Susurluk kazasıyla ortaya çıkan kirli ilişkilerin ardından ?Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık? eylemini başlatan isimlerden reklamcı Ersin Salman, Ergenekon?un ?gerçek solcu? ile ?tutucu solcu?yu ortaya çıkardığını söylüyor.
12 yıl önce Susurluk kazasıyla ortaya çıkan kirli ilişkilerin üzerine gidilmesi için her gece ?Bir Dakika Karanlık? eylemi yapan solcular Ergenekon?a karşı neden suskun? Hatta bazıları CHP lideri Deniz Baykal ile yarışırcasına örgütün ?gönüllü avukatı? gibi hareket ediyor. Oysa Susurluk?ta bu kirli ilişkilerin aydınlatılması için gerçekleştirilen eylemlere öncülük etmişti sol camia. 1 Şubat 1997?de başlayan ?Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık? eylemi yurt geneline yayılmıştı. Bir ay boyunca her gece 21.00?de evlerde ışıklar açılıp kapatılıyor, mumlar yakılıp söndürülüyordu. Kısa süre sonra eylemler, balkonlarda tava ve tencere dövmeye, sokak gösterilerine dönüştü. Peki, o dönemde ortaya konan hassasiyet şimdi neden yok? Susurluk eylemcileri Ergenekon?da niçin suskun? ?Bir Dakika Karanlık? eylemlerini başlatan isimlerden reklamcı Ersin Salman, Ergenekon?un ?gerçek solcu? ile ?tutucu solcu?yu ortaya çıkardığını vurguluyor. Gerçek solcuların Ergenekon?a karşı sessiz kalamayacağını belirten Salman, bu örgüte destek çıkan açıklamaları sebebiyle CHP lideri Deniz Baykal?ı ?statükonun avukatı? olmakla suçluyor. Avukat Ergin Cinmen ise Ergenekon?a karşı suskun olmadıklarını, yargının işini iyi yaptığını söylüyor. Ona göre Susurluk?ta yargı işini yapmadığı için kitlesel eylemler gerçekleştirilmişti. Oysa bugün hem siyaset hem de yargı bu karanlık ilişkilerin üzerine gidiyor. Susurluk eylemlerini organize eden reklamcı Ersin Salman?ın Aksiyon?un sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Susurluk?ta ışık ve mum yakıp söndürenler, tencere tava çalanların bugün Ergenekon?a karşı suskun olduğu görülüyor. Siz o eylemi organize edenlerden birisiniz. Ergenekon?a karşı suskun musunuz?
Ne ilgisi var? Biz, ?sonuna kadar üzerine gidilmeli? diye bildiriler yayınlıyoruz. Ergenekon ya da Susurluk, adını ne koyarsanız koyun, milletin ışıklarını yakıp söndürdüğü meselenin bir başka yansıması bu. Çete ile devlet ilişkilerinin ortadan kaldırılmasını isteyen insanların aylarca ışık yakıp söndürdüğü olay bunlardan biri. Yani, Ergenekon adıyla çıkan şey herkesin yakındığı tencere-tava çaldığı olaylardan biridir. Ne işi var devletin içinde böyle öbeklenmiş demokrasi karşıtı hareketlerin?
O dönemde gösterilen hassasiyet bugün ?yok? gibi algılanıyor?
Öyle bir algılamanın farkında değilim. Varsa da yanlış bir algılama. Sandılar ki sadece Refah-Yol hükümetine karşı yapılan bir ışık söndürme. Hayır. Biz bütün siyasî partilerin de olduğu bir devlet aygıtına karşı ışık yakıp söndürdük. Devletin çetelerle iç içe geçmesine karşı yeter dedik. Yoksa ?Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi? ve o işin içinde olan insanlar, bugün Ergenekon?a karşı susuyor değiller. Susacak bir şey var mı ortalıkta? Yargı süreci içinde göreceğiz ne olacağını. Umarız ki yargı da adalete uygun cesaretli kararlar verebilir.
