Dolar

34,8741

Euro

36,7357

Altın

3.035,95

Bist

10.058,47

UTESAV'dan yeni bir ekonomi modeli çağrısı

UTESAV'ın düzenlediği Ekonomik Kalkınma ve Değerler Sempozyumunda çok önemli mesajlar verildi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-06-09 20:10:00

UTESAV'dan yeni bir ekonomi modeli çağrısı

 'İNSANLIK TEMELLİ BİR EKONOMİK MODEL ÜRETMELİYİZ'

Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı?nın (UTESAV) düzenlediği Ekonomik Kalkınma ve Değerler sempozyumunda, değerleri merkeze alan, bütün insanlığı kuşatan yeni bir ekonomik modelin ortaya konulması gerektiği vurgulandı. Ekonomik Kalkınma ve Değerler konusunda iki bilimsel toplantı gerçekleştiren UTESAV, uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olan ve yaklaşık 20 akademisyen tarafından hazırlanan makaleleri ve toplantı sonuçlarını düzenlediği sempozyumla kamuoyuna sundu.

 

UTESAV Genel Merkezinde haftasonu düzenlenen Sempozyuma, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Aslan, AK Parti İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar, ASKON Genel Başkan Yardımcısı Sıtkı Abdullahoğlu, basın mensupları ve işadamları katıldılar.

 

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, 'Ekonomik gelişmeyi hiçbir zaman değerlerden bağımsız düşünemeyiz. Ekonomik kalkınma ve büyümeyi gerçekleştirirken, buna paralel olarak değerlerimizi de muhafaza etmek ve korumak durumundayız. Kalkınmak için, Türkiye şimdiye kadar büyük gayretler göstermiş, fakat elde ettiği başarı bu gayrete denk bir netice olmamıştır. Bunun en önemli sebebinin, kalkınma politikalarında toplumsal motivasyon ve sosyal desteğin yeteri kadar önemsenmemesi olduğunu düşünüyoruz. Yani kalkınma gayretlerinin arka planında şu gerçeği görüyoruz; Türkiye, siyaset kurumundan bugüne kadar, kendi öz kimliğini oluşturan değerlerlerden yola çıkarak, sosyal gerçekleri göz önüne alan, toplumu kuşatan politikalar beklemiştir. ' dedi.

?UTESAV FAALİYETLERİNDE DEĞERLER KONUSUNU FARKLI BOYUTLARIYLA ELE ALIYORUZ?

Toplantının açılışında konuşan UTESAV Başkanı İsrafil Kuralay Vakıf olarak, Erdemli İşadamı Projesi, Beyin Fırtınası Toplantıları, Haliç Buluşmaları gibi projeleriyle olayların ve olguların arka planlarını değerlendirme çabası içinde olduklarını belirtti. Değerler konusunu farklı boyutlarıyla irdemeye çalıştıklarını ifade eden Kuralay, yaşanılan hayatı değişik cepheleriyle anlamaya çalışırken değerler ekseninde bir hayatı mümkün kılacak projeler ortaya koymanın gayreti içinde olduklarını açıklayarak, milli ve manevi değerlerin Türkiye?de ikinci planda kaldığını vurguladı. İsrafil Kuralay daha sonra şunları söyledi: 80'li yıllardan beri ekonomi gündemimizin birinci konusu haline geldi. ülkemiz hızlı bir şekilde dünyaya açılırken yeni ekonomik kavram ve kuruluşlarla da tanıştı. Artık borsa, döviz, finans, banka, kredi, çek vb kavramların günlük hayatımızın büyük bir bölümünü almaya başladı. Bu kavram ve kurumlar ekonomik bir mesele olarak bütün boyutlarıyla irdelenirken, bizim yaşadığımız toplum ve değerlerimiz açısından ne ifade ettikleri konusunda fazla bir çalışma yapılmadı.'

?İNSANLIK TEMELLİ BİR EKONOMİK MODEL ÜRETMEMİZ GEREKMEKTEDİR?

Sempozyumun Organizatörü Prof. Dr. Recep Şentürk toplantıda yaptığı değerlendirmede önemli mesajlar verdi. Şentürk konuşmasında şunları söyledi: ?Ekonomik kalkınma ve değerler sempozyumuyla ekonomi ve değerlerin birbiri ile çatışmaması gerektiğini vurguladık. Akademik bir problemi değil, reel bir problemi konuştuk. Şuanda Türkiye?de tek amaç ekonomik kalkınma olarak gözüküyor. Burada bir konsensüs var. Herkes bunu kabul ediyor. Fakat nasıl kalkınacağız. Kalkınma süreci nasıl gerçekleşecek bu çok önemli bir sorudur. Bizim bu konferansla yapmak istediğimiz bir hatırlatmadır. Kalkınma sürecinde değerleri feda etmemeliyiz. Esas hedefimiz bu hatırlatmadır. Ekonomik kalkınma sürecinde değerler bizim için bir ayak bağı değildir, tam tersine bizlere yeni açılımlar sağlar.

