Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Rusya Afganistan?daki savaşa katılıyor

Afganistan?da büyüyen müdahaleye paralel olarak Moskova aynı zamanda Orta Asya?daki askeri varlığını da artırıyor.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-01 03:54:00

Rusya Afganistan?daki savaşa katılıyor

 

M K Bhadrakumar*

Moskova, 1989 yılında Afganistan?dan son askeri birliklerini geri çekmesiyle sonuçlanan Sovyetler Birliğinin dokuz yıllık macerasını takip eden yirmi yıllık bir boşluğun ardından, Afgan satrancında alışılmamış bir geri dönüş sahneye koyuyor. Tarihin ilginç bir ani dönüşünde bu, sadece Amerika Birleşik Devletlerinin rızasıyla mümkün olabilir. Moskova, Afganistan?daki savaşın kötüye gitmesinin avantajlarını kullanırken bölgesel güvenlik için göstergeler geniş kapsamlı olabilir.

Terörizm Karşıtı Amerika-Rusya Çalışma Grubunun (CTWG) toplantısını takip eden hafta sonunda ortak bir bildiri yayımlandı. Bu, iki tarafın da Taliban direnişine karşı savaşında ?Afganistan Milli Ordusuna Rus silahlarının tedarik edilmesinde prensipte anlaşmaya? vardıklarını açığa çıkardı. CTWG 16. oturumu 19-20 Haziranda Moskova?da düzenlendi ve eş başkanlığını Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Kislayak ile ABD Dışişleri Bakanı Siyasi İlişkiler Başkan Yardımcısı William Burns yaptı.

Burns?ün yanı sıra muhabirlere konuşan Kislayak şunları söyledi: ?Bizler (Rusya) geçmişte zaten Afganistan?a askeri mühimmatı temin etmiştik. Ve şimdi Afgan halkının kendi güvenliklerini kendi ellerine alabilme istidatlarına dair bir talebin bulunduğunu hissetmekteyiz.? Kislayak ?Rusya?nın Afganistan?a silah teslimatını artırabileceğinin ?mümkün? olduğunu ekledi. Yine de ?Ben, onun üzerine bir miktar eklemeye hevesli olamazdım? dedi.

Washington sürekli olarak ?istihbarat paylaşımı hariç- Afganistan?daki savaşta bir elebaşı olmaya yönelik Rus yeltenmelerini tersledi. Mart ayında bir Polonya gazetesinin haberine göre Afganistan?da ?Rus birliklerinin yerleştirilmesine? karşı halk gösterileri patlak verdi. Haber, batı istihbaratınca yakıcı bir operasyonun tüm özelliklerini taşımaktaydı. Kremlinin o zamanlardaki basın sekreteri birinci yardımcısı olan Dmitry Peskov Rusya?nın Afganistan?a göndereceği askeri birliklerle ilgili dedikodularla ilgili açıklamasında bunların ?kesinlikle doğru olmadığını? söyledi.

Rus analizciler, Polonyalı Gazete haberinin kasden ?ülkedeki NATO askeri varlığı için daha akla yatkın açıklama vermek amacıyla Afganistan?ın egemenlik ve toprak bütünlüğüne harici bir tehdit imajı? oluşturmaya matuf olduğunu hissettiler.

Açık ki, Moskova?da hafta sonu yapılan açıklama ABD tutumunda bir değişikliğin altını çiziyor. Savaşın kötüye gitmesi şüphe yok ki bu değişikliğin arkasındaki bir faktör. (Yeri gelmişken, benzeri bir değişiklikte, Washington son günlerde Afganistan?daki askeri birliklerin bir sevk ve hareketine dair olarak Çin?e ve Hindistan?a yakınlaştı.). İngiliz Telegraph Gazetesi geçen hafta Washington?da NATO müttefiklerinin Afganistan?da fark edilen başarısızlıkları üzerinde artmakta olan bir ?ümitsizliğe? dair haber yaptı. Çok hevesli bir yaklaşım olan ?have-gun-will-travel : silahım var o halde seyahat edebilirim? anlayışı orada artık daha fazla mevcut değil.