O döneme benzer bir kampanya organize etmeyi düşündünüz mü?
Ne yapılabilir diye düşünüyoruz kendi aramızda. Ama bir tarafta Cumhuriyet, bayrak mitingleri bir tarafta onlara karşı demokrasi mitingleri. Yani ikiye bölünmeye çalışılan, kamplaştırılan bir dönem yaşanıyor. Bunun karşısında tabi ki hukukun, adaletin, demokrasinin egemen olması lazım. Burası demokrasi içinde yaşamak, ?demokratik Cumhuriyet? olmasını isteyenlerin yaşadığı bir toprak. Bunları ?milliyetçi?, ?ulusalcı? diye bölmenin manası yok. İnsan gibi yaşamanın da yolu birdir dünyada. Bu da demokrasidir. İdeoloji değildir demokrasi. O ortamın içinde laik olacaksan sahiden orada laik olursun.
O dönemde toplumdaki herkes bu kirli ilişkilerin açığa çıkarılmasını istediği için bu kampanyaya destek verdi. Bugün niye bir kesim rahatsız?
O dönemde sağcısı değil ama solcusu, demokratı normal insanı destek verdi. Sağcının bunların ortaya çıkarılmasında bir yararı yoktu bir zararı vardı zaten. Çünkü olayları yapanlar sağcıdır. Yani sağcı derken karanlık ilişkiler içinde olan sistemin ve düzenin değişmesini istemeyen, bu statükodan memnun olanları kastediyorum. Yani derin devlet. Eylemlere destek verenler daha çok solcu ve sosyal demokratlardı.
Niye Ergenekon?da bu hassasiyeti gösteremiyor solcular?
Ben bunu anlamıyorum. Kim hassas değil ki? Hassas olmayan bir grup zannetmiyorum. Bir tek şey var; ulusalcıyım, milliyetçiyim diyenler var.
Ergenekon?dan dolayı rahatsız olan bir kesim yok mu?
Var tabii. Yani bu statükonun değişmesinden rahatsız olan bir kesim var. Bunlar kendilerine ?ulusalcı? da deseler net bir şekilde ?milliyetçi, ırkçı, tutucu değişim istemeyen gruplar? diyebiliriz bunlara. Bu gruplar aslında solcu olduklarını zanneden ama kendilerini ?nasyonal sosyalist? bir noktada yakalayan insanlar. Yani ?ben solcuyum ama Ergenekon?a karşıyım? diyebilir mi bir insan? Solcuysan bu işin değişmesini istersin. Yani ?Bu sadece dincilerin işi ve sözde liberaller de AKP?ye alet oluyor? diyorsan sende bir yanlışlık vardır. Kimse AKP?ye alet olmuyor. AKP de zaten demokratikleşmenin sahibi değil. AKP şu veya bu nedenle demokrasiye ihtiyaç olduğunu CHP?den önce anlamış bir parti.
CHP lideri Deniz Baykal, Ergenekon terör örgütünün gönüllü avukatı olduğunu söyledi.
İyi, hayırlı olsun avukatlık. Baykal, zaten epey bir zamandır statükonun avukatıdır. ?Devleti savunuyorum? adı altında demokrasi karşıtı bir statükonun avukatlığını yapıyor. Asıl mesele CHP?nin tutucu bir tutum içinde olması. Yani tutuculuk illa dincilikle olmaz. Statükoya bağlı olmak da tutuculuktur.
Ergenekon sol camiayı nasıl etkiledi? Ayrışma oldu mu?