 

Burada yapılan sunumlar; vakıflar, saklar, geleneğimizin bize sunduğu açılımlar bunu göstermeye yönelikti. Ekonomik kalkınma sürecinde insanlık tarihine baktığımızda üç safha görüyoruz. Geleneksel dönemde ekonomi ve ahlak içe içedir. İnsanların ekonomik davranışlarını ahlak yönlendiriyor. Modern döneme geçtiğimizde ahlak, din ve ekonomik davranış arasında bir uçurum ortaya çıkıyor. Buna sekülerleşme ya da dünyevileşme diyoruz. Bu dönemde yegane amaç kar haline geliyor. Ahlakın ve dinin karın maksimize edilmesini engellediği düşünülüyor. Ahlaka ve değerlere göre hareket etmek akıl dışı bir davranış olarak görülüyor. Bu davranış kısa vadede kapitalistlere yüksek kar sağlıyor gibi gözükse de uzun vadede onları, toplumu, çevreyi ve hatta uzayın tahribine yol açan büyük bir tehdit haline geliyor. İnsanlığın geleceğini tehdit ediyor. Üçüncü safhada ise ahlakın rehberliğinde, değerlerin rehberliğinde ekonomik kalkınmanın yeniden oluşturulması gerekiyor. İşte bu safhada batı dünyasının bir iflas içinde olduğunu gözlemlemekteyiz. Bir sistemden beslenenler onu reforme edemezler.

Değerlerimiz ışığında ekonomik davranışı yönlendirme görevi İslam medeniyetine, Müslümanlara düşmektedir. Çünkü biz bu sistemden beslenmiyoruz. İkincisi bizim manevi değerlerimiz dipdiri ayaktadır. En azından şahsi alanda değerlerimizle irtibatımız devam ediyor. Bizim yapacağımız şeyse şahsi alanda devam eden bu irtibatı ekonomik alana nasıl taşıyabiliriz. Ekonomik alanda değerlerimiz konusunda bir ikilem yaşamadan ekonomik davranışlarımızı nasıl sürdürebiliriz. Bunu gerçekleştirmeye çalışmalıyız. Bu anlamda serveti yeniden tanımlamak servetle ilişkimizi yeniden tanımlamak zorundayız. Servet öncelikle bir nimettir. Servet bir imtihan aracıdır. Servet bize bir emanettir. İki onun mülkiyeti her ne kadar bize ait olsa da, tamamını tüketme hakkına sahip değiliz. Ancak ihtiyacımız olduğu kadar tüketme hakkına sahibiz. İhtiyaç dışında fazla tüketmeye kalktığımızda bu israf olur, haramdır. Sadece ihtiyacımız kadar kullanıp geriye kalanı diğer insanlar için kullanmamız gerekir. Dolayısıyla model insan temelli değil, insanlık temelli olmalıdır. İnsanlık temelli bir ekonomik model üretmemiz gerekmektedir. Sadece istediklerimize nasıl en kısa yoldan ulaşabiliriz bilgisini değil, ondan önce neyi istememiz gerektiğinin bilgisine ulaşmamız lazım. Geleneksel yaklaşımı benimseyip hem olan hem de olması gereken üzerinde düşünmemiz gerekiyor.

?KALKINMA POLİTİKALARI İLE SOSYAL REALİTELER UYUMLU OLMALI?

Toplantının ilk konuşmacısı Prof. Dr. Sabri Orman, Kalkınma politikalarının ardında temel bir felsefe olması gerektiğini belirterek, Bu felsefenin de iki ayağı vardır. Bir tanesi tarih felsefesidir. İkincisi sosyal felsefedir. Bu iki ayağı olmayan kalkınma politikaları sonuçsuz kalmaktadır. Ya da sorunlara yol açmaktadır? dedi. Sabri Orman konuşmasını şu şekilde sürdürdü: ?Kalkınmada tarih bilinci hareket etmenin zeminidir. İkincisi bir sosyal felsefedir. Sosyal bilinç olmadan yapılan işin bir filin fincancı dükkanına girmesi gibidir. Bir çok kalkınma politikası ve programında bu özenin olmadığını görüyoruz. Bunları yapmadığınız zaman ikili bir çatışma ortaya çıkar. Sizin kalkınma politikalarınızın normları ile kalkındırılmaya çalışılan toplumun realiteleri ile çatışma yaşanır. Türkiye?nin bir intizama kavuşabilmesi için, Türkiye?nin normatif sistemi ile Türkiye?nin realitelerinin uyumlu olması gerekmektedir. Sosyal psikolojiyi ıskalayan bir iktisadi politikanın başarı şansı yoktur.?

?OSMANLI PARA VAKIFLARI BANKA GİBİ ÇALIŞMIŞ?

