Dolar

34,8930

Euro

36,6123

Altın

3.007,12

Bist

10.058,63

Kafkasya politikasın Demirel yorumu

Süleyman Demirel,Türkiye'nin Kafkasyada izlediği politikayı değerlendirirken, 'Türkiye'nin Gürcistan'da olan hadiselere seyirci kalması mümkün değildi' dedi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-28 17:45:00

Kafkasya politikasın Demirel yorumu


Onları Rusya'ya karşı hazır hale getirmek değil, ama ayakta durabilmelerini sağlamakta yardımcı olduk. Çünkü, biz de biliyorduk ki, Gürcistan'ı Rusya'ya karşı hazır hale getirmenin imkanı yoktur. Rusya gibi bir devi zaten kontrol zor bir şeydir. Yani, onun hışmını çekecek herhangi bir şeye Türkiye sebep olmazdı. Böyle bir hadise karşısında Türkiye ne yapacaktı? 'Sen de dur, sen de dur' deyip tavsiyede bulunmaktan, 'itidalli olun' demekten başka diyeceği bir şey de yoktu. 'Sen haklısın, sen de haklısın' diyecek durumu yoktu' dedi.
Demirel Ekoenerji Dergisi'nde yayınlanan söyleşisinde, Kafkaslarda yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Gürcistan olayının aslında mevcut bir yaranın kanaması olayı olduğunu söyleyen Demirel, 'Olay vardı, kabuklanmıştı, kanadı. Hemen başta söyleyeyim, büyük bir istikrarsızlıktır. Zaten bölgede Irak olayı varken, Karabağ olayı varken, Filistin olayı varken, bir de buna Gürcistan'ın eklenmiş olması, bölge için iyi olmamıştır. Bizim için de iyi olmamıştır' dedi. Kafkaslarda bugün karşılaşılan durumun, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının kalıntıları olduğunu belirten Demirel şunları söyledi:

'Kafkasya'daki durumu gören Batı, Kafkasya'nın Balkanlar gibi parçalı olduğunu ve Kafkasya'daki istikrarsızlığın önemli etkiler doğurabileceğinin farkına vardı. Ancak başta bunun farkına varamadı, daha sonra vardı ve buralara gerek NATO vasıtasıyla, gerekse Avrupa Birliği vasıtasıyla el uzatmaya çalıştı. Rusya Federasyonu bundan rahatsız olmuştur. Umalım ki, bu olay yeni bir 'soğuk savaş'ın başlangıcı olmasın.'

'RUSYA'NIN HAREKÃ?TI SADECE GÜRCİSTAN'A DEĞİL, ABD DAHİL BATIYA KARŞIDIR'

Rusya'nın dünya kamuoyu nezdinde bir fırsat kolladığını ve bu fırsatı Saakaşvili'nin verdiğini dile getiren Demirel, şöyle konuştu:

'Saakaşvili son seçimdeki ve devrimdeki vaatleri üzerine, Osetya'yı ve Abhazya'yı Gürcistan'ın tam kontrolü altına almaya girişti. Osetya'dan başladı ve Osetya'ya askeri hareket yaptı. Bu fevkalade yanlıştı. Bana göre şimdi Rusya'ya gün doğmuştur. Rusya'nın bu hareketinin gerekçesi 'Osetya'daki Rus halkını korumak için' denilecekti. Rusya'nın Osetya'da zaten Barış Gücü var. Askerlerini korumak için, Osetya halkını korumak için bir hareket yaparsa, dünyaya pekala işte, 'Kosova'ya karşı nasıl Batı bir harekat yapmıştı veya Irak'ta Saddam'a karşı Batı nasıl bir harekat yapmıştı' gibi göstermek suretiyle, kendisine haklılık kazandırmış olacaktı.

Rusya'nın bu harekatı aslında sadece Gürcistan'a değildir. Bu harekat daha çok Gürcistan ile ilişkisi olan Amerika dahil Batı ülkelerinedir. Rusya Batı ülkelerine diyor ki, 'Buralara çok yaklaşmayın'. Kendisinden kopan cumhuriyetlere de diyor ki, 'Batı'ya çok yaklaşmayın, başınıza böyle şeyler gelir'. Velhasıl Rusya bir fırsatı kullandı. Rusya, Sovyetler Birliği'nin dağılmasını hazmetmemiştir.'

'TÜRKİYE'NİN 'SEN HAKLISIN, SEN DE HAKLISIN' DİYECEK DURUMU YOKTU'

Demirel Türkiye'nin Kafkaslarda yaşanan gelişmeler konusunda izlediği politikayı da değerlendiren Demirel, şöyle dedi:

'Bizim durumumuz nedir? Biz, Sovyetler Birliği sonrasında Rusya'yla iyi münasebetler geliştirdik. 25 milyar dolarlık ticaret geliştirdik. Enerjide Rusya'ya bağımlı hale geldik. Bugün Türkiye'nin kullandığı enerjinin, bilhassa gazın yüzde 65'i Gazprom kaynaklı. Aslında Avrupa da Rusya ile iyi münasebetler geliştirdi, ama Avrupa'nın kullandığı gazın ancak yüzde 25'i Gazprom kaynaklı. Biz Avrupa'dan çok daha bağımlıyız Rusya'ya. Ticaretimizi geliştirdik, turizmi geliştirdik. Bunlar iyi şeylerdi.