Üst düzey bir Pentagon danışmanı Telegraph Gazetesine şunları söyledi: ?Orada düş kırıklığı var, orada öfke var. Hiçbir şeyin değişmediği noktasında bir ruh hali, kabul etme ve çaresizlik arasında gidip geliyor. Daha fazla askeri birlikler istiyoruz ve ihtiyaç duyduğumuz oranlarda gelecek olan yok. Yapılan hata ilk etapta onu NATO?ya teslim etmekti. Birçok ülke için Afganistan?da bulunmak kazanılmaya ihtiyaç duyan bir savaşta gerçekten savaşmaktan ziyade zevahiri kurtarmaktan ibaret gibi görünüyor. Bu diplomatik olarak gerekli miydi? Belki de. Bu askeri olarak arzu edilir mi? Ne ben ne de Afganistan?a müdahil olan diğer birçokları böyle düşünmüyor.?

Bir NATO Alman Generali Pazar günü zaten ülkede bulunan 60.000 yabancı askeri birlikleri tamamlamak için acilen takviye 6.000 birliğe ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bu birliklerin çoğunluğu NATO güdümündeki uluslararası güvenlik ve yardım gücünün bir parçası.
Ruslar da Afganistan?a yapılacak diğer bir müdahalenin görünmez tehlikelerinin farkındalar. Sovyetlerin ülkeyi işgal ettiği 1980?lerin tümü boyunca Sovyet Büyükelçiliğinde hizmet veren Moskova?nın tecrübeli diplomatı Zamir Kabulov şimdi Rusya?nın Afganistan Büyükelçisi. Kabulov geçenlerde Amerika hükümetinin sahipliğindeki National Public Radioyla yaptığı bir röportajda Sovyet müdahalesinin trajedisini inceden inceye ele aldı. Kendisi şöyle söyledi: ?Bizler Afgan milletinin yabancı işgalcilere karşı olan aşırı duyarlılığını hafife aldık; çünkü bizler o zamanlar kendimizin işgalci olduğuna inanmıyorduk. Afganlıların dinlerini ve onların geleneklerini, kültürlerini dikkate almadık.?

Bu tür bir adamakıllı hadisenin önemini sonradan anlamayla, Moskova nasıl olur da bir kez daha Afganistan içlerine güçlükle ileryebilir? Şimdiye kadar askeri birliklerini Afganistan?a yolladığına dair Rusya?nın bir sorusu yok. Ancak Rusya?nın müdahalesini harekete geçirenin ne olduğu inancı Kabulov?dan alıntıda şöyle: ?Kendi birliklerinizin sayısını ikiye veya üçe katlayabilirsiniz. Buna rağmen sizler halen bu savaşı kaybedeceksiniz; çünkü bu mesele rakamlar meselesi olmayıp Afgan milli ordusu ve polisinin kalitesi meselesidir.?

Yani bu şu anlama gelmektedir: Rusya Güvenlik Kurumu içinde bu fikir her zaman mevcuttu: eğer Devlet Başkanı Mikhael Gorbaçov, Muhammed Necibullah rejimine hayat-desteği görevi gören Sovyet tedariki sistemini çekmemiş olsaydı Afganistan trajedisi başka yöne çevrilebilirdi. Onlar 1986 yılında başkan olan Necibullaha gerekli araç gereç materyali sağlanmış olsaydı Sovyet birliklerinin geri çekilmesinin ardından dahi onun, varlığını sürdürebileceğine inanmaktadırlar.

Afgan ordusunun kalitesini artırmaya yönelik Rus çabaları noktasındaki sorular halen duruyor. Rusya donatmanın yanı sıra Afgan ordusunun eğitimi için sorumluluk da üstlenecek mi? Aslında bu oldukça mantıklı görünüyor. Sonraki en iyi şey görünüşte Sovyet askeri akademileri ve istihbarat okullarında eğitilen bir zamanlar Necibullahın silahlı kuvvetlerinin lider kadrosunu bulaştırmak. Ancak bu da Washington için oldukça baş ağırtıcı olabilir.