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hamdi Döndüren, Osmanlı?da Para vakıfları adlı bildirisinde önemli açıklamalarda bulundu: ?Osman?lı dönemindeki para vakıfları tıpkı bankalar gibi güçlü kuruluşlardı. İlk para vakfı Fatih Sultan döneminde kuruldu. Yeniçerilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuştu. 1456 - 1546 yılları arasında yani 90 yıllık dönemde para vakıflarına vakfedilen para Fatih Sultan Mehmed?den beri 18 milyon akçeye ulaşmış. Bunların vakıf sayısı içindeki oranı %26 diğer vakıflar içindeki nakit değeri ise %44 dolaylarındadır. Yani neredeyse vakfedilen mal varlığının yarıya yakını nakit para olarak vakfedilmiş ve bunları esnafın tüccarın ihtiyacını gidermek için kredi olarak kullanılmıştır. 1539 - 1878 yılları arasında 3951 para vakfı ortaya çıkmış. Para vakıfları Osmanlı döneminde banka gibi işletilmiş. 20.yy kadar bu vakıflar kendi dönemlerinde ciddi fonksiyonlar ifa etmiştir.?

?BİZİM OLUŞTURACAĞIMIZ MODELLERE BÜTÜN DÜNYANIN İHTİYACI VAR?

Yard. Doç. Dr. Halil Zaim, İş ahlakı konusunda yaptığı sunumda şu açıklamalarda bulundu: ?Modern toplumlarda kalkınma maddi planda ele alınmış, bunun sonucunda da ahlaki açıdan bütün dünyada ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır. Küreselleşme sürecinde kurumlar ve kuruluşlar evrensel ahlaki ilkeler ortaya koymaya çalışıyorlar iş dünyasında, İş ahlakı; kararlar verilirken, uygulama ve süreçlerde ahlaki ilkelerin gözetilmesi ile, ürün ve hizmetlerin ve davranışların ahlaki olması ile tezahür etmektedir. Günümüz iş dünyası ahlaki açıdan büyük sıkıntılar çekiyor. Geleneğimize dayalı tecrübemizin ihyası sadece bizi ilgilendiren bir konu değildir. Bizim oluşturacağımız modellere bütün dünyanın ihtiyacı var.?

?ORTAKLIKLARI SÜRDÜRÜLEBİLMESİ İÇİN DEĞERLERİN HAKİM OLMASI ŞART?

MÜSİAD Genel Sekreteri Dr.Nihat Alayoğlu ise ilk oturumda sunduğu bildiride, İşletmelerde ortaklıkların sürdürülebilirliğinde değerlerin önemine vurgu yaptı. Türkiye?deki firmaların büyük oranda KOBi olması ve bu işletmelerinde aile şirketleri olması dolayısıyla ortaklıkların aile içinde şekillendiğine dikkat çeken Alayoğlu, Ortaklıkların devam edememesinin en önemli nedenleri arasında değerlere gereken önemin verilmemesi olduğunu söyledi Nihat Alayoğlu, kul hakkı, şeffaflık, dayanışma, fazilet gibi değerlerin işletmelerde hakim olmasının sürdürülebilir ortaklıklar için şart olduğunu ifade etti.

Sempozyumun birinci oturumunda Prof. Dr. Sabri Orman 'Türkiye?de Kalkınma Politikaları Ve Değerler', Prof. Dr. Hamdi Döndüren 'Osmanlılarda Para Vakıfları', Doç. Dr. Bedri Gencer 'İktisadî Kavramları Yeniden Tanımlamak', Doç. Dr.Halil Zaim 'Ekonomik Kalkınma Ve Değerler Bağlamında İşahlakı', MÜSİAD Genel Sekreteri Dr. Nihat Alayoğlu 'İşletme Ortaklıklarında Değerlerin Önemi' konusunda konuşma yaptı.

Toplantının 2. oturumunda ise 'Değerler Ve Yeni Vizyon Arayışları' masaya yatırılarak. Başkanlığını Prof. Dr. Gülfettin Çelik'in yaptığı oturumda; Prof.Dr.Sedat Murat 'Değerler Açısından İşçi İşveren İlişkileri', Doç.Dr.Tahsin Özcan 'Ekonomik Kalkınma Ve Vakıflar', Dr. Hüseyin ÇIRPAN 'Üretim Tüketim Sarmalında İnsan Ve Değerler', Doç Dr.Cengiz Kallek 'Bir Hukuk, Maliye Ve Ticaret Terimi Olarak SAK' ve Dr. Sadık Ünay da 'Kalkınma Ve Değerler Bağlamında Kültürel Değişimler' konusunda tebliğler sundu. Sempozyumun bildirileri kitap haline getirilerek çok yakında ekonomik kalkınma ve değerler başlığı ile kamuoyuna sunulacak.

 

www.utesav.org.tr

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara