Olay yeri inceleme dizisi CSI serisinin benzeri bir program olan ?İpucu Kriminal?in danışmanlarından, Adli Tıp Morg İhtisas Dairesi uzmanı Doç. Dr. Bülent Şam?la ?kusursuz cinayet?i, Türkiye?de en çok görülen adli tıp vakalarını, bir cinayetin ipuçlarını konuştuk.
2003 yılında, Adli Tıp Kurumu Yayınları?ndan çıkan ?Adli Otopsi Atlası? adlı kitabıyla Türkiye?de bir ilke imza atan ve bu kitabı alanında önemli bir yankı uyandıran İstanbul Adli Tıp Kurumu, Morg İhtisas Dairesi uzmanlarından Doç. Dr. Bülent Şam, aynı zamanda TRT1?de yayımlanan, ülkemizde işlenmiş gerçek cinayet vakalarına ışık tutarak, iz süren program ?İpucu Kriminal?in de danışmanlarından. Bülent Şam?la cinayetleri, bombalamalardan sonra yaşananları, adli tıbbın ayrıntılarını konuştuk.
Türkiye mesleğiniz açısından, ne yazık ki, elverişli bir ülke değil mi?
Yılda yaklaşık 4500 otopsi yapıyoruz. Bu rakam, birçok ülkenin yıllık otopsi sayısının üzerinde. Mesela tüm İskandinav ülkelerinin toplamından daha fazladır bize gelen vaka sayısı. Bir seferinde, Interpol?le ilgili bir toplantı için yurtdışına gitmiştim, oradaki meslektaşlarımı inandıramadım söylediğim rakama. Bir İsveçli ekip gelmişti daha önce Türkiye?ye, o ekipten bir kadın beni savundu da ikna edebildim. Bize her çeşit olgu gelir. Onlar bizdeki çeşitlilik ve olguyla karşılaşmıyor.
Peki, biz bu açıdan kimle kıyaslanabiliriz?
İstanbul, Paris, New York gibi metropollerle kıyaslanabilir. Dünyanın büyük şehirlerinin otopsi sayılarını yaklaşık olarak nüfusa oranlı gider. Brezilya Sao Paoulo?nunki İstanbul?un üzerindedir ama nüfusa bakınca orantılı olarak üzerinde.
Vaka açısından İstanbul?un farklı bir çeşitliliği var mı diğer ülkelere göre?
Başka büyük şehirlerde olmayacak kan davası, namus cinayetleri oluyor. Bir de İstanbul?da travesti ölüm oranı çok yüksektir.
?İpucu Kriminal? programında konuların belirlenmesinde katkınız oluyor mu?
Daha önceki programlar, bizim kurumumuzun çözdüğü otopsi olaylarından derlenmişti. Kayıtlarımızdan daha sağlıklı kayıtlar bulmak zor Türkiye?de, çünkü tüm ölümler bize geliyor. Biz de görünüm üzerine yorum yapma, bulgudan ipucu çıkarma konusunda yardımcı oluyoruz. Sonuç verirken savcının, hakimin işine yarayacak temel sorulara yanıt veriyoruz. Kişi ölüm nedenini, öldürülme biçimini söylüyoruz.
ÇOK SAYIDA BIÇAK DARBESİ CİNSEL ŞİDDETE İŞARET EDER
Otopsi sırasında neleri dikkate alıyorsunuz?
Otopsi sırasında dikkate aldığımız bir sürü nokta var; örneğin cesette çok sayıda bıçak yarası görmüşsek, öncelikle bu bizim için cinsellikle ilişkisi yüksek bir cinayet kategorisine girer. Bu nedenle de anal, vajinal sürüntü örneklerini alırız. Bazı bulgulara bakıp rahatlıkla fikir yürütebiliriz. Kişinin nasıl öldürdüğü, öldürülme biçimi, kullanılan yöntem, yöntemin nasıl uygulandığına bakarak bir şeyler söylemek mümkün.
Çoğu vakayı çözebiliyor musunuz, cesede bakarak?
