Ahmet Memiş / TIMETURK
Meclis Adalet Komisyonu?nda yapılan bir düzenlemeyle, devletin özel mülkiyet ve tapusu verilen kumsallar ve ormanları geri almak için açacağı davalara ?10 yıl içinde iade davası açılmış olması? kuralı getirildi.
Bu düzenleme, Acarkent ve Beykoz Konakları?nın olduğu yerlerde orman kadastrosu 1950?lerde yapıldığı için devletin dava açarak buraları geri alma hakkını ortadan kaldırıyor. Bu da Beykoz Konakları ve Acarkent?in kurtarılmasının önününün açılması anlamına geliyor.
TEKLİF TURİZMCİLERİ KURTARMAK İÇİN VERİLMİŞTİ
Acarkent?i kurtarma operasyonuna dönüşen söz konusu düzenlemeyi içeren teklif, CHP Antalla Milletvekili Osman Kaptan tarafından Kepez?deki turizmcileri kurtarmak amacıyla verilmişti. Ancak yapılan düzenleme, Acarkent?in kurtarılmasının da önünü açmış oldu.
Acarkent ve Beykoz Konakları?nın yapıldığı arazi, orman kadastrosu ile orman olarak belirlenen yerler arasında bulunuyor. 1940?larda yapılan orman kadastrosu ile orman olarak belirlenen bu yerlere, 1950 yılında tapulaşma kadastrosu yapıldı ve ormanlık araziler özel şahıslara verildi. Ancak bu tapuların kanunlara aykırı şekilde verildiği daha sonra açılan davalarla karara bağlandı.
YILAN HİKAYESİNE DÖNDÜ
Beykoz Konakları ve Acarkent gibi Saip Molla Özel Ormanı üzerine kurulu villalardan oluşan bir site. Acarkent, Saip Molla-1'de, Beykoz Konakları ise Saip Molla-2'de bulunuyor. Arazilerin alınış öyküleri ve inşaatların yapım süreci de benzer özellikler taşıyor.
Acarkent arazisi Paşabahçe'de, aralarında eski Orman Bakanı Hasan Ekinci 'nin de ortak olduğu Moda AŞ'ye aitti. Orman Kanunu'nda yapılan değişiklikle özel ormanlara yüzde 6 inşaat izni verilmesinin ardından Moda AŞ, yapılaşma için ön izin aldı. Bu arada araziyi de ortaklar satışa çıkardılar. Niyazi Adıgüzel ve ortakları bu araziyi gözüne kestirdi. Paşabahçe Uyum Yapı Kooperatifi kurulacaktı buraya. İnşaatı da Sarıyer Uyum'un müteahhidi İsmet Acar yapacaktı. Arazi, noter sözleşmesi ile Niyazi Adıgüzel ve İsmet Acar 'ın üzerine geçirildi. Ancak Adıgüzel harçları ödeyemedi ve tapu İsmet Acar'ın yeğeni Yaşar Keskin üzerine alındı. Ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar ve Adıgüzel'in ölümünden sonra Uyum Kooperatifi projesi rafa kalktı ve Acarkent için harekete geçildi.
CİNAYET DE İŞLENMİŞTİ
Beykoz Konakları'nın yapıldığı Saip Molla Ormanı-2'deki arazinin yarısı Mehmet Salih Tatlıcı 'ya, geri kalanı Necati Kurmel 'e ait. Salih Tatlıcı'nın bu arazideki sahipliği çok önceye dayanıyor. 1987 yılında Niyazi Adıgüzel, eşi Figen Adıgüzel , hukuk müşaviri Fahrettin Doğan ve yeğeni Ahmet Özuygun adına fiktif bir şirket kurarak Tatlıcı'nın arazisine bitişik özel orman alanını Fuat Devecioğlu 'ndan 1 milyar liraya satın aldı. Ancak paranın yarısını ödemeden öldürüldü.
Geri kalan 500 milyonu Necati Kurmel alarak arazinin üçte birinin sahibi oldu. Geri kalan üçte ikilik hisse Adıgüzel ailesi ile gizli ortaklara kaldı. Kurmel süreç içinde diğer hisseleri de alarak Salih Tatlıcı ile ortak Beykoz Konakları projesine girdi. 1996 yılında yapılan anlaşma gereği Tepe İnşaat, yüzde 60'ı kendisinin, yüzde 40'ı mal sahiplerinin olmak üzere inşaatlara başladı.
