Türkiye, İstanbul Emniyeti'nin gerçekleştirdiği 'Tapu Çetesi' operasyonunu büyük bir korkuyla izliyor. Halk, çetenin gayrimüslim vatandaşlar dışında kimsesi olmayan Türk ve Müslümanların değerli gayrimenkullerini ele geçirmek için yaptıkları korkunç cinayet şebekesinin ortaya çıkması ile şok oldu.
İstanbul Emniyeti'nin ele geçirdiği bu tür çetelerin çalışma yöntemleri ile ilgili bir takım bilgiler aslında daha 2006 yılında kurgusal olarak romanlara yansımış ve yazarlar böyle bir çetenin varlığını daha önceden gözler önüne sermişti.
Zülfü Livaneli'nin 2006 Mayıs'ında yayınlanan Leyla'nın Evi adlı romanı söz konusu tapu eşkiyalığının nerelere dek uzadığını gözler önüne seren bir eserdi aslında.
Yazarlığı dışında sanatçı duyarlılığına, gazetecilik sezi ve yetilerine, politikacı kimliği ile ayak oyunlarının içeriğine vakıf olan yazar, bu romanında çeteyi açık seçik gözler önüne sermese de, çetenin nasıl bir ahtapot gibi dallı budaklı olduğunu işaret ediyordu.
Livani'nin Leyla'ya oynanan oyunu bozmaya çalışan gazeteci kahramanının patronları tarafından dahi nasıl engellendiği bu konuda oldukça dikkat çekici bir ayrıntı idi...
Romanda aldatılarak evi elinden alınan Leyla her ne kadar bir Türk Paşasının torunu olsa da Balkan göçmeni geçmişi ile kurban tiplemelerine yakınlık arz ediyordu.
Ancak çetenin özellikle gayrımüslimlere yönelik faaliyetlerini net çizgilerle okurlara bir kaç öy öncesinden aktaran etkili bir roman daha vardı: Nurten Ertul'un kaleme aldığı ve Şubat 2006'da yayınladığı Kimlik.
KİMLİK ÇETEYİ RESMEN AFİŞE EDİYORDU
İstanbul Emniyeti'nin ele geçirdiği bu tür çetelerin çalışma yöntemleri ile ilgili bir takım bilgileri Gazeteci yazar Nurten Ertul, romanında kurgusal bir şekilde gözler önüne sermişti.
Bu roman aynı zamanda Cumhuriyet'ten sonra ilk kez Bizans ve Osmanlı döneminde Niğde, Kayseri ve Nevşehir'den yaşayan Karamanlıları anlatan bir çalışma olarak önem arz ediyordu ve gerek yurt içi gerekse yurtdışında kütüphanelere girmeyi başarmıştı.
Nesa Yayın grubunun neşrettiği Kimlik adlı romanın yazarı Nurten Ertul ile söyleşen editörümüz Yaşar İliksiz'in 'Kimlik, Haç ve Hilal' başlığı ile yayınladığı röportajımız hatırlmanacağı üzere bir hayli ses getirmişti. Köklerini araştırmak için yola çıkan Jale adlı genç kızın dilinden Türkiye'nin içine düştüğü kimlik bunalımının fotoğrafını çeken bu romanda son günlerde sergiledikleri dehşet bütün çıplaklığıyla kamuoyuna yansıyan Tapu çetesi de açıkça işaret ediliyordu.
Ancak, yıllarca polis-adliye muhabirliği yapmış olan Nurten Ertul'un, gözlemlerinden yola çıkarak hazırladığı tarihi roman, talihsiz bir gelişmenin kurbanı oluyordu: Yayınevi kitapla ilgili İstanbul İl Kültür Müdürlüğüne yasal başvurularını yapamadığı ve yazarıyla da 5846 sayılı Fikir ve Telif Eserleri Kanununa uygun anlaşma gerçekleştiremediği için eserin dağıtımı ve satışı yasal olarak gerçekleştirilemiyor...
KİMLİK'te çete nasıl anlatılıyor?
Türkiye'de başta gayrimüslimler olmak üzere kimsesi olmayan Müslüman Türk vatandaşlarının gayrimenkullerini ele geçirmek üzere çok uzun yıllar önce yapılandığı tahmin edilen oluşumun faaliyetlerini Nurten Ertul romanının 34.,35.,36. sayfalarında şu şekilde anlatıyor:
'Biliyorum'Vahit, İstanbul'da vakıflar ile hazinenin mülkiyetine geçen arazi, ev ve dükkânları takip eden bir çetenin başı. Azınlıklar son zamanlarda Avrupa Birliği nedeniyle gayrimenkullerini sıkı sıkı takip etmeye başladı. Bundan dolayı onların mallarına yasadışı yollarla el koymaya çekiniyor. Bunun yerine sadece 'Türk' kimliği taşıyan ancak arkasında devlet koruması olmayan ya da geniş bir hemşeri desteği bulunmayan, yani bireysel yaşamaya çalışan insanları yakın takibe alıyor. Mal sahiplerinin yaşlı, mirasçılarının da ilgisiz davranacağını düşünüyor?'
Kaynak: Haber7
