Ergenekon?un çöküşü ve Kod Adı Darbe kitaplarını kaleme alarak Ergenekon Terör Örgütü hakkında önemli bilgiler veren Araştırmacı Yazar Zihni Çakır?ın cezaevine girmesine neden olan davanın traji komik ve Türkiye?de yargının nasıl işlediğini gösteren örnek bir öyküsü var.
Daha önce bazı medya organlarında yer alan ve Çakır?ın kooperatif işi yaptığı sırada bazı mülkleri aynı anda birkaç kişiye sattığı iddiaları kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. Dava dosyasına göre Araştırmacı Yazar?ın bu gün cezaevine girmesine neden olan olay bir iş takipçiliği için yaşanan alacak verecek meselesine dayanıyor. Davanın bundan daha trajik olan yanı ise eğer Zihni Çakır iş takibi için aldığı iddia edilen senedi ödememek yerine çekin sahibini öldürmüş olsaydı. Çıkan Rahşan affıyla çoktan serbest bırakılmış olacaktı.
NASIL BAŞLADI?
Zihni Çakır, Milliyetçi İşadamları Derneği?nde Basın sorumlusu olarak çalışırken aynı derneğin yönetim kurulu üyesi olan işadamı A. Erkan Ülger ile tanışır. Ülger daha sonraki görüşmelerinin birinde Çakır?a Ziraat Bankası?nın verdiği Hayvancılık Kredisi kapsamında 100 milyar liralık kredi almak istediğini söyler. Çakır?da Ziraat Bankası?nda tanıdıkları bulunduğunu belirterek isterse kredinin çıkarılmasına yardımcı olacağını belirtir. Bu iş takibi için bir protokol hazırlanır ve Erkan Ülger bu protokol gereği, kredinin çıkması sırasında kullanılmak üzere 450 milyon liralık (450 YTL) bir çek ve 2000 Mark verir. 2000 mark o günkü kur ile 150 milyon lira yani 150 YTL yapmaktadır. Protokolde ayrıca 100 milyar liralık kredinin çıkması durumunda Ülger, Çakır?a çıkan kredinin yüzde 10?luk bölümünü vermeyi taahhüt eder.
ÜLGER ?KANDIRILDIM?
Ülger?in iddiasına göre Çakır söz verdiği kredi için hiçbir girişimde bulunmadığı gibi elindeki çeki bir başkasına vererek icraya düşmesine neden olmuştur. Ayrıca ne çekin bedelini ne de 2000 markı tekrar kendisine iade etmemiştir. Dolandırıldığını düşünen işadamı Ülger soluğu mahkemede alır. Çakır ise olayı başlangıç itibariyle Ülger ile aynı paralellikte anlatsa da işin parayla ilgili kısımları için farklı bilgiler verir ve bir dolandırma olayı olmadığını anlatır.
MAHKEMEYE İNTİKAL EDİYOR
Mayıs 1997?de Çakır ile Ülger arasındaki kredi mevzusundan dolayı imzalanan protokolden bir süre sonra Haziran 1997?de Ülger, söz verilen kredinin sağlanamaması ve verdiği paralarında kendisine geri iade edilmediğini ileri sürerek mahkemeye başvurur. Yine dava dosyasındaki bilgilere göre Çakır, olayın büyümesi üzerine 20 Haziran 1997 günü Hanifi Ekinci isimli bir arkadaşını çağırarak, hatır adına imzaladığını belirttiği belgede geçen 450 milyon lirayı ve sadece kağıt üzerinde aldı göründüğü 2000 Alman markını Ekinciye teslim ederek Ülger?e gönderir. Çakır söz konusu parayı Ekinci'ye teslim ettiğine dair bir belge imzalatır.
