'Rusya geri çekilmesine son verdi'

İngiltere'nin Guardian gazetesi Gürcistan'la Rusya arasındaki savaşa ilişkin olarak İngiliz tarihçi Mark Almond'un kapsamlı bir analizine yer veriyor.

Rusya'nın Güney Osetya'ya müdahelesini, 1968 Prag Baharı'na verilen tepkiye benzeten tarihçi Almond, şunları kaydediyor: 'Ancak eski Sovyetler Birliği'ndeki her gelişme Sovyet tarihinin tekerrürü değil. Bu 40 yıl önceki bir durumdu. Rusya ve Gürcistan arasındaki son çatışma, soğuk savaştan ziyade 1982 yılındaki Fakland savaşına daha çok benziyor. Arjantin'deki cunta Las Malvinas Adalarını kansız bir şekilde halka onaylatmaya çalışırken, İngiltere askeri operasyon düzenlemişti. Henry Kissinger İngiltere'nin bu beklenmeyen askeri cevabı için şu yorumda bulunmuştu: 'Hiç bir büyük güç sonsuza dek geri çekilmez. Belki de Rusya bugün Mihail Gorbaçov döneminden beri başlayan uzun süreli geri çekilmesine son verdi. Güney Osetya'da da bunu ortaya koydu.'

Saakaşvili'den önceki Gürcü lider Eduard Şevardnadze'nin 1992 yılında da Abhazya ve Osetya'da kontrolü yeniden ele alma girişiminde bulunduğu ve bunu batının desteklediğini anımsatan Mark Almond, analizini şöyle sürdürüyor: 'Şevardnadze'nin savaşı Gürcü halkı için bir felaket olmuştu. 300 bin Gürcü mülteci durumuna düştü. Gürcüler o zamandan beri utançlarıyla baş başalar. Mihail Saakaşvili iktidara geldiği 2004 yılından beri mülteciler için çok az şey yaptı. Şaakaşvili, mültecileri barındıkları yurtlardan çıkarttığı gibi Gürcistan bütçesinin yüzde 70'ini askeri amaçlar için harcadı. Bu hafta başında da yumruğunu göstermeye karar verdi. NATO üyeliğini elde edebilmek için askerlerini Afganistan ile Irak'a gönderdi ve bu şekilde Amerika'nın desteğini arkasında hissetti. Gürcistan'ın başkentindeki sokaklar Bush ve yanında duran Şaakaşvili'nin fotoğraflarıyla dolu. George W. Bush bulvarı da Tiflis Havaalanı'na kadar uzuyor. Ancak Kissinger'ın şu veciz sözünü hatırlamak lazım: Büyük güçler müttefikleri için intihar etmez! Belki onun Washington'daki neo-muhafzakar müttefikleri de bunu unutmuş. Unutmadıklarını umalım.'

Batı'nın Balkanlara ve Kafkaslara farklı davrandığına işaret eden İngiliz tarihçi yorumunu şöyle bitiriyor: 'Batının Balkanlarda ortaya çıkan ayrılmalara çok daha farklı yaklaşım gösterdiği ve bu batı yanlısı mikro devletlerde hemen büyükelçilikler açtığını görüyoruz. Ancak sınırları Stalin tarafından çizilen Kafkaslar söz konusu olunca bu sınırlar kutsal sayılıyor. Eğer mafya ağırlıklı Karadağ gibi bir mikro-devlet batı tarafından tanınıyorsa neden Güney Osetya ve Abhazya gibi Rusya taraftarı devletlerin bağımsızlığı tanınmıyor.'

TİMETÜRK - TRT