Afrika, Maden Kontratlarını Gözden Geçirirken..
Katanga?nın Yeniden Yapılanmasında Sepkülasyonlar ve Çelişkiler
Raf Custers*
Zambiyalı ekonomi uzmanı John Longo, şöyle yazıyor: ?Ekonomik koşullar değişti. Bakır fiyatları aldı başını gitti. Bu durum, toplumun ve siyasi partilerin, ülkenin madenî zenginlikleri üzerinde yapılmış olan anlaşmaları gözden geçirmesi noktasındaki baskıların ikiye katlanmasına neden oldu.?[1]
2006 Ekimi?nde yapılan seçimlerde muhalefet, bakır üretiminde dünya ikincisi kobaltta ise dünya üçüncüsü olan Zambiya?da, bakır madeninin fiyatlarının artış göstermesi, madenlerden alınan vergilerin artırılmasına ve madenlerde çalışan işçilerden daha az vergi alınmasını talep etmesine neden oldu.[2] Kıtanın bütününde hammadde fiyatlarının yükselmesiyle birlikte, maden sektöründeki kârların daha adaletli bir şekilde dağıtılması talepleri yükselmeye başladı. Yine aynı şekilde devlet başkanı Lansana Conte?nin aymazlığına karşı 2007?nin başlarında Gine?de genel grev yaygınlık kazanmıştı. (Gine, dünya boksit üretiminde birincidir).
Geniş ufuklar: Kıta, dünyadaki kobalt üretiminin %57?sini, elmas üretiminin %47?sini, manganezin %49?unu, fosfatın %31?ini, altının %21?ini, boksitin ise %9?unu sağlıyor. Fiyatlar 2002 yılından beri düzenli olarak artıyor. Bakır rezervlerine göre Demokratik Kongo Cumhuriyeti 88 milyon tonluk yıllık üretime sahip olan Şili?nin ardından 70 milyon tonla ikinci gelmekte. 2003 yılında 1178 dolara satılan bakırın tonu, 2008 Mayısında 8438 dolara satılmaya başlandı. Çinko fiyatları ise %184 artış gösterirken nikelin fiyatı %170 ve kalayın fiyatı ise %232 arttı.
Bununla birlikte, hükümetler ve halklar bu yükselişten çok az yararlandılar Öyle ki, hammadde zengini bu ülkelerden Gine, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)?nin hazırladığı kalkınmakta olan ülkeler listesinde toplam 177 ülke içerisinde 160. sırada bulunurken, Cezayir 104, gelirinin %97,8?ini petrolden elde eden Nijerya ise 158. sırada bulunuyordu.
Hammadde üretimiyle uğraşan yaklaşık 11 Afrika devleti[3], yatırımcı şirketlerle yaptıkları anlaşmaları gözden geçirme kararı aldı. 90?lı yıllarda başlatılmış olan madenleri çıkaran şirketlerin özelleştirmesi işlemi tamamlanırken devletler maden sektöründeki küçük paylarını korudular.[4] Daha önce yapılmış anlaşma ve sözleşmelere benzer şekilde söz konusu anlaşmaların ilgili bentleri kârların yeninde dağılımını sağlayamadı. Ulusal yasalara aykırı olarak bu sözleşmeler, altına imza atan devletleri, ihalelerde farklı tekliflerin alınmaması, standartların karşılıklı rızalarıyla belirlenmemiş olması ve yolsuzluklar nedeniyle, sistematik olarak zarara uğratıyordu. Yolsuzluklardaki sistematik artış, şirketlerin tahmini maliyetlerinin artmasına ve devletin maliyetlerinin de fazla gösterilerek kârların kaçırılmasına neden oldu.
Sözleşmelerin yeniden gözden geçirilmesi noktasında ilk hareket 2005 yılında Liberya?da meydana geldi. Liberya?nın yeni Devlet Başkanı Ellen Johnson-Sirleaf, Mital Madencilik Şirketi?yle yapılan anlaşmadaki koşullara karşı çıktı. Bu devasa Hint şirketi, çıkardığı hammaddenin fiyatını kendisi belirliyordu. Görüşmelerden bir sene sonra, şirket, dünya piyasa fiyatlarına tabi olmaya başladı ve yararlanmakta olduğu vergi muafiyetine son verdi.
