Fiyatlar, son yıllarda ikiye üçe katlanıp varili 146 doları aşmasının ardından bir miktar gerileyerek 130 dolar seviyesine indi ama yine de fiyatların ne olacağı ve bunun özellikle enerjide dışa bağımlı ülkeleri ne ölçüde etkileyeceği merak konusu devam ediyor.
Petrol fiyatlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı Süreyya Yücel Özden, petrolün özellikle Türkiye gibi ülkeler için sosyal ve ekonomik kalkınma açısından çok önemli bir girdi olduğunu söyledi.
Petrolde Türkiye'nin neredeyse tamamıyla dışa bağımlı olduğuna dikkat çeken Özden, bunun dış ekonomik dengeler açısından da çok önem taşıdığını kaydetti.
Uluslararası piyasalarda ham petrolün varil fiyatının nereye gittiği konusunun çok karışık olduğunu ifade eden Özden, buna net yanıt verecek bir makamın da bulunmadığını söyledi.
Örneğin ABD'deki ekonomik gelişmeler, yapılan açıklamaların bir günde fiyatları değiştirdiğini, 10 dolar aşağı da yukarı da çekebildiğine işaret eden Özden, fiyatların oluşmasında önemli ölçüde spekülasyonların etkili olduğunu vurguladı.
Özden, spekülatörlerin dünyadaki psikolojik, jeopolitik, teknik ve ekonomik olaylara göre fiyatların oluşturulması yönünde harekete geçtiklerini belirtti.
''PLANLAMALAR ARTAN FİYATLARA GÖRE YAPILMALI''
Dünyada artık ucuz petrol döneminin bittiğini savunan Özden, Türkiye gibi ülkelerin yaşamlarını bunu dikkate alarak düzenlemeleri gerektiğini söyledi.
Özden, şöyle devam etti:
''Petrol ve doğal gaz fiyatındaki oluşumlar bizim ekonomimizi doğrudan doğruya etkilemektedir. Öyle etkilemektedir ki ülkemizdeki bütün ekonomik faaliyetler, tüm ticari faaliyetler ve sosyal yaşam etkileniyor ve zorlaşıyor.
Enflasyonla mücadele etmek daha da zorlaşıyor. Buna göre yaşam biçimimizi, sistemimizi, yönetimimizi ona göre düzeltmemiz lazım. Örneğin biz petrolü büyük ölçüde ulaştırma sektöründe tüketiyoruz. Ulaştırma sektörümüzün dikkatli bir şekilde ele alınması ve artık ucuz petrol döneminin bittiği dikkate alınarak planlamaların, düzenlemelerin buna göre yapılması lazım. Toplu taşım sistemlerine ağırlık verilmesinde, kentsel planlamaların yapılmasında, kent içi ve kentler arası ulaşım sistemlerinin geliştirilmesinde yine bu durum dikkate alınmalı ve buna göre düzenlenmeli.''
Petrolde diğer tüketim sektörünün enerji alanı olduğuna işaret eden Özden, enerji sektöründe petrole dayalı elektrik üretimini dikkatli bir şekilde azaltmak, petrol konusundaki gelişmeler paralelinde doğal gaz konusundaki fiyat gelişmeleri de dikkate alındığında Türkiye'nin yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmesi gerektiğini vurguladı.
ENERJİ UZMANI NECDET PAMİR
Enerji Uzmanı Necdet Pamir de Ortadoğu'nun sadece petrol rezervlerinin yoğunluğu, hacminin yüksekliği (bilinen üretilebilir rezervlerin yüzde 63'ü) nedeniyle değil, aynı zamanda arama ve üretim maliyetlerinin görece çok düşük olması nedeniyle de önemli olduğunu söyledi.
Pamir, Cambridge Energy Research Associates'in (CERA) yaptığı bir çalışmaya göre, İran'da bir varil petrolün yeryüzüne çıkarmanın ortalama maliyetinin, arama ve üretim, geliştirme dahil, vergi, devlet hakkı ve diğer devlet payları hariç 5 dolar, Irak'ta 2,5 dolar, Suudi Arabistan'da 4 dolar, Rusya'nın bazı sahalarında 16 dolar olduğuna dikkat çekti.
Necdet Pamir, bilimsel çalışmalarda, dünyada bilinen ispatlanmış rezervlerin 1,5 katı daha petrol olabileceği, başka bir deyişle, mevcut artı potansiyel rezervlerin toplam 3 trilyon varil civarında olduğuna dönük öngörüler bulunduğunu bildirdi.