Ancak Ekinci dava dosyasında yer alan ifadesinde Ülger?e şehir dışında olduğu için ulaşamaz. Daha sonra da kendisi Diyarbakır?a gider ve 1 ay gelmez. Ankara'ya döndükten sonra Ülger?e bir kez daha ulaşmayı dener ama yine başarılı olamaz. Çakır çalıştığı Türkeli gazetesinden ayrıldığı için ona da parayı iade edemez. Daha sonra buradan Didim?e geçer ve 1 yıl orada kalır. Ankara'ya geri döndükten sonra Çakır ile Meclis?de karşılaşır. Durumu anlatır ve Çakır ile birlikte 26 Haziran 1999 günü Ali Erkan Ülger?e giderek para teslim edilir. Paranın teslim edildiğine dair bir de protokol imzalanır.
MAHKEME BELGELERİ KABUL ETMEZ
Ancak Hanifi Ekinci ortaya çıkıpta Zihni Çakır bu paraları bana verdi ama ben ulaştıramadım deyinceye kadar mahkeme kararını vermiş ve Çakır?ı 1999 yılında dolandırıcılıktan suçlu bulmuştur. Çakır?ın 1997?de Hanifi Ekinci?ye imzalattığı ve işadamı Ülger?e ulaştırılmak üzere para ödediğine dair protokol mahkeme tarafından kabul edilmez. Ekinci?nin bizzat mahkemeye başvurarak ?Paralar bana ödendi ama ben geciktirdim? şeklindeki ifadesi de Çakır?ı kurtarmaya yetmez. Çakır Ülger?den aldığı iddia edilen tüm paraları kendisine verdiği halde ve Ülger?de davadan çekildiği halde ceza almaktan kurtulamaz. Mahkeme Çakır?a 1 yıl 4 ay hapis ve mahkeme masrafları da dahil 810 milyon lira para cezasına çarptırır.
AF KAPSAMINA GİRMİYOR
Geçtiğimiz günlerde haklarında kaçakçılık yaptıkları ya da vergi kaçırdıkları gerekçesi ile dava açılan 106 büyük işadamı zaman aşımı nedeniyle kurtulurken, Çakır?ın davası ne zaman aşımına ne de daha sonra çıkan af kanunlarına uğramaz. Çakır?ın işlediği iddia edilen suç kişinin canına değil malına zarar verdiği için özellikle kamuoyunda Rahşan affı diye bilinen af kapsamının da dışında kalır. Oysa Çakır söz konusu işadamını öldürmüş olsaydı çoktan affa uğramış ve özgürlüğüne kavuşmuş olacaktı.
9 YIL SONRA FARKEDİLEN DAVA
İlk defa 1997?de açılan ve 1999?da karara bağlanan dava sonraki itirazlar sonucunda değişmez. Çakır 2001 yılında Yargıtay?ın cezayı onamasının ardından hiçbir takibe uğramaz. Defalarca resmi işlerini yaptırdığı ve hatta kitaplarından dolayı bir çok kez savcılıklara giderek ifade verdiği halde hakkında kesinleşmiş 1 yıl 4 ay hapis cezası olan Çakır?a kimse dokunmaz, ta ki telefon dinlemesine takılıncaya kadar.
Yazdığı kitaplardan dolayı polisin teknik takibine alınan Çakır, hazırlığını yaptığı yeni kitabında kullanılmak üzere yeni bilgi ve çarpıcı belgelere ulaşmıştır. Çakır?ın ulaştığı belgeleri ele geçirmeye çalışan emniyet güçleri aynı anda bir çok noktaya operasyon düzenleyerek Çakır?ı gözaltına alır. Gözaltı sırasında Çakır?dan telefon görüşmelerinde bahsi geçen gizli belgeleri isteyen polis Çakır?a belgeleri vermemesi durumunda hakkındaki davayı gündeme getirip hapis yatacağı tehdidinde bulunur. Çakır?ın bu teklifi reddetmesi üzerine de hakkındaki dava gündeme getirilerek hapis yatması sağlanır.
Cevdet Kılıçlar - Kenan Kıran / VAKİT