Bazı ülkeler ise genelde devletle yapılan ortak girişim (joint-venture) şeklindeki yapılara öncelik verdiler. Tanzanya, Gine, Demokratik Kongo Cumhuriyeti?ndeki durum bu. Gine?de ise madenlerle ilgili yapılacak sözleşmelerde içinde sendika temsilcilerinin ve çeşitli derneklerin de bulunduğu sözleşme maddelerini kontrol eden bir komisyon oluşturuldu. 2008 Nisanı?nda ise hükümet, bu komisyonu iki önemli dosyayla görevlendirdi: Birincisi Amerikan firması SCS-Hyperdynamics tarafından denizden petrol çıkarma işlemi, ikincisi ise Rus şirketi olan RusAL tarafından boksit çıkarma işi.
Komisyon, şu ana kadar toplam 15 sözleşmeyi gözden geçirdi. Bunların arasında Anglo-gold Ashanti, Alco-Alcan ve Global Alumina şirketleri ile yapılan sözleşmeler bulunuyor. Ancak bu ilk okumalar, şu ana kadar takip edilmedi.
Bazı hükümetler vergilerle işe başladı. Örneğin Zambiya?da hükümet, (maden işi yapan) şirketlere yönelik vergileri %25?ten %30?a, harçları ise % 0.6?dan %3?e çıkardı. Ayrıca ayrıcalıklı kârlara uygulanacak olan yeni bir vergi sistemi getiriliyor. Buna göre hammaddenin fiyatları arttıkça vergi oranları da artacak. Birimi 2.5 ile 3 dolar arasındaki bakır fiyatları için %25, birimi 3.5 dolardan yukarı olan bakır fiyatları için %75 vergi öngörülüyor. Hükümet ancak bu tür yeni vergi uygulamalarıyla kasasına fazladan 415 milyon dolar koyabildi.
Güney Afrika ise ham madenlere uygulanacak yeni bir harç sistemi geliştirdi. Platin üretiminde bu harç oranı %2.7 iken (ki Platin üretiminde G. Afrika dünya ihtiyacının %80?nini karşılamaktadır.) altında %2.1 ve elmasta %3.7 civarında olacak.
Bununla birlikte hiçbir hükümet millileştirme yoluna gitmeyi tercih etmedi. Bununla birlikte bu devletlerin müdahaleleri, karşı direnişi harekete geçirdi. İlk karşı koyanlar, şirketler ve şirket birlikleri (konsorsiyumlar) oldu. Gine?de bazıları, Devlet başkanı Lansana Conte?nin, SCS-Hyperdynamics, RusAL ve Alko gibi şirketlerin, medyadaki güçlerini kullanarak yoğun baskı ve kampanyalarıyla görevden el çektirilmesine yol açtıklarını ifade ediyor.[5] Petrol şirketi, başkanın azlinden sonra mevcut sözleşmelerini korumayı garantiledi.
Zambiya?da ise, Vedanta, First Quantum, Minerales, Ocinox, Matrix gibi şirketler yeni vergi sistemine karşı çıktılar. Bundaki gerekçeleri ise şuydu: ?Kendileri, hükümetle bakır fiyatları düşükken kanunlara uygun olarak sözleşmeler akdetmişler ve bundan dolayı da büyük yatırımlara girişmişlerdi.?