Bir şey net. Moskova bu yılın başında NATO?nun Afganistan?a tedariklerini sevk edebilmesi için Rus topraklarını kullanabileceği yönünde ön ayak olduğu öneride öngörüyle davrandı.2-4 Nisan tarihlerinde NATO?nun Bucarest zirve toplantısında resmileştirilen anlaşma muhtelif yollarda Moskova?nın amacına hizmet etti. Moskova, Washington?un saldırgan tutumuna rağmen kendisinin Afganistan?ın imdadına yetişmeye hazır olduğu sinyalini verdi. Bu da sadece Rusya-NATO ilişkisinin karşılıklı menfaatler ve endişeler esasına dayalı olduğunu göstermektedir.

Beklenildiği gibi, NATO?nun Avrupalı üyeleri bu tür bir sinyal karşısında yeni fikirlere açıklardı. Bucarest Zirvesinin yan hattında Rusya-NATO konsey toplantısında- belki de ilk defa- biçim çalışmak için arzu edilen tarzda çalıştı. Bu Bill Clinton yönetiminin 1990ların ortalarında NATO?nun yayılma planları noktasında endişesi olan çıldırmış Boris Yeltsin?e teklifte bulunduğunda oldu. Format, blok üyeler olmaktan ziyade milli varlıklar olarak oraya katılan müttefik üyeler şeklinde olacaktı.

Rusya?nın NATO yayılmacılığı ile bir problemi var. Tıpkı son günlerde Paris?e yaptığı ziyareti süresinde Le Monde?ye yaptığı konuşmasında Başbakan Vladimir Putin?in dediği gibi: ?Artık burada daha fazla Sovyetler Birliği mevcut değil. Burada tehdit yok. Ancak organizasyonlar halen duruyor. O zaman soru şu: sizler kime karşı ittifak kuruyorsunuz? Tüm bunlar ne için? Ve oluşumu genişletmek yalnızca Avrupa?da yeni sınırlar oluşturuyor. Yeni Berlin duvarları oluşturuyor. Bu sefer görünmez şekilde, ancak daha az tehlikeli değil?.ve bizler askeri savunma sistemlerinin sınırlarımıza doğru yöneldiğini görüyoruz. Ne için? Kimse bir tehdit ortaya çıkarmıyor.?

Bu münasebetle Moskova Afganistan?a bir yardım eli uzatma yoluyla NATO?yu savunma pozizyonuna soktu. Rusya Dış İşleri Bakanı Sergei Lavrov 28 Mayıs 2008 tarihinde Moskova?da yaptığı bir konuşmasında şuna işaret etti: ?Rusya herhangi bir veto hakkı iddiasında bulunmamaktadır. Ancak ortaklarımızın bizlerden onların çıkarlarını düşünmemizi beklemeleri durumunda buna bizim de hakkımız olduğunu düşünmekteyim. Aslında bu tür bir karşıtlık olmaksızın Bucarest Zirvesinin Afganistan?a nasıl alan geçişinde bir ittifak üretebileceğini görmek oldukça zor. Nihayetinde o, NATO?nun Afganistan?da kendisi için uluslararası görevini yürütmesine izin vermemiz için kolay olacaktı. Ancak biz bunu yapmayı istemedik? Rusya çıkarlarımızı karşılayan ve eşit işbirliği prensiplerine uyacak şekilde bir kapsam içerisinde bulunmaya devam edecektir.?

Batı ?mütekabiliyeti?nde açıkça gösterildiği istikametler Euro-Asya siyasal manzarasını seyretmeyi içine çekecek. Muhakkak ki Avrupalı bakış açısında Rusyaya karşı etraflı bir olgunlaşmışlık mevcut. George W. Bush yönetimi Polanya ve Çek Cumhuriyetlerinde anti-balistik füze sistemleri planlarını yerleştirmeyi başlatmada başarısızlığa uğradı. Yeni bir ortaklık ittifakında yaklaşan Rusya-Avrupa Birliği stratejik işbirlikleri yeni bir başlangıç sözü veriyor. Bunlar olumlu havadisler.

