştırıyor. Sık kullandığım bir sözü tekrar etmek istiyorum: Hasımlarınız sizin varlık nedeninizdir, rakiplerinizi bertaraf edin yeter. ABD ve Rusya yeni güçleri, yani AB ve Uzakdoğu'yu bertaraf etmiş gözüküyor.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki yumuşama genel gidişe aykırı olmak bir yana bu gelişmeyi destekliyor. Sadece Türkiye'nin ABD, Rusya ve AB arasındaki konumu belirsizliğini koruyor. Önümüzdeki dönemde Ortadoğu ve Kafkasları ilgilendiren konularda Sarkozy ve benzerlerinin bulunmaması bu konunun da netleştiği anlamına gelecektir. İsrail ile varılacak bir barış anlaşması bölgede İsrail karşıtlığı üzerine inşa edilen politikaların önemini kaybetmesiyle sonuçlanacak ve yeni bir hedefin bölge halklarına benimsetilmesi gerekecektir. Türkiye bu yeni ufku hem tanımlayabilir hem de bunun en önemli uygulayıcısı olabilir.