Haber Merkezi / TİMETURK
Pakistan?daki siyasi ve ekonomik durumlarla ilgili rahatsızlıklar sürüyor. ABD ve Pakistan karşıtı ülkeler Pakistan?ın, teröre karşı savaşımında bu yolda çok büyük fedakârlıklar yapmış ve kayıplar vermiş olmasına rağmen başarısız olduğu yönünde eleştirilerde bulunuyor. Konuyla ilgili olarak Pakistan?da günlük olarak yayınlanan gazetelerin birinde köşe yazarlığı yapan ve aynı zamanda eski başkanlardan Refik Tatar?ın konuşmalarını yazan İrfan Sıddıkî ile Pakistan?da ve bölgede son dönemlerde olan bitenlerle ilgili röportaj yaptık. Sıddıkî, Pakistan?da Taliban?ın mevcudiyetini kabul etmekle beraber, propagandası yapıldığı kadar bir mevcudiyetin söz konusu olmadığını söyledi. Pakistan ve Afganistan?ın sınır bölgesi bölgelerinde birbirleriyle akraba olan kabileleri inkâr etmenin mümkün olmadığını, bu kabilelerin yok edilmesinin, bu kabilelere bağlı ailelerin sınır bölgesinin her iki yakasında da bulunuyor alması hasebiyle zor olduğunu dile getirdi.
Sıddıkî, Pakistan kabilelerinin Pakistan?ın kurucusu olan Muhammed Ali Cinnah?ın kendilerine kabile sisteminin devam etmesi ve içişlerinde kendilerine karışmama yönünde verdiği söz ve garantiler nedeniyle son derece rahat bir hayat yaşadıklarını ifade etti.
Amerikan güçlerinin bölgede bulunmasının bölgede barışın yerleştirilmesi konusunda çözüm olması bir yana en büyük engellerden biri olduğunu belirten Sıddıkî, Taliban?ın Afganistan?a yaptığı baskınları Pakistan hududundan gelerek yaptığı yönündeki eleştirilere cevap olarak, Taliban unsurlarının baskınlardan sonra tekrar Pakistan?a nasıl döndüklerini soruyor. Bunun cevabının verilemediğini belirten Sıddıkî, bu olayların sızmanın tek taraflı olmadığını, iki taraftan da sızmalar olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Sıddıkî, ?Acaba sorumluluk kime ait?? şeklinde konuşuyor.
Röportaj Metni:
Pakistan kabile bölgelerindeki durumu nasıl görüyorsunuz? Taliban unsurları fiili bir tehdit arz ediyor mu? Bazı analizciler Taliban güçlerinin kuzey sınırındaki her hangi bir şehre istedikleri anda baskın düzenleyip ele geçirebilecekleri şeklinde yorumlar yapıyor. Bu yaklaşımlar ışığında neler söylemek istersiniz?
?Kaos silahlı harekete dönüşürse bu kaçınılmaz olarak paniğin ortaya çıkmasına neden olur. Çünkü güvenliği siz tek bir kurşunla da ortadan kaldırabilirsiniz. Terör az olsa da bölgeye yansıması büyük çaplı olabilir. Bu nedenle terör eylemleri küçük çaplı bile olsa insanların gözüne büyük görünür. Ben Taliban?ın ülke güvenliği için sorun olduğunu düşünüyorum ancak şehirleri işgal edeceğini düşünecek kadar değil.
Size göre bölgede panik havasının hâkim olmasındaki en büyük neden hangisidir?
Pakistan?ın kurulmasının üzerinden yarım yüzyıl geçti. O insanlar devlete karşı herhangi bir eylem gerçekleştirmedikleri gibi devlet içerisinde devlet de olmadılar. Çünkü onlar, Pakistan?ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah?ın tarihi ve kabilevî geleneklerinin altında yaşıyor.
Şimdi bu garantiler yok edilip hükümet onların işlerine karışmaya başlayınca -ki eski sisteme alternatif bir sistem de oluşturulabilmiş değil- bu idari boşluk doğdu. Bölgede 80 ila 90 bin arası asker yığınağı yapıldı. Kabileler bu durumu kendi kabilevî sistemlerinin yok edilişi ve tarihi sözleşmeye yapılmış bir ihanet olarak görüyor. Silahlı militanlar bu boşluğu doldurarak bu sisteme alternatif sunmuş oluyorlar.
Birinci soruya yeniden dönelim. Taliban tehdit oluşturuyor mu?
Hayır, tehdit oluşturmuyor. Olan biten her şey işlerin abartılmasından başka bir şey değil. Habbeyi kubbe yapıyorlar. İsrail ve başka Pakistan karşıtı unsurlar Afganistan?da faaliyet gösteriyor. Şayet Pakistan sınırından sızma oluyorsa Afganistan sınırından da sızma var. Bu unsurlar nasıl dönüyor ve güçleri nerede?
PAKİSTAN?IN YENİ BİR LİDERE İHTİYACI VAR
Pakistan?da güvenliğin olmadığı ve halkın belini kıracak şekilde fiyatların bu denli artış gösterdiğini göz önünde bulundurursak geniş çaplı bir halk ayaklanması öngörüyor musunuz?