Lakin eşit ölçüde NATO?nun Ukrayna, Gürcistan ve Azerbaycan?la alakalı genişleme planı halen gündemdeki yerini muhafaza ediyor. Rusya ile NATO arasındaki tansiyon Gürcistan ve Kosova üzerinde bariz bir şekilde görünüyor. Bu münasebetle Rusya riskleri de üstlenmeyecektir.

Afganistan?da büyüyen müdahaleye paralel olarak Moskova aynı zamanda Orta Asya?daki askeri varlığını da artırıyor. Tartışmalı şekilde, Afganistan?da kötüye giden durum Moskova?yı Orta Asya bölgesinin güvenliğini kuvvetlendirmeye yönlendirdi. Fakat bariz bir özellik şu ki Rusya?nın hareketi aynı zamanda Orta Asyalı devletlerin arzularına da bir cevap niteliği taşıyor. Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov son günlerde Moskova güdümündeki KGAT (CSTO) ile Euro-Asya ekonomik topluluğunun NATO ve Avrupa birliğiyle bir denge unsuru olma kabiliyetini haiz güçlü bir birlik oluşturabilmek için tek bir vücut olarak birleşmesini önerdi.

Orta Asyalı bakış açısına göre, Rusya?nın bölgesel güvenlikte daha büyük bir rol oynama kapasitesi Sovyetler sonrası dönemin herhangi bir zamanından daha fazla bugün daha inandırıcı görünüyor. Etkili Moskova yorumcusu Politika Vakfı Başkanı Vyacheslav Nikonov?nun son günlerde Izvestia Gazetesinde yazdığı gibi: ? Rusya ile güçlendirilen bağlar bugün 1990?larda batılı ekonomiler gelişirken tam aksine bizimki düzenli olarak çökerken yaşananlardan daha doğal ve daha mantıki görünüyor. Yükselen enerji krizleri de aynı zamanda bütünleşme yararına hizmet görüyor.?

Bir statüko gücü olarak Rusya aynı zamanda Orta Asya?daki yerel hükümetler için de bir cazibeye sahip. Daha da önemlisi, Afganistan?daki ABD stratejisi-Afgan krizleri ve NATO?nun savaşı kazanma metanetiyle ilgili olarak Orta Asya başkentlerinde büyük oranda endişe mevcut.

Geçen yıla kadar, Rusya ve Orta Asyalı devletler Afganistanın durumunu istikrarlaştırmada bir rol oynamak için Şangay İşbirliği Teşkilatı (ŞİT) hesaba kattılar. Ancak ardından onlar Çinin ŞİT içerisinde karmaşık bir politika takip ettiğini hissetmeye başladılar. Çin Şangay İşbirliği Teşkilatını enerji sektörüne derinden nüfuz etmek için ve Orta Asyalı ülkelerle karşılıklı irtibatları geliştirmek için istismar etti. Ancak tüm bunlar Rusya?nın grubun profilini bir güvenlik oluşumu olarak artırma teşebbüslerine frenler uygulamaya çalışırken oluyor. (ŞİT; Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan?dan oluşuyor)

Çin hemen hemen Rusya?nın KGAT-ŞİT bağlarını kapatmasına dair bir önerisine set çekti. Çin ŞİT-KGAT askeri tatbikatlarından hoşlanmıyor. Ezcümle, Beijing Washingtona kuruntu oluşturmamak için endişeli görünüyor. (KGAT; Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan?dan oluşuyor.)

Bu, elbette Çin?in Afganistan?ın istikrarına kayıtsız kaldığını söylemek anlamına gelmez. Çin bundan çok uzakta. Çin?in tercihi ŞİT tarafından kısıtlanmaktan veyahut Rusya menfaatleriyle aşikar bir şekilde tanımlanmaktan maada kendi tercihlerini açık tutmaya çalışmak yönünde. Ne de olsa Çin?in Afganistan?da çok büyük çıkarları var. Beijing, ŞİT içinde olmaktan ziyade daha çok Amerika (ve NATO) ile direk olarak işbirliğindeki avantajların idrak ediyor. Makul olarak, Beijing bir diğer aşamada Afganistan?a barış gücü askerleri gönderme fikrine tamamıyla karşı olmayabilir; uygun bir Birleşmiş Milletler görevinin temin edilmesi bütün olarak düşünülebilir.