?Sol camiayı ayrıştırdı? diyemem; ama solcu olanla olmayan ortaya çıktı. Ergenekon?un üzerine gidilmesini istemeyenler solcu olamaz. Gerçek solcu Ergenekon ve bütün kirli ilişkilerin ortaya dökülmesini ve demokrasiyi isteyenlerdir. Bunların içinde liberal olanlar da var benim gibi kendisini ?sosyalist, komünist? olarak tanımlayanlar da. Eğer ?Ben ulusalcıyım, Ergenekon?a dokunulmasın? diyorsa biri, o solcu değildir. Onlara sol denmez. Sol ayrışmadı; ama solun kim olduğu ortaya çıktı. Gerçek solcular ve kendini solcu sanan tutucular ortaya çıktı. Yani Kemalist gericiler ortaya çıktı. Mürteci diyebiliriz bunlara. İrtica illa dinle olmaz. İrtica bir statükonun devamını istemektir. Bir geri tavırdır. Bu tavırda olanlara da mürteci denir. Birisi ulusalcılığa, diğeri dine sarılarak statükonun devamını istiyor.
Avukat Ergin Cinmen*: SUSKUN DEĞİLİZ, ERGENEKON?DA YARGI İYİ İŞLİYOR
Susurluk?ta karanlık ilişkilerin ortaya çıkması için mum yakma kampanyasına öncülük ettiniz. O eylemleri yapan sol camia, bugün Ergenekon?a neden suskun?
Hayır, susmuyoruz. Bizim o dönem ki mücadelemiz bu karanlık ilişkilerin yargı önüne çıkarılmasıydı. Şu anda bir gayret var. Bu karanlık ilişkilerin içine olabildiğince girildi ve yargı önüne çıkarıldı. Dolayısıyla benim böyle bir taleple ortaya çıkmamın bir manası yok. Çünkü bunlar yapılıyor, bu süreç de devam ediyor.
Susurluk?ta böyle bir süreç yoktu
Evet. Susurluk?ta üzerine gidilmiyordu. Bizim talebimiz ?üzerine gidilsin? idi. Ama şimdi nasıl bir faaliyette bulunalım ki. Zaten gerekli şeyler yapılıyor.
Ama toplumda Ergenekon?un üzerine gidilmesinden rahatsız olan bir kesim de var.
Her toplumda olur bu. Şimdi CHP?yi eleştirmek bizim değil siyasilerin işi.
CHP dışındaki siyasi partiler bu olayın üzerine gidilmesini istiyor.
Evet. Yargının arkasında siyasi irade de var.
Ama bugünkü süreç bir kampanya nedeni olamaz şu anda. Böylesi toplumsal hareketlenmeler bir kişinin ?haydi sivil toplum hareketlensin? demesiyle olmuyor. O toplumda bunun karşılığının olması lazım. Bu karşılığı biz değerlendirdik sadece.
Bugün de bir tepki ve karşılık var. Ancak eleştirilen konu; Susurluk?ta bağıranların bugün niye suskun olduğu.
Çünkü belli bir süreç yürüyor. O dönemde böyle bir süreç yoktu. Yargı işini iyi yapıyor. Gidebildiği yere kadar gidiyor. İddianame ortaya çıktı ve bu iddianamede, sanık olan kişilerin askeriyenin üst düzey yöneticileri ile de ilişki kurduğu, bunun tespit edildiği ve bu durumun askeri savcılığa iletildiği şeklinde bir açıklama var. Şu anda takip edilmesi gereken yol, askeri savcılık acaba bu konuda ne yapıyor? Bunun için büyük eylemler yapılamaz bu toplumda. Nitekim bir bildiri yayınlayacağız yakında. Benim gibi Susurluk sürecindeki kampanyada yer alan insanların hazırladığı bir bildiri. Burada bu talebimiz var.
Nedir talebiniz?
Bir grup aydın olarak yayınlayacağız. Taleplerimiz sorularınızın cevabı aynı zamanda.
Neden Susurluk?takine benzer eylemler yok?
Ama dünyada hemen hemen hiç görülmemiş ?bir dakika karanlık? gibi bir eylemi her zaman ortaya koyabilmek mümkün değildir. Bu kolay bir eylem değildir. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir eylem; ama bunun sosyolojik nedenleri vardı. Susurluk süreci ile bu süreci karşılaştırıp da ?neden böyle büyük eylemleri başlatan kişiler şimdi susuyor?? demenin mantıklı bir izahı yok. O günün koşulları ayrıydı şimdinin koşulları apayrı. Şimdi yürüyen bir yargı var ve bu yargının hazırlık sürecinde herhangi bir hukuka aykırılık olduğu, yani ciddi bir aykırılık olduğu konusunda o sanık vekillerinin bile doğru dürüst bir açıklaması yok. Yani bunlar hukuka uygun yapıldı.
