Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Müslüman avukatın gözünden Guantanamo

Amerikalı Müslüman avukat Mehveş Han, hapishanede yaşanılan zulmü ?Guantanamo Güncem? adlı yapıtında tutukluların dilinden aktardı: Adları dahi silinmiş...

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-07-09 17:32:00

Müslüman avukatın gözünden Guantanamo

Haber Merkezi / TIMETURK

Amerika?nın Terörle Savaş bahanesi altında Guantanamo?da tuttuğu mahkumlara yapılan eziyeti ve en temel insan haklarından olan yargılanma hürriyetlerinin elinden alınışlarını birinci ağızdan Peştu Amerikalı Mehveş Han adlı Müslüman bir kadın avukat ?Guantanamao Güncem? adlı kitabında gözler önüne serdi. CagePrisoners.com?un kendisiyle yaptığı söyleşiyi TIMETURK için tercüme ettik.

Kendinizi okuyucularımıza tanıtabilir misiniz?

Adım, Mehveş Han. Peştu ırkından Amerikalı avukat ve gazeteciyim. Guantanamo?daki Peştu dili tercümanlığı yanında Afgan tutuklulara yasal savunma yardımı görevlerinde bulundum. Askeri üsse yaklaşık 30 kez gittim ve tutuklularla ilgili ?Guantanamo Güncem? adlı kitabım yayınlandı. Bu kitabın amacı mahkumlara mahrum edildikleri insan yüzünü ve sesini vermekti. Tutukluları topluma bireyler olarak göstermeyi amaçladım. Belden aşağısı özürlü 80 yaşındaki Hacı Nusret?in ya da çocuk doktoru Dr. Ali Şah?ın hikayesinden kimsenin haberi yok. Bu kitap onların bakış açısıyla yazıldı ve kanun dışı orada susturulan yüzlercesine ithaf edildi.

Ne zaman Guantanamo?daki tutuklulara yapılan muamelelerle ilgilenmeye başladınız.

İlk ilgim hukuk okulunda konuyla ilgili çalışarak büyük Gitmo zırvasının, tutukluların kafese atıldığı, işkence gördüğü ve dünyadan soyutlandığı kanun dışı bir kara delikten başka bir şey olmadığını fark ettiğimde oldu.

Washington?da yasa koyucuların Ortaçağ işkence tekniklerinin yasallığını tartıştıklarında kulaklarıma inanamadım. Bir zamanların Çin su işkencesi günümüz Amerika?sında water boarding olmuş!

?Habeas? avukatı olarak bizlere ?habeas corpus?un önemini ve Guantanoma?dakiler için anlamını açıklar mısınız?

Habeas corpus, suçlama olmadan mahkumiyete karşı duran bir kadim bir koruyucudur. Bu hak Magna Carta öncesine aittir ve ABD Anayasası?na gömülüdür. Habeas Corpus (Mahkeme Talep) formunu doldurduğunuzda, hapse koyucuyu ya suç için delil sunmaya ve isnadına ya da sizi salıvermeye zorlarsınız. Bu Guantanamo için önemli çünkü buradakiler herhangi bir suç isnat edilmeden sonsuza kadar orada tutulabilecekler.

Burada bir not eklemek istiyorum. Birçok insan tutukluların orada olmak için bir şey yaptıklarını zanneder. Hala kamuoyunun ekserisi buradakilerin çoğunluğunun satılarak buraya geldiklerinin farkında değil. El-Kaide ya da Taliban başına 25 bin dolar vereceğine dair binlerce broşür atıldı Afgan topraklarına. Bu Afganistan için çok büyük bir meblağ. Büyük ikramiye gibi bir şey bu. Ortalama bir Afgan günde 80 sent kazanır bu da yılda 300 dolar eder. Eğer aynı ödüller Amerika?da olsaydı 2 milyon doları aşardı bu para. Afganistan çok farklı bir yer. Aşiret, politik ve etnik kan davaları nesiller boyu sürer.

Bu kadar büyük paraları ortaya sürdüğünüzde birçok kişinin diğerine ihbar etmesi için bir sürü neden yaratırsınız. Teorik olarak terörizm için ödül programının başarıya ulaşması için kimin el-Kaide?den olduğu kimin olmadığının sıkı bir şekilde araştırılması gerekirdi. Ancak ABD ordusu böyle bir araştırmayı gerek görmedi.