Öte yandan İş Adamları Dernekleri, böyle bir girişimin iş ve yatırım ortamını olumsuz yönde etkileyeceğini söylediler: Vergi ve sözleşme akdindeki koşulların değişmesi yatırımcıları korkutacaktı. Güney Afrika?da ise, Madenciler odası, vergi değişikliklerine cüretli sayılabilecek bir muhalefet gösterdi: ?Bu şirketler, meslek odalarına aidatlarını ödemekteyken niçin yeni vergiler ödemek zorundaydı?? [6]
Hammaddelerin oluşturduğu bu yapıların, bölgesel mali aktörlerin faaliyetlerine herhangi bir etkisi olmadı. IMF ve Afrika Kalkınma Bankası gibi bazı kuruluşlar, temel geliri maden olan Batı Afrika ülkelerinin tamamı için bir maden kanunu çerçevesi çizdi. Buna ek olarak, bazı yeni bölgesel maden kanununun çerçevesi oluşturmak, bazı zayıf ülkelerin kendilerini vahşi kapitalistlerden ve tuzak sözleşmelerden korumasını sağlayabilir, sözleşmeler üzerindeki tasarrufunu daha da artırabilir.[7] Ancak bu kanuni çerçevenin uygulanması, şu an için gecikmiştir ve sürekli ertelenmektedir. Nedeni ise, uluslararası mali kuruluşların yeniden görüşmelerin yapılması meselesindeki tutarsız tavırlarıdır.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Zambiya?daki vergi oranlarındaki değişiklikleri kabul etti (ki bu ülke, dünyada vergi tahsilatında en düşük düzeydeki ülkelerden biridir). Böylece bu ülkelere dış borçlarını ödemeleri için bir fırsat verilmiştir. Buna karşın IMF, önemli çekincelerle resmi desteğini göstermiştir: ?Demokratik Kongo Cumhuriyeti?nde sözleşmelerin yeniden gözden geçirilmesi uluslararası finans piyasalarında büyük şüphelere yol açmıştır. Bu uygulamalar bu ülkenin, yatırımlar için uygun bir ülke olup olmadığı konusundaki güvenilirliğini zedelemiştir.?[8] Aynı kurum, 2006 yılında Liberya?nın yaptığı gibi uluslararası istatistikçilerden yardım istenilmesini öğütlemiştir.[9] Böylece, istekler ?makul? çerçevede kalacaktır. Uluslararası finans kurumlarının endişelerini, bu kuruluşların oluşumunda yer alan ülkelerin, Afrika hükümetlerine yaptıkları baskılara bakarak Afrika?daki çıkarlarının tehlikede olduğu şeklinde mi yorumlamalıyız? Norveç ve Kanada dışında çok az ülke bu konuda şeffaf davranmaktadır.
*Belçika?da bulunan International Peace Information Service (IPIS) adlı kuruluşta araştırmacı olarak çalışıyor.
[1] John Lungu, John Lungu, Development Agreements and Copper Mining in Zambia : Renegotiation or Law Reform?, Copperbelt University, Kitwe-Zambia, April 2008.
[2] Birleşmiş Milletler Kalkınma Ve Ticaret Kongresi (CNUCED). Dünya yatırım raporu, Cenevre, s. 87.
[3] Güney Afrika, Gana, Gine, Liberya, Madakasgar, Nijer, Nijerya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sierra Lone, Tanzanya, Zambiya.
[4] Strategy for African mining »,World Bank Technical Paper, no 181,Washington, 1992.
[5] «How Kouyate fell from grace », Africa Mining Intelligence, no 180, Paris, 28 mai -10 juin 2008.
[6] Güney Afrika hükümeti, Bu gerekçeyi kabul etmedi. Buna karşın hazineye ödenen bütün harçlar, harç ve vergiler kesinleşmeden önce yeniden hesaplanacak, yoksa net girdiler üzerinden değil.
[7] Batı Afrika?daki Maden Sanayine İlişkin Bölgesel Kongre, Ortak açıklama, Konkari, 11-12 Şubat 2008. Vahşi Fonlar, fakir ülkelerin bonolarını değerinin çok altında bir paraya aldıktan sonra, bu bonoların değerinin tamamının vergilerle birlikte ödenmesini istiyor.
[8] Banque mondiale, «Strategy note for the mining sector», document de travail, 16 mars 2008.
[9] Liberya?daki sözleşmelerin yeniden gözden geçirilmesi, California Üniversitesi öğretim üyesi Robert Hallyman?ın yanı sıra başka maliye uzmanı isimlerin yönetimi altında gerçekleşti.
Bu Makale İslam Özkan tarafından TİMETURK için tercüme edilmiştir.