Petrolde giderek daha zor sahalarda, derin ve deniz alanlarında yapılan aramaların da kaçınılmaz olarak maliyetlere yansıdığını belirten Pamir, diğer taraftan teknolojinin ilerlemesiyle bilinen mevcut rezervlerden daha fazla kurtarım yapılabildiğini ve fiyatlar artınca yeni projelerin fizibil hale geldiğini ifade etti.
KAYNAĞIN KISITLI OLMASI, SPEKÜLASYONLAR VE DÜŞÜK DOLAR
Petrolde maliyetle fiyat arasındaki uçurumun temel nedenleri arasında rezervlerin kısıtlı olması ve petrolün tükenebilecek varlık olmasının yanı sıra özellikle vadeli piyasalarda yapılan spekülasyonların da etkili olduğunu anlatan Pamir, ''fiyatları son dönem yukarıya çeken jeopolitik faktörler var. Irak'ın işgali, İran'a müdahale olasılığı, Basra Körfezi kapanırsa ne olur kaygıları gibi... doların düşük seyri var. Petrol daha ziyade dolarla satıldığı için ve dolar çok düşük seyrettiği için bütçesini denkleştirmeye çalışan petrol üreten ihraç eden ülkeler ki buna Rusya da dahil, fiyatları yukarı doğru çekiyor'' diye konuştu.
Alternatif yakıtların kullanımına dönük çok büyük ve küresel çapta teşvikler olmadığı sürece, büyük tüketiciler ABD, Çin, Hindistan, AB birlikte ortak karar almadıkça fosil yakıtlara yönelik talebin çok kolay daralmayacağını da ifade eden Pamir, buna karşın uzun süredir yüksek seyreden fiyatlar nedeniyle ABD de dahil talepte daralmadan söz edildiğini de belirtti.
Dünyada petrolü en ucuz ve kesintisiz şekilde ele geçirmek ve sürekli kullanabilmek için asgari güç kullanımı da dahil ''müthiş bir mücadele'' olduğunu ifade eden Pamir, Türkiye'deki enerji politikalarının ise yanlış ve yetersiz olduğunu savundu.
Pamir, Türkiye'nin resmi rakamlarla yılda 27 milyon ton petrol tükettiğini, yüzde 92'sini dışarıdan aldığını belirterek, ancak bunun dışında yüzde 20'ye varan kaçak petrol ürünü kullanıldığını, bunun da Türkiye'nin sırtında ''kambur'' olduğunu söyledi.
Türkiye'de enerji politikasının yeterince örgütlenemediğini, yerli kaynaklar olmasına rağmen bunların çok yetersiz oranlarda kullanıldığını, ithal edilen petrol ve gazın ise verimsiz kullanıldığını öne süren Pamir, ''örneğin petrol politikası belirlerken bunun ulaştırma politikasıyla birlikte örgütlenmesi gerekir. Ulaştırma, tarım, sanayi, güvenlik, dış politika bunların tümünün entegre şekilde planlanması lazım'' dedi.
''ARTAN FİYATLARI EKONOMİLER KALDIRMAZ''
Doğal gaz da dikkate alındığında enerji kaynakları ithal faturasının sürekli arttığını belirten Pamir, şöyle konuştu:
''Sürekli fatura artıyor. Yapılabilecek şeyler var ama yerine de ekonomik anlamda bir alternatif olmadığı için egemenliğini sürdürüyor.
Bunu durduracak tek faktör var, fiyatların artması nedeniyle ödeyemez hale geliyorsunuz, ekonominiz dayak yiyor. Küresel kriz talebi aşağı doğru çekmeye başladı. Fiyatlarda çok keskin düşüşler de olabilir. Ben aksine görüşlerin yoğunluğuna karşın fiyatların düşeceğini düşünüyorum, bu kadar artışı ekonomilerin kaldırabileceğini düşünmüyorum.''
''Siyah inci'' olarak bilinen ham petrolün ikiye, üçe katlanan varil fiyatları ihracatçılar hariç, tüm dünya ülkeleri tarafından tedirginlikle izlenirken, petrol tüketimi para yetiştirmek mümkün olmayacak.