Bazı raporlara göre, tutukluların yüzde 86?sını ihbar edenlerin maddi amaçları bulunuyor.

Peştu?sunuz. Etnik kimliğiniz ve dininiz bu tutuklarla ilgili aktif rol almanızda ne derece rol oynadı?

Babam ve kardeşlerim gibi oradakilerin de masum Müslümanlar olduğunu düşündüğüm için bu işe bulaşmadığımı dürüstçe söyleyebilirim. Kimle karşılaşacağım hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Bir yanım Taliban ve teröristlerle masaya oturacağı için korkuyordu çünkü medyadan sadece bunu duyuyorduk. Bir hukuk öğrencisi olarak Guantanamoda olma kararım sadece ABD hükümetinin nasıl insanların temel özgürlüklerini ve haklarını yok saymak için kanunda yasal boşluklar yarattığını öğrenme nedeniyleydi. Bu temel hak ve özgürlükler Birleşik Devletler?de tecavüzcülere ve katillere dahi tanınır.

Üsse gitmeden önce orada tutulanlar hakkında düşünceleriniz neydi?

Tutuklular hakkında onlarla tanışmadan önce hiçbir fikrim yoktu. Masum ya da suçlu olup olmadıkları yahut kim oldukları ya da neye benzedikleri konusunda en ufak bir şey bilmiyordum. Bu işe dahil olmamın nedeni hukuk fakültesinde öğrendiğim yasa prensipleriyle ilgiliydi. Guantanoma?ya gitmek istedim çünkü yasal prensipler tehdit altındaydı. Amerika bu prensipleri üzerine kuruldu: Hiç kimse suçlama olmadan tutuklanamaz ve herkesin adil ve tarafsız yargılanma hakkı vardır.

Oraya gidip onları gördüğünüzde düşünceniz ne boyutta değişti?

Askeri üsse gidip mahkumlarla tanıştığımda amacım yasal ideallerden samimi şekilde saygı duyduğum, ilgilendiğim ve endişelendiğim gerçek insanlara yardım etmeye dönüştü.

Üsse ilk ziyaretimi çok net olarak anımsıyorum. Korkmuştum. Orada Taliban ya da el-Kaide üyeleriyle hatta bir kadınla konuşmak istemeyecek tiplerle karşılaşacağımı sanıyordum. Medyadan duyduklarımdan etkilenmiştim. Kesin bir şey yapmışlardır diye düşünüyordum.

Kalbim yerinden çıkacak şekilde ilk toplantı odasına girdiğimde benim aynı şekilde korkmuş bir adamı köşedeki masanın altında yere zincirlenmiş olarak gördüm.

Gardiyanlar ona No 1154 diyorlardı. 43 yaşındaki çocuk doktoru bu mahkumun adı Dr. Ali Şah?tı. Dosyasından öğrendiği ve ziyaretimle zamanla artan bilgilerim bana  mantıklı gelmiyordu. Dr. Ali Şah, Afgan demokrasisine destek için Birleşmiş Milletler?de çalışmıştı. Taliban başa gelince Afganistan?dan kaçmıştı. Ekonomist eşinin ve kızının o ortamda olmasını istememişti. Tüm bunlara rağmen Taliban?la çalıştığı iddiasıyla orada tutuluyordu.

Bunun da ötesinde, Dr. Ali Şah, tanıştığım en kibar ve en misafirperver bireylerden biriydi. Tüm yaşadığı zulme, dövülmesine, soyulmasına, çıplak içtimalara ve haftalar boyunca uykusuzluğa rağmen, bu doktorun kendisini salıvermeme konusundaki vakarına hayran kaldım. Onun için getirdiğimiz yiyeceği bizimle paylaştı ve odaya ne zaman girsek ya da çıksak ayağa kalktı.

Gitmo?ya ilk ziyaretimde neden tutukluların dış dünyadan saklandığını ve gardiyanlar dahil onların adını bilmediklerini anladım. Guantanamo?dakiler onları insanlıktan çıkarmak için seri numaralarıyla kataloglanmışlardı. Bir isim bir insanı hatta bir hayvanı farklı ve özgün bir birey kılar. Seri numaraları cansız varlıklar içindir. 1154 diye çağırdığınız bir şeye kötü davranmak daha kolaydır. Sakalını tıraş edebilir, bir eşya gibi tekmeleyebilir, suratına tükürebilir ve hatta ağlatabilirsiniz. 1154?ün Dr. Ali Şah gibi bir adı olunca bu işkenceleri yapmak çok daha zordur. Sizden farklı olmak yerine benzediğini fark ettiğiniz zaman 1154?ten nefret etmek o kadar da kolay değildir.