Çok şey söyleyebiliriz. Mesela ölüm nedenini söylüyoruz. Ölen kişinin kim olduğunu da söyleyebiliyoruz. Mesela bazen bir mağarada gömülü bir iskelet geliyor bize; cinsiyetini, boyunu, yaklaşık yaşını, sağ elini mi sol elini mi kullanırdı, bunları söyleyebiliyoruz. Hatta niçin, nasıl öldürüldüğünü anlayabiliyoruz. Yaraları değerlendirerek olayın nasıl olduğunu söyleyebiliriz. Mesela kafasında bir kırık var diyelim, bu sopayla mı olmuş yoksa yüksekten mi düşmüş bunu da söyleyebiliriz. Çünkü her koşulda bir bulgu kalır.
Çözemediğimiz durumlar olmuyor mu?
Negatif otopsi denen bir durum vardır. Yapılan tüm incelemeye rağmen, ölüm nedeninin saptanamadığı durumlar. Ancak bu yüzde 5?i geçmez, dünya ortalaması da budur. Negatif otopsinin birçok nedeni var, örneğin epilepsi hastasıysa ve bu konuda elimizde bir bilgi yoksa, ölüm nedeni belirsiz kalır, mevcut verilerle ölüm nedeni tespit edilemez. Bunun dışında bir ceset parçasının kime ait olduğunun tespiti artık DNA varken çok kolay. Bir toplu mezar bulunmuş örneğin, gönderilen ufalanmış kemik yığını içinde, kaç kişi var söyleyebiliriz. Cinsiyetlerini, yaşlarını, tahmini olarak boylarını belirleyebiliriz.
HER TEMAS İZ BIRAKIR
Kusursuz cinayet var mıdır?
Bir cinayet olayını çözen ekipte yerimiz var ama biz belirli bir aşamasında işin içine karışıyoruz. Bizden önce daha kritik bir aşama var; olay yeri incelemesi. Mümkün olsa biz istiyoruz ki her cinayet olayının olay yeri incelemesine o otopsiyi yapacak adli tıp uzmanı da gitse ve gittiğinde olay yerine dokunulmamış olsa... O zaman söyleyeceğimiz çok daha fazla şey olur. Kusursuz cinayet mümkün değil, çok bildik bir prensiptir, Lockard prensibi 'her temas iz bırakır'. Olay yeri inceleme kursunda yeni başlayanların ilk öğrendiği şeydir bu. Her koşulda elinizde uygun teknoloji varsa, o kişinin orada olduğunu tespit edecek kadar iz kalır.
Hiç şaşıracağınız ilginç olaylarla karşılaşıyor musunuz?
Bir otopsiyi ilginç kılan farklı nedenler olabilir. Örneğin bir ası otopsisinde, yani kendisini asarak öldürmüş birisinin otopsisinde aşağı yukarı ne yapılacağı bellidir. Mesela bir kez başıma geldi. Cenaze yakınları, ası vakasının gerçekleşmesinden 2 saat önce kişinin kendilerini aradığını ve intihar edeceğini söylediğini anlattılar. Ama ölü lekelerine baktığımda, kişinin en az 15 saat önce ölmüş olduğunu saptadım. O zaman o sıradan gibi gözüken olay birden sıradan olmaktan çıktı; savcıya gittim.
Cinayetten sonra cesedin yakılması durumunda yine bulgu kalır mı?
Ancak cesedi bir krematoryumda yakmanız lazım ki tamamen kül haline gelsin. Bir ev yangınında vücudun bazı kısımları kaybolmuş olsa bile gene de bir şeyler söyleriz biz. Tümden kül haline getirmek imkansızdır. Bir yangın ortamında kişi zaten ölmüş müydü canlı mıydı, bunları anlayabiliriz. Mesela solunum pasajına bakıyoruz, solunum borusu ve devamını inceliyoruz. Kanda belli karboksi oranı oluyor, canlı ise çok yüksek ihtimal bu oran sınır seviyenin üzerine çıkmıştır.
Geçmişe yönelik bir cinayeti çözmek için mezar açılıp bakıldığında bir şeyler söylenebiliyor mu?
Kemikte bulgu bırakmışsa? Örneğin ateşli silah, bıçak ya da mermi çekirdeği kemiğe isabet etmişse, orada kendine has bulgular bırakır. Merminin nereden geldiğini, orada öldürücü bir ihtimal bulunup bulunmadığını söyleriz. Bir kez açık arazide bulunmuş, yaklaşık 80 parçaya ayrılmış bir kafatası göndermişlerdi. Kafatası parçalarını o durumda birleştiriyoruz, eksik olan kısımlarda kırık hatlarının bir şey gösterip göstermediğine bakıyoruz, mermi çekirdeği kafatasına isabet ettiğinde kendine has bir giriş ve çıkış deliği oluşturur. Ama bu girişin kinetik enerjisi çok yüksekse mesela bir Kalaşnikof tüfekten çıkmışsa, kafatasını su basıncı dediğimiz bir etkiyle çok sayıda parçaya ayıracak şekilde parçalar.