Acarkent için verilen bütün izinler Beykoz Konakları için de geçerliydi. Orman Bakanı Osman Pepe 'nin iddiasına göre, Beykoz Konakları'nda da yüzde 6 yapılaşmanın üzerine çıkılmış, 57 bin 907 metrekare olarak verilen inşaat izni yok sayılarak 907 bin 215 metrekarelik yapılaşma gerçekleşmişti. Beykoz Konakları'ndaki 401 villa için inceleme yapan ve 20 Eylül 2006'da raporunu teslim eden Başmüfettiş Mehmet Yener , tapuların iptali isteminde bulunmuştu.
ÜNLÜLERİN SİTESİ
Beykoz Konakları'nda oturan ünlüler arasında eski siyasetçiler Mesut Yılmaz, Hüsamettin Özkan, gazeteciler Ertuğrul Özkök, Derya Sazak, Kenan Sönmez ile Fortis CEO'su Tayfun Bayazıd ve birçok sanatçı oturuyor.
*** *** ***
Sabah gazetesi bu haberi şu ayrıntıyla vermişti:
İŞGAL AFFI TEKLİFİNDE İLGİNÇ RASTLANTI
Kamu arazilerinin işgali ile ilgili 'süresiz' olan dava zamanaşımını 10 yıl ile sınırlayan ve tartışmalara neden olan yasa teklifinden Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya'nın da yararlanacağı iddia edildi. Adalet Komisyonu'nun CHP'li üyesi İsa Gök, teklif yasalaştığında halen dosyası Yargıtay'da bekleyen Beykoz Konakları ile Acarkent davalarının düşeceğini yani af çıkacağını öne sürdü. Teklifi hızla gündeme alan Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya'nın da Beykoz Konakları'nda tapu iptal davası açılan villası bulunuyor ve davayı kızı Habibe İyimaya Kayaaslan takip ediyor. AK Partili Veysi Kaynak geçen günlerde iskan izni olmayan binalara elektrik, su ve telefon bağlanmasını öngören bir yasa teklifi verdi. Adalet Komisyonu'ndan geçen teklifin getirdiği en önemli düzenlemelerden biri ise devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan araziler ile ilgili dava zamanaşımını 10 yıl ile sınırlandırılması oldu. Mevcut sistemde, devlet arazileri için dava zamanaşımı bulunmuyor ve 50 yıl sonra bile olsa özel mülkiyete geçen araziler geri alınabiliyor. CHP'li Gök, zamanaşımı ile ilgili bu düzenlemenin Beykoz Konakları ve Acarkent davalarını etkileyeceğini, Yargıtay'da bekleyen dosyaların düşeceğini ileri sürdü. Gök, 'Yasa çıktığında Yalova, İstanbul Boğazı, İzmit, Antalya, Mersin'de çok sayıda arazi, göl kenarı, kumluk alan ve kumsal şahıslarda kalacak. Bu aftan Acarkent ve Beykoz Konakları da yararlanacak' dedi. Gök, bu iki sitenin 'özel orman arazisi' olduğunun hatırlatılması üzerine ise 'Kamu ya da özel orman ayrımı önemli değil. İkisi de aynı statüde değerlendirilecek ve dava dosyaları düşecek' iddiasında bulundu.
İYİMAYA NE DEDİ?
Beykoz Konakları'nda tapu iptal davası devam eden evi bulunan İyimaya, teklifin kendi özel durumunu ilgilendirmediğini belirterek 'Hayatımın hiçbir döneminde kamu yetkisini kendim ve yakın çevrem için sonuç doğuracak şekilde kullanmadım' dedi ve şöyle dedi: 'Beykoz Konakları'nda 15 sene önce aldığım bir villam var. Bununla ilgili davayı kızım takip ediyor. Ama görüşülen teklif, mülklerin bulunduğu arazinin statüsü ile ilgili değil. Burası özel orman. Bu açıdan ihtilaf yok. Özel ormanlarda yüzde 6'ya kadar yapılaşmaya izin verilebiliyor. Buradaki hukuki sorun yüzde 6'yı aşan yapılaşmayı ilgilendiriyor. O nedenle devlet ormanının işgali gibi durum söz konusu değil. Dava zamanaşımının 10 yılla sınırlandırılması bizim lehimize sonuç vermez.'