Tanıştığım ikinci tutuklu ordunun ona verilen isimle No 1009?du. Gerçek adı Hacı Nusret. 80 yaşında beyaz sakallı ve belden aşağısı kötürüm bir piri fani. 

Hacı yürüyemiyordu. Buğulu gözleri katarakt yüzünden kısık bakıyordu. 15 yıl önce iki kalp krizi geçirmiş. Gitmo?ya sedye üzerinde getirilmiş.

Sağlığını bir kenara bırakın yaşı için bile ordu ona imtiyaz sağlamamış. Toplantılarımız sırasında cansız bacakları kelepçelenmiş ve yere zincirlenmişti.

İşte o zaman anladım ki Gitmo sorunun kalbinde habeas corpus ve dava sürecinin çok ötesinde daha temel bir şey yattığını anladım.

Bu insanların hayatıyla ilgiliydi. Bireyler hakkında fazla bir şey duymayız. Basında hep soyut olarak bilinirler. Guantanamo tutukluları, suratları ve isimleri olmayan tek bir varlık gibidir. İsimlerinden soyulmuş ve gizlenmişlerdir. Gitmo?da kimin olduğu bilinmediği için onlara zulmedilmesi ve sonsuza kadar orada tutulmaları makul gelir. Ancak, eğer Amerikalılar, Gitmo?da kimlerin tutulduğuyla ilgili bir fikirleri olsaydı, utanç duyarlardı.

Guantanamo?da kötü adamların olduğundan şüphe yok fakat yargılama olmadan kimin iyi ya da kötü olduğunu ayırmak çok zor.

 Salıverilmesinin ardından Dr. Ali Şah, annesi ve Mehveş Ruhsana Han?la (kitabın yazarı) birlikte Afganistan Gardez?de.

İnançlarınız tarafından baktığınızda orada bir sorun yaşadınız mı?

Hayır kesinlikle. Ben bir Müslüman?ım tutuklular da öyle. Bazı avukatlar Yahudi ve Hıristiyan?dı. Ancak konu bu değil. Kitabımın özünde oradakilerin dışarıdakileri gibi insan olduğu fikri yatıyor. Farklı olsak dahi aslında ne kadar benzeştiğimiz buradaki asıl konu. Birbirimizi ne kadar çok anlarsak Müslümanların korkuları o kadar çabuk kaybolacak.

Guantanamo ve Terör Savaşı hakkında yazılan diğer eserlerden farklı olarak sizin kitabının çok kişisel. Böylesi kişisel bir deneyimi yansıtmak bilinçli bir seçim miydi?

Bu kitap sadece gözlerinizi değil kalplerinizi de açacak. Deneyim gerçekten de çok kişiseldi. Tanıştığım birçok tutuklu hakkında endişelerim, ilgim ve hayranlığım sürekli büyüdü. Onların seslerini ve perspektiflerini mümkün olduğu kadar gerçek olarak yansıtmaya çalıştım. İnanıyorum ki okuyucularla paylaştığım samimiyet onların da benim hissettiklerime hissetmelerine neden olacak. Bu anayasa, Cenevre Konvansiyonu ya da işkence hakkında değil. Bu kitap, sebat, güven ve ilişkiler üzerine. Haklarında çok az ya da hiçbir şey bilmediğim insanların farklıklarının öğrenebilmek için bir köprü.  

Kitabınızda birçok Afgan tutukludan bahsediyorsunuz. Geriye dönüp baktığınızda zihninizi en çok meşgul eden tutuklu kim?

Çocuk doktoru Dr. Ali Şah ve 80 yaşındaki belden aşağısı kötürüm Hacı Nusret?in dışında sıklıkla Salih el-Eslami aklıma geliyor. ABD intihar ettiğini söylüyor. Cinayet diyen Yemen?deki ailesi ikinci bir otopsi için bir İsveçli bir ekip tutmuş. Ekip el-Eslami?nin boğazındaki tüm organların çıkarıldığını ve gerçek ölüm nedeninin asla tespit edilemeyeceğini ortaya çıkarmış. Salih ve dul eşini (ölüm haberinden beri yatalak) sürekli merak ederim. Ne olduğundan emin değilim, fakat en azından bağımsız bir araştırma yapılmalıydı.