Mevsimlere ya da dönemlere göre vakaların artması ya da azalması görülüyor mu?
Yazın tecavüz ve cinayet artar. İklimsel değişiklik nedeniyle derler ama neden sadece sıcaklık değil, sosyal yaşamın değişmesidir. Benim gözümden bakarsak; insanlar sokağa çıkmadıkça suç işlenmiyor! 16 yılda sadece birkaç gün hiç otopsi gelmediği oldu. Biri benim nöbet günümde oldu; tipi vardı, hiçbir yere çıkmak mümkün değildi. İşte o gün hiç vaka gelmedi. Adli tıbba gelen vakalarda Ramazan?da da azalma olur. Ama bayramın ilk günlerinde risk yüksektir.
Sizin özel hayatınızı nasıl etkiliyor işiniz?
16 yıldır yapıyorum. Mutlaka etkiliyor, etkilememesine imkan yok. Siz bile morga girerken tedirgin olduğunuza göre insan etkileniyor, morgun yanından geçmek bile istemiyor. Bazı konularda daha temkinli oluyorsun. Hâlâ bu ülkede insanlar, biz de dahil, televizyonlarını bir sehpanın üzerinde tutarlar. O yüzden bize sıkça üzerine televizyon düşmesine bağlı çocuk ölümleri gelir. Geçtiğimiz senelerde oğlum 1.5 yaşındayken, böyle bir vaka geldi, telaşla aradım evi. Çocuk otopsileri bizim etkilendiğimizin otopsiler.
Hiç trafik kazası süsü verilmiş cinayet geldi mi?
Trafik kazası süsü verilmiş cinayet genellikle araba yakılarak gerçekleştiriliyor. Zaten ceset yanık olarak karşımıza çıktıysa, hemen radyolojik incelemeye alır ve vücutta mermi çekirdeği kalmışsa bunu anlarız. Bu tür durumlarla çok karşılaştık. Ama dedim ya, cesedi tamamen kül haline getirmek imkansızdır, mutlaka bir şeyler kalır ve biz de söyleriz.
Cenaze yakınlarından etkileniyoruz
Isparta?dakİ uçak kazasına gittim. O kadar çok uçak kazası otopsisi yaptım ama yine de uçağa binmekten korkmuyorum. Bazı düzenlemeler yapıyor insan. Mesela bu şehirde kimse ile ağız dalaşı yapılmaması gerektiğini, sokakta kimseyle tartışmamak gerektiğini öğreniyorsun. 'Niye beni solladın' diye önünü kesip silahla, levye ile çıkıyorlar. Bunların sonuçları bizim karşımıza geliyor... İnsanı ister istemez temkinli olmaya itiyor. İşimiz gereği olaylardan etkilenmemeliyiz ama hiçbir olaydan etkilenmesek bile cenaze yakınlarının seslerinden etkileniyoruz. Bizi en çok hırpalayan da budur. Kimlik tespiti için gelen cenaze yakınlarının tepkileri çok yaralayıcı. Toplu ölümlerde cenaze yakınlarının ruh hali daha farklı oluyor, örneğin bir uçak kazasında, patlamalarda. Mesela HSBC patlamalarında o civarda geçmekte olan birinin oğlu çok uzun süre geldi, gitti. DNA incelemelerinin bir aşamasında yakaladık, 'babanız burada' dedik. O çocuğun ruh hali, 'belki orada değildi' umudunun yıkılışı? Bu çok daha farklı bir durum.
KİMDİR?
1965?te Kars?ta doğan, İstanbul?da büyüyen Dr. Bülent Şam, Edirne Tıp Fakültesi mezunu. Zorunlu hizmeti sırasında Adli Tıp Kurumu?nun açtığı sınavı kazanan Şam, 16 yıldır Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi?nde, otopsi salonunda çalışıyor. 2006?da doçent unvanını alan Şam?ın, çeşitli cinayet vakalarının fotoğraflarla, adli tıp açısından çözümlendiği ?Adli Otopsi Atlası? adlı kitabı bu alanda Türkiye?de bir ilk.
AKŞAM