Abant Platformu'nun ikinci oturumunda, oturum başkanlığını Eser Karakaş'ın yerine Cengiz Çandar yaptı. Çandar, kürsüye geldiğinde, 'Ben Eser Karakaş değilim. Düzenleme kurulu gayet isabetsiz bir şekilde bu işi bana ihale etti. Benim eş durumundan ayrıcalıklığım yok. Eser Bey'in eşi Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nda olduğu için onun yanına gitti' dedi.
Cengiz Çandar şunları söyledi:
'İlker Başbuğ bir konuşmasında, Kürt konusunun bir grup hakkı olamayacağını, kişisel haklar çerçevesinde ele alınabileceğini söyledi. Oysa bu lastikli bir konu. Kişisel hakka indirgemek ne kadar bir çözüm sağlar.
Bir hafta önce Çin'de idim. Sorunlu gördüğü bölge olan Doğu Türkistan bölgesi, yahut Sincan bölgesine gittim. Türkiye'de milliyetçilerin Çin'de en çok eleştirdikleri bölgede her levhada bir Çince bir de Uygur Türkçesi ile yazılıyor. Türkiye'ye bakarak düşündüğümüzde Uygur mutfağı yazan lokantada yedim.
Türkiye'de bir Kürt mutfağı yazan bir levha olsa ya da iki ayrı levha uygulaması olsa nasıl karşılanır. Bunu siz takdir edin.'
Prof. Levent Köker konuşmaya başladı. Prof. Köker, özetle şunları söyledi:
'Demirel?in 1990?lı yılların sonlarındaki bir iki sözünü hatırlıyorum. ?Herkes birinci sınıf vatandaş olacak?, ?Kürt realitesini tanıyoruz? demişti. Üzerinden yıllar geçti, Türkiye?de hala bir mesafe alınmış değil.
Kimlik farklılıklarına ilişkin konular maalesef ele alınmadı. Kimliklerin farklılıklarına dayanan talepler gündeme gelmedi. 1989?da Berlin Duvarı?nın yıkılması, 1991?de Sovyetler?in dağıldı.
Türkiye Cumhuriyeti, 1920?de kurmaya başladığı ulus devlet kavramının paradokslarını yaşıyor.
kullanKültürün din kadar önemli olan dile karşı bir homojenleştirme girişimi var.
Türkçe?den başka bir dili öğretebilirsiniz ama ana dilde yapamazsınız deniyor. Başınızı örtebilirsiniz ama kamusal alanında örtemezsiniz deniyor. Devlet hem dil hem din alanındaki talelerin siyasi olamayacağını öngörüyor.
Devlet tek, ülke bir deniyor. Almanca ifade akla geliyor.
İspanya ilginç bir uygulama. İspanya üniter, ama Katalanya ve Bask bölgesi federasyon gibi.
Yazar Şahin Alpay: GENEL AF ÇIKARILMALI
?Bizim meselemiz Kürt meselesi değil. Bimiz meselemiz kimlik sorunu. 1930?larda, o zamanın şartlarına uygun olarak geliştirilen kimlik politikaları iflas etti. Bu hepimizin sorunu. Bu ne Türkiye?nin ne Kürtler?in sorunu.
Kimlik politikalarının bir ayağı laiklik, bir ayağı kültür. Dini özgürlüklerin üzerine bazı kısıtlamalar gelecektir yaklaşımı ile hareket edildi.
Vatandaşın etnik kimliklerinin önemi yoktur. Gerekirse baskı da uygulanacak. Hakim kültüre biat gerekiyor.
Dünyada 5 bin dolayında etnik grup var. Çok kültürle başa çıkan ülkeler var. Bizim de başa çıkmayı başarmamız gerek. Türkiye?ye hiçbir ülke tıpatıp benzemez.
Çok dinlilikle nasıl başa çıkıldığına baktığımızda laiklik uygulamasını görüyoruz. Laikliği, herkesin kendi dinini yaşama hakkı, kimsenin karışmadığı bir uygulama olarak görüyoruz.
Ne var ki bizim laikliğimiz kanunlarla ayrıştırılmıştır. Devlet, bütün dini gruplara kısıtlamalar uyguluyor.
Türkiye?de milliyetçiler de sosyalistler de dinciler de liberal düşünceye burun kıvırır. Ama sosyal sorunlara çözümleri genelde bunlar üretmiştir.
Fransa?da 75 değişik azınlık var. Fransa, ?Biz size karışmayacağız? demekte ısarlı.
Liberal düşünürler, ?bireysel haklar tanımakla olmaz, devlet dini yaklaşımlarına da karışmamalı? diyor.
Ali Bulaç, çok hukukluluğu gündeme getirdi. Bu Refah Hartis?nin kahanmasına neden oluyor. Ama bunu Kanada uygulamış.
Türkiye atması gereken adımları atmalı. Genel siyasi af bunlardan biri.
Abdülmelik Fırat: Laikos Kemalikoslar duymasın
Abant Plantformu'nun ikinci oturumunda söz alan Abdülmelik Fırat, yaşadıklarını anlatırken yüzyıllar öncesine uzandı. Müzakereler kısmında söz alan Abdülmelik Fırat şunları söyledi:
Ben yorgun savaşçıyım. Daha genç arkadaşlarımız var. Onların görüşleri çok daha önemli. Ben 9. kuşaktan bu yana zulüm gören bir neslin temsilcisiyim. Bismillah ile söze başlıyorum. Umarım beni Laikos, Kemalikoslar gibi görmezsiniz.