Tutukluların yasal durumlarını bir kenara koyarsak, sizce oradakiler insanca mı muamele görüyor?

Hayır. Başkalarının gözleri önünde iç organları dahil aramalardan geçiriliyorlar. Aşırı sıcak ve soğuğa maruz bırakılıyorlar. Çift kişilik bir yatak ancak sığacağı taş duvardan 17 metrekare bir hücredeler gece gündüz. Bazıları geceleri dışarı çıkarılıyor yani güneşi hiç görmüyorlar. Sert sorgulamalara, dini hakaretlere ve izolasyona katlanmak zorundalar. Her gün sürekli aşağılanıyorlar.

Bu operasyonda biraz daha şeffaflık olsaydı, iyiler adil bir süreç ve yargılamadan geçirilip serbest bırakılırdı. Geriye kalan kötüler hapsedilirdi. Bu olmadığından herkes bir kefeye konuluyor.  

Oradaki adamlar ?kötünün en kötüsü? olarak niteleniyor. Bu sizin deneyiminize göre doğru geliyor mu?

Eğer çocuklarım olsaydı, Gitmo?da tanıştığım adamlara onlara bakması için emanet ederdim. Bence oradaki adamların bazıları iyinin de en iyisi. Karşılaştığım en misafirperver ve yüce gönüllü bireylerdi. Alicenaplıkları ve en zor koşullarda bile korumayı başardıkları vakurlarına hayranlığım sürecek.

Gitmo?daki bazılarının kötü olduğuna şüphe yok. Hatta bazıları ?kötülerin en kötüsü? sıfatını bile hak ediyor. Aklıma 9/11 planlayıcısı Halit Şeyh Muhammed geliyor. Ancak orada tanıştığım hiç kimse bu tanıma uymuyordu ve yalnız iyiyi kötüden adil bir yargılama ayırabilir.

Tutuklulara yardım ederken en iyi ve en kötü anlarınız nelerdi?

Afgan tutukluya annesinin öldüğünü söyledim zaman yaşadığım en kötü andı. Ağladı ve ona getirdiğimiz fotoğrafını öpmeye başladı. En sevinçli anımsa, bir tutukluya serbest bırakıldığını ve eve dönebileceğini söylememe izin verildiği zaman yaşadım. 

Tutuklu Afganlıların bir kısmı Şii inancına sahip. Sizce Amerikan tarafı dindeki nüanslar ile tutukluların etnik, dini ve tarihi kökeni bağlamında inançların anlamını idrak edebiliyor mu?

Ne yazık ki, ABD ordusu tutukluların geçmişleri ve kültürleri hakkında çok az şey biliyor. Dr. Ali Şah Musavi Şii bir Müslüman. Yani Taliban?ın Afganistan?da ezdiği dini azınlığa dahil. Dr. Ali Şah Taliban?dan kaçıp komşu İran?a sığınmış. Ülkeye de yeni demokraside Birleşmiş Milletler?e yardım etmek için dönmüş. Yine de Taliban olduğu gerekçesiyle Gitmo?da tutuluyor. Şii Taliban diye bir şey mümkün değil. Mantıklı değil.

Kitabınızda, savaş sırasında Taliban?a karşı arabuluculuk yapan elçi Molla Zaif?le karşılaştığınızdan bahsediyorsunuz. Zaif, gözaltındayken sizde nasıl bir izlenim bıraktı?

Abdüsselam Zaif?in elçi olarak dokunulmazlığı olması gerekirdi.  Taliban?ın sosyal ve siyasi uygulamalarıyla şiddetli karşı çıksam da, hiçbir siyasi oluşuma ait elçilerin Gitmo?ya getirilmesi gerektiğine inanmıyorum. 

Terörle Savaş ile ilgili en etkili simge haline gelen Guantanamo hakkında Müslüman dünya nasıl karşılık vermeli? Daha da ötesi ABD?ye tepkileri nasıl olmalı?

Bence Müslüman dünyada Müslüman olmayan dünya gibi karşılık vermeli yani Gitmo tutukluları için temel haklar ve insani muamele talep etmeli. Hiçbir şekilde tutukluların hepsinin herhangi bir şekilde terörizme bulaşamayan iyi insanlar olduğunu ima etmiyorum, sadece orada kim iyi kim değil?i ortaya çıkaracak bir süreç ihtiyacı olduğunu söylüyorum.

Haber Ara