Halkın öfkeli olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü 18 Şubat seçimlerindeki oyuyla Müşerref?in karar ve siyasetlerine karşı çıktı, Oyuyla diktatörlüğe karşı olduğunu, anayasanın gerçek işlevini yeniden kazanmasını ve görevden alınmış olan hâkimlerin görevlerine iadesi yönünde görüş belirtti. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki bu rüyaların hiçbiri gerçekleşmedi. Fiyat artışı, gibi bazı şeylerin hükümetin elinde olmadığına işaret etmek istiyorum. Ancak uzun vadeli önlemler alınmalı ve halkın güveni kazanılmalı.
Öfkenin şiddetli olduğu doğru, ancak bu duyguları fırsat bilerek sorunlara çözümler üretebilecek, dolayısıyla bu öfkeyi olumlu bir yöne kanalize edecek bir lidere ihtiyaç var. Ancak bu aşamada herhangi bir halk ayaklanması olacağına ihtimal vermiyorum.
Ülkede siyasi liderlerin bulunmayışına diyorsunuz? Kendi ülkelerinde toplantılar düzenleyeceklerine yabancı ülkelere giderek orada bir araya gelmeyi tercih ediyorlar.
Bu tür davranışları doğru bulmuyorum. Sonra Zerdari?nin yokluğu, hükümete başkanlık eden kişi olması nedeniyle, ülkedeki siyasi konjonktüre olumsuz etkide bulunuyor. Çünkü bütün kararlar onun onayına muhtaç. Ama Nevaz Şerif?in olmayışı, o kadar etkili olmaz, çünkü hükümetin başı değil. İşler o olmadan da yürür. Partisi hükümeti Pencap?tan yürütüyor. Kardeşi, hükümeti yönetmek için Pencap?a gitti. Tüm bunlara rağmen büyük siyasi liderlerin ülkede bulunuyor olması, bu siyasilerin halkın sorunlarını anladığı ve onlarla birlikte yaşadığı yönünde olumlu bir mesaj ihtiva ediyor.
Afganistan?ın Pakistan?a, içişlerine karıştığı yönündeki suçlamaları konusunda neler düşünüyorsunuz?
Diyelim ki Taliban, Afganistan?a Pakistan sınırından sızıyor, peki ben de soruyorum ?neden onların Pakistan?a dönmesine izin veriyorsunuz??Bu onların Pakistan?a da müdahale ettiği anlamına gelir. Sonra Karzai hükümeti, daha ilk günlerinden beri Afganistan?da istikrarı bir türlü sağlayamadı, hâkimiyet kuramadı. Amerikalılar Karzai?nin performansını sorduklarında o da işin kolayına kaçıp hemen Pakistan?ı işaret ediyor, kendi yapması gerekenlerden kaçıyor. Hindistan?ın da Afganistan?da ciddi faaliyet içerisinde olduğunu görmezlikten gelmememiz gerekir. Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde, Afganistan?da bir sürü konsolosluklar açtı. Bunlar diplomatik merkezler değil terör merkezleri. Hindistan?da Pakistan?a çamur atmaya çalışıyor. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki, Hindistan, sadece Afganistan değil Pakistan?ın da içişlerine karıştığı halde, yöneticilerimiz bu suçlamalara karşılık vermeye cüret edemiyor. Çünkü yeni ekonomik program Hindistan?la ticarete hız verilmesi ve ticaret hacminin artırılması yönünde.
PAKİSTAN PARLAMENTOSU TÜRKİYE?Yİ ÖRNEK ALMALI
Öyleyse çözüm nedir?
Çözüm, hükümetin kararları Parlamento?da almasıdır. Halkın temsilcilerinin ABD?ye halk şunu istiyor şunu istemiyor demeleri lazım. Türkiye?nin de kullandığı bu dili ABD anlayacaktır. Bildiğiniz gibi Türkiye, parlamentonun kararı üzerine ABD askerlerine geçiş izni vermediği gibi askeri bir üs de temin etmedi. Ona karşı hiçbir şey olmadı. Ancak ABD?li yetkililer seçimlerden hemen sonra siyasi liderlerle görüşme yapmak için Pakistan?a geldiler.
Nevaz Şerif de onlara, ?Sizin selamet içerisinde olmanızı istiyoruz ama bizim topraklarımızda katliamlar yapamazsınız? dedi. Bütün işlerin parlamento tarafından karara bağlanacağı yönünde kesin bir karar alındı. Ancak işleri parlamentoya kim havale edecek? Tıpkı Müşerref döneminde olduğu gibi bütün kararlar tek taraflı.
Peki, Keşmir sorunu konusunda Pakistan siyasetinde bir değişiklik oldu mu?
Aslında ortada siyaset falan yok. İşler Müşerref dönemindeki gibi yürüyor. BM?nin Keşmir?de serbest referandum uygulanması yönündeki kararındın ardından bu karardan ürkerek, yeni bir öneri getiren oydu. Şimdi ise Hindistan?ın lehine olacak şekilde tek taraflı siyasetler yürütülüyor. Ben her zaman Keşmir sorunu halledilirse Hindistan?la olan bütün sorunların halledileceğini söyleyenlerdenim. Ancak şu ana kadar bir ses duyamadık. Benazir Butto, Keşmir sorununu BM kararlarına göre halledeceklerini söylemişti. Hükümetle ilgili olan konuların yanı sıra Hindistan?ın güçlü bir şekilde karşı çıktığı ve kesinlikle görüşmeye yanaşmadığı güçlerin rolleriyle ilgili kafamda soru işaretleri var. Nerede bu güçler şimdi? Niçin hâlâ susuyorlar?