Ancak, Gürcistan bizim için, Ermenistan faktörü dolayısıyla Azerbaycan'a ve Orta Asya'ya açılan kapıydı, geçilen köprüydü. Petrol ve gaz hatları yaptık. Demiryolu hattı yapmaya kalkıştık. Bu ülkeye yardımcı olduk. Tabii ki Gürcistan bizim için bir kardeş ülke idi. Ayrıca, Türkiye'de de Kafkas kökenli pek çok Türk vatandaşı vardı. Bu vatandaşların köken itibariyle bir kısmı Abhaz'dı, bir kısmı Oset'ti, bir kısmı Gürcü'ydü.

Türkiye'nin bu suretle Gürcistan'da olan hadiselere seyirci kalması mümkün değildi. Onları Rusya'ya karşı hazır hale getirmek değil, ama ayakta durabilmelerini sağlamakta yardımcı olduk. Çünkü, biz de biliyorduk ki, Gürcistan'ı Rusya'ya karşı hazır hale getirmenin imkanı yoktur. Rusya gibi bir devi zaten kontrol zor bir şeydir. Yani, onun hışmını çekecek herhangi bir şeye Türkiye sebep olmazdı.

Netice itibariyle, böyle bir hadise karşısında Türkiye ne yapacaktı? 'Sen de dur, sen de dur' deyip tavsiyede bulunmaktan, 'itidalli olun' demekten başka diyeceği bir şey de yoktu. 'Sen haklısın, sen de haklısın' diyecek durumu yoktu.'

'MESELE NASIL ÇÖZÜLÜRSE ÇÖZÜLSÜN, TÜRKİYE ZARAR GÖRÜR'

Demirel 'Yaşanan sürecin sonunda dünya yine iki kutuplu olmaya doğru gider mi?' şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

'Bu entegrasyondan uzaklaşma meselesi. Evet, küre yine iki kutuplu ya da üç kutuplu, Çin'in ne yapacağını bilmiyoruz. Tek başına bugün kutup olacak güce sahip olmasa bile, bu entegrasyonun kopmasının birtakım zararları olacaktır. Batı, gerek Amerika ve gerekse Avrupa Birliği, bunları da düşünmek durumundadır. Bir taraftan da gerek Amerika ve gerekse Avrupa Birliği, bağımsız bir devletin (Gürcistan), topraklarına askeri bir müdahale yapılmasını yutmayacaklardır. Esasen bu Birleşmiş Milletler şartına da uygun olmayan bir durumdur. Maalesef böyle bir durum meydana gelmiştir. Mesele ne zaman çözülürse çözülsün, nasıl çözülürse çözülsün, Türkiye bundan zarar görür.'

KAFKASLAR İSTİKRAR PAKTI İÇİN UYARI

Demirel kendisine ait bir proje olan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından da gündeme getirilen 'Kafkas İstikrar Paktı'nın daha önce kurulmuş olması durumunda bugünkü gelişmelerin yaşanmayacağını vurguladı. Demirel şunları söyledi:

'Biz bunu görerek dedik ki, 'Bilhassa Kafkasya'daki bu devletler mutlaka himaye ve yardıma muhtaçtır. Aksi halde bunların uzun zaman ayakta durması zorlaşır, hele birbirleriyle ihtilaflı halde iken, kaynaklarını bu ihtilaflara tüketirken bu devletlerin yönetimi fevkalade zorlayacaktır ve iç kargaşalardan kurtulamayacaklardır'. Bunu her üç devlet için söylüyoruz.

Onun içindir ki Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Türkiye ve Rusya'yı içine alan, aynı Sarayova'da yaptığımız gibi bir Kafkaslar İstikrar Paktı yapalım. Bunun gayesi, bu ülkelerin arasındaki meseleleri bu zemine çekmek, bu zeminde bir taraftan bir işbirliği meydana getirirken, bir taraftan da ekonomik ve diğer münasebetleri güçlendirmekti. Bunu Avrupa önemsemedi.

1999 Kasım'ındadır bu teşebbüsümüz, o zaman bu fikrimi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 54 ülkenin iştirak ettiği toplantısında anlattım. Daha sonra da teker teker de konuştum. Onlar bana dediler ki, 'Bizim için şimdi birinci mesele Balkanlar'dır'. Ben de onlara dedim ki, 'Balkanlar ile Kafkaslar eşdeğerdir. Bir gün Kafkaslar sizin için Balkanlar'dan daha zor mesele haline gelecektir. Çünkü, sizin Kafkaslar'da ayrıca bir enerji ilginiz var. Bu bölge yeniden Rus nüfuzu altına girmemelidir veya yeniden birtakım büyük güçlerin big-game dediğimiz satranç tahtası haline gelmemelidir'. Bu uyarıyı 1999'da yaptık. Rusya, Kırım ve Moldova'da da aynı şeyi denememelidir.'

SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara