Dolar

34,9493

Euro

36,7268

Altın

2.988,87

Bist

10.125,46

Sıradanlığın da bir derinliği vardır!

Magnum fotoğrafçısı Martin Parr'in fotoğrafları, santralistanbul'da ziyaretçilerini bekliyor.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-07-22 12:33:00

Sıradanlığın da bir derinliği vardır!

Parr, çoğu fotoğraf sanatçısının aksine uzakta ve ulaşılmaz olanı değil, yakında ve doğal olanı gösteriyor. Sanatçının 'olağan' görünen karelerindeki yalınlık, günümüz insanının açmazlarını yansıtıyor aslında.

Fotoğraf sergisine gittiğinde zihnine kazınacak türden fotoğraflar görmek isteyenlerden misiniz siz de? Sarsıcı, çarpıcı, olağanüstü, kimsenin göremeyeceği, günlük hayatta gördüklerinizden, fotoğraf albümünüzde sakladıklarınızdan farklı kareler... Peki, size bunların hiçbirinin olmadığı; ama bütüncül yaklaştığınızda hepsini bulabileceğiniz bir serginin şu günlerde santralistanbul'da olduğunu söylesek ilginizi çeker mi?

Evet, santralistanbul, 'Magnum Photos' üyesi Martin Parr'in fotoğraflarını sergiliyor. 'Assorted Cocktail' başlıklı sergi, fotoğraf meraklılarını ilginç bir yolculuğa çıkarıyor. Değişik bölümler hâlindeki sergide, Meksika'dan İngiltere'ye, Almanya'dan Lüksemburg'a kadar dünyanın çeşitli ülkelerinden insan manzaraları yer alıyor. Fotoğraflarında, insandan ziyade objelere odaklanmış sanatçı. Modern çağın tüketim insanının objelerle kurduğu ilişkiyi ve bu objelerin tüketim toplumundaki yerini ön plâna çıkarmaya çalışmış. Parr'in özellikle objeler üzerine yaptığı yakın plân fotoğraf çekimleri, günlük hayatta neyin merkezde olduğunu göstermesi bakımından önemli. Tüketim çılgınlığının her yeri sardığı günümüzde, nesnelerin insan hayatını çepeçevre kuşatmasına vurgu yapma gayreti açıkça göze çarpıyor. Farklılığın fetiş hâline geldiği/getirildiği bir dünyada, gizemli ve ulaşılmaz olana değil de olağan ve güncel olana bir yöneliş bu. Derinliği ve çarpıcılığı insan faktöründen uzakta arama yerine, bizatihi kişinin günlük hayatında bulma çabası. Lüksemburg'da bir kuaförde saçını 'yaptıran' kadın, Meksika'da Hz. İsa ve Hz. Meryem figürlü kol saatlerinin satıldığı işporta tezgâhı, Glasgow'da bulanık ve dalgalı bir denizin hemen kenarındaki masmavi bir havuzda tek başına yüzen genç, Almanya'da annesiyle beraber güneşlenen bebekler, baston misali bir sosisi iştahla midesine indiren adam ve daha başkaları...

Sergiyi gezdikten sonra, 'Sanatçı, senin benim de çekebileceğim bu karelerle ne anlatmak istiyor?' sorusu akla gelebilir. Ancak fotoğraflara toplu olarak bakıldığında Parr'in amacının, günümüzde dünyanın neresinde olursa olsun, farklı kimliklerin ve kültürlerin evrensel düzleme yansımasındaki azalmaya işaret etmek olduğu hemen anlaşılıyor. Bir nevi, yerel kültürlerin giderek yok olmaya yüz tuttuğu dünyada, farklı ülkelerdeki insan tiplerini, tavırlarını, duruşlarını yansıtacak bir foto-belgesel. Günlük hayattaki 'boş zaman, tüketim, iletişim(sizlik)' gibi kavramların insan üzerindeki etkisini şaşırtıcı bir biçimde görüntülüyor Martin Parr. Serginin 'Telefon Projesi' ve 'Bıkkın Çiftler' bölümleri hayli ilginç. Cep telefonu ile konuşan insanların fotoğraflarının yarıya yakınında Uzakdoğulu insanları görmek pek de şaşırtmıyor bizi. Baş başa kalmak ve 'kendine vakit ayırmak' için yemeğe çıkan çiftlerin fotoğraf karelerine yansıyan görüntüleri ise düşündürücü. Bu bölümleri gezerken yüzünüzde gayri ihtiyarî bir gülümsemenin varlığını hissedeceksiniz. Tüketim çağının insanları olarak düştüğümüz durumun zihninizdeki dalgalanmalarına şahit olduğunuzda ise, muhtemelen irkileceksiniz. Sergi, 30 Temmuz'a kadar ziyarete açık kalacak.

Magnum'un aykırı fotoğrafçısı

1947'de Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, George Rodger ve David Seymour öncülüğünde kurulan 'Magnum Photos', belgesel fotoğraf geleneğine dayanıyor. Egzotik olanı, ulaşılamayanı ve yalnız olanı tercih eden grup, zamanla bir 'Magnum estetiği' oluşturdu. 1994'te bu gruba katılan Martin Parr ise bu tarza yeni bir bakış açısı getirdi. Günlük hayatı, güncel olanı ve hemen herkesin yaşadığı 'doğal' anları, Magnum geleneğine dâhil etti.

Haber Ara