İngiltere'de Brown liderliğinde kurulan hükümet birinci yılını doldurmaya hazırlanırken, Independent gazetesi, İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband'le göreve gelişinin yıldönümü vesilesiyle bir mülakat yapmış.
Dışişleri Bakanı Miliband'e, eski başbakan Tony Blair'in görevi bırakmasının ardından İngiltere dışişleri siyasetinde nelerin değiştiğini soran Independent'a, Miliband önce, dünyada değişen siyasi atmosferi anlatıyor:
'Dünya çapında, hükümetler ile bireyler, Batı ile Doğu, hükümetler ile piyasalar arasındaki güç dengesinde bazı kaymaların gözlendiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu değişikliklere paralel bir şekilde gelişen, çok net zorluklarla da karşı karşıya kaldık.
'Kenya ve Afganistan gibi ülkelerde uluslararası toplumdan çatışma sonrasında, yeniden inşa için yardım istendi. Büyük uluslararası kuruluşların rollerinde değişikler yaşandı.
Küresel düzeyde yaşanan bu değişimlerin ardından, Miliband'e göre, İngiltere dış politikasını yürütenler, şu dersleri aldılar:
'Günümüzde, Kosova'daki tehlikeleri 1990'lardakinden daha farklı ele alıyoruz. Bugün Afganistan üzerine eğilirken, Afganistan'ı tek başına değil, Pakistan'la birlikte ele alıp farklı bir strateji üretiyoruz. Irak'ta, yerel çözümlere vurgu yapmak, tek bir ulusal çözüm aramaktan daha farklı.'
Değişimlerin İngiltere dış siyasetine etkisi
Miliband bu değişimler içinde yeni İngiltere dış siyasetini ise şöyle tanımlıyor:
'İngiltere, dünyada bir önem arz eden tüm ağların; Avrupa'nın, transatlantiğin, uluslar topluluğunun ve Birleşmiş Milletlerin bir parçası. Buna, bir yanda BBC'den, diğer yanda ordumuzun fiziksel gücüne bir dizi başka değer de eşlik ediyor.
'Bu güçleri bir araya getirdiğinizde, bundan medeniyetler çatışması yaratmayı hedefleyen radikalleşmeye karşı, İngiltere'nin ilerici hedeflerinin peşinde güvenle gidebileceği sonucu çıkıyor.
İlgili haber için tıkmayın:
ABD İran?dan önce Pakistan?ı mı vuracak?