BM'de düzenlenen iki günlük AIDS üst düzey toplantısında Türkiye'yi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın HIV/AIDS'le mücadele konusundaki özel temsilcisi Dekanı Prof. Dr. Ünal ve BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin başkanlığında bir heyet temsil ediyor.
Toplantıyla ilgili olarak A.A muhabirinin sorularını yanıtlayan Ünal, AIDS'in, görülmeye başladığı 1980'li yıllardan beri sınır, dil, din, cins ayrımı yapmadan ''tüm insanlığı yakmaya devam eden'' bir hastalık olduğunu söyledi.
Ünal geçtiğimiz yıllarda 40 milyonu aşan vaka sayısının günümüzde 33-34 milyon gibi sabit bir rakama indiğini belirterek, bunun temel nedenlerinden birinin geliştirilen tedavilerle hastaların daha uzun süre yaşamaları olduğunu, ayrıca yeni vaka sayısında da bir miktar azalma olduğunu belirtti. Ünal, bu olumlu gelişmelere rağmen AIDS'in görüldüğü kimi ülkelerde yeni vaka sayısının halen azalmadığını da vurguladı.
Dünyayı sarsan bir hastalık olan AIDS'in başından beri BM'nin gündeminde olduğunu ifade eden Ünal, BM ülkelerinin 2010 yılında tüm HIV/AIDS hastalarına ya da bu hastalık riski altında olanlara ''hastalıktan korunma (hastalığın önlenmesi) ve tedavi olmaya evrensel ulaşım hakkı'' vermeye söz verdiklerini anımsattı.
Ünal, tüm insanların hastalıktan nasıl korunacağını bilmeleri ve önlem yollarına ulaşma şansına sahip olmaları gerektiğini, bu kapsamda devletlerin üstlerini düşeni yapmalarını gerektiğini belirtti.
Serhat Ünal, herkesin kolay ve ücretsiz bir şekilde test yaptırabilmesi ve testi pozitif çıkanların tedavi hakkına ve ilaca sahip olabilmesi gerektiğini söyledi.
Ünal, Türkiye'de HIV/AIDS hastalarının aylık tedavi masraflarının 1200 dolar olduğunu belirterek, Türkiye'de fazla sayıda hasta olmamasından dolayı bu maliyeti devletin karşılayabildiğini ancak kimi ülkelerde (özellikle Afrika ülkelerinde) nüfusun yüzde 10'unun HIV virüsü taşıdığını ve bunun büyük bir maliyeti beraberinde getirdiğini belirtti.
Prof. Dr. Serhat Ünal, HIV virüsü taşıyanların toplumda ayrımcılığa uğramamaları gerektiğini, bunun bir insanlık hakkı meselesi olduğunu da belirtti. AIDS'in ilk çıktığı yıllarda daha çok homoseksüel erkeklerde ve sık eş değiştiren erkeklerde görüldüğünü, ancak bunun bugün için söz konusu olmadığını anlatan Ünal, ''Herkes, HIV pozitif olabilir'' dedi.
HIV/AIDS'le mücadelede liderliğin ve siyasi kararlılığın da son derece önemli olduğunu, ancak bu kapsamda maliyetin büyük önem taşıdığını vurgulayan Ünal, dünyada 33-34 milyon AIDS hastasının 22.5 milyonunun Afrika'da yaşadığına, ancak bu ülkelerde tedaviye ulaşma oranının yüzde 10'ları geçmediğine dikkati çekti.
Ünal, BM'de yapılan bu tür toplantılarının bir amacının da tedaviye ulaşma oranının yüzde 90'ları bulduğu gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ve hastalığın fazla görüldüğü ülkelere yardım etmesini sağlamak olduğunu söyledi.
Profesör Ünal, özellikle prezervatif kullanımının son derece önemli olduğunu belirterek, bunun ücretsiz ya da yaygın şekilde temininin ve eğitim programlarının dünyada hastalığın gerilemesine yol açacak faktörlerin başında geldiğini belirtti.
