Yakın zamanlara kadar surre kelimesini belki de duymamıştık. Kelime toplumsal zihnimizin derinliklerinde kaybolmaya yüz tutarken ifade ettiği anlam da sosyal hayattan yavaş yavaş çekiliyordu.
Ancak son zamanlarda Surre kelimesi ve onun ifade ettiği anlam hayata dönüyor. Dergi ve gazetelerde surre alayları konusunda yazılar yazılıyor, surre-i Humayün sergileri açılıyor. Yitik Hazine yayınları da Dersaadetten Harameyne Surre-i Hümayun' isimli kitapla surenin bilinmeyenlerine belgelerle ışık tutuyor. Kitap tasarımıyla, çoğu ilk kez yayınlanan gravür ve fotoğraflarla daimi bir surre sergisi özelliği taşıyor. Kitabı, Yitik Hazine yayınları editörü ve Yazar Salih Gülen ile Araştırmacı Yusuf Çağlar birlikte hazırlamış.
Yusuf Çağlar, eserin üç buçuk yıl gibi bir sürede hazırlandığını, her sayfasında bugüne kadar hiç görmediğimiz fotoğraflar, gravürler, hatıratlar, bilgiler, kartpostallar, belgeler peş peşe sıralandığını söylüyor. Çağlar, ?Eser, İstanbul ve Anadolu'dan Medine ve Mekke'ye hac vesilesiyle 500 yıla yakın bir zaman içinde, muntazam bir şekilde her yıl Recep ayında gönderilen yardımların, paraların, hediyelerin, hatıraların, tarih belgelerinin; her yıl Ramazan'dan Kurban'a, Anadolu'dan Hicaz'a doğru uzanan bir kutlu yolculuğun haritasını çiziyor.? diyor.
Yitik Hazine Yayınları Editörü Salih Gülen de, Surre konusunda Latin harfleriyle ülkemizde yayımlanan tek eser Sayın Münir Atalar'ın ?Surre Alayları? adlı kitabı olduğunu, bunun dışında bu konuda yayımlanmış kayda değer bir eser bulunmadığını belirtiyor ve ?Dersaadet'ten Haremeyn'e Surre-i Hümayun?un ülkemizde Surre ile alakalı yapılan en kapsamlı çalışma olduğunu anlatıyor. Gülen, ?Eser, bir iki kişiye değil alanında uzman on farklı kaleme yazdırıldı. İlk defa yayınlanan çok sayıda görsel malzemeyi de içinde barındırıyor. Kitabı görenler içindeki fotoğrafları, gravürleri, haritaları, resimleri daha önce hiç görmediklerini fark edeceklerdir. Eserde kullanılan iki yüz civarında görsel malzeme ile aslında okurları hem bilgi olarak hem de görsel olarak Surre yolculuğuna çıkartmaya çalıştık.' diyor.
Yitik Hazine yayınları, yayınladığı bu tarz prestij eserlerle kaybolmaya yüz tutmuş yitik hazinelerimizi bugüne taşımayı amaçlıyor. Salih Gülen Surre kitabınının da kendi köklerimize yaptığımız bir yolculuk olduğunu vurguluyor. Gülen'den gelecekte te bu tarz yayınların devam edeceği bilgisini alıyoruz. Yayınevi, bu çalışmayı yaparken ele geçen hatıraları da yayınlamayı düşünüyor. Bu kapsamda yayınlanacak eserler arasında, Surre eminliği yapmış İbrahim Rifat Paşa'nın Mirat'ül Haremeyn isimli eserini ardından da Kethüda Selahaddin Efendi'nin seyahatnamesinin yayınlanması planlanıyor.
Sembolik de olsa bir surre organizasyonu yapılmalı
Salih Gülen, Yitik Hazine yayınları editörü: ?Günümüz dünyasının koşuşturmaları içinde unutulan binlerce değerimizden biridir surre. Hiçbir ticari beklenti içine girmeden sırf Allah rızası için yapılan hizmet. Bu köklü geleneğin yaşadığı yıllar Osmanlıların Haremeyn?e hadim olduğu yıllar. Surre çalışması o kadar unutulmuş ki surre çalıştığımızı söylediğimiz çoğu üniversite mezunu insan ya ?Hangi sûre?? veya ?Suriye hakkında kitap mı yapıyorsunuz?? diye sordu.
Tarih öğrenmek özellikle de gençlerimize tarih öğretmek-kimse kusura bakmasın- matematik, fizik eksikliği gibi değil, tarih noksanlığı demek hafıza noksanlığı demektir. Bugün gençlerimizin abartılı bir biçimde görünüşte Batılı olma derdinde olmalarının bir sebebi de tarih bilmemeleridir. Surre bize sırf Allah rızası için büyük fedakârlıklar yapılacağının bir örneğidir. Bu fedakârlığın yapıldığı yıllarda Ortadoğu?da huzur hâkimdir. Bugün de kadirşinas insanımızın dünyanın dört bir yanında hiçbir beklenti içinde olmadan maddi fedakârlıklar yaparak eğitim hizmetlerine destek olmalarını surre geleneğimizin farklı bir biçimde devamı olarak görüyorum. Son olarak hiç değilse sembolik olarak bir surre organizasyonu yapılsın ve surre yeniden kültür hayatımıza girsin ve geniş çevrelerce bilinsin istiyorum.?
Geçmiş yüzyıllarda yaşanan kardeşlik
büyük bir hazinedir
Yusuf Çağlar, Surre-i Hümayun kitabının proje editörü: ?Yeryüzünde yaşayan müminlerin yüzü her zaman Mekke?ye dönüktür. Mekke bizim için kutsal bir beldedir. Rabbimiz biz kullarını oraya davet eder. Medine ise, Peygamber Efendimiz?in haremi... Surre-i Hümayun bir vesile. Haremeyn?e, bu iki kutlu beldeye giderken eli boş gitmekten hicap eden hacı adaylarının armağanları, yardımları? Halifenin himmeti, sultanın sultanlığının mücessem bir hâli? İslâm âlemi için bu himmet kervanının ve geçmiş yüzyıllarda yaşanan kardeşliğin büyük bir hazine olduğunu düşünüyorum, yitik bir hazine?
Hilafetin 500 yıla yakın bir zaman içinde bu coğrafyada temsil edildiğini hatırlatan bir anlamı vardır surrenin. Bu yardım kervanı, bugünlerde sevgiye, barışa ve kardeşliğe ihtiyaç duyan insanlık için de uygulanabilir bir projedir. Topraklarını surre göndermek için vakfeden ve Anadolu?nun her şehrinde mükellef sofralar kuran, Hicaz?a gidecek misafirlerini alaylarla ve dualarla gönderen bu toplumun; dünyanın bir yerinde deprem olsa yardıma koşması da bu kadim bilinçle ilgilidir. Afrika kıtasında zenci çocukların başını okşayan ve onlara ilim-irfan öğreten de yine aynı karşılıksız hizmet ve himmet bilincidir.?
Kaynak: Zaman / Pazar