Şebeke elektriğinin olmadığı dönemlerde yaşadığı köy ile bazı çevre köylere, kısıtlı miktarda da olsa elektrik veren Ergün (72), ürettiği elektrik yardımıyla çalıştırdığı makinelerle arazisinde marangozluk, demircilik ve balıkçılık yapıyor.
Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1960'lı yıllarda kaçak olarak gittiği Almanya'da bir süre kalıp çalıştığını, 1971'de ayrıldığı bu ülkede gördüğü, suyla çalışan marangozhanelerin kendisine ilham kaynağı olduğunu söyledi.
Memleketine dönünce ilk iş olarak, Ağasar Deresi kenarındaki babadan kalma arazisinde suyun gücünden yararlanarak bir şeyler yapmaya karar verdiğini ifade eden Ergün, ''Almanya'da gördüğüm düzeneğin benzerini araziye kurdum. O dönem imkanlar sınırlı. Kazma ve kürekle derenin suyunun bir bölümünü, düzeneği kurduğum tarafa akıttım. Elektrik üretmeye başladım. Buraya bir hızar kurdum. Hem kendi mesleğim olan demircilik, hem marangozluk yaptım uzun yıllar. Son dönemlerde de bir alabalık tesisi oluşturup balıkçılık yapıyorum'' dedi.
Elektrik üretmeye başladığı dönemde, şebeke elektriği bulunmayan köyüne ve çevre köylerin bazılarına kablolar çekerek elektrik verdiğini belirten Ergün, ''Bir süre sonra köylüler arasında sorun çıkınca kablolarımı topladım'' diye konuştu.
''DERENİN SUYUNU YAKIP, AĞAÇLARI YIKMAYACAĞIZ''
Ürettiği elektriğin kendi evi ile tesisinin tüm ihtiyacını karşılayabildiğini dile getiren Ergün, şöyle devam etti:
''Ancak benim bir hedefim var. Suyun, yağmurun bol olduğu bir memlekette yaşıyoruz. Buraya büyük bir cihaz kurarak çevreye eskiden olduğu gibi elektrik vermek istiyorum. Özellikle kışın ısınmada elektrik enerjisinin kullanılmasını istiyorum. Çünkü burada bir aile kışın nereden baksanız bir gürgen ağacından çıkan odun yakarak ısınıyor. Eğer elektrik yardımıyla ısıtma olursa bu, ormanlarımızdan ağaçların kesilmemesi demektir. Yani derenin suyunu yakıp, ağaçları yıkmayacağız. Tabi bu, maddi bir külfet gerektiriyor. Durumum olursa bunu yapacağım.''
AA