Biz çok işkence zulüm görmüş bir toplumuz. Bunlar toplumumuzu zor durumlarda bıraktı. Siz Türk halkı olarak kurtulamazsınız. İmparatorluğun bakiyesi olan Cumhuriyet, kendi halkına vermediği sürece Kürtlere hiç veremezler. Demokrasi getirdikten sonra bizi yanınıza çağırırsanız biz geliriz.
Türkler , devletin verdiği kararları çok uyarlar. Kürtler bunu yapmazlar.
Türkler, iki toplumun birarada yaşamanın sembolü gibi görünen Said Nusi'nin kemiklerine tahammül edemediler. Bir iddiaya göre, kemiklerini Karadeniz'e attılar.
Apoletlilerin bana hep söylediği bir söz var: Sen bu kadar işkence gördün, bir gün bile Türkler'e düşmanlık beslemedin.
Türkiye?de bazı yasalar, Anayasa ve yasalardan çıksa, özellikle de
Benim hakkımda savcıların açtığı dava sayısı 100?ü geçti. 15 gün önce Diyarbakır Mahkemesi bana ceza verdi. Nereden ceza veriyorlar biliyor musunuz. Melik Fırat, basın toplantısında söyledimiz sözlerden dolayı ceza veriyorlar. ?Kürdistan?ın merkezi Kürdistan?da bu olayları protesto ediyoruz? demiştik.
Türk aydınları Türkiye?de demokratik haklarını ortaya çıkarmazlarla, demokrasiyi getiremezlerse Kürtler?e hiçbir şey veremezler.
Benim 7. dedem IV. Murat tarafından katledilmiş. Benim ailem üç kez sürgüne tabi tutulmuş. 1925, 1935 ve 1960?ta. Bizim gayrımenkullerimizi devlet aldı ve bir daha vermediler. Kanunlara ters davranarak yaptılar bunu.
Prof. Sinanoğlu bana anlattı. Ben problemleri koşarken çözerim. Bu İngilizler gelmiş, kendilerine bir silah atılmadan gitmişler.
İngilizlerle bir protokol yaptılar. İkinci sınıf İttihatçılara bu ülkeyi teslim ettiler. Bu protokol, İngiliz Sarayı?nda bulunuyor.
Siz değerli aydınlar. Sizler de devletin gözünde, bizden birazcık üsttesiniz.
Cesaretinizi kaybetmeyin. Bir an kaybederseniz, bir yıl geri gidersiniz.
Muhammed AKAR:
Elimizde Kürt sorununun çözümüne ilişkin sihirli bir formül yok. Türkiye farklılıkları yok sayan milliyetçilikten hızla uzaklaşmalı. Kürtler de terörün dışında olduğunu net bir şekilde ortaya koymalı. Şanlıurfa?da yapılan bir toplantıda Türkiye?de iki millet vardır dedikleri için cezalandırıldılar.
Mehmet METİNER:
Bazı kelime ve kavramların önümüzü kesmesine izin vermemeliyiz. Çözüm gerçekten aranıyorsa, diline çok azami hassasiyet göstermeliyiz. Barıştan söz ediyorsak orta yerde bir
Biz dağdakileri gözardı ederek çözüm üretemeyiz. Ama biz PKK'ya endeksli bir yöntem de uygulayamayız.
Kuzey Iraklı gazeteci:
Bu çatı altında toplananlar Kürt ve Türk olsun farketmiyor. Hepsinin ortak sorunu Kürt sorunu. Milliyetinizi çoğunuzu bilmiyorum. Ortak dil oluşturmuşsunuz. Bunun farkında değilsiniz. Burada aktif siyasetçilerin bulunmamasını yadırgıyorum.
Iraklı Kürtler?in özgürlükçü mücadelesie baktığınızda, 80 yılı aşan bir mücadele var. Kürt cephesi de Türk cephesi de ikiye bölünmüş. Bu sorunu çözmeden önce iki tarafın da ortak çözüm formülü geliştirmeli. Maalesef iki tarafta da ortak çözüm formülü yok.
AKP içinde 50?den fazla Kürt kökenli milletvekili var. Dünyada hiç bir parlamentoda AKP içindeki kadar Kürkt kökenli milletvekili yok. Ama bunların hiçbirinden çözüm paketi yok.
Türk devleti, sadece keni develetinde yaşayanları değil, diğer yerlerdeki Kürtleri de Kabul etmiyor.
Ayhan AKTAR:
Los Angeles?ta Türkçe?nin de aralarında bulunduğu 32 dilde ehliyet sınavına girebilirsiniz. Diyarbakır?da bir belediye başkanı Kürtçe broşür bastırdı diye makamından uçurdular.
Bejan BATUR
Ben Irak?a gittiğimde en çok ilgimi çeken şey dil çeşitliliği oldu. Kürtler Türkmence, Türkler Kürtçe ya da Arapça biliyordu.
Iraklı arkadaşın tespiti önemli, ortak bir dil geliştirilmiş durumda. Biz Kürtler Türkçe biliyoruz ancak, Türkler ?Nasılsın? demeyi bile bilmez. Mankumların aileleriyle Kürtçe konuşması bile yasaklanmış durumda.
Din konusu sorunun çözümünde sihirli bir anahtar gibi gösterildi. Din aradan yüzyıllar geçse bile kendini yenileyebilir. Ama dil öyle değil. Bir kez kaybettiğinizde bird aha kazanamıyorsunuz.
Biraz daha sabredilirse Kürt sorunu diye bir sorun bile kalmayabilir.
Haber7