TÜRKİYE'DEKİ DURUM
Türkiye'nin, AIDS hastalığına yakalananların sayısının hızla artmakta olduğu iki önemli bölgenin arasında kaldığını belirten Ünal, Orta Asya ülkeleri ve eski Sovyet ülkelerinde salgının devam ettiğini söyledi.
Türkiye'de Aralık 2007 rakamlarına göre 2920 bilinen hastanın olduğunu, Türkiye'nin ''düşük epidemi ülkeleri'' arasında yer aldığını belirten
Ünal, bunda Türkiye'de ''aile yapısının korunuyor olmasının, eşcinselliğin toplum tarafından az kabul görmesinin, sünnetin de belli bir koruyucu etkisi olmasının'' rol oynadığını, ancak Türkiye'de son 3 yılda yüzde 79 vaka gibi bir artış bulunduğunu belirtti.
Ünal şöyle konuştu:
''Rakam küçük (2920) ama belli bir artışla gidiyor. Biz, bunun daha da artabileceğini düşünüyoruz. Çünkü nüfusumuz çok genç, hastalık en çok 15-49 yaş arası hızla artış gösterir, bizim nüfusumuz da bu yaşlar arasında nüfus yüzde 66'yı buluyor. İkinci olarak ise hastalık konusunda toplumdaki farkındalılık yeterli değil.''
Türkiye'de uyuşturucu kullanımının da arttığına dikkati çeken Ünal, ''HIV/AIDS özellikle damar içi ilaç kullanımı ile kolkola gider, çünkü bu kişilerde enjektör paylaşımı söz konusu olur'' dedi.
Ünal, AIDS'in bulaşma yollarının ''korunmasız cinsel temas, enjektör paylaşımı, HIV pozitif bulunan kanların nakli ve hamile annelerden bebeğe geçmesi'' olduğunu anımsattı. Ünal, son iki şıkkın dünyada ve Türkiye'de artık kontrol altına aldığını ve azaldığını vurguladı.
Profesör Ünal, Türkiye açısından yurt dışında çalışan Türk erkeklerin de HIV virüsüne yakalanabildiklerini ve turizm sektöründe de yine korunmasız cinsel temasın bir tehlike olduğundan da söz etti.
Ünal ''Bütün bunları yan yana koyduğumuz zaman Türkiye'de sayımız düşüktür diye gevşememiz çok yanlış olur, çok dikkatli olunmalı, eğitim programlarına devam edilmeli'' dedi.
Korunmasız cinsel temas ve uyuşturucu kullanımının azalmasının, AIDS hastalığını sayısal anlamda büyük oranda gerileteceğine dikkat çeken Ünal, bu iki hareketin de bireysel olduğunu, o yüzden insanların öncelikle birey olarak kendilerinin çok dikkatli davranmaları gerektiğini söyledi.
Ünal, ''Artık AIDS ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp tedavisi olan kronik bir hastalık grubundadır. Benim 20 senedir Türkiye'de takip ettiğimi hastalarım var, bunların tedavileri ve kontrolleri devam ediyor'' dedi.
AŞI YOK
Hastalığın aşısının bulunmadığına da dikkat çeken Ünal, ''Aşı maalesef yok ve bu konuda pek umut da yok'' dedi. Milyar dolarlar harcanmasına rağmen son aşı çalışmalarının da durduğunu söyleyen Ünal, ''Çünkü, aşı yapılan grupta yapılmayan gruba göre daha sık vakaya rastlandı. Bu değişik bir virüs, verdiğiniz aşının etkisi çok çabuk kayboluyor, kalıcı bir koruyuculuk sağlamak pek mümkün olmuyor'' diye konuştu.
Ünal ile birlikte toplantıya katılmak için Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Bekir Keskinkılıç da BM'ye geldi.
TOPLANTILAR DEVAM EDİYOR
Prof. Dr. Ünal toplantı kapsamında BM Genel Kurulunda bir konuşma yapacak. BM'de bugün başlayan ve 2 gün sürecek toplantılara BM ülkelerinin devlet başkanları, başbakanları da olmak üzere bakanlar ve uzmanlar katılıyor. Toplantılar kapsamında paneller de düzenleniyor.