Petrolün ortalama varil fiyatının 130 dolar olarak devam etmesi ve tüketiminin 2007 seviyesinde kalması durumunda ABD'nin yıllık petrol tüketimi 982,1 milyar dolar olacak. Petrol üretimi 326,4 milyar dolarda kalacak olan ABD'nin petrol açığının faturası 655,7 milyar doları bulacak. Tüketimde ABD'yi 372,5 milyar dolarla Çin, 239,7 milyar dolarla Japonya, 130,4 milyar dolarla Hindistan izleyecek. Japonya'nın üretimi önemsiz bir miktarken, Çin'in 177,6 milyar dolarlık, Hindistan'ın 38 milyar dolarlık üretimleri tüketimlerini karşılamaya yetmeyecek.
ÜRETİMDE İLK 10'DAN 4'Ü ORTADOĞU ÜLKESİ
Diğer taraftan 2007 üretim seviyelerinin devam etmesi halinde, varili 130 dolardan yıllık petrol üretimi Suudi Arabistan'da 494,1 milyarla 500 milyar dolara yaklaşacak.
Bunu Rusya 473,5 milyar dolarlık üretim ile takip ederken, ABD'nin üretimi 326,4 milyar dolara ulaşacak.
İran'ın üretimi 208,8, Çin'inki 177,6, Meksika'nınki 165, Kanada'nınki 157, Birleşik Arap Emirlikleri'ninki 138,3, Kuveyt'inki 124,6, Venezüella'nınki 124, Norveç'inki 121,3, Nijerya'nınki 111,8, Irak'ınki 101,8 milyar doları bulacak.
Üretim OPEC ülkelerinde 1 trilyon 670,4 milyar dolar, OPEC dışı ülkelerde 1 trilyon 590,7 milyar dolar, eski SSCB ülkelerinde 607,5 milyar dolar olacak.
Son yıllarda ikiye üçe katlanan petrol fiyatları rezervleri onlarca trilyon dolarlara çıkardı.
Dünya ham petrol rezervlerinin yüzde 61'inin yer aldığı Ortadoğu'da, şimdiki varil fiyatıyla 98,2 trilyon dolarlık petrol var.
Dünyada kanıtlanmış 1 trilyon 237,9 milyar varil ham petrol rezervi var. Bunun dışında Kanada'da henüz kanıtlanmamış 152,2 milyar varil (İran'ın rezervlerinden fazla) muhtemel ham petrol rezervi bulunuyor. Kanıtlanmış petrol rezervlerinin varili 130 dolardan değeri 160,9 trilyon doları aşıyor. Kanada'nın muhtemel rezervlerinin değeri ise 19,8 trilyon dolar. Dünyada kanıtlanmış ham petrol rezervlerinin yüzde 61'i Ortadoğu'da. Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Umman, Yemen, Suriye, Bahreyn, Lübnan, Ürdün ve İsrail'i kapsayan Ortadoğu'da 755,3 milyar, Avrupa kıtası, Rusya, Türkiye, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan'ı kapsayan Avrupa-Avrasya'da 143,7 milyar, Afrika'da 117,5 milyar, Güney ve Orta Amerika'da 111,2 milyar, ABD, Kanada ve Meksika'yı kapsayan Kuzey Amerika'da 69,3 milyar, Asya-Pasifik'te (Ortadoğu ülkeleri, eski SSCB cumhuriyetleri ve Türkiye hariç) ise 40,8 milyar varil kanıtlanmış ham petrol rezervi var.
Türkiye'nin üyesi bulunduğu dünya petrol tüketiminin yüzde 57,4'ünü yapan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerinde çoğunluğu ABD, Kanada ve Meksika'da olmak üzere 88,3 milyar varil (toplam rezervlerin yüzde 7,13'ü) kanıtlanmış ham petrol rezervi bulunuyor.
REZERVLERİN BEŞTE BİRİ SUUDİ ARABİSTAN'DA...
Kanıtlanmış ham petrol rezervlerinin beşte biri (yüzde 21,3'ü) Suudi Arabistan'da. 264,2 milyar varil kanıtlanmış rezervi bulunan Suudi Arabistan'ı 138,4 milyar varille İran, 115 milyar varille Irak, 101,5 milyar varille Kuveyt takip ediyor. Beşinci sıradaki Birleşik Arap Emirlikleri'nin 97,8, altıncı Venezüella'nın 87, yedinci Rusya'nın 79,8, sekizinci Libya'nın 41,5, dokuzuncu Kazakistan'ın 39,8, onuncu Nijerya'nın 36,2 milyar varil ham petrolü var. ABD'nin 29,4, Kanada'nın 27,7, Katar'ın 27,4, Çin'in 15,5, Brezilya'nın 12,6, Cezayir'in 12,3, Meksika'nın 12,2 milyar varil kanıtlanmış ham petrol rezervi bulunuyor.