Yani bu şunu söylemeye gelir ki bir güvenlik teşkilatı olarak Şangay İşbirliği Teşkilatı?nın evrilmesinin önemli bir evresi Rusya?nın ağustos ayında Tacikistan Duşanbe?de yapılması planlanan ŞİT zirvesini takiben 2008-2009 yılındaki başkanlığı üstüne aldığında yaşanacak. Tüm göstergeler geçtiğimiz aylar boyunca Çin?in besbelli ilgisiz yaklaşımlarıyla ŞİT?in Afganistan?da etkin bir rol oynama potansiyeli çerçevesinde Moskova?da ciddi bazı yeniden düşünmeler olduğunu gösteriyor. Rus tasavvuru aynı zamanda KGAT veyahut ŞİT çerçevesi içerinde çalışma ümitlerini bırakma etrafında yön değiştirmişe benziyor, bilakis Rusya iki taraflı bir Rus-Afgan yörüngesine yönelecek gibi.

Öte yandan Afganistan da ne KGAT ile ne de ŞİT ile işbirliği yapmak istemiyor. 25-26 Mayıs tarihleri arasında Moskova?ya yaptığı ziyarette Afganistan Dışişleri Bakanı Dadfar Spanta Afganistan?ın ŞİT için gözlemci statüsünü kazanmaya çalışmayacağını açıkça belirtti. Spanta Kabil için Çin ile kıyaslandığında kendi dış politikasında Rusya?nın düşük bir öncelik olduğuna dair kesin olmayan koşulların bulunduğunun bilinmesine izin verdi. Tüm bunların hepsinin içinde, bu nedenle, Moskova tümünü kendisinin üstleneceği Kabil?de etki kazanmaya yönelik uzun bir yolcuğun önünde durduğunu fark edecektir. Moskova, Kabildeki mevcut devlet başkanı Hamit Karzai rejiminin utanmaz bir Amerikan yanlısı olduğunu ve gerçekte Rusya?nın Orta Asya?daki etkisini azaltmayı hedefleyen ?Afganistan ve komşu ülkeleri için Büyük Orta Asya Ortaklığı?nı geçiren ABD bölgesel stratejisinin de bir katılımcısı olduğunu biliyor.

Dahası, Moskova?da hafta sonunda yapılan duyuru Afganistan?ın durumunu istikrarlaştırmada ortak bir Amerika-Rusya gayretini müjdelemekten oldukça uzakta. Aslında, ortak bir ABD-Rus bölgesel gündem için herhangi bir ufuk gerçekten çok zor. Tıpkı Nikonov?un işaret ettiği gibi: ?Bizler (Rusya) ve batılı ülkeler CIS (Bağımsız Ülkeler Topluluğu) ülkelerine karşı politikalarımızda zıt olarak karşıt başarı tanımlamalarına sahibiz. Rusya için başarı, komşularıyla yakınlaşma, işbirliğini güçlendirme ve bütünleşme bağlarını kuvvetlendirmeye bağlı. Batı için ise, tam tersine, başarı bu ülkeleri Rusya?dan uzaklaştırmak, bir Rus İmparatorluğunun yeniden doğuşunu uzaklaştırmak için gücün harici merkezlerini yeniden yönlendirme amacına matuf bir anlam taşıyor.? Siyasal hedefler bu denli zıt ve karşıt olduğunda ise ortak bir gündemden bahsetmek neredeyse imkansız.?


*M K Bhadrakumar 29 yıl Hindistan Dış Politikasında mühim bir diplomat olarak hizmet verdi. Bu bağlamda 1995-1998 yılları arasında Özbekistan büyükelçisi ve 1998-2001 yılları arasında da Türkiye Büyükelçisi olarak görevlerde bulundu.


Bu makale Ömer Saitoğlu tarafından TİMETURK için tercüme edilmiştir.

 

 





 

Haber Ara