Siz ?Ergenekon?da sonuna kadar gidilsin? diyor musunuz?
Tabi ki diyorum. Şu anda askeri savcılığa bir ilişkiler bütünü gitmiş. Askeri savcılığa göre bu ilişkiler suç. Şu anda bilemiyoruz askeri savcılık ne yapıyor.
*Susurluk?taki eylemleri organize eden ?Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi? sözcüsü
Avukat Mebuse Tekay*: TOPLUM, ERGENEKON KONUSUNDA SONUNA KADAR GİDİLECEĞİNE İNANIYOR
- Susurluk?un aydınlanması için tepki gösterenler Ergenekon için suskun mu?
Yurttaş girişiminin ortaya çıkış nedeni ile şu anki Ergenekon davasının biraz farklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Susurluk?taki kaza toplumun hiç beklemediği bir anda ortaya çıkmış kirli ilişkilerin açığa çıkmasıydı. Bir refleks olarak biz bunun takibini istedik. O zaman Tansu Çiller de RP de olayın üstünü kapatmak istedi. Biz bunun kapatılmaması için toplumun refleks göstermesi için bir eylem önerdik. Toplum da bunu benimsedi ve yaygın bir eyleme dönüştü.
Ergenekon?a karşı bu tepkiler neden yok?
Bakın şu anda dava süreci işliyor. Bence bugün yapılması gereken şey 2 bin 500 sayfalık iddianamenin kaybolmaması, yüzlerce klasör ve belgenin doğru incelenebilmesi, bilginin bütün bunlar arasında kaybolmamasını sağlamak. Mesela İstanbul Barosu ve Barolar Birliği, Ergenekon davasına müdahil olmalıdır diye düşünüyorum. Yalnızca işi bu olan bir komisyon kurmalı. Çünkü deliller kaybolabilir. Bir de Ergenekon davasının başka davalarla ilişkisi olduğuna dair iddialar da var. Bunlar araştırılmalı. Susurlukta ortaya dökülmüş kişilerin Ergenekon?da da olduğunu görüyoruz. Bütün bu bağlantıların kurulması için sadece bu işle uğraşacak bir hukukçu ekibin olması gerektiğini düşünüyorum.
Susurlukta oluşan tepki ve hassasiyet var mı bugün?
Aynı hassasiyet yokmuş gibi zannediyoruz. Yok değil. Birincisi dava açıldığı için toplumun adalet duygusu rencide olmuyor. Sonuna kadar gidilecek diye bakılıyor. İkincisi, mesela solcuların bir kısmı bu işle hiç ilgilenmiyor. Şu anda Susurluk?la Ergenekon arasında toplumun çeşitli kesimleri arasında bir farklılık olduğunu düşünüyorum. Hâlbuki Susurluk?ta hiç böyle yarılmalar yoktu ve toplum bir bütün olarak tepki gösteriyordu.
Toplumda da büyük bir kamplaşma yaşanıyor. ?Ergenekoncular?la ?Ergenekoncu olmayanlar?. Bu kamplaşmanın da Susurluk?tan farklı bir atmosfer oluşturduğunu eklemek gerekir. İnsanlar Ergenekon?da sonuna kadar gidilmesini istiyorsa AKP?li olarak niteleniyor. Bunun da bir çekingenlik meydana getirdiğini düşünüyorum.
*Aydınlık için Yurttaş Girişimi Sözcüsü
Ergenekon'a sessiz kalan solcu değil, tutucudur
Bir Dakika Karanlık? eylemi yapan solcular Ergenekon?a karşı neden suskun?
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-